Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/921 E. 2021/418 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/921 Esas
KARAR NO : 2021/418
DAVA : Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 03/12/2020
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—— plakalı resmi hizmet aracının—— çarpışması sonucu çift taraflı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucunda resmi hizmet aracı, onarımının ekonomik olmadığı gerekçesiyle hurdaya ayrıldığını,—– hizmet aracının hurdaya ayrılmasıyla kurum bütçesinde —— zarardan kazada kusuru bulunan —- plakalı araç sürücüsü —- sigorta eden şirket olan —– olduğunu, dava açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulmuş ancak herhangi bir anlaşma sağlanamadığını, bu kazalar sonu —– hazine zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili gerektiğini beyanla, kaza sonucu oluşan —- hazine zararının fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla kaza tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın —- ve bu tarihte—-müvekkilinden talep ettiğini, ——gereğince talep edilen miktarın araç başına maddi teminat bedelinin altında kaldığından bahisle bu talebi reddettiğini, talep ve dava tarihinde davasız ve itirazsız olarak KTK m.109/1 kapsamında belirlenen 2 yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğini, bu sebepler ile zamanaşımı defini ileri sürdüğünü ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlü olduğunu, sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. Karayolları Trafik Kanunu m.84 kapsamındaki asli kusur hususları somut olay yönünden mevcut olmadığını, bu sebeple teminat dışında kalan haller somut olayda mevcut olmadığını, Karayolları Trafik Kanunun 91/1. ve 85/1. maddeleri bir arada ele alındığında, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nı yapan sigortacının poliçede belirlenen limite kadar, işletenin sorumluluğunu üstlendiğini müvekkiline yöneltilebilecek bir sorumluluk söz konusu olmadığını, zararın tazminin muhatabı —-şirketi olduğunu, dava konusu —zarardan müvekkil asli olarak sorumlu olmadığını beyanla, fazlaya ilişkin ve daha başka her türlü hukuksal hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla zararın öğrenildiği —– tarihine kadar geçen sürede 2 yıllık zaman aşımı süresinde dava açılmadığı için davanın reddine, aksi halde haksız ve hukuka aykırı tazminat talebinden sorumluluğunun olmaması sebebiyle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası nedeni ile oluşan zararın tazminine yönelik olarak açılan açılan sigorta alacak davasıdır.
Davalı sigorta şirketi yönünden dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden tefrik kararı verilerek dosya ayrılmış olup, arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca TTK’da düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nın 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır. 6335 Sayılı yasanın 2. maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. 6100 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Görevin Belirlenmesi ve Niteliği başlıklı 1. maddesi gereğince görev kamu düzenindendir. Yine HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev, dava şartlarından olup, HMK.’nın 115/1 maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Bir davanın nispi ticari dava sayılması için TTK’nın 4/1. maddesi birinci fıkrasında belirtildiği gibi her iki tarafında tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir dava olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar ise TTK’nın 4/1-a maddesinde her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanununda düzenlenen hususlar ile yine TTK’nın 4/1 f fıkrasına kadar sayılan yasalarda belirtilen davalar olarak sayılmıştır.
Davacı tarafından, haksız fiil teşkil eden trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak, davalı sürücü ile birlikte —–sigortacısı olan sigorta şirketlerine karşı dava açılmıştır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme, genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemesi ise de; dava davalı sürücü ile birlikte karşı tarafın —- yaptırdığı sigorta şirketine karşı da açıldığında Asliye Ticaret mahkemeleri görevli hale gelmekte ise de sigorta şirketi yönünden dosya tefrik edilerek usulden red ile sonuçlanmış eldeki davada davalı olarak sadece davalı gerçek kişi kalmıştır.
Davaya konu uyuşmazlığın TTK’da düzenlenen mutlak ticari dava anlamında bir uyuşmazlık niteliğinde olmadığı gibi, nispi ticari dava ölçüleri yönünden de ilgili şartların oluşmadığı, davacı ile davalı arasındaki davanın haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olduğu dikkate alındığında davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi mümkün olmayıp 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2/2 maddesi gereğince görüm ve çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda anlatılan nedenlerle TTK’nun 4(1) maddesindeki düzenleme nedeniyle somut davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olup davaya bakmanın mümkün olmadığı, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli —— Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——–Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/04/2021