Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/895 E. 2021/524 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/895 Esas
KARAR NO : 2021/524

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 24/11/2020
KARAR TARİHİ : 15/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin dava dışı —yürüttüğü ticari işler kapsamında doğabilecek olası rizikoları, — teminat altına alındığını, Sigortalıya —– taşınması işi, davalı — —- tarafından üstlenildiğini ve gerçekleştirildiğini, sigortalısına ait — — alıcısına teslim edilmek üzere davalı sorumluluğunda ——–plakalı çekici—- yüklenerek ——— taşındığını, emtianın alıcıya teslimi sırasında —— vb. hasar olduğunun görülmesi üzerine ekspertiz incelemesi yapıldığını,— plakalı ———- içerisinde taşınan emtianın bozulma ve çürümeye uğradığı, yolculuk boyunca —- arasında olması gereken —– iç sıcaklığının, taşımanın yapıldığı süre boyunca ortalama sıcaklığının +10,3°C olması sebebiyle, emtianın %75’inin çürüyerek bozulduğu ve %11,2’sinin de– sebebiyle hasarlandığının tespit edildiğini, söz konusu hasarın, müvekkili şirket sigortalısı tarafından gönderilen ihtarname ile davalıya bildirildiğini, sigortalının —– tutarındaki zararının müvekkili şirket tarafından karşılandığını, müvekkilinin TTK’nın 1472. Maddesi uyarınca sigortalının haklarına kanunen halef olduğunu, davalının— hükümleri gereğince taşıyan sıfatı ile sorumlu olduğunu, alacağın tahsili amacı ile İstanbul Anadolu -. İcra Müdürlüğü —. sayılı dosyasından takip yapıldığını, davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan arabulculuk görüşmelerinin de sonuçsuz kaldığını beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın rücuen tazminat talebine ilişkin olup ttk m. 855/3 ve cmr madde 32 gereği iş bu dava süresi içinde açılmadığını, davanın zamanaşımı nedeni ile reddini talep ettiklerini, somut olayda malın 27/02/2019 tarihinde alıcıya teslim edildiğini, davacı yan tarafından ——tarihinde ödeme yapıldığını, bununla birlikte rücu alacaklısı olduğunu iddia eden davacı yan tarafından müvekkiline herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, icra takibi 27/11/2019 tarihinde başlatıldığını, davacı yanın borcu ifa ettiği tarih ile icra takibinin başlatıldığı tarih arasında 6 ay, huzurda ikame olunan davanın açılması arasında ise 1,5 yıl bulunduğunu, süresinde açılmayan davanın reddini talep ettiklerini, emtianın taşındığı aracın —-iç sıcaklılığının +6 -+8 derece arasında olması gerekirken +10,3 derece olması sebebiyle — meydana geldiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin katılımı ve bilgisi olmaksızın tek taraflı düzenlenen —- raporunun delil değeri bulunmadığı gibi ürünlerin taşındığı ——- taşıma süresince sıcaklık derecelerini gösterir raporlar aksi yöndeki davacı iddialarını açıkça çürüttüğünü, davacı yan tarafından sigortalıya yapılan ödemenin lütuf ödemesi olduğunu, müvekkilden talep edilemeyeceğini beyanla, davacının tüm haksız ve mesnetsiz taleplerinin reddini, takibin %20 sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün — sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
İtirazın iptali istemine konu İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğünün —sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, borçlu vekili tarafından usulüne uygun olarak 06.12.2019 tarihli itiraz dilekçesinde borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, yetkili icra dairesinin — icra dairelerinin yetkili olduğunun belirtildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın 24.11.2020 tarihinde yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
TTK m. 1472’de düzenlenen — niteliğindedir. Bu maddeden — hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak —- sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. —– Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Somut olayda uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın — konvansiyonu kapsamında taşıma işini yapan davalıdan rücuen tahsili isteminden ibarettir. Davacı sigorta şirketi bu davayı sigortalısına halefen açtığına göre, görevli ve yetkili mahkemenin, icra dairesinin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukukî mahiyeti nazara alınır. Dava dışı sigortalının —–kaydına göre adresinin —-davalının adresinin ise — olduğu anlaşılmıştır. Davacı sigorta şirketi kendi ikametgah icra dairelerinde takip başlatmış ise de yetkili icra dairelerinin — icra daireleri olmadığı, —veya —– İcra dairelerinin yetkili olduğu, dolayısıyla İİK 50. Maddesine göre yetkili icra dairelerinden biri takip başlatılmadığı, davalı borçlunun da icra dairesinin yetkisine süresi içinde itiraz ettiği nazara alınarak icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle özel dava şartı yokluğundan HMK’nun 115/2. fıkrası gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/2. fıkrası gereğince icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle özel dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2. fıkrası gereğince usulden REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.646,06 TL harcın mahsubu ile artan 2.586,76-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli–esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile — Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.