Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/848 E. 2022/171 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/848 Esas
KARAR NO: 2022/171
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2020
KARAR TARİHİ: 14/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine — ile icra takibi başlatıldığını ve ödeme emri tebliğ edildiğini. Davalı tarafın aleyhinde başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini, müvekkili Şirket tarafından davalıya takip dayanağı olan faturalardaki mal/hizmetin verildiğini, fakat borçlu tarafından faturadaki bedelin ödenmediğini, Davalının| itirazının tamamen zaman kazanmaya ve borcun ödenmesini ertelemeye yönelik olduğunu, taraflarınca yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını tüm bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu— dosyası dayanağı olan faturadan kaynaklı olarak davacı firmaya müvekkili şirketin borcu bulunmadığını, Müvekkili —-,—- öncü konumunda bulunan ve iştigal konusu da sadece gümrük müşavirlik hizmetleri olan bir firma olduğunu, gerek icra takibi esnasında ve gerekse arabuluculuk görüşmeleri esnasında davacının taraflarına neden fatura düzenlediğinin anlaşılamadığını ve ticari defterlerinde yapılan tetkikte de davacı firma tarafından düzenlenen bir faturaya rastlanılmadığından icra takibine de itiraz edildiğin, dava dilekçesinde de davacı tarafından düzenlenen faturanın, müvekkili firmaya verilen hangi mal/hizmetin karşılığı olarak düzenlendiğini açıklamadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—– esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Davaya konu ihtilafın; Davacı Şirketin davalı şirketten Takip konusu yaparak talep ettiği Faturalara Dayalı Alacağının varlığı ve varsa alacağın miktarı hususlarında toplandığı, dosya Münderecatı ile Tarafların Ticari Defter ve Dayanak Belgeleri birlikte İncelendiğinde, Taraflar arasında Ticari ilişkinin varlığını kanıtlamaya yönelik herhangil bir yazılı Sözleşmenin dosya kapsamında yer almadığı gibi taraflarca iddia da edilmediği, Davacı Şirketin Ticari Defter kayıtları ve Dayanak Belgelerinden tespit edildiği üzere, Davacı Şirket tarafından Davalı Şirket adına —– düzenlenerek Ticari Defterlerinde Davalı Şirket adına borç kaydedilmiş olduğu, davalı Şirketin Ticari Defter ve kayıtları incelendiğinde, Davacı Şirket tarafından adına düzenlenen ve Ticari defterlerde Borç kaydedilerek takip dayanağı yapılan işbu —- Faturanın Davalı Şirketin Ticari Defterlerinde Kayıtlı bulunmadığı ve taraflar arasında Ticari ve Ticari ilişki neticesinde Borç/Alacak ilişkisi oluşturacak başkaca bir kayda rastlanılmadığı, tarafların Ticari Defter ve kayıtlarının birbirlerini doğrulamadığı/teyit etmediği görülmekle, alacak iddiasının müstenidi İrsaliyeli Faturalar incelendiğinde, gerek konu Faturalar içeriği hizmetlerin davalı Şirkete verildiğini gerekse işbu İrsaliyeli faturaların davalı şirkete tebliğini ispata elverişli herhangi bir teslim/tebliğ şerhine rastlanılmamış olup, bu faturalara dayanarak davalı şirketten alacak iddiasında bulunan davacı ——konusu yaptığı Alacak taleplerinin ispata Muhtaç olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Davalı şirket temsilcisi— tarihli duruşmadaki beyanında; —– bedelli faturalara ilişkin mal veya hizmetin tarafımızca alınmadığına , işbu faturaların neden kesildiğini bilmediğime, davacı tarafından Dalgakıran limanında bize ait — —– taşıma işini yapmadığına, tarafımızca —taşıma işinin davacı tarafından yapılması için —–beyanda bulunmadığımıza, davacı tarafından ilgili konteynerları haberimiz ve hiçbir bilgimiz olmadan kendi kendilerine taşıdıklarına, ilgili konteynerları davacıdan teslim almadığımıza” şeklinde yemin etmiştir.
Yargı yetkisini, —–adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda——-toplanan/sunulan deliller, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı davaya konu alacak iddiasının müstenidi İrsaliyeli Faturalar incelendiğinde, gerek konu Faturalar içeriği hizmetlerin davalı Şirkete verildiğini gerekse işbu İrsaliyeli faturaların davalı şirkete tebliğini ispata elverişli herhangi bir teslim/tebliğ şerhine astlanılmamış olup, Davalı şirkete teslimi ve faturaların tebliğine ilişkin herhangi bir teslim/tebliğ şerhinin faturalarda yer almadığı gibi başkaca bir teslim/tesellüm belgesinin de dosya kapsamında yer almadığ bilirkişi raporu ile sabit olduğu ; davalı tarafça borç inkar edildiğine göre ispat yükünün davacıya düştüğü, davacının da faturalara konu malların davalıya teslim edildiği hususunu ispat edemediği ve davacının delil listesinde yemin delili yer aldığı görüldüğünden davacıya yemin delili hatırlatılmış, davacı tarafından yemin metni sunulmuş ve davalı şirket yetkilisi yemin metninde yer alan hususlarda yemin etmiştir. Hal böyle olunca davacı taraf iddiasını ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddi yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. açılan davanın ispat yokluğundan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. Ayrıca Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. ——- uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır. Bu nedenle davalı lehine kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Şartları oluşmadığından davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
3- Karar harcı 80,70 TL den başlangıçta peşin olarak yatırılan 145,10 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 64,4‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde—– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/03/2022