Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/843 E. 2022/29 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/843 Esas
KARAR NO : 2022/29

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/11/2020
KARAR TARİHİ : 18/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davalı———- faturası düzenlediğini, bu kapsamda davalının 69.680,00 TL borcu bulunduğunu, tutarla ilgili mutabakat mektubunun dosyaya ibraz edildiğini, borcun ödenmemesi nedeniyle —– Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan arabuculuk görüşmelerininden de bir sonuç alınmadığını beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—– dosyası icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,——- dosyası takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya 14.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği; davalı borçlu vekili tarafından19.08.2020 tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davalı yanın ticari defter ve belgelerinin incelenmesi için—- Ticaret Mahkemesin talimat yazıldığı, davalı yanın ticari defterleri ibraz edilmediğinden inceleme yapılamadığı, Davacı yanın 2020 yılına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, defterlerin sahibi lehine delil niteliğinde olduğunu, davacı tarafından davalı adına toplam tutarı 134.520,00 TL olan iki adet ——- düzenlendiğini, dosyada bulunan 30.06.2020 tarihli cari hesap mutabakatında davalının bakiye borcunun 69.698,00 TL olarak davacı tarafından beyan edildiği, buna karşın form üzerinde davalıya ait kaşe imza bilgisinin yer almadığının görüldüğünü, tarafların dosyaya celp edilen— formlarının incelenmesinde, —–tarafından gönderilen müzekkere cevabı ekinde davalının —– beyannamelerine yer verildiğini, —– beyannamelerinde yapılan incelemede davalının davacıdan— fatura alarak kayıtlarına intikal ettirdiği,——– beyannamesinde ise davacı adına 2 adet karşılığı 57.000,00 TL+ Kdv olmak üzere fatura düzenleyerek kayıtlarına intikal ettirdiğinin görüldüğünü, —- dairesi tarafından gönderilen müzekkere cevabı ekinde davacının —– beyannamelerine yer verildiğini, —– beyannamelerinde yapılan inceleme davacının davalı adına—- düzenlediği, —beyannamelerinde ise —– — fatura alarak kayıtlarına intikal ettirdiğinin görüldüğünü, bu noktada tarafların form — beyannamelerinde yer alan tutarlar üzerinden mutabık olmadıklarını, davalının —- düzenlediği iade faturasının davacı nezdinde kayıtlı bulunduğu, buna karşın davalının — görüldüğü üzere, 44.840,00 TL tutarlı diğer ikinci bir iade faturasının davacı nezdinde kayıtlı bulunmadığının tespit edildiğini, sonuç olarak; Davalı adına düzenlenen——-teslim alan kısımlarında herhangi bir imza bulunmadığı, faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiğini gösterir sevk irsaliyesi veya başkaca tespite elverişli belgenin dosyaya ibraz edilmediği, işbu raporun ——— üzere davalının davacı adına düzenlediği iade faturasının davacı kayıtlarında yer almadığı, aynı şekilde davacının davalı adına düzenlediği satış faturasının ad davalı nezdinde kayıtlı bulunmadığının taraf — beyannamelerinden anlaşıldığı, bu —-faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiğinin tespite elverişli belge ile ispat edilmesinin gerektiği, Davalı adına düzenlenen irsaliyeli faturaların teslim alan kısımlarında çeşitli isim ve imzaların bulunduğu, ilgili isimlerin davalı ile olan bağının dosya kapsamından tespit edilemediği, konuyla ilgili nihai değerlendirmenin —- olduğu, Davacının davalı adına —– tutarlı faturaların davalı kayıtlarında yer aldığı hususunun davalıya ait —- beyannamelerinden tespit edildiği, davacının davalı adına—-düzenlediği faturaların — kalmasından dolayı usulüne uygun olarak davalı —- beyannamelerinde yer almadığının anlaşıldığ—- davacı nezdinde davalı 69.680,00 TL borçlu olarak göründüğü, işbu raporda yer verilen tespit ve değerlendirmeler ile birlikte konuyla ilgili nihai değerlendirmenin Mahkemenin takdirinde olduğu Davacının takibinde 105,00 TL birikmiş faiz talep ettiği, muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu (TBK.m.117/1): bu yönde temerrüt ihtarına dosyaya rastlanılmadığından davacının faiz talebine mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediği; ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle; “Mahkemenin 16/01/2020 