Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/911 E. 2023/13 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/911 Esas
KARAR NO: 2023/13
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/11/2020
KARAR TARİHİ: 10/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tedarikçi konumunda bulunan davalı şirket ile müvekkili davacı şirket arasında akdedilmiş olan —– üretmiş olduğu —-satışının yapılacağı konusunda mutabakat sağlandığını ancak davalı şirket tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeksizin —- tarihinde müvekkili şirketten mal tedarikinin durdurulmuş bulunmakta olduğunu, davalı şirket ile akdedilen sözleşme gereğince; —- olmak üzere toplam —- tutarındaki sözleşme bedelinin, müvekkili şirket tarafından davalı tarafa ödenmiş bulunduğunu, davalı şirket tarafından, davacı müvekkiline aralarında — ürünlerin satışı amacıyla akdedilmiş olan bir sözleşme olmasına karşın, müvekkilinin tedarikçisi olduğu dava dışı ——- sağlanarak müvekkili davacı şirketin bilgisi ve rızası olmaksızın ürünlerin işbu şirketten direkt alımlarına başlanmış olduğunu, davalı tarafın sözleşme hükümlerini ihlal ettiğini, müvekkili şirketin tedarikçisi olduğu—— doğrudan anlaşma yapmak suretiyle —– başlandığını, davalı tarafın işbu eylemleri sebebiyle müvekkili şirketin ciddi anlamda zarara uğramış olduğunu, oluşan alacağın tahsili amacı ile davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafın——– başlatılmış olan işbu icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin uzun yıllardır yapı marketleriyle sektörde faaliyet gösterdiğini, bu kapsamda birçok firmadan / tedarikçiden ürün temin etmekte olduğunu, Bu kapsamda davacı şirket ile dava dışı ——– ürünlerin satışı amacıyla sözleşme imzalandığını, bu sözleşme kapsamında —— markalı ürünlerin satışının desteklenmesi amacıyla davacı yan tarafından müvekkil davalı Şirket’e davaya / icra takibine konu faturanın düzenlenmiş olduğunu, bu çerçevede dava dışı —- tarafından davacı Şirket’e aynı bedelli yani —– düzenlendiğini ve bu faturanın da dava dışı şirket tarafından davacı şirket’e ödenmiş olduğunu, Dava dışı Şirket’ten temin edilen bilgiye göre ilgili faturanın tarihi ——- olup, faturanın açıklamasının da —-olduğunu, belirtildiği üzere faturan bedelinin, davaya konu olan bedel gibi ——- olduğunu, İlgili faturanın tarafları dava dışı şirket ile davacı şirket olduğu için müvekkili Şirket’te bu faturanın bir örneği, görüntüsü, kopyası bulunmamakta olduğunu, bu sebeple davaya uyuşmazlığın çözülmesi amacıyla Mahkeme’den ilgili fatura ile ödemeye ilişkin dekontun dava dışı —-müzekkere yazılarak teminini talep ettiklerini, dava dışı ——- gelecek cevapta görüleceği üzere, davacı şirketin davaya ve takibe konu fatura bedelini dava dışı şirket’ten tahsil etmiş olduğunu, müvekkili şirketten bu bedeli tekrardan tahsil etmeye çalışmakta olduğunu, bu durumun apaçık kötü niyet göstergesi olduğunu ve bir koyundan —— çıkmayacağının göz önüne alınması gerektiğini savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,———-icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya —– tebliğ edildiği, borçlu tarafından —— tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,”Davacı Şirketin—–işlemiş faiz olmak üzere toplam ——- alacak talebi üzerinden harçlandırarak itirazın iptali istemi ile davalı yan aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İtirazın İptali Davasında, davacı savlarının mahkemece kabul edilmesi seçeneğinde, davacının talep edebileceği meblağa ilişkin genel ilke manasında bir sözleşmenin tamam olması için yanların birbirine uygun irade beyanlarının tamam olması gerektiğini, bundan başka, kuruluşu şekle bağlı olmayan sözleşmeler yönünden, ispat önünden rakamsal anlamda HMK md. 200/1 hükmünde belirlenen rakama dayalı bir esas belirlendiğini, davacı yan, taraflar arasında, dava dilekçesinde savladığı anlamda bir sözleşme kurulduğu savında ise de, bizzat açıkladığı üzere, davalı yanın davacı yanca sözü edilen sözleşmeyi imzalamadığının anlaşıldığını, buna göre, davalının davacı yanca daha önce davalı yana sağlandığı bildirilen menfaati davacıya iade borcu altına girip girmediği ve davacının