Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/959 E. 2021/1000 K. 17.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/959 Esas
KARAR NO: 2021/1000
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2020
KARAR TARİHİ: 17/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —-adresinde müvekkil şirket nezdinde—- işletme sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan —- yönelik ait işyerinde davalı —- ana kartında arıza meydana geldiğini, —- meydana geldiği — tarihinde —- tarafından davalı şirketen —– tarihinde meydana geldiğini, —– alındığı tarihten itibaren yaklaşık üç aylık süre içerisinde arızanlanmış meydaan gelen araızanın —-kapsamında onarımı için—-ne kadar —- görüşmne sağlanmış ise de bu görüşme sağlanmış ise de bu görüşmeler neticesinde herhangi bir sonuca varılamadığını, sigortalı şirkete ayıplı şekilde satılan ürünlerin onarımı için müvekkil şirket tarafından hasar tazminatı ödendiğini, davalı şirket ayıplı şekilde satmış olduğu ürünlerin onarımı veya değişimini sağlamakla yükümlü iken bu yükümlülğün aykırı davranarak meyadna gelen hasara ilişkin hernagi bir ödeme veya değişim yapmadığını, —–firmanın ürettiği malın gözle görünmeyen kontrol edilse dahi fark edilemeyecek imalatına bağlı gizli kusuru bulunduğunu fırınlardaki bu gizli ayıp nedeniyle arıza meydana geldiğini bu hasardan dolayı sorumluluğun ise ürünün imalat, satış ve servis hizmetinden sorumlu olan davalı firmaya ait olduğunu, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu cihazlar yetkili servis incelemeleriyle tespit edildiği üzere elektrik gidip- gelmesi neticesinde her iki ürün aynı anda arızalandığını, olayımızda arızanın imalat hatasında değil elektrik sorunundan kaynaklandığı açıklandığını, fırınların arızalanma sebebinin elektrikten kaynaklanması sebebi ile üretici firmanın sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilin şirket üstüne düşeni yaparak fırınların tamirini sağladığını, elektrikten kaynaklanan hasarın müvekkil şirketten istenmesinin hukuka aykırı olduğunu, sorunsuz bir şekilde çalışan dünyada ünlü markanın fırınlarının ikisinin bir anda yanı anda aynı gün arızalanmasının imalattan kaynaklanan bir hata olduğu iddialarının mesnetsiz olduğunu, sigortalı şirketin ürünler için muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen alıcının tazminat talebi isteminde bulunma hakkı olmadığını, kabul anlama gelmemek kaydıyla zamanaşımı süresi dolduğundan zamanaşımı defininde ileri sürülemeyeceğini, davacı tarafın rücu talebinin zamanaşımına uğradığını, yetkili servis tarafından düzenlenen — tarihli irsaliye faturada toplam masrafın — olduğunu, davacı şirketin asıl alacak olarak —– olarak gösterildiğini, davacı şirket tarafından gerçeği yansıtmayan bir tutar belirtildiğini, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —–icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,———– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; —- meydana geldiği —- tarihinde sigortalı şirket tarafından davalı şirketten satın alındığı, hasarın ise — tarihinde meydana geldiği, — sigortalı bulunan — ait işyerinde, — satın alınan iki ——– meydana gelen arızanın imalat hatasından kaynaklandığına dair net bir bulgudan bahsetmenin mümkün görünmediği, zira ——arızalanması, bir başka deyişle imalat hatasının —- gelecek şekilde arızaya neden olması beklenen bir durum olmadığı, bu tip arızaların meydana gelmelerinde standartlara uygun olmayan elektrik ve topraklama tesisatı, gerilim dalgalanmaları, ortamın nemli ve tozlu olmasının önemli etkenler olduğu bilinmekte olup, iki cihazın ana kartını da aynı zamanda olumsuz etkileyebilecek en önemli dışsal etkinin gerilim dalgalanması olduğu değerlendirildiği, —- — düzenlenmekte olup, gerilim dalgalanmaları, ev elektroniği ve elektrikli cihazlara anında aşırı yükleyebilir, kısa devre yapabilir zamanla cihazları bozabileceğini, —dalgalanmasından etkilenecek cihazları korumak için;—- prizler kullanılabildiği, bu anlamda—– işyerinde bir adet—– bulunduğu anlaşılmakta olup, anılan ——uygun işlerlikte olması ve kullanılması halinde şebeke geriliminde herhangi bir nedenle oluşan —-elektronik parçalar üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri bertaraf etmesi beklenen bir durum olduğu, bu itibarla bahsi geçen ——ana kartında meydana gelen arızanın mevcut olduğu belirtilen voltaj regülatörünün çalışmaması veya uygun işlerlikte olmamasının etkisiyle elektrik tesisatın dışsal—– etkiye maruz kalınması sonucu meydana geldiği değerlendirildiği, dava konusu rücu alacağına esas teşkil eden hasar ödemelerinin davalı tarafından satılan ürünlerin ayıplarından kaynaklanmadığı, bu durumda davacı —— şirketinin rücu hakkının doğabilmesi için aranan ikinci” sigortalının zarar veren üçüncü kişiden tazminat isteme hakkının mevcut olması ” şartının bulunmadığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre, —— dosyası ile davalı aleyhine takip yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı mahkememize sunulan bilirkişi raporunda; —- satın alınan —— ana kartında meydana gelen arızanın imalat hatasından kaynaklandığına dair net bir bulgudan bahsetmenin mümkün görünmediği, zira iki adet fırının anakartının da aynı zamanda arızalanması, bir başka deyişle imalat hatasının iki fırında da aynı zamana denk gelecek şekilde arızaya neden olması beklenen bir durum olmadığı, bu tip arızaların meydana gelmelerinde standartlara uygun olmayan elektrik ve topraklama tesisatı, gerilim dalgalanmaları, ortamın nemli ve tozlu olmasının önemli etkenler olduğunun bilindiği, iki cihazın ana kartını da aynı zamanda olumsuz etkileyebilecek en önemli dışsal etkinin gerilim dalgalanması olduğu, ayrıca dava konusu fırınların ana kartında meydana gelen arızanın mevcut olduğu belirtilen voltaj regülatörünün çalışmaması veya uygun işlerlikte olmamasının etkisiyle ——– maruz kalınması sonucu meydana geldiği, dava konusu fırınlarda oluşan arızanın imalat hatasından kaynaklanmadığı usul ve yasaya uygun teknik bilirkişi raporu ile sabit olduğu anlaşıldığından söz konusu teknik rapor hükme esas alınarak açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67 maddesinin 2.fıkrasına göre; “ Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. —– uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır. Bu nedenle de davalı tarafın kötüniyet tazminatının da reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2- Karar harcı 59,30 TL den başlangıçta peşin olarak yatırılan 81.50 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 22,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/12/2021