Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/855 E. 2022/647 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/855 Esas
KARAR NO : 2022/647

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2020
KARAR TARİHİ : 04/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketi tarafından davalı şirket — poliçeleri tanzim edilmiş olduğunu, davalı şirketin poliçeler dolayısı ile oluşan —-borçlarını vadesinde ödemediğini, kendisine —- yapılması konusunda uyarı yapılmış olduğunu, ancak davalının yine ödeme yapmaması üzerine alacağın tahsili için — dosyası ile takibe geçilmiş ancak davalının kendisine gönderilen ödeme emrine dayanaksız şekilde itiraz ederek takibi durdurmuş olduğunu, — görüşmelerinden de sonuç alınamayarak anlaşmazlık tutanağı oluşturulduğunu iddia ederek davanın kabulüne, davalı şirketin vaki itirazının iptali ile takibin bu şekilde devamına, en az %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin davaya konu alacağını takip talebinde ———- ihtarına — belirtmiş olduğunu——- tutarları belirtilmiş ancak hangi döneme ilişkin bir — olduğuna dair herhangi bir açıklama yapılmamış olup, davacının hangi tarihli prim borcunu istediğinin belirli olmadığını, taraflarınca, davacı tarafından sunulan —- poliçelerdeki — tarihlerinin— olduğu ve son— tutarlarının davacı tarafından talep edilen tutarlara denk geldiği anlaşılmış olup,— dahi göz önüne alındığında primlerin ödeme tarihlerinin —görüleceğini, TTK.’ nın 1420. Md; “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak— 1482’nci Md. hükmü saklı kalmak üzere, — sigorta bedeline ilişkin istemler herhâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmü amir olup, İşbu hüküm uyarınca davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığının açık olduğunu, davacının taleplerini dayandırdığı poliçeler ve ödenmediği iddiasına bulunduğu —- olduğunu, davacının müvekkiline gönderdiği ödeme ihtarının tarihinin ise — tarihi olduğundan davacının zamanaşımına uğrayan taleplerinin öncelikle reddi gerektiği açık olduğunu, davaya konu poliçeler müvekkil şirketin bilgisi dahilinde olmayıp, davacının davaya 3 adet poliçeyi konu ettiğini, davacı tarafından davaya konu— şirket kayıtlarında yer almamakta olduklarını, bu şekilde — edilemediğini,, davacı ile yapılan şifahi görüşmeler ve yazışmalar neticesinde böyle bir poliçenin olmadığı anlaşıldığını ve poliçeler var ise bile müvekkil şirket nezdinde asıllarının kime teslim edildiği, süreç ile ilgili — yapıldığı, ———— tarafından onaylandığı konusunda davacı tarafın da bir açıklama getirememiş olduğunu, müvekkili —–adına kayıtlı bir cari hesabın olmadığı, cari hesabın———- üzerinden olduğu ve davacının belirttiği şekilde ————– poliçenin kayıtlarda olmadığı görüldüğünü, bu hususta müvekkil şirket gerek davacı —ile gerekse —- olan — iletişime geçerek poliçeleri tespit etmeye çalıştığını ancak davacı ve— kendi kayıtlarında bulamadıklarını, ilgili dönemde poliçelerin kime teslim edildiklerini bilmediklerini beyan ettiklerini, davacının kendi kayıtlarında bile tespit edemediğini belirttiği poliçelerin ve belirtilen prim borçlarının müvekkili şirket tarafından kabulünün mümkün olmadığını, davacının davaya konu ettiği bir diğer poliçe bedelinin ise müvekkili şirket tarafından ödenmiş bulunduğunu, davacının davaya konu ettiği —- cari kayıtlarında görülmekle birlikte ilgili poliçe bedelinin ödenmiş olduğunu, müvekkili şirketin bahse konu poliçeye dair herhangi bir borcu bulunmadığı gibi davacı — ile ise hiç cari hesabı bulunmamakta olduğunu savunarak, öncelikle davacının davaya konu primlerinin muacceliyet tarihi değerlendirilmek üzere davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, İşbu taleplerinin kabul görmemesi halinde—- dosyasına yaptıkları itirazın kabulü ile haksız davanın reddine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, ödenmeyen poliçe prim bedellerinin tahsili için başlatılan — sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş— bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış —- yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buluduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle; ” Davalı tarafın defterlerinin inceleme gün ve saatinde hazır edilmediğinden inceleme yapılamadığını, Davacı şirketin —- ait ticari defter ve belgelerinin incelendiğini, Defterlerin usul ve yasaya uygun olarak tutulduğunu, Dosya arasına