Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/958 E. 2021/708 K. 17.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/958 Esas
KARAR NO: 2021/708
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/12/2020
KARAR TARİHİ: 17/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, her —- hizmeti verdiğini, davalı ————-isimli markalara ait ——— belli tarih aralıklarında yapılarak teşhir edilmesi hususunda taraflar arasında mutabakat sağlandığını, müvekkili şirketin, anlaşma uyarınca üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, sunmuş olduğu hizmet karşılığı, davalı şirkete fatura kesildiğini, davalı taraf ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişki kaynaklı cari hesap ekstresinde yer alan toplam — borç bakiyesinin vade tarihi geçmiş olmasına karşılık davalı tarafından ödenmemesi sebebiyle, müvekkili tarafından davalı şirkete—–
İhtarname gönderildiğini davalının —– borca itiraz edildiğini, tüm sözlü ve yazılı taleplere rağmen davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmaması nedeni ile ——– dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, davalı borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,——- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından —- tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın —– tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle: davacı şirket tarafından ibraz edilen — defterlerinden yevmiye defteri ve defteri kebirlerini —- tutulmasına ilişkin tebliğ kapsamında elektronik ortamda tutulmuş oldukları bu çerçevede tutulan elektronik defterlerin hesap döneminin ilk ayı ve son ayının beratlarının alınmış olduğu ve söz konusu beratların açılış ve kapanış onayı olarak kabul edilmesi gerektiği, yine —- yıllarına ilişin —- yasal süreler içerisinde noter açılış tasdiklerinin yapıldığı ticari defterinin sahibi lehine delil niteliğinde bulunduğu, taraflar arasında ticari ilişkinin sürdürülüğü —içermediği, davacı şirketçe davalı şirket adına—- yılında düzenlene ve —- beyanın tabi olarak —– edilen satış faturalarını tamamının, davalı şirketçe mükellefi olduğu vergi dairesine davacı şirketten mal hizmet alımı olarak aynı adet ve tutarlar üzerinden herhangi bir mutabakatsızlığa sebebiyet vermeyecek şekilde—– olduğu dava dosyasında davalı ve davacı arasındaki anlaşmaya bağlı olarak konu ——-tahsil edilmiş alanlar içerisinde sergilendiğine dair görsellerin davacı tarafın —– sağlama ve bu alanların kullanılmasında ilişkin davalıya reklam hizmetini vermiş olduğu bu hizmete ilişkin davacının davalıya fatura kestiği, davalı ve davacı arasındaki anlaşmaya bağlı olarak davacı tarafın reklam yeri sağlama ve bu alanların kullanılmasına ilişin davalıya reklam hizmetini gerçekleştirdiği ve bu hizmetin verildiğinin görsel kanıtlarıyla kanıtlanmış olduğu gibi iş bu hizmet alım bedellerine ilişkin faturalarında eksiksiz olarak ilgili dönem —- beyanına konu edildikleri görülmekle davacı şirketin davalı şirketten takip dayanağı yapılan faturalara dayalı —- kaynaklı olarak—- asıl alacağı bulunduğu hususlarının beyan ve rapor etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —-yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —- Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan—- alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı husunun düzenlendiği, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının faturaya konu malları davalıya teslim ettiğinin, bizzat davalı tarafından —- sunulan —- sabit olduğu, davalının satın aldığı mallara ilişkin olarak davacı tarafından düzenlenen faturaları kayıtlarına işleyerek ilgili vergi dairesine bildirdiği, malın fatura ile teslim edildiğinin kural olarak kabul edilmesi gerektiği, fatura ve davalı tarafından vergi dairesine yapılan bildirim dikkate alındığında faturaya konu malların davalıya teslim edildiği kabul edilmiştir ——-Tüm bu hususlar dikkate alındığında usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı/takip borçlusunun, —– sayılı dosyasına vaki itirazının İPTALİNE,
3-Kabulüne karar verilen asıl alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı 1.436,08 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 253,91 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.182,17‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 253,91 TL peşin harç olmak üzere toplam 308,31‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.620,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——–Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/09/2021