Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/877 E. 2021/559 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/877 Esas
KARAR NO: 2021/559
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 21/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;— plaka nolu aracın müvekkili şirkete genişletilmiş —-olduğunu, — çok araçlı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazasında davalı şirkete trafik sigortalı — aracın firari sürücüsü ters yönde seyrederek — dönüşü yaparken dava dışı —- plaka nolu araç ile çarpıştığını ve bu çarpışmanın şiddetiyle —- araç, müvekkili şirkete ——–ve park halindeki —- nolu aracın sol ön kısmına çarptığını, olay yerinde tutulan tutanaktan görüleceği üzere dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin sigortalısı — sürücüsünün kusursuz olduğunu, davalı sigorta şirketine sigortalı — nolu aracın firari sürücüsünün %75 oranında ASLİ kusurlu ve dava dışı —- plaka nolu araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu bulunduğunu, kaza sonrasında alınan eksper raporu ile hasar miktarının — olduğunun tespit edildiğini ve bu bedel sigortalısına ödendiği, bu bedelin %25 isabet —- trafik sigortasından tahsil edildiğini, davalı şierketin sigortalısı aracın %75 kusuruna isabet eden — davalı şirket tarafından ödenmediğini, bunun üzerine —–sayılı dosya ile icra taki başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini bütün bu nedenlerle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının icra takibine yapılan itirazın İptaline, asıl alacağa ödeme tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini, borçlu aleyhine alacağın %20 sinden az olmaka üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin belirkenecek olan gerçek zarardan sigortalısının dava konusu trafik kazasındaki kusuru oranına isabet eden oranda ve poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, açılan davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT
Dava, Davacı —– sigorta şirketine karşı hasar ödemesinin tahsili için başlatılan takibe yapılan itiraz nedeni ile açılan itirazın iptali davasıdır
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Davalı —- nolu araç firari sürücüsünün olayda %75 — oranında kusurlu olduğu, dava dışı –plaka nolu araç sürücüsü —- oranında kusurlu olduğu, davacı sigorta şirketine —– plaka nolu araç sürücüsünün kusursuz olduğu, davacı tarafa ait — plaka nulu —kaza nedeniyle davacının toplam zararı ve ziyanının —-olup, davalı tarafa ait araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğundan, davalı sigorta şirketinin bu bedelin — sorumlu olacağı, davacı tarafa ait — plaka nolu —kaza nedeniyle toplam ulaşım kaybı zararının —- davalı tarafa ait araç sürücüsünün % 100 Oranında kusurlu olduğundan, davalılar bu bedelin tamamından sorumlu oldukları, davacının talep etmiş olduğu asıl alacak —olmak üzere toplam ——— alacağın yerinde olduğu, hususlarının beyan ve rapor etmiştir.
TTK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken ——–yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak ——, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Somut olayda davacı sigorta şirketi sigortalısına ödediği tazminatı rücu için , sigortalısının haklarına halef olarak kazaya karışan karşı tarafın sigortasına ve aracın malikine karşı takip başlatmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, ——— tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı ——sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, —— motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir ——
—- sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan —– ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir—–
Tüm dosya kapsamı, yukarıda yer alan açıklamalar ve bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalı —-plaka nolu araç firari sürücüsünün olayda %75 oranında kusurlu olduğu, davacı sigorta şirketine ———Plaka nolu araç sürücüsünün kusursuz olduğu ve davalı sigorta şirketin davacının zararının — sorumlu oluğu anlaşılmakla davacının sigortalısının zararını tazmin etmekle halefiyet ilkesi gereği ödediği zararı rücuen davalılardan isteyebileceği birlikte değerlendirilerek davanın kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE,
1-Davalının —– dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline,
2-Koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 956,10 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 169,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 787,05 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 169,05 TL peşin harç olmak üzere toplam 223,45 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.449,60 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/06/2021