Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/943 E. 2021/630 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/943 Esas
KARAR NO : 2021/630

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2020
KARAR TARİHİ : 06/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı —- sözleşme imzalandığını, sözleşme ile müvekkilinin, davalı şirketin 10-18 ekim 2020 tarihlerinde ——– karşılığında bazı edimler üstlendiğini, sözleşmeye göre taraflar — bedeli olarak 34.120,51 TL üzerinde mutabık kaldığını, müvekkilinin, oluşacak masrafla—— tanzim ederek davalı şirkete teslim ettiğini, müvekkilinin üstlendiği edimleri yerine getirmesine rağmen davalı —- gerekçe olarak göstererek—– ertelendiğini ileri sürdüğünü, müvekkilinin oluşan yeni durumda tarihin çok ileri atılması nedeni ile, daha önce verdiğini senedin kendisine iade edilmesini, yeni ——– tanzim edilmesi gerektiğini davalı şirkete bildirdiğini, ancak davalı şirket senedi iade etmeyeceğini belirttiğini, dava konusu senedin– şirketine verildiğinin sözlü olarak öğrenildiğini, davalı şirket henüz sözleşme konusu hizmeti vermediğinden bu senet karşılığında müvekkilimine fatura da kesmediğini, bu nedenle senedin——- ciro edilmesi yasal olarak mümkün olmadığını, — işlemine tabi tutulması ise senedin geçerliliğini ortadan kaldıracağını ve müvekkilinin — şirketine karşı borçlu olmayacağını, senet üzerinde yetki kaydı bulunmakta olup,– mahkemelerinin yetkisi taraflarca kabul edildiğinden— Asliye Ticaret Mahkemesi yetkili ve görevli mahkeme olduğunu beyanla, müvekkilinin dava —-nedeni ile borçlu olmadığının tespiti ile konusuz kalan dava konusu bononun iptaline karar verilmesini; kötü niyetle hareket ederek davanın açılmasına sebep olan davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini; yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, her ne kadar huzurda görülen davayı İstanbul Anadolu–. Asliye Ticaret Mahkemesinde açmış ise de, işbu davada yetkili mahkemenin— Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, HMK’nın 6. Maddesine göre, davalı müvekkil —- tarihleri arasında gerçekleştirilmek üzere planlanmış, müvekkil şirket tarafından gerekli başvurular yapılmış ve fuarın bu tarihte gerçekleştirilmesi için gerekli tüm hazırlıklar tamamlandığını, ancak — ortaya çıkması ile birlikte ülkemizde alınan önlemlerin ilk — faaliyetlerinin durdurulması geldiğini, — alınan karar ile ülkemiz genelinde yapılacak— durdurulduğunu, hal böyle olunca müvekkili şirkette— diğer —– bu tarihler arasında gerçekleştirecek olduğu —ertelemek zorunda kaldığını, müvekkil şirket faaliyetleri ——- durdurulduğunu, pandemi süreci ve bu kapsamda alınan önlemler en başta müvekkil şirketi mağdur ettiğini, her ne kadar müvekkil — olsa da davacı ile müvekkil şirket arasında imzalanmış olan —– Katılım Sözleşmesi ikinci maddesi incelendiğinde zaten müvekkilimin gerekli görmesi halinde —- tarihini değiştirme hakkı olduğunu, bu durumun katılımcıya fesih hakkı vermeyeceğinin hükme bağlandığını, davacı tarafından imzalanmış sözleşmedeki açık hükümler kapsamında davacının sözleşme bedelinin iadesi yönündeki talebinin kabulü mümkün olmadığını beyanla, davacının hukuki dayanaktan yoksun olan davasının öncelikle yetkisizlik nedeniyle usulden reddine, esastan reddine ve yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacının üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında —– sözleşme kapsamında davalıya verilen senet nedeniyle davacının borçlu olunmadığının tespitine yönelik olarak açılan menfi tespit davası iken senet borcunun yargılama devam ederken senet bedelinin davacı tarafından ödenmesi sebebi ile istirdat davasına dönüşmüştür.
— tarafından verilen müzekkere cevabına göre davacı şirketin davalı şirketin — bedelin gönderildiği bildirilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İfa imkânsızlığını düzenleyen 136.maddesi gereğince “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir. Davalının edimini elinde olmayan sebeplerle yerine getiremediği hususunda tereddüt yoktur.— tarihinde yapılması planlanan fuarı ileri tarihine ertelenmiştir. Ancak fuar tarihi belirtilmemiştir. TBK.nun Kısmi ifa imkânsızlığını içeren 137.maddesi “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. Ancak, bu kısmi ifa imkânsızlığı önceden öngörülseydi taraflarca böyle bir sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, borcun tamamı sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, bir tarafın borcu kısmen imkânsızlaşır ve alacaklı kısmi ifaya razı olursa, karşı edim de o oranda ifa edilir. Alacaklının böyle bir ifaya razı olmaması veya karşı edimin bölünemeyen nitelikte olması durumunda, tam imkânsızlık hükümleri uygulanır.” hükmü ile aynı yasanın Aşırı ifa güçlüğünü düzenleyen 138.maddesine göre “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen—borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak — karşısında davacının farklı bir tarihte—düzenlenecek fuara katılmaya zorlanamaz. İstanbul BAM —. HD’nin —– Sayılı kararı da benzer niteliktedir. Davacı — düzenleneceği davacının katılacağı beklentisi ile herhangi bir masraf da yaptığını ileri sürmediğine göre ifa imkansızlığı sebebiyle davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İİK. 72/5 maddesine göre; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir.” hükmünü içermektedir.
Madde metninden de açıkça anlaşıldığı —- bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötü niyetli olmasıdır.
Davalının takipte kötü niyetli olduğunu ispat yükü; davacının (borçlunun) üzerindedir. Davacı tarafından davalının kötüniyetli olduğuna ilişkin delil sunulmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı vekili tarafından taraflar arasındaki fuar katılım sözleşmesinin 32. Maddesine göre ve HMK’nun 6. Maddesine göre—– Mahkemelerinin yetkili olduğu iddia edilmiş ise de davaya konu senedin içeriğinden —- Mahkemelerinin de yetkili kılındığının anlaşıldığı, senede dayalı menfi tespit davası olarak açıldığı dikkate alınarak yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kabulü ile, borç ödenmiş olduğundan ve dava istirdat davasına dönüştüğünden 34.720,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 2.371,7232‬ -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 592,94-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.778,78-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 592,94 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 647,34 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 110,10 -TL tebligat ve müzekkere gideri, yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli—- göre belirlenen 5.208,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.