Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/947 E. 2023/878 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/947
KARAR NO : 2023/878

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 14/12/2020
KARAR TARİHİ : 08/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVADavacı vekili dava dilekçesinde özetle; Alacaklı müvekkil şirket; davalı/borçlu aleyhine —– İcra Müdürlüğü—–
sayılı dosyası ile hasar ödemesi sebebi ile rücu alacağına yönelik olarak ilamsız icra takibi başlatığını, davalının takibe itiraz ettiğini takibin durduğunu, 24.04.2018 tarihinde saat 23:50 sularında —– istikametinde seyir halinde olan —– plakalı motorsiklet;—– önüne geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek yana devrilmiş ve arkada seyretmekte olan sigortalı —– plakalı araca çarptığını, bu kaza——plakalı motorsikletin Karayolları Trafik Kanunu’nun 52-1/b (aracın hız durumunu ayarlayamamak) maddesini ihlal etmesi sebebi ile meydana geldiğini, Müvekkil —–; sigortalısına ödeme yaparak hasarını karşıladığını, Akabinde kusuru ile kazaya sebebiyet veren —– plakalı motorun ruhsat sahibi aleyhine —- İcra Müdürlüğü’nün—– Sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatılmış, ancak davalı/borçlu tarafından işbu takibe haksız şekilde itiraz edildiğini, arabuluculuk görüşmelerinden anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket —– plakalı motosikletin mali mesuliyet sigortasını yapan sigorta firması olduğunu, bu zararın davacı tarafından karşılanması gerektiğini, müvekkil şirket söz konusu aracın kaza tarihinde işleteni olmadığını, Sigorta şirketinin tazmin ettiği bedeli rücu edebilmesi için yasal şartlar oluşmadığını, söz konusu kazada sigorta şirketinin ödeme yapmasını gerektirecek bir kaza, hasar veya zarar meydana gelmediğini, Kazada—– plakalı araç veya üçüncü kişiler zarar görmediğini, müvekkil şirkete ait aracın şoförünün kazada hiçbir kusuru bulunmadığını, Davacının talep konusu bedeli nasıl belirlediği anlaşılamadığını, likit bir alacak olmadığı için icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —-İcra Müdürlüğünün—– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, —- İcra Müdürlüğünün —– sayılı sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan 24/05/2021 tarihli raporda özetle; Dava konusu olayın Karayolları Trafik Kanumu Kapsamında maddi hasarlı, TRAFİK KAZASI olduğu, Meydana gelen olayda KAÇINILMAZLIK faktörünün etkisinin OLMADIĞI, önlenebilir bir kaza niteliğinde OLDUĞU, Dosya muhteviyatına dava konusu kazaya yönelik hasarlı araca yönelik fotoğrafların bulunmadığını, bu nedenle kazanın oluş şekli ,çarpma noktası ve Ekspertiz Raporu baz alınarak değerlendirme yapılmış olduğu, bu kapsamda söz konusu kaza ile hasar durumunun uyumlu olduğu, dava konusu kazalı araçta KDV ve işçilik dahil 18.488,13 TIL hasar meydana gelmiş olduğumu İskonlosuz), * Söz konusu kazalı aracın onarımının yetkili servis ve tamir atölyelerinin iş yükü ile doğru orantılı olmakla birlikte onarımının yaklaşık 7 (yedi) iş günü süreceği ( Malzemc temin süresi dahil edilmiştir.) dava konusu aracın kaza tarihi itibariyle kazadan önceki 2. Fi piyasa rayiç değerinin 88.000,00 TL civarında olduğu. Söz konusu dava kapsamında: —– plaka sayılı araç sürücüsü —— % 70 kusur oranı ile ASLİ KUSURLU olduğu, —–plaka sayılı araç sürücüsü —– %30 kusur oranı ile TALİ KUSURLU olduğu. Bu kapsamda davalının kusur oranı nispetinde sorumluluğunun 18.488,91 TL %70 =12.941,69 TL, olduğu, hususlarını beyan ve rapor etmiştir.—–Tarafından alınan 04/11/2021 tarihli rapor da özetle; Sürücü—– sevk ve idaresindeki motosiklet ile seyri sırasında yola gereken dikkatini vermediği, mahal ve yol şartlarını dikkate almadan kontrolsüz seyri sırasında sevk ve idare hatasıyla aracının hakimiyetini kaybedip, sağ yan kısmı üzerine motorunu devirdiği olayda asli derecede kusurlu olduğu, sürücü—–meydana gelen davaya konu yaralanma olayında atfı kabil bir kusuru bulunmadığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
