Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/885 E. 2023/92 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/885 Esas
KARAR NO: 2023/92
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/11/2020
KARAR TARİHİ: 21/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketi tarafından davalı şirket lehine sigorta poliçeleri tanzim edilmiş olduğunu, davalı şirketin poliçeler dolayısı ile oluşan sigorta prim borçlarını vadesinde ödemediğini, kendisine —— yevmiye sayılı ihtarı ile ödeme yapılması konusunda uyarı yapılmış olduğunu, ancak davalının yine ödeme yapmaması üzerine alacağın tahsili için—— sayılı dosyası ile takibe geçilmiş ancak davalının kendisine gönderilen ödeme emrine dayanaksız şekilde itiraz ederek takibi durdurmuş olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamayarak anlaşmazlık tutanağı oluşturulduğunu beyanla; davanın kabulüne, davalı şirketin vaki itirazının iptali ile takibin bu şekilde devamına, en az %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya karşı zamanaşımı itirazında bulunduklarını, Müvekkili şirkete kayyım olarak ——- atandığını, müvekkili şirkete ait tüm işlemlerin kayyumlar tarafından titizlikle yapıldığını, davacı ile müvekkil şirket arasında akdedilmiş bir sözleşme bulunmadığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde yalnızca salt olarak tek başına düzenlendiği sigorta poliçelerini dayanak olarak gösterdiğini, söz konusu poliçelerin müvekkil şirket yetkilileri tarafından imzalanmadığını, sigorta sözleşmesi bulunsa dahi sigorta ilişkisinin kurulmadığını, beyanla, yasal şartları oluşmayan davanın reddine, davacı tarafın davasında haksız ve kötü niyetli olması sebebi ile %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, sigorta poliçesi prim bedellerinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,——-sayılı sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle; “Dava ve İcra dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tarafların ticari defterlerindeki kayıtları ve müstenidatları üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı şirketin ——- işlemiş faiz talebi üzerinden harçlandırarak itirazın iptali istemi ile davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında; tespit edilen prim borcundan davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı,—— davalı arasında bir yetkilendirmenin yapılıp yapılmadığı hususundaki araştırma dahil nihai takdirin Mahkeme’ye ait olduğu, icra-inkar tazminatı hususunda takdirin mahkeme’ye ait olduğu, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda özetle; ” Poliçelerin: —– bedelli ve ödeme tarihi peşin —- olarak gösterildiği, tanzim tarihinin —olduğu, —- vade tarihli —-aralığnda birer aylık dönemde aylık — bedelli taksitler halinde ödenecek olup, tanzim tarihi —–bedelli ve ödeme tarihi peşin —- gösterildiği, tanzim tarihi—-olduğu,—— firmasının davalı tarafından sözlü olarak yetkilendirildiğinin belirtildiği, ——— verilmesi madde 15 – (1)—— yetkisi, temsil edilecek tarafça sözleşmelerin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yürütmeyi ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirmeyi içeren yetki belgesi ile ——– verilir. Ancak, tarafların fiziki olarak karşı karşıya gelmesinin ve işin gereği olarak yetki belgesi verilmesinin söz konusu olmadığı hâllerde yetkilendirmenin sözlü veya elektronik olarak verilmesi mümkündür. (2) Yetki belgesinde, yetkinin kapsamı, sınırı ve süresi açıkça belirtilir. —— yetkisi, —-tarafından başka—– veya kişilere devredilmez. (3) Yetki verilen brokerlerin, yetki belgelerini ibraz etmek suretiyle teklif alması, bu teklifleri ve karşılaştırmalı fiyatları ——- yetkisi veren tarafa bildirmesi esastır. İşin gereği olarak söz konusu yetkinin sözlü verilip verilmeyeceği ve tekliflerin yetki belgesi, yetkinin kapsamı, sınırı ve süresi açıkça belirtilerek ve yetki belgesi ibraz edilerek tekliflerin alınıp alınmayacağı” bu hususta sigorta şirketinin sorumluluğunun olup olmayacağı hususundaki nihai takdir ve yetkinin Mahkeme’ye ait olacağı, bununla birlikte, mali incelemede davalı adına bir kısım ödemelerin davacı şirket kayıtlarında olduğunun belirlendiğini, bu ödemelerin davalı adına yapılması nedeniyle davalının tüm prim borçlarından sorumlu tutulup tutulmayacağı hususundaki nihai hukuki takdirin Mahkeme’ye ait olacağı, davalı vekili, aralarında ticari ve iktisadi bütünlük bulunan davalı gösterilen müvekkili şirkete,——-sayılı dosyasından kayyımlar atanmış olduğunu, sonrasında ise,—————devredilmiş ve müvekkili şirketlere kayyım olarak ——- atanmış olduğunu belirtildiği, dava ve icra dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tarafların ticari defterlerindeki kayıtları ve müstenidatları üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı şirketin —– işlemiş faiz talebi üzerinden harçlandırarak itirazın iptali istemi ile davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında; davacı şirketin davalı şirkete ——-ihtarnameyi keşide ettiği ve ihtarnamesinde —– poliçe alacak bakiyelerinin 2 işgünü içinde hesaplarına ödenmesini ihtar etmiş