Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/937 E. 2021/851 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/937 Esas
KARAR NO : 2021/851

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 10/12/2020
KARAR TARİHİ : 05/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkete — nolu aracın hasar görmesi sonucu müvekkili tarafından sigortalısına ödnen hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının sağlanması için davalı aleyhine—üzerinden ilamsız icra takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı—– sürücüsünün kusurlu hareketiyle kaza meydana geldiğini, ——- plaka nolu araç—- ters yönde giriş yapmak isterken— çıkış yapmak isteyen —–plaka nolu araç ile çarpışarak maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle —- — kusuru oranında sorumlu olduğunu, ayrıca, —-, dava konusu kazaya ilişkin olarak müvekkili şirkete gelen icra emri doğrultusunda müvekkili şirket tarafından hasar dosyası açıldığını, dosya kapsamında yapılan değerlendirmelede davacının iddia etmiş olduğu rücu alacağında müvekkilinin sorumluluğuna ilişkin kazanın meydana gelmesinde kusurlu olup olmadığı tespitinin yapılmadığını, araçların olay yerini terk etmeleri nedeniyle tutanak tutulamadığını, kazanın meydana geliş şeklini kanıtlar belgelerin dosyada bulunmaması nedeniyle sorumluluğu bulunmamadığını,, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğinden davacının faiz talebinin yersiz olduğunu, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine. yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, haksız fiil nedeniyle sigorta tazminatı olarak ödenen zararın rücuen tazmini için başlatılan takibe yapılan itiraz nedeni ile açılan itirazın iptali davasıdır
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından —- — tarihleri arasında —- yapıldığı,—- olayı kapsadığı, poliçenin dosyada mevcut olduğu,—— yapıldığı, sigortanın olayı kapsadığı, poliçenin dosyada mevcut olduğu, davalı— olayda %100 (Yüzdeyüz) oranında kusurlu olduğu, davacı ——– olayda kusursuz olduğu, davacı—- — nedeniyle toplam zarar ve ziyanının —- olup, davalı tarafa trafik sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olması nedeniyle, davalının bu bedelin tamamından sorumlu olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
TTK m. 1472’de düzenlenen— yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan —– istinaden açılan veya açılacak olan dava, —zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada —- yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, —–tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi ————, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan—– dayandığı ve—–o hakka sahip olacağı vurgulanmış; —— ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince—- geçeceği; sigortacının, —- şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Somut olayda davacı—— sigortalısına ödediği tazminatı rücu için , sigortalısının haklarına halef olarak kazaya karışan karşı tarafın sigortasına— başlatmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına —kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan —- —veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu,——-. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının——- yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile,—- kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, —kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, —-motorlu— kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
—- işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir—-
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan —-sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
——— sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan —— ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir —–
Tüm dosya kapsamı, yukarıda yer alan açıklamalar ve bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı sigorta şirketine —– meydana gelen olayda %100 oranında kusurlu olduğu, davacı sigorta—– kusursuz olduğu tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporu ile sabit olduğu anlaşılmakla davacının sigortalısının zararını tazmin etmekle —- gereği ödediği zararı rücuen davalılardan isteyebileceği birlikte değerlendirilerek davanın kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.Davacı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme—- tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarının 622,72 TL olarak hesaplandığı ancak talebe bağlılık ilkesi gereğince 616,35 TL üzerinden takip başlatılmakla; davanın kabulü ile takibin devamına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
2——- Müdürlüğünün — esas sayılı takibe itirazın İPTALİNE
3-Karar harcı 1.400,49 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 350,13 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.050,36 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 350,13 TL peşin harç olmak üzere toplam 404,53‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.653,20 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde —– vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- —–arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davalı vekili ile davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı