Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/925 E. 2022/115 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/925 Esas
KARAR NO: 2022/115
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 04/12/2020
KARAR TARİHİ: 22/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, üretimini yaptığı parçaları, sipariş veren firmalara davalı firma aracılığında —— göndermiş olduğunu, — faaliyet göstermekte olan — sipariş etiği parçaların, davalı şirketin —tarihinde gönderilmek üzere— verilmiş olduğunu, —- verilen— parça eksik olarak karşı tarafa gönderi teslim edilmek istenilmiş, —- firmasının —- kabul etmeyerek geri iade etmiş olduğunu, müvekkili firmanın eksik olan parçaları tamamlayarak tekrardan—- gönderdiğini, bu durumun davalı tarafa hem sözlü hem de yazılı olarak bildirilmiş olmasına rağmen davalı tarafça herhangi bir geri dönüşün olmadığını, yine müvekkili şirketin— tarihinde davalı —-numarasıyla —– verildiğini, toplam—- firmaya eksik teslim edilerek —– birisinin teslim edilmediğini, — eksik olan —— daha sonra teslimi edeceğini söyleyerek — teslimin yaptığını, daha sonra — tarihinde eksik olan—- muhatap firmaya parçalanmış bir halde testim edilmiş olduğunu, teslim edilen —– içinden — —çıkmış olup, — eksik çıktığını, —- parçalanmış hali ekte yer almakta olup müvekkili şirketin eksik parçaları yeniden —– zorunda kaldığını, davalının——-gerekli dikkat ve özeni göstermemesinden dolayı oluşan zararlarının toplamda— olduğunu, doğan zararın tazmininin davalı şirketten talep edilmiş, fakat olumlu bir sonuç alınamadığı için —- icra dosyasından icra takibi yapılmış, davalı borçlunun itirazı nedeniyle takibin durmuş, yapılan —- görüşmelerinde de anlaşma sağlanamamış olduğunu beyanla, her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı borçlunun itirazının ——kısmı yönünden iptaline takibin bu alacak yönünden devamına, davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkumiyetine, Yargılama masrafi ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yan davaya konu icra takibinde — —–faturanın da süresi içinde muhatabın —– adresine iade edilmiş, yani dayanak yapılan faturaların muhasebesel kayıtlara alınmamış olduklarını, davacı yanın dava dilekçesinde zikrettiği taşıma faturaları ile bu —zikretmemiş olduğunu, bu— faturada —— edilmeyen taşıma fatura numaralarının dava dilekçesinde—– edilmesinin usulsüz ve hukuksuz olduğunu, kabul etmek anlamına gelmemek kaydıyla —— edilen taşımalara ilişkin faturaların neden ibraz edilmediğinin de izaha muhtaç olduğunu, dava dilekçesinde sürekli —– somutlaştırmadan, fatura ibraz edilmeden hak talebinde bulunulabilir mi? davanın bu dayanaklardan yoksun olduğunu, ancak hak kaybına uğramamak ve kabul anlamı taşımamak kaydıyla, —- itirazı; ——– tabi olup, davacı yanın taşıma tarihi olarak bildirdiği tarihlerin ise—tarihi olduğunu, bu yönde taraf oldukları emsal kararların da mevcut olduğunu, tarafı oldukları —- kesinleşmiş ilamını ekte sunmakta olduklarını, bu yüzden zamanaşımı gözetilerek davanın reddini talep ettiklerini, gönderi içinde ne olduğuna dair göndericinin taşıma sırasında bilgi vermemiş olduğunu, emsal istinaf kararını ekte sunduklarını, — içeriğinin tespiti için davacının —- faturasındaki içerik beyanına bakılması gerektiğine hükmetmiş olup, dolayısı ile — hiçbir şekilde içerik açıklaması yapılmayan gönderinin içeriğinin emsal karar uyarınca— edilmemesi gerektiğinin açık olduğunu, davacının, gönderi içeriğinde——olduğunu iddia etmekte olduğunu, oysa içeriğe ilişkin——-iddia edilen ürünlere ilişkin bilgi bulunmadığını,—- içinde ne olduğu bilgisi yazdırılmadan,——– denilerek taşıyıcı —- haksız menfaat temini ve sebepsiz zenginleşme olarak addedilecek taleplere karşı —- müvekkil şirketin de taraf olduğu çok güncel bir kararında,—- davacıların içeriğin farklı olduğu yönündeki iddialarına rağmen, içerik olarak———olarak belirtikliği, içeriğin bu yazılı beyan haricinde kabul edilemeyeceğini açıklıkla ortaya koymuş olduğunu, özellikle belirtmek istedikleri bir hususun ise dava dilekçesinde zikredilen fatura numaralarından— nolu faturada gönderici— olduğunu, yani davacı yanın zikrettiği bu taşımada tarafı bile olmadığını, bu sebeple sıfat itirazında da bulunmakta olduklarını, ekte