alınan belgelerde poliçe/poliçeler suretine rastlanmadığını, diğer yandan davalı tarafça sunulan cevap dilekçesi —– yazışmalarında poliçe tanzim talebinin kim tarafından verildiğine dair davalı —- bilgi talep edildiği ancak bu bilginin/açıklamanın da dosya arasında bulunmadığını, davacı—- olmak üzere toplam 14.342,38 TL alacak talebi üzerinden harçlandırarak İtirazın İptali istemi ile davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İtirazın İptali Davasında; davacı şirketin incelenen ve yukarıda listelenen ticari defter ve kayıtları itibarıyla, davacı şirketin, davalı şirketten, takip — poliçelerinin ödenmemiş bakiyelerinden kaynaklı——- alacağı bulunduğu, tespit edilen prim borcundan davalının sorumlu tutulup – tutulamayacağı hususunda takdirin Mahkeme’ye ait olduğu, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda özetle; “Davacı şirketin —- alacak talebi üzerinden harçlandırarak İtirazın İptali istemi ile davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İtirazın İptali Davasında; davacı şirketin incelenen ve yukarıda listelenen ticari defter ve kayıtları itibarıyla, davacı şirketin, davalı şirketten, takip konusu sigorta poliçelerinin ödenmemiş bakiyelerinden kaynaklı 12.741,38 TL asıl prim alacağı bulunduğu, Bilirkişi kök/ek rapordaki veriler ışığında, mali kayıtlara göre tespit edilen prim borcundan davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı hususunda takdirin Mahkeme’ye ait olduğu, İcra-inkar tazminatı hususunda takdirin Mahkeme’ye ait olduğu, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen — özetle; ” Davacı şirketin davalı şirketten —- poliçelerinin ödenmemiş bakiyelerinden kaynaklı —– alacağı bulunduğu, takip talebinde 12.741,38 TL asıl alacak, 1.601,00 TL faiz talep edildiği, takip talebinde —— perşembe gününe —- tarihinin — olduğu, 28.10.2019 faiz başlangıcının kabulü ile 31.08.2020 tarihine kadar avans faiz hesabının kabulü halinde, Faiz işletilen tutarın — toplam tutarın 14.201,14 TL takip talebinde istenen faiz istenen tutarın — olduğunu, Bilirkişi kök, — rapordaki veriler ışığında, mali kayıtlara göre tespit edilen prim borcundan davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı hususunda ve icra inkar tazminatı hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğu” şeklinde rapor sunulmuştur.
HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi—yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.–. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı taraf kendi ticari defterlerine göre davalıdan ödenmeyene poliçe prim bedeli olan — alacaklıdır. Davalı taraf ise defter inceleme gününde ticari defterlerini incelenmek üzere sunmamıştır. Yukarıda yazılı olan hüküm gereği davacı tarafın ticari defterleri lehine delil olarak kabul edilmiştir. Davalı taraf —- taraflarınca ödendiğini, ——- almadığını beyan etmiş ise de davalı taraf—- nolu poliçeye ilişkin ödeme iddiasını ispat edecek delilleri dosyaya sunmamıştır. Her ne kadar —– kayıtlarında olmadığını beyan etmiş ise de ——- tarihlerinde ödemelerde bulunduğu dolasıyla ilgili poliçeleren varlıklarını kabul ettiği aksini ise ispat edemediği anlaşıldığından usul ve yasaya uygun denetime elverişli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davalı tarafından üç poliçenin bakiye prim bedellerinin ödenmedği kanaati ile davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir.
Davalı tarafından poliçe prim bedelleri için yukarıda da bahsedildiği üzere çeşitli tarihlerde ödemeler yapılmış olması, borçlunun ödemelerinin TBK 154. Maddesinde zamanaşımını kesen sebepler olarak düzenlenmesi, son ödemenin — olması ve icra takibinin de 31/08/2020 tarihinde başlatılması sebebiyle davalının zamanaşımı defi reddedilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının ——Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 979,72 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 173,23-TL harcın mahsubu ile bakiye 806,49-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 173,23 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 227,63 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 88,50 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.688,50-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli—–esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile — bütçesinden ödenen——ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.