Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/923 E. 2021/880 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/923 Esas
KARAR NO : 2021/880

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2020
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ———- yapılması hususunda müvekkili şirket ile anlaşılmış olduğunu—- taleplerine göre hazırlandığını,—– tarafından ayarlanmış olduğunu gerek——– müvekkili şirketin üzerine düşen—— getirdiğini, karşılıklı —— borçlu şirketin—— çıktığını, ancak işbu ——- belirlenmesinden sonra davalı/borçlu şirketin ——- tarihine kadar—— esnasında talep ———— olmuş bulunduğunu—— müvekkili davacı şirketçe karşılanmış olduklarını, ilk belirlenen —- daha sonra borçlu —üzerine — olup söz dahil edilen — yetkililerinin sözlü ve yazılı rızalarının alınmış olduğunu ve borçlu şirketin istekleri — ortaya çıkan– sebebiyle —oluşan —onayı, davalı ——hem— ancak bu yazılı——— ödenmesi konusunda herhangı bir girişimde bulunmadığı gibi ödeme de yapmamış olduğunu, dolayısıyla müvekkili şirketin zor bir durumda bırakılmış ve hak ettiği hizmet bedeli alacağına kavuşamamış olduğunu, hizmet bedeli alacağının tahsili arnacıyla davalı — aleyhine —– borçlu — icra takibine haksız, yersiz ve mesnetsiz olarak itirazda bulunarak takibin durdurulmasına ve müvekkilinin mağduriyetinin katlanarak artmasına sebebiyet verdiğini,—— kaldığını beyanla, fazlaya dair her türlü faiz, talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalarının kabulü ile, davalı borçlunun vaki itirazının iptali ve takibin devamına, davalı aleyhine %20′ den az olmamak üzere icra inkâr tazminatı mahkumiyetine, yargılara giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile, ————– yapmadığı iddialarının tamamıyla yersiz olduğunu, taraflar arasında —-imzalandığını, taraflar arasında yapılan —– olarak belirlendiğini, nitekim bu bedel, taraflar arasında yapılan —- söz konusu sözleşme bedelinin müvekkili şirket tarafından davacıya ödenmiş olduğunu, nitekim davacı taraf da dava dilekçesinde —– davacının aradaki fark olan 12.431,37 Euro ödemeyi yapmadığını” ifade ederek sadece —— olduğunu, —– bedeli olan 28.935,27 Euro’nun ödendiğine ilişkin bir ihtilaf bulunmamakta olduğunu, davacı tarafın hangi gerekçe ile “sözleşme bedelinin taraflar arasındaki mutabakat ile artırıldığı, bu nedenle davalının —— borcunun olduğunu” iddia etmesinin ——- arasında bu yönde bir mutabakat bulunmamakta olduğunu ve müvekkili şirket tarafında—– tümü ile mesnetsiz olduğunu beyanla, davanın reddine, davacı taraf aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,——-davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya ——– Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,——- davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından ——— edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın ——– açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller —- ——- bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi ——– alınan raporda ,”Davacı —— tutulduğunu,——- davacı ———- davalı———– herhangi ———- herhangi —– bulunmadığı, davacı ——, davalı şirketin———–, davaya konu sözleşmeyi dava dışı ve davalının—- —-dava ——- adına düzenlediği, düzenlediği bu faturaları da ticari defterlerinde açık cari hesap ilişkisi oluşturduğu dava —– bildirilen—— kaydettiği, keza yapılan— dava dışı — yaparak — mahsup ettiğinin görüldüğünü, Sonuç olarak, davacı —–davalı ——- ilişkisi bulunmadığının tespit edildiğini, davalı —- belgelerinin incelendiğini, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, yapılan hesap —- mükellefi davalı ————- ticari defter ve kayıtları—- davacı şirket ile ticari ilişkide bulunduğuna—– almadığı, davalının —— davacı şirketle herhangi —-bulunmadığı, davacı şirketin, davalının ——– —– üzere toplam ———–davalı —- ikame —- olduğu —– iptali davasında; davacı ile davalı arasında ——, konu ——— davalı — olmadığının———– alacaklı olduğunu ——- etmediği; —- durumu ———– tüm bu alanlarda ———— olduğu, ———davalı —- davacının sözleşme yaptığı şirket————- Mahkemece benimsenecek olursa, bu ikinci seçenekte, TTK md. 20 hükmü de gözetilerek, ayrıca bir anlaşma olmasa bile, huzurdaki davalıdan talepte bulunmasının mümkün olabileceğinin değerlendirilebileceği; —- —– karşısında, talep tarihindeki —- TBK md. 99/son hükmü de nazara alınarak, —-kabul edilebileceği; takdir yüce yargı makamına ait kalarak,— takipten önce —- düşürüldüğü — —, eğer bu seçeneğe göre karar verilmesi —– davacının takip tarihinden itibaren netice-i ——- hüküm anında ayrıca ———- meblağa 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesine — görülebileceği mütalaa edilmiştir. ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davaya konu sözleşmenin davacının ———- bulunmadığı,—— borç kaydettiği görülmüştür.
Her ne kadar dava ile dava dışı—– —- —- aralanması ile davalının sorumlu olacağı bilirkişi raporunda bir seçenek olarak sunulmuş ve davacı tarafından——— ——- olduğu kanıtlanmamıştır.—- sahip olup—- bulunmaktadır—— bağlamaz—– Sayılı Kararı).
——– aralanmasında ———— alacaklarını —- kalkmasıyla ortaya —– — edebilmektedir. Ancak davalı şirket dava dışı————– ilişkin hükümlerin uygulanması mümkün değildir.
Yukarıda yapılan açıklamalar, bilirkişi raporu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde dava dışı şirketten —-davalının iddia olunan borçtan sorumluluğunun bulunmaması sebebiyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının takipte kötü niyetli olduğunu ispat yükü; davalının üzerindedir. Davacının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının yasal şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.921,02 TL harcın mahsubu ile artan 2.861,72‬-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde —– vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri—- ücretinin davacıdan tahsili ile —,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.