davalıya sağladığını bildirdiği menfaati, davacının bu davadaki talebine göre davalının iade borcunun doğup doğmadığının Mahkemenin hukuki tahliline muntazır olduğunu, davacının tanzim ettiği ve bu davada tartışılan faturanın süresinde davalı yanca iade edilip edilmediğinin Mahkemenin değerlendirmesi bünyesinde olduğunu, çünkü sadece fatura tanzimi açısından bakıldığında, eğer bu faturanın tanzimine neden gösterilen satım veya hizmet ya da eser faturayı tanzim edence usulüne göre yapılmamış/ sağlanmamış/ meydana getirilmemiş ise, söze konu faturanın tanzimi yalnız başına faturayı tanzim edene bir alacak hakkı sağlamayacağını, b u noktada, davacı yan, davalıya sağladığı menfaati, dava dışı 3.kişiden aynı kapsamda temin etmiş ise, bu safhada Mahkeme bir değerlendirme yaparak ikinci bir seçenek olarak zikredilmek zımnında söze konu menfaat açısından, davacının bir zararı oluşmadığından hareketle, davacı isteminin reddi yönünde hüküm kurma cihetine gidebilir” şeklinde rapor sunulmuştur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un ispat yükü başlıklı 6.maddesinin düzenlemesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” ifadelerini içerir .
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un ispat hakkı başlıklı 189/1.maddesinin düzenlemesi “Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir.” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un ispat yükü başlıklı 190.maddesinin düzenlemesi “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklindedir.
Uyuşmazlık konusu ——- faturanın dayanağını davacının sözleşme gereği davalıya ödediği sözleşme bedelinin mal alımının durdurulması sebebiyle iadesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf davalının kendilerinin bilgisi ve rızası olmaksızın dava dışı ——– ürünleri doğrudan almaya başladığını, kendileinden mal alımının gerekçe gösterilmeden durdurulduğunu bu sebeplede de ödenen sözleşme bedelinin iadesini talep ettiği, davalının ise de bu sözleşme bedelinin—- bedelli fatura ile dava dışı ——— tarafından davacıya ödendiğini, davacının mükerrer tahsilat yapmaya çalıştığını iddia ettiği görülmüştür.
Somut olayda davacı ile davalı arasında dava dışı —– satışı amacıyla sözleşme imzalandığı, alınan bilirkişi raporu ile taraflar arasında ticari ilişkinin olduğunun sabit olduğu, ticari defterlere göre taraflar arasındaki borç alacak bakiyesinin —- olduğu, davacı tarafından davalı adına uyuşmazlık konusu bedel olan ——- fatura edildiği, davalının faturaya itiraz edilmesi sebebiyle davacının bu faturayı fatura iade/ters kayıtlarının yapıldığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dava dışı —– yazı yazılarak ilgili faturanın bir örneği istenmiş, fatura içeriğinden fatura bedelinin uyuşmazlık konusu fatura ile aynı miktarda olduğu, açıklamasının ise —– olduğu, dava dışı ——– ödemenin ürünlerinin satışı kapsamında davacının davalıya yaptığı ödemelerin kendileri tarafından davalıya ödendiğinin bildirildiği görülmüştür.
Kural olarak ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse son çare olarak yemin deliline başvurulması gerekmektedir. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap layihasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür.
Davacı tarafa yemin delili hatırlatılmış, davacı tarafından yemin metni sunulmuş, davalı taraf yemin etmeyi kabul etmiş ancak yemin menine itiraz etmiş ve kendi sundukları yemin metni üzeriden, “Davaya konu —– tutarındaki fatura bedeli, dava dışı —– tarafından davacı—- ödenmiş olup bu sebeple yetkilisi olduğum——– davaya konu fatura kapsamında davacı —- herhangi bir borcu olmadığı konusunda namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerler üzerine yemin ederim” şeklinde yemin etmiştir.
Bu haliyle davacının sözleşme bedelini dava dışı —- tahsil ettiği ve iddialarını ispat edemediği kanaati ile ispatlanamayan davanın reddi yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 179,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.053,07TL harcın mahsubu ile artan 3.873,17 -TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 36.226,70-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/01/2023