—–Tarafından alınan 24/02/2022 tarihli rapor da özetle; Sürücü—–sevk ve idaresindeki motosiklet ile bölünmüş devlet karayolunda seyri sırasında sevk ve idare hatasıyla direksiyon hakimiyetini kaybedip yol üzerinde devrilerek gerisinden aynı istikametten seyreden sürücü —–yönetimindeki aracın seyir durumunu etkileyip kazanın oluşumuna katkı sağladığı anlaşılmakla maddi hasarla neticelenen dava konusu kazanın oluşumunda %30 oranında kusurlu olduğu, Sürücü—– sevk ve idaresindeki otomobil ile gece vakti aydınlatma bulunan yolda seyri sırasında gereken dikkatini yola verip önünde aynı istikamette seyreden vasıtaların seyir durumlarını kontrol altında bulundurup yeterli ve gerekli takip mesafesi bırakarak seyrini müteyakkız sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, önünde aynı istikamette direksiyon hakimiyetini kaybedip devrilen motosiklete karşı zamanında etkin fren ve direksiyon tedbirine başvurmadan çarptığı anlaşılmakla maddi hasarla neticelenen dava konusu kazanın oluşumunda %70 oranında kusurlu olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir Alının raporlar arasında ciddi oranlarda çelişki bulunduğundan yeniden rapor alınması gerekmiş ve bilirkişi tarafından alınan 07/07/2022 tarihli raporda özetle; —–plakalı motosikletin sürücüsü —– , arkasındaki otomobilde meydana gelen hasara neden olan kazada %70 (yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğu , Davacı şirkete kasko sigortalı —– plakalı otomobilin dava dışı sürücüsü—— ise, otomobilde meydana gelen hasara neden olan kazada, %30 (yüzde otuz) oranında kusurlu olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.Bilirkişi heyeti tarafından alınan 13/09/2023 tarihli raporda özetle; Davacı—–nezdinde—– plakalı vasıtanın —– sayılı poliçe ile kaza tarihini kapsar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası mevcut bulunduğu, 24/04/2018 tarihinde sigortalı —- plakalı vasıtanın—– plakalı vasıtaya çarpması neticesinde, trafik kazası meydana geldiği, Davacı —– mağdur —- plakalı aracın kasko sigortacısı —— 30/07/2018 tarihinde 19.646,26 TL ödeme yapıldığı, Ödeme dekontu incelendiğinde,——liste halinde dökümü yapılan hasarlara ilişkin toplu ödeme yapılmış olduğu ve listede —– plakalı araç için ödeme yapıldığının yer aldığı. ödemede bulunan —- araç maliki sigortalısı davalı aleyhine—– İcra Müdürlüğünün—– Esas sayılı dosyası ile takip başlatmış ve 19.646,26 TL asıl alacak ile işleyen faizinin tahsilini talep ettiği, Dava dilekçesi ve davacının 23/05/2023 tarihli beyan dilekçesi incelendiğinde, davacı ——poliçe Genel Şartları B4 maddesinde yer alanhususlarını beyan ve rapor etmiştir.Davaya konu edelen somut olayda celp edilen sigorta poliçeleri ve ödeme kayıtları incelenmekle davacı tarafın dilekçesinde talep sonucunun açık olmadığı ve çelişki bulunduğu HMK madde 31 uyarınca açıklama yapılması için için süre verilmiş ve davacı taraf özetle talebinin ; kazaya karışan—– plakalı aracın sigorta şirketini yapılan hasar ödemesinin davacı şirkete sigortalı olan —– plakalı araç maliki olan sigortalısından rücu isteminden ibaret olduğunu belirtmiştir.
Somut olayda davacı, davalıya ait aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısıdır. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının işletene rücu hakkı” başlığı taşıyan B.4 maddesi gereği ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye dair kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir. Bu tür davalarda, sigortacı, 2918 sayılı KTK’nın 95/2.maddesi uyarınca; tazminat yükümlüğünün azaltılmasına ve kaldırılmasına ilişkin halleri 3.kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Bu rücu hakkı, kaynağını halefiyet ilkesinden almamakta, sözleşme ve yasa gereği sigorta ettirene karşı defi hakkı bulunan sigortacı, bu hakka dayanarak kendi sigortasına dönebilmesi kuralından kaynaklanmaktadır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı B.4-a maddesinde “Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,” sigortacının rücu edilebileceği düzenlendiği, davaya konu somut olayda alınan kusur raporları da incelenmekle davalı sigortalı araç sürücüsünün motosiklet ile seyri esnasında yola gereken dikkatini vermediği, yol şartlarını dikkate almadan kontrolsüz seyri sırasında sevk ve idare hatası ile hakimiyetini kaybettiği ve bu nedenle zararın gerçekleşme ihtimalini arttırdığı ve hiçbir şeyin olmayacağı düşüncesi ile davrandığına dair bilinçli bir kusurun mevcut olmayacağı, bilinçli olmayan kusurun mevcut olacağı ve bu durumda sürücünün ağır kusurundan bahsedilemeyeceği TTK’nın 1409. maddesine göre sigortacı sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan sorumludur. Ayrıca sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat hakkı sigortacıya aittir. Davacı şirkete sigortalı aracın sürücüsünün eyleminin ağır kusur olarak nitelendirilemeyeceği, olayda bilinçli olmayan kusurunun mevcut olduğu teknik bilirkişi uyarınca tespit olunmakla usul ve yasaya uygun tespit hükme esas alınarak davacı sigorta şirketinin sigortalısına poliçe Genel Şartları B4 maddesi gereğince ağır kusura dayalı olarak rücu edemeyeceği kanaatiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 269,85TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 268,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1,85‬TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.