Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/967 E. 2021/772 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/967 Esas
KARAR NO: 2021/772
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/12/2020
KARAR TARİHİ: 08/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin —- —- —- ile iştigal ettiğini, müvekkil ile davalı arasında süregelen ticari ilişki bulunmamakla birlikte —- ayında taraflar bir araya gelmiş ve——- konusunda anlaşmaya vardıklarını, — davalı —– edeceğini,— ürün teslim etme taahhüdüne karşılın müvekkil —-malen kayıtlı bonoyu davalı lehine keşide ederek teslim ettiğini, aradan geçen süre zarfından davalı tarafından müvekkile anlaşma gereği teslim edilen ürün olmadığı gibi müvekkilin ticari faaliyetlerinin aksaması sebebiyle davalı tarafından zarara uğratıldığını, müvekkili tarafından keşide edilen bono —–dosyası ile takibe konu edildiğini, arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, tüm bu nedenlerle müvekkilin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile icra takip dosyasının iptaline, haksız ve kötü niyetli davalının asıl alacağın en az %20 si kadar kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davacı arasında herhangi bir ticari akit bulunmadığını, mahkememizin görevli olmadığını, davanın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerinde açılması gerektiğini, dava konusu senedi müvekkilinin davacıya borç olarak verdiğini, menfi tespit davalarında icra inkar tazminatına yer olmadığını, müvekkil iyi niyetli ve borçlunun borcuna sadık kalacağı düşüncesiyle vermiş olduğu parasını geri alabilmek adına senedi takibe koyduğunu, davacı dava dilekçesinde bir ticari akit olduğunu söylemiş ama buna rağmen delillerinde ne ticari akti sunmuş ne de sözlü yapılan akite dair tanık gösterdiğini, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, dosyanın görevli mahkemece olan ——— Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle;——–dosyasında borçlu olarak bulunan davacının açmış olduğu İ.K.K. 72.maddesi uyarınca menfi tespit davasıdır
6100 sayılı HMK’nun 190. maddesi ve Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek ——— kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir —– Bu nedenle ispat külfeti öncelikle davacıdadır.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bu ilişki—— olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu —— bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır.—– kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. —– doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır —–Bonoda şekil şartları——– sayılmıştır.
Senetlerin ihdas bölümünde malen ya da nakden kaydı yazılmışsa bu kayıtlara uyulması gerekmektedir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili anlamına gelir ve ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden savını ispat etmelidir. ———- Dava konusu senedin ihdas nedeni bölümünde malen kaydı bulunduğu halde, davalı cevap dilekçesinde söz konusu bono bedelinis davacı tarafa borç olarak verdiğini bunun karşılığı olarak davacı yanın söz konusu bonoyu düzenleyerek davalıya verdiğini beyan ettiği , böylece senet metnini talil etmiş olduğundan ispat külfetini üzerine aldığı, ancak dosya kapsamı incelendiğinde taraflar arasındaki borç ilişkisini ispatlayan herhangi bir delinin davalı tarafça sunulmadığı görülmüştür. Davalının iddiasını ispata yarar delil olarak değerlendirilemeyeceği kanaati ile davanın kabulü yolunda karar vermek gerekmiştir.
İİK. 72/5 maddesine göre; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir.” hükmünü içermektedir.
Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötü niyetli olmasıdır.
Davalının takipte kötü niyetli olduğunu ispat yükü; davacının ——– üzerindedir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davacılar, davalının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır. Bu nedenle de davacı tarafın kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davacının—–Sayılı dosyası ile icra takibine konulan ———-senet nedeniyle BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2- Davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 17.555,67 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.281,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.273,89 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 3.281,78 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.336,18‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 44,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 26.440,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——–Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/10/2021