örnekleri sunulan müvekkili şirkete karşı açılan davalarda — uygulamasının —– taşıyanın sınırlı sorumluluğu: prensibinin benimsenmiş olduğunu, hiçbir şekilde meydana gelen zarardan müvekkili şirketin sorumlu olduğunun kabulü anlamına gelmemekle birlikte, davacının istemiş olduğu tazminat miktarının son derece fahiş olduğunu, davacı tarafından müvekkili şirkete teslimi anında —ilişkin olarak herhangi bir değer gösterilmemiş, hatta gönderen tarafindan kargonun içeriğini ve değerini ispata elverişli irsaliye dahi sunulmamış olduğunu, —- gönderenin kusuru olmasa da; taşıma senedine yazılan bilgilerdeki gerçeğe aykınlıklar ile yanlışlık ve eksikliklerden doğan zararların göndericiye ait olacağını, bu anlamda gönderici —– içeriği ve değeri taşıyıcıya tam ve eksiksiz olarak bildirmekle mükellef olup yapılan eksik bildirimler dolayısıyla müvekkil şirketin sorumluluğuna gidilmesinin kabul edilemeyeceğini, kara yolları taşıma kanunu —- gönderenin tam ve eksiksiz bildirim yükümlülüğü ve eksik bildirimden doğacak her türlü zararın gönderene ait olduğunun da açıkça hükümaltına alınmış olduğunu, Davacının —- içeriği ve değeri iddiasının ispata muhtaç olduğunu, müvekkili şirketin kendisine taşınmak üzere teslim edilen kargonun içeriğini araştırma——– hak ve yetkisi bulunmadığından içerik konusunda teslim edenin beyanına itibar edileceğinin açık ve tartışmasız olup, kanun gereği olduğunu,—— çapında —- yapan büyük bir ticari şirket olup günde binlerce gönderi yapılmakta olduğunu, yapılan bu gönderilerle ilgili olarak da gerek iyiniyetli gerek kötü niyetli birçok talep ile de karşılaşıklığını, dolayısıyla ——–içeriği bildirilmemiş, herhangi bir değer belirtilmemiş gönderiye ilişkin hiçbir fatura ebelge ibraz edemeyen davacının beyanlarının kabulünün de mümkün olmadığını savunarak, Dayanaksız davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—— takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu—– esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle; ” Davacı tarafından taşınmak üzere davalıya taşınmak üzere verilen emtianın bir kısmının zayi olduğuna dair dosya kapsamında ispat külfetini karşılayan herhangi bir belgenin mevcut olmadığı, davacının talebi olan zayi iddiasını denetleyebilecek verilerin dosyaya sunulu olmadığı, davacının başlattığı takibin —– sürelerin yitirilmesinden sonraki bir tarihte başladığından davalının zaman aşımı defini de ileri sürebileceği, davalının, davacı tarafından zaman aşımı sonrası başlatılan takibe vaki itirazının yerinde olacağı sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı, keyfiyetin nihai takdiri tamamıyla Mahkemeye ait olacağı ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Davalı yan süresinde cevap dilekçesi sunmuş ve cevap dilekçesinde zamanaşımı defini ileri sürmüştür.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Zamanaşımı “ başlıklı 855. maddesinde; “ Bu Kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem hakları on yılda; diğer zararlarda ise bir yılda zamanaşımına uğrar.” hükmü düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 855/5. maddesi, “Taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı eşya zıyaa, hasara uğramış veya geç teslim edilmişse taşıyıcının sorumluluğu üç yılda zamanaşımına uğrar.” hükmünü haizdir.
Somut olayda uyuşmazlık konusu faturaların tarihi ve icra takip tarihleri dikkate alındığında gerek CMR 32.m. gerekse TTK 855.m. uyarınca dava konusu alacağın 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşılmakta olup, takip öncesinde zamanaşımını kesen veya durduran bir nedene de rastlanılmamıştır. Her ne kadar davalı taraf hırsızlığa konu olay olması sebebiyle —- yıllık uzamış zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğine yönelik beyanları var ise de , taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı eşya zıyaa uğramışsa — yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı, davalının kastı veya pervasızca hareketi davacı tarafından ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile artan 25,60-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1.857,52-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar kesin olmak üzere, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/02/2022