Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/903 E. 2021/566 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/903 Esas
KARAR NO: 2021/566
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/11/2020
KARAR TARİHİ: 22/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının —– adresindeki taşmmaza ilişkin olarak abonelik sözleşmesi imzalayarak elektrik enerjisi kullanımı yaptığını, abonelik kapsamında söz konusu adresteki, sözleşme hesap numarası —– ilişkin olduğunu, bu tesisattaki elektrik enerjisi kullanımı neticesinde tahakkuk eden faturalara konu borcun müvekkili şirkete ödenmediğini, fatura borçlarının ödenmemesi üzerine, davalı——- dosyasına davalı tarafından itiraz dilekçesi sunularak; icra takibine, ödeme emrine, faize oranına, borca ve bilcümle ferilerine itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, abonelik belgelerinde de görüleceği üzere davalı firma adına yetkilisi —- taşınmaza ilişkin olarak abonelik sözleşmesi imzaladığını, işbu sözleşme uyarınca belirtilen adreste elektrik kullanımı yapan davalı firmanın,—- tarihli faturalara konu elektrik borçlarını ödemediğini, işbu davaya konu olan ve davalının itirazda bulunduğu—- takibi elektrik fatura borçlarının ödenmemesi nedeniyle başlatıldığını, Davalı, elektrik kullanımı sonrasında düzenlenen faturalara karşı hiçbir İtirazda bulunmadığını ve ödemesini yapmadığını, davalı taraf — karşı sunduğu itiraz dilekçesinde söz konusu adresteki taşınmazı—— yılların sonunda devrettiğini beyan etmekteyse de —- aboneliğin sonlandırılmadıgını. davalı tarafın elektrik aboneliğini kapattırmadığını, bu nedenle abonelik sözleşmesi kapsamında davalı taraf, söz konusu tesisattaki kullanımdan kaynaklanan, takibe ve işbu davaya konu elektrik faturası borçlarından sorumlu olduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinde sonuçsuz kaldığını beyanla, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; Davanın kabulü ile; Davalı tarafından; —- dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş olan davalının, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûmiyetine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu adresteki sözleşme hesap numarası——- ilişkin herhangi bir elektrik kullanımı müvekkil tarafından yapılmadığını, Kabul anlamına gelmemekle birlikte; Bir an için bahse konu abonelik sözleşmesine ilişkin elektriğin fiilen kullanımının müvekkil tarafından yapıldığı kabul edilse dahi —– yıllarda doğan fatura borçlan mevzuat gereği zamanaşımına uğradığından icra takibine konu yapılamayacağını, TBK’nın 146. Maddesinde de belirtildiği gibi sözleşmelerde genel zamanaşımı süresinin —– olduğunu, Bu durumun abonelik sözleşmeleri için de geçerli olduğunu, abonelik sözleşmeleri için mevzuatımızda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğini, davacının haksız taleplerinin bir an için gerçeği yansıttığı kabul edilse dahi işbu taleplerin —– zamanaşımına tabi olup davacı tarafından talep edilen alacaklar zamanaşımına uğradığını, Huzurdaki davaya konu fatura alacaklarında yer alan kullanımların, binanın inşa tarihinden bu yana apartman dairelerini kullanan şahıslar tarafından yapılmış olduğunu, apartmana ait otomatın fatura bedellerinin sorumluluğu ilgili apartman yönetiminde olduğunu, dava konusu —— alan taşınmaz apartman niteliğinde olup müvekkil şirket tarafından inşa edilmesinin hemen akabinde tüm daireler farklı şahıslara satılarak devredildiğini ve işbu takınmaz ile müvekkilin bağlantısının kesildiğini, binanın kullanımına başlanmasından bu yana apartman otomatının kullanımının bina sakinleri tarafından yapıldığını, dava konusu abonelik sözleşmesinin ilişik olduğu taşınmazın —– yıllarda müvekkil şirket tarafından inşa edilerek bir başkasına devredildiğini, o zamandan bu yana müvekkilin söz konusu taşınmazla herhangi bir bağı ve irtibatının kalmadığını, nitekim davalı şirketin kayıtları incelendiğinde abonelik sözleşmesine konu taşınmaz ile hiçbir bağlantısı olmadığının görüleceğini, söz konusu taşınmazın ne mülkiyetinin ne de fiilen kullanımının müvekkil şirket tarafından yapılmadığının görüleceğini, bu sebeple de otomat sözleşmesine ilişkin elektrik kullanımım fiilen gerçekleştiren dolayısıyla dava konusu borçtan da sorumlu olanın müvekkil olmadığını, davaya konu fatura bedellerinin kabulü anlamına gelmemekle birlikte bir an için fatura bedellerinden müvekkil şirketin sorumlu olduğu düşünüldüğünde kurum tarafından tanzim edilen fatura bedellerinin yalnızca apartman otomatı” için fahiş derecede yüksek olduğunun ortada oluğunu ve bu bedellerin gerçek kullanıma uygun olmadığının izahtan vareste olduğunu, nitekim apartman otomat kullanımı için kurum tarafından kesilen —- faturanın davaya konu edildiğini, ancak fazlasıyla cüzi ve az kullanılan apartman otomatı için düzenlenen — faturanın toplam bedelinin bu denli yüksek miktarda olması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davaya konu borcun kabulü anlamına gelmemekle birlikte bir an için fatura bedellerinden müvekkil şirketin sorumlu olduğu düşünüldüğünde dahi elektrik aboneliğinin ilk başladığı — yıllarından bu yana fatura tanzim edilerek ödenmeyen fatura bedellerinin işbu tarihte talep edilmesinin açıkça davacının kötü niyetli olarak zararın yol açmasına sebebiyet verdiğini ve bu nedenle davaya konu borçtan yasal mevzuat ve yerleşik içtihatlar gereği büyük oranda indirim yapılması gerektiğin beyanla, davanın reddine; huzurdaki davanın ——-adresinde yer alan apartman yönetimine ihbarına, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —- dosyası icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ——- sayılı dosyası takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; davalı borçlu vekili tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın ——– tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” davacı şirket tarafından davalı adına bina otomatı elektrik kullanımından dolay— tutarında —- adet tüketim faturasının düzenlendiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı şirket tarafından iptal edildiğine dair herhangi bir bilgi yada belge bulunmadığını, bu nedenle davalının aboneliğinin devam ettiğinin kabulü gerektiğini, davalının iddia ettiği gibi —-boyunca ödenmeyen ve dava konusu edilen bir faturanın bulunmadığını, hesaplanan bedellerden anlaşılacağı üzere davalı vekilinin iddialarının aksine, fatura edilen tüketim miktarının ve tüketim bedellerinin bina otomatı için gayet makul olduğu, davalının — olmak üzere toplam —- borçlu olduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı tarafından —- tahahhuk ettirilen elektrik faturasının ödenmediği, davacı tarafından hizmetin sunulduğu, davalı tarafından da elektrik kullandığı tespit edilmiştir. Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —– takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 785,48 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40 -TL harcın mahsubu ile bakiye 731,08-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 108,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 109,50 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 809,50 -TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 785,48-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/06/2021