Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/938 E. 2020/738 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/938 Esas
KARAR NO : 2020/738

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2020
KARAR TARİHİ : 30/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kuzeni —– halindeyken aracın önüne kedi çıkması nedeniyle aracın aniden durması sebebiyle —Plakalı aracın —kayıtlı ve kuzeni —-sevk ve idaresindeki — plakalı aracın arka kısmına çarptığını, yaşanan trafik kazası neticesi ile müvekkilinin aracının ağır hasar aldığını araç tamir bedeli ve diğer giderlerin davalıdan talep edildiğini, her iki araç sürücüsünün akraba olması nedeniyle davalının müvekkiline ödeme yapmadığını, arabuluculuğa başvurduklarını ancak anlaşamadıklarını tüm bu nedenlerle ıslah hakları ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile 15.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasa faizi ile birlikte tahsil edilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle meydana gelen trafik kazası nedeni ile oluşan hasarın sigorta şirketinden tazminine yönelik olarak açılan Sigorta davalardandır.
Mahkemelerin görevi ile ilgili asıl düzenlemeler 6100 sayılı HMK’da yer almakta olup, diğer bazı özel yasalar ile de görev düzenlemeleri getirilmiştir. Mahkemeler davanın tarafları ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında somut olay yönünden görevli olup olmadıklarını kendiliklerinden incelemek zorundadır.
Tüketiciler ile ilgili hükümler içeren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, bu yasanın 3/1-k maddesinde tüketicinin kim olduğu tanımlanmıştır. Bu maddeye göre Tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır. Aynı yasanın 3/1-l maddesinde ise Tüketici İşlemi:”Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık vb. sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır. Ayrıca”Bu madde tanımlar maddesi olup, bu maddede kanunda geçen ana kavramların tanımlarına yer verilmiştir. 4077 sayılı Kanun ile kıyaslandığında “Tanımlar” maddesinden bazı tanımlar çıkarılmış, yeni bazı tanımlar eklenmiş, bazı tanımlar ise değiştirilmiştir. Yapılan en esaslı değişiklikler tüzel kişilerin tüketici kavramının dışında tutulması ve tüketici işlemi kavramının kapsamının genişletilmesidir. Buna göre tüketici işlemi ; eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık vb. sözleşmeler de dâhil olmak üzere kurulan her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder şeklinde yeniden tanımlanmıştır. Böylece uygulamada ortaya çıkan ve tüketici sözleşmelerinin kapsamının daraltan yorumların da önüne geçilmiş olacaktır.”olarak belirtilmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 83/2 maddesinde “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun ( 6502 SY’nın ) görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer almaktadır.
Buna göre taraflar arasında tüketici işleminin varlığı halinde 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesine göre “yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra 30/05/2016 tarihinde açılan ve sözleşmenin taraflarından birinin tüketici olduğu davalar yönünden 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un özel kanun niteliğinde olması, bu yasanın 6102 Sayılı TTK.’ndan sonra yürürlüğe girmesi ve bu yasanın 83/2 maddesinin özel düzenlemesi karşısında, davaya konu işlemleri sigortacılık işlemi kabul etsek dahi bu kanunun aksine düzenleme içeren 6100 sayılı HMK.nun 2 ve 4. maddeleri ile, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev hususunu düzenleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun göreve ilişkin hükümlerinin yukarıda içeriği belirtilen düzenleme karşısında somut olaya uygulanmasının mümkün olmadığı kabul edilmiştir..
Somut olayda davalı … şirketinin tacir olduğu tartışmasız olmakla birlikte davacı taraf dava dilekçesinde araç sahibi gerçek kişinin tacir olduğu iddia etmemiştir ve aracı ticari faaliyetlerinde kullandığına dair bir bilgiyi dosyaya sunmamıştır. —- aracın yaptığı kaza sonucu davalı … tarafından kasko ve sigorta poliçesi kapsamında ödenmeyen alacağın davalı … şirketinin sigortalısının açtığı tazminat davası olduğu görülmektedir. Poliçede dava konusu aracın özel amaçlı kullanıldığı belirtilmiştir. Bu haliyle yargılamanın tüketici mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinden istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.