Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/945 E. 2021/565 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/945 Esas
KARAR NO: 2021/565
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/03/2020
KARAR TARİHİ: 22/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine —–dosyasından icra takibi başlatıldığını, huzurdaki davanın davalısına herhangi bir borcunun bulunmadığını, takibe dayanak çeki — tarafından müvekkiline verildiğini, çek bankaya ibraz edildiğinde karşılığının çıkmadığını, çekin — çalındığını çekin ciro edildiğini beyanla, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, — çekin iptalini, davacı yararına —- manevi tazminata hükmedilmesini, müvekkili lehine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Bir davada davacı olma sıfatının o hakkın sahibine ait olduğunu, müvekkil şirketin çekteki cirantalar silsilesinde son hamil olup çekin alacaklısı konumunda olduğunu, borç, müteselsil borçlulardan olan — tarafından cebri icra tehdidi altında olmadan borcuna istinaden ödendiğini, çek aslının —– teslim edildiğini, böylelikle müvekkil haklı alacağına kavuştuğunu, dolayısıyla müvekkili davalı şirketin işbu alacağı ödendiğinden dosya kapanıp müvekkilin taraf sıfatı sona erdiğini, bundan sonraki sürecin iyiniyetli borcunu tahsil eden müvekkili dışında cirantalar arasında rücu ilişkisinden ibaret olduğunu, işbu davayı cirantalar silsilesinde mündemiç olan aktif husumet ehliyetine hasıl —- tarafından açılması gerektiğini, davacının davasını açmakta hukuki yarar bulunmadığını, arabuluculuk şartı olarak huzurdaki dava alacak davası olmadığından ya davacının dava dilekçesinde istemiş olduğu —- tazminat talebinin reddine veyahutta kabul etmemekle birlikte manevi tazminata hükmedilecek ise de dava alacak davasına dönüştüğünden arabuluculuğa gidilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı dava dilekçesinde her ne kadar manevi tazminat istemiş ise de huzurda görülen dava olumsuz menfi tespit davası olduğunu, belli bir alacağın olup olmadığına ilişkin olduğunu, menfi tespit davası ile birlikte manevi tazminat istenemeyeceğini, dava konusu çek müvekkilin ticari ilişkisine istinaden faturalara dayalı alacağına istinaden iktisap edildiğini, müvekkil açıkça çek iktisabında iyi niyetli olduğunu, Müvekkil şirket başından itibaren çekte ciranta olan ——ticari ilişkisinde bütün kayıtlarını TTK hükümleri gereğince usulüne uygun bir şekilde tuttuğunu, dava konusu çek de dahil cari hesap konusu olan bütün alacaklarını belgelendirdiğini, davacı taraf takibe konu çekin —— tarihinde —- iddia etmiş ise de dava konusu çekin çalındığını veya—- teslim edildiğini ve kargoda çalındığını ispat edemediğini, ödeme yasağı bulunan çek hakkında icra takibi yapılabildiğini, davalı müvekkil, çekin çalıntı olup olmadığını bilebilecek durumda bulunmadığını, müvekkil şirket işbu çekin yasal hamili olduğunu, müvekkil icra takibine konu çekleri, faturalı ve resmi alacağı karşılığında iktisap ettiğini beyanla, dava şartları bulunmayan huzurdaki davanın usulden reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise haksız ikame edilen huzurdaki davanın esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, —sayılı dosyasında takip konusu olan —çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti(menfi tespit) davasıdır.
Menfi tespit davasını düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72/1,3. Maddesindeki ” Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir. Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” şeklindeki düzenlemedir.
Celp ve tetkik edilen — sayılı dosyasında; davalı takip alacaklısının — tarihli takip talebi ile davacının da aralarında bulunduğu takip borçluları hakkında takip başlatıldığı, takip dayanağının —bedelli, keşidecisi — olan çek olduğu, dosya borcunun dava dışı — tarafından —tarihlerinde ödendiği, dosyanın infazen —- tarihinde kapatıldığı belirtilmiştir.
HMK 331 maddesi “davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yapılan yargılama sonunda; toplanan deliller, icra dosyası, takip konusu çek, İcra Müdürlüğü’nün cevabi yazısı, dava dışı —- tarafından çek bedelinin ödenerek icra dosyasının infazen kapatıldığı, iddia ve savunmalar ile tüm dosya kapsamı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde, icra dosyasına göre çek bedelinin davalı alacaklıya keşideci tarafından ödendiği bu suretle çekin keşideciye döndüğü, davanın konusuz kaldığı, “keşideci çeki yeniden tedavüle sokmakla lehtar/ciranta adına keşide etmeden önceki durumuna döneceği, çek ilk kez tedavüle çıktığı sırada ciranta olarak çek arkasında unvan ve imzaları yer alan kişiler yönünden değil, keşideci ile hamil arasında bir sorumluluk olduğundan, alacaklı ciranta tarafından çek lehdarı/önceki cirantalar hakkında takip yapılamayacağı”——-nedenle çek ikinci kez tedavüle çıkması halinde dahi davacı cirantanın sorumluluğu yoluna gidilemeyeceği, davacının eldeki davayı açmakta haklı bulunduğu, buna karşın dava tarihinden sonra takip borcu keşideci tarafından ödendiğinden davanın konusuz kaldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının davasında haklı olması nedeniyle davalının yargılama masrafı ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği, kötü niyet tazminatının ise, çek bedelinin dava dışı keşideci — tarafından ödenmesi ve ciro silsilesinin yukarıda yapılan açıklamalar saklı kalmak kaydıyla şeklen düzgün olması nedeniyle şartlarının oluşmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir ——
Manevi zararın şahsiyet haklarına vaki tecavüz dolayısı ile bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ızdırap ve elem, bir kimsemin hayattan tat almasında yaşama zevkinde bir azalma olarak tarif edildiği, bu tariften anlaşılacağı üzere, manevi tazminata temel olan düşüncenin bozulmuş olan ruhi ve bedeni kusurun kısmen ve imkan nispetinde yeniden elde edilmesini teminine yönelik olduğu, manevi tazminatın kabulundeki gayenin faili cezalandırılmak veya onu muzayaka haline düşürmek olmadığı, mağdurun mal varlığında bir çoğalma husule getirmek veya mağdurun istediği tazmin şekillerini birini kabul etmek sureti ile onun acısını gidermek ve ruhen onu tatmin etmek şeklinde tarif edildiği, hukuka aykırı bir fiilin manevi tazminatı gerektirebilmesi için o fiilin bir şahsın şahsa bağlı haklarını başka bir deyim ile şahsi menfaatlerini ihlal etmesi gerektiği, şahsa bağlı hakkın ise herkese karşı ileri sürülebileyeceği resmi ismi, şeref ve namusu özel hayata mesleki sırra iktisadi şahsiyete yapılan tecavüzlerin de şahsiyet haklarını ihlal eden haraketler olarak kabul edildiği TBK’nun 56 maddesinde de bu gibi şahsi menfaatlerin ağır ihlali halinde kusurunda ağır olması kaydı ile manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda gerçekleşen olaylarda davacının kişilik haklarının zarara uğramadığı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden de davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacı tarafın şartlar oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Davacının manevi tazminat talebinin REDDİNE,
4-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.322,67 TL harcın mahsubu ile artan 1.263,37-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan 131,75 TL tebligat ve müzekkere gideri, yargılama giderinin haklılık oranına göre 116,68 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 10.868,58-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8–Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin —- davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2021