olup, ihtarnamenin —- tarihinde şirket çalışanına tebliğ edildiği, —- tarihinde temerrüt koşullarının oluştuğunun tespit edildiği, davacı şirket takip talebinde, —– faiz talep ettiği ve bu talebini harçlandırmak suretiyle huzurdaki davaya da konu ettiği görülmekle, —- asıl alacak için takip tarihinde talep edilebilecek işlemiş faizin; —- olarak hesaplanmış olup, —- İşlemiş faiz talebinde tutar yönünden isabetsizlik bulunmadığı, sonuç ve kanaati ile——- firmasının cevabi yazısı, sözlü yetkilendirme, davacı iddiası ve davalı savunmaları ışığında, davalının bakiye prim borçlarından sorumlu tutulup tutulmayacağı hususundaki nihai hukuki takdirin Mahkeme’ye ait olacağı ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen 2. ek raporda özetle; ” Mahkemece, davacının talep/iddiaları yolunda hukuki kanaat oluşturacak ise; Dava ve İcra dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tarafların ticari defterlerindeki kayıtları ve müstenidatları üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı şirketin —– işlemiş faiz talebi üzerinden harçlandırarak —— tarihinde tamamlama harcı yatırıldığı ) itirazın iptali istemi ile davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında; davacı şirketin davalı şirkete —— yevmiye nolu ihtarnameyi keşide ettiği ve ihtamamesinde —-poliçe alacak bakiyelerinin 2 işgünü içinde hesaplarına ödenmesini ihtar etmiş olup, ihtarnamenin 07.02.2018 tarihinde şirket çalışanına tebliğ edildiği, 11.12.2018 tarihinde temerrüt koşullarının oluştuğunun tespit edildiği, davacı şirket takip talebinde, 19.948,25 TL asıl alacağına 16.09.2020 takip tarihine kadar 5.704,00 Tl faiz talep ettiği ve bu talebini harçlandırmak suretiyle huzurdaki davaya da konu ettiği görülmekle, 19.948,25 TL asıl alacak için takip tarihinde talep edilebilecek işlemiş faizin; başlama tarihi, ——- olarak hesaplanmış olup, 5.704,00 TL işlemiş faiz talebinde tutar yönünden isabetsizlik bulunmadığı, takip dosyasında—— takip tarihindeki TL karşılığı olup fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden talep hakkımız saklıdır, ifadesinin yer aldığı, —— tarihindeki efektif satış kuru———-talep edildiği” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davacı taraf taraflarınca düzenlenen sigorta poliçeleri sebebiyle ödenmeyen prim borçlarının tahsilini talep etmekte olup davalı taraf ise taraflar arasında sözleşme imzalanmadığını, davacıya borcu olmadığını , sigorta ilişkisinin kurulmadığını iddia etmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1423. maddesi ve Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik (SSBİY) hükümleri uyarınca davacı sigortacı sözleşmenin kurulmasından önce ve sonra karşı tarafı bilgilendirme yükümlülüğü altında olup, dava konusu poliçeler yönünden sigorta şirketince sigortalıya yeterli bilgilendirme yapılıp yapılmadığı, poliçe düzenlendiğinden ve içeriğinden söz edilip edilmediği, poliçenin davalıya teslim edililip edilmediği hususunda ispat yükü davacı sigortacı üzerindedir.
Davacı sigorta şirketi sigorta ilişkisinin başladığına ilişkin somut bir delil sunamamıştır. ——- firmasına davalı tarafından poliçe düzenlenmesi hususunda kendilerine yazılı bir talimat verilip verilmediği mahkememizce sorulmuş ise de kendilerine sözlü talimat verildiği, yazılı talimat verilmediği yönünde beyanda bulunulduğu görülmüştür. Davacı tarafın ticari defterlerinde poliçe bedelleri için ödemeler yapıldığı anlaşıldığından bu hususun aydınlatılması için bilirkişi 2. ek rapor alınmıştır. Ek raporda davalı tarafından poliçe prim bedeli olarak nakit, çek veya havale ödemesi bulunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerinde alacak olarak görünen tutarların poliçe zeyilnamelerine bağlı olarak düzenlenip tenzil edilip alacak kaydı şeklinde düzenleme yapmasına bağlı olarak ödeme girişlerinin olduğu bu hali ile davalı tarafın poliçeleri kabul ederek prim ödemesi yaptığının kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davacı taraf sigortalılık ilişkisini usulüne uygun deliller ile ispat edemediğinden poliçe prim bedellerine hak kazanamamıştır.
Kural olarak ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse son çare olarak yemin deliline başvurulması gerekmektedir. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap layihasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. İspat yükü üzerinde olan davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline dayanmadığından yemin deliline de başvurulamamış olup davanın reddi yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davalı taraf davacının kötüniyetli olduğunu ispat edemediğinden davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebi de reddedilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 179,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 280,56 TL peşin harç ve 100,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile artan 200,66-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin ve İhbar olunan vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde — Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/02/2023