Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/889 E. 2021/898 K. 19.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/889 Esas
KARAR NO: 2021/898
DAVA: Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 20/11/2020
KARAR TARİHİ: 19/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—bulunan —– iştial eden –şahıs şirketinin kullandnığı — kaçak tespit tutanağı düzenlendiğini, söz konusu tutanağın—– herhangi bir bağı olmayan müvekkiline imzalatıldığını, — sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhnide icra takibinde bulunulduğunu, icra takibinin kesinleştiğin imüvekkilinin mallarına haczedildiğini, müvekkilinin hiçbir şekilde kaçak elektrik kullanımı gerçekleştirmemiş olup söz konusu tutanaklar da eşi—- şahıs şirketinin faaliyet gösterdiği iş yeri adresine ait olduğunu, tutanakta yer alan —dair ibare bile sayacın bulunduğu adreste mukim şahıs şirketi tarafından yapılan ödeme dekontundan da abonelik bulunmasından anlaşılacağı üzere gerçeği yansıtmadığını, davalı Şirket tarafından ilgili — tarihli tutanak ile dilekçelerinin tamamında değindikleri — adına da ayrı bir Tutanak tutulduğunu ve akabininde —-girişildiğini, Bahsi geçen dosyadan da şahıs şirketinin sorumlusunun Müvekkillerinin eşi — mallarının haczedilerek haciz aşamasına gelindiğini, Söz konusu İcra takibine ve diğer tüm borçlara istinaden Davalı ile anlaşılması üzerine —- numaralı abone numarasıyla ödemeler yapıldığını, müvekkilin eşi adına aynı adres, aynı sayaç numarası, aynı tesisat numarasına ilişkin olan yapılmış olan önceki tespitten kaynaklı ödemelerin, Davalı kuruma düzenli olarak yapılmasına rağmen Davalı — tarafından tekrar tutanak tutulduğunu ve ticarethane ile hiçbir alakası olması olmayan Müvekkillerinin de borç altına sokulduğunu, —- —ve Müvekkiline tutulan farklı tutanakların arasında sadece — olmasına rağmen aynı ticarethanedeki sözde kaçak elektrik kullanımı arasında %100’lük bir fiyat farkı olduğunu, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne ve —-icra takibinin iptaline, davalı aleyhinde %40’tan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkememizin görevli olup olmadığını tespiti için öncelikle davanın ticari dava olup olmadığının ve bu kapsamda davacının gerçek kişi tacir sıfatının bulunup bulunmadığının belirlenmesinin gerektiğini, davacının mükerrer kaçak tüketim bedelleri tahakkuk ettirildiği şeklindeki beyanlarının bütünüyle gerçek dışı olduğunu, davaya konu kaçak tutanağının düzenlendiği—tarihinde kaçak elektrik kullandığı tespit edildiğini ve enerjisinin kesildiğini, bu tutanağa istinaden de davacı hakkında iki ayrı fatura halinde —- tahakkuk ettirildiğini, iki ayrı fatura çıkarılması işlemlerinin ve tüketimlerinin mükerrer olduğu anlamına gelmediğini, somut olayda davacı, daha önce yine müvekkil şirket tarafından düzenlenmiş olan bir başka kaçak tutanağı ile elektriği kesildiği halde yükümlülüklerini yerine getirmeksizin, yani hem borcunu ödemeden, hem de perakende satış sözleşmesi imzalamadan izinsiz şekilde elektriği açtığını ve kullandığını, yine davacı haksız ve mesnetsiz bir şekilde, tutanağın tutulduğu adreste dava dışı bir şahıs şirketinin bulunduğunu fakat bu şirket ile aralarında herhangi bir bağ bulunmadığını ileri sürdüğünü tüm bu nedenlerle görev yönünden itirazları doğrultusunda davanın usulden ve esastan reddine, fazlaya dair her türlü talep, tazminat ve dava haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, Menfi Tespit davasıdır
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği — tarihinden sonra, —— tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında—– Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
TTK’nın 16/(2) maddesindeki—— düzenlemesi karşısında, davalının tacir olarak kabulü mümkün değildir.
Yukarıda açıklandığı üzere, davalı tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden, 6102 sayılı TTK’nın 4/1 maddesi hükmünce, davayı ticari dava saymak ve Asliye Ticaret Mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir. Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkemece davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekmektedir.————-
6100 sayılı HMK’nın 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
—-cevabında; dava dışı —- tarihinden itibaren—- yapılan sorgulamada ise yazımız tarihi itibariyle —— mükellef kaydının bulunmadığı, tespit edilerek mahkememize bildirilmiştir.
—- adresinde —— isimli şahısları tanımadığı, açık adres bilgisini bilmediği sözlü beyanda anlaşılmış, adres çevresinde yapılan araştırmada ilgili şahısları tanıyan kimseye rastlanılmadığı hususları tespit edilerek mahkememize bildirilmiştir
Gelen yazı cevaplarından davacı tarafın tacir sıfatının olmadığı görüldüğünden davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi anlaşılmıştır.———
Yukarıda açıklanan, HMK’nın 1/(1) maddesindeki düzenleme uyarınca, göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup taraflarca görev hususu ileri sürülmese dahi mahkemece re’sen görev hususunun gözetilerek genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu kanaati ile görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın GÖREVSİZLİK NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-) Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili —— NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-)Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine,
4-)Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tebliği ile İHTARINA,
5-) Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair tarafların yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ———-Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/11/2021