tarihli faturanın kök raporda incelenmediği yönünde karar kurduğu, —- düzenlenen satış faturası olduğu, fatura bedelinin 24.01.2020 tarihinde davacının banka hesabına eft şeklinde tahsil edildiği, fatura bedelinden kalan bakiye alacak bulunmadığı, diğer deyişle faturanın kapandığı görüldüğünden kök rapora konu edilmediği, Davalı ticari defterlerinin incelenmesi için gönderilen talimat yazısının TTK 35’e göre yapılan tebligata rağmen davalının ticari defterlerinin yerini bildirmemesi nedeniyle iade edildiği, Dosyada mübrez fatura türlerinin—-, davalının davacıdan aldığı ———- beyannamesinde kaydetmesi gerekirken ilgili tutara —-beyannamesinde yer verdiği, 22.420,00 TL tutarlı davacı satış fatura matrahı olan—– eklenmesi neticesinde tarafların —– beyannamelerinde mutabık kaldıklarının anlaşıldığı, davalı tarafından düzenlenen iade faturasının davacı nezdinde usulüne uygun olarak kayıtlı bulunduğu, bunun dışında davacı tarafından düzenlenen diğer satış faturalarına davalının 8 günlük sürede itiraz etmemesi nedeniyle faturalara konu ürünlerin teslimi hususunun incelenmesine mahal olmadığının anlaşıldığı, Davalıya ait —- beyannamelerinin hatalı olarak beyan edildiği tespiti nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde usulüne uygun olarak tutulan davacı — değer verilmesinin gerektiği 22.07.2020 takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalı 69.680,00 TL borçlu olarak göründüğü, ticari defter delili gözetilerek Mahkemenin davacı lehinde hüküm kurması halinde takiple istenebilir tutarın 69.680,00 TL olacağı, Davacının takibinde 105,00 TL birikmiş faiz talep ettiği, davalının 14.07.2020 tarihli mail içeriğiyle temerrüde düşürüldüğünün iddia edildiği ancak ilgili mail içeriğinde ödeme ihtarının bulunmadığı,— sadece cari hesap mutabakat mektubundan ibaret olduğu, bu nedenle temerrüt ihtarına dosyada rastlanılmadığından davacının faiz talebine mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediği;” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir.
—- ilamında da açıklandığı üzere davalı, davaya dayanak faturaya ilişkin beyanname vermekle malları teslim almış sayılacaktır. —- formlarının uyumlu olmadığı, davacı tarafından davalıya kesilen faturalardan 112.100,00 TL bedelli olan faturanın davalı tarafça vergi dairesine bildirildiği görülmüştür. Bu fatura kapsamındaki malların teslim olgusunun gerçekleştiği kabul edilmiştir. Her ne kadar davalı tarafından vergi dairesine bildirilmeyen fatura yönünden davacıya yemin delili hatırlatılmış ise de HMK 222/3 maddesine göre davalının ticari defterlerini ibraz etmemesi sebebiyle davacı defterlerindeki kayıtların hükme esas alınması gerektiğinden —- rücu edilmiş olup davalı tarafından kesilen iade faturası ve davalı tarafından yapılan ödeme düşüldükten sonra davacı defterlerinde yer alan 69.680,00 TL alacak üzerinden takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Dosya kapsamında davalıyı temerrüde düşürücü bir ihtar bulunmamaktadır. Takip öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için davalının TBK. 117 (eski TBK. 101) maddesi uyarınca temerrüt ihtarnamesi ile temerrüde düşürülmesi ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2) şarttır.
Takibe kadar işlemiş faize yönelik davalı itirazının haklı olduğu değerlendirilerek takibe kadar işlemiş faiz tutarı bakımından davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —- Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 69.680,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 4.759,84 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 842,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.917,00TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 842,84 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 897,24 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 183,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 883,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 881,67 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli —- esaslara göre belirlenen 9.858,40 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —-arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.318,01-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 1,99 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.