Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/795 E. 2022/12 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/795 Esas
KARAR NO: 2022/12
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2020
KARAR TARİHİ: 11/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin —– alanında iştigal etmekte bulunan sektörün önde gelen firmalarından biri olduğunu, müvekkili şirket ile davalı —–arasında ihale usulüne tabi alım satım sözleşmesi bulunduğunu, bu kapsamda müvekkili şirketin davalı — sağladığını, davalı — müvekkili şirketten almış olduğu —- karşılığında müvekkili şirketin davalı —- fatura tanzim etme, davalı kurumun ise müvekkili şirkete ilgili faturaları ödeme yükümlülüğü altında bulunduğunu, taraflar arasında —-bulunduğunu ve bu— müvekkili şirketin davalı kurumdan —- alacağı bulunduğunu, davalı kurumun müvekkile borcunu ödememesi nedeniyle— dosyasından icra takibine giriştiğini, davalı yanın borcun — kısmının kabul etmiş ve asıl borcun —- kısmına ise haksız şekilde itirazda bulunduğunu, davalının yapmış olduğu bu itiraz sonrası yapılan arabuluculuk görüşmelerinin de anlaşamama ile sonuçlandığını, davalı borçlunun takibe ve borca itirazının kötü niyetli olduğunu iddia ederek, davanın kabulüne, davalı şirketin vaki itirazının iptaline ve takibin işleyecek avans faiziyle birlikte devamına, en az %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili —- tarafından—– gerçekleştirildiğini ve ihaleler sonucu davacı şirketin ihaleyi kazanması sonucu bu firma ile anılan — imzalanmış olduğunu, davacı şirketin müvekkili şirket aleyhine — bir İcra takibi başlattığını, müvekkili şirketin —tarihinde davacı şirkete —- ödeme yaptığını, fakat bu tutarın üstünde kalan talebin haksız ve yersiz olduğu gerekçesiyle — kısmının ödemeyerek itirazda bulunduğunu, davacı şirketle müvekkili idare arasında —-kaynaklı ödenmesi gereken bütün ödemelerin yapılmış olduğunu, dosyaya sunacakları —- de görüleceği üzere müvekkili şirketin kendisine bildirilen hakediş tutarlarının tamamının ödemiş ve alacak kısmının sıfirlamış olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirkete hiçbir borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini —– sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —–takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buluduğu, ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından —- tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın ——- tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davacı tarafın —- ait ticari defter ve belgelerinin incelendiğini, ticari defter ve belgelerinin yasaya uygun olarak tutulduğunu, davalı tarafın —- yıllarına ait ticari defter ve belgelerinin incelendiğini, defter ve belgelerin yasaya uygun olarak tutulduğunu, davalı şirketin davalı şirkete takip tarihi itibari ile, — borçlu durumunda bulunduğunu, takip tarihi sonrası dava tarihi öncesi — tarihi itibari ile icra takip dosyasına — ödeme yaparak borcunu sıfırladığı, davacı şirketin incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketten —alacak bakiyesinin bulunduğunu, davalı şirket kayıtlarında ise borç bakiyesinin sıfır olduğu ve taraflar arasında — için mutabakatsızlık bulunduğu, Davalı — Davacı—– adına düzenlenmiş, Davacı — kabul edilmeyerek — keşide edilen —- İhtarname ekinde iade edildiği görülen, —- içerikli, —tutarlı yansıtma faturası —- ile davalı şirket tarafından davanın dayandığı takip dosyasına itiraz konusu yapılmayarak ve kısmi kabule konu edilerek ödenen— Ödeme tutarının davacı şirket ticari defter kayıtlarında —olarak kaydedildiği ve bu kayıttan kaynaklı olarak — oluşmasına sebebiyet verilerek, —– Mutabakatsızlığın oluştuğu tespit edilmiş olup, Mutabakatsızlık kalemlerinden —- farkın oluşmasına sebebiyet veren bu kalemde, Davalı Şirket kayıtlarına itibar edileceği, bir diğer —–gerektirmekte olduğundan Mahkemenin takdirinde olacağı, davalı şirket tarafından davacı şirket adına düzenlenmiş ve taraflar arasında ihtilafa sebebiyet veren —- tutarındaki yansıtma faturasının düzenlenmesinin yerinde olmadığı, ve davacı şirket aleyhine borç yükü getirmeyeceği şeklinde hüküm kurulması halinde davcı şirketin davalı şirketten —- asıl alacağı olacağı ve bu tutar üzeriden takibe devam edebileceği,” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davacının davalı tarafa —– sunduğu, tarafların ticari defterlini inceleme için sunduğu, davacı tarafın kendi defterlerine göre — alacaklı olduğu, davalı tarafın ticari defterlerine göre ise de icra takibinden sonra —- ödeme yaparak borcunu sıfırladığı, mutabakatsızlığın davalı tarafından davacıya kesilen —-yansıtma faturasından kaynaklandığı görülmüştür. —yüklenici personeli olan dava dışı —- yapılan kıdem tazminatı ödemesinden kaynaklandığı görülmüştür. Mutabakatsızlığın çözümü için yansıtma faturasının ve davalının dava dışı —- hangi şartlarda, hangi hesaplama ile ödeme yaptığının irdelenmesi gerekmektedir. Yansıtma faturasını keserek davacıdan alacaklı olduğunu ispat yükü davalı tarafın üzerindedir. Sonradan bilirkişi raporu ile ortaya çıkan durumun ispatı için davalı tarafa süre verilmiş olup davalı tarafça ödemeye ilişkin detaylar dosyamıza sunulmamıştır. Davalı tarafın ticari defterleri incelendiğinde yansıtma faturasının davalı defterlerine işlenmesi ile cari hesabın kapandığı, söz konusu faturanın olmaması halinde fatura bedeli kadar davalının davacıya borçlu olacağının görüldüğü, yansıtma faturası yönünden ispat yükü üzerinde olan davalının yansıtma faturası yönünden alacaklı olduğunu ispat edemediği kanaati ile davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının—-takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin —- asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 1.325,69 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 331,43-TL harcın mahsubu ile bakiye 994,26 -TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 331,43 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 385,83‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 56,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 856,00-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/01/2022