Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/783 E. 2022/359 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/783 Esas
KARAR NO : 2022/359

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2020
KARAR TARİHİ : 17/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı yan ile davalı yan arasında —- tarihinde düzenlenen —-istinaden, ——— ifade eden —— uygun olarak —– edilerek kullanılmaya elverişli hale getirmeye, davacıya satış ve devir yapılacak—— anlaşmaya vardıklarını, davalının ———ödediği;—— —- teslim edilmemiş olduğundan ——- arasında——tarihi itibari ile tek taraflı fesih etmiş olduğunu beyanla, davanın kabulüne, tek taraflı fesih nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik ——- ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu taşınmazın teslim süresinin henüz dolmadığını, davacı ile müvekkil arasında akdedilen sözleşme uyarınca teslim tarihi ———— olup müvekkilin bila bedel teslim süresini altı ay uzatma hakkının bulunduğunu,——–neticesinde taşınmazın yapımı da sekteye uğradığını, sokağa çıkma yasakları uygulandığını, inşa faaliyetlerinin durduğunu, müvekkilin———-yapılamadığını, dava konusu taşınmaz için akdedilen sözleşmenin 9.2 maddesinde mücbir sebebin ortaya çıkması —– dönemde geçen süre teslim süresine ekleneceğinin hükme bağlandığını, müvekkilinin bila bedel uzatma süresi içerisinde başlayan Covid-19 salgını nedeni ile teslim süresinin henüz dolmamış olduğunu, Müvekkilinin temerrüte düşmediğini, davanın açılmasında hukuki yararın bulunmadığını, davacının hukuki zorunluluklarını yerine getirmediğini, davacının faiz talebinin türü ve başlangıç tarihi —–olduğunu, eser sözleşmesinin —– sözleşmeden dönmeden dolayı ödenen bedeller geri istenecekse bu alacak temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilerek istenebileceğini, davacı kendi isteği ile sözleşmeyi feshettiğinden ceza koşulu ödemesi gerektiğini, davacı ile müvekkil arasında akdedilen sözleşmenin 7.2’nci maddesinde alıcı—— feshettiği takdirde satış bedelinin %5’i kadar ceza ödemeyi taahhüt ettiğini, dava konusu taşınmazın teslim süresi henüz dolmadığından, mücbir sebep oluştuğundan, davacının yasal külfetlerini yerine getirmediğinden bahsi geçen satış bedeli üzerinden %5 + KDV oranındaki tutarın davacının talep ettiği tutardan indirilmesi gerektiğini beyanla, —- reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında kurulan sözleşme kapsamında oluşan zararın tazminine ilişkin olarak açılan tazminat davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle; ” Taraflar —— tarihinde akdedildiğini, tarafların resmi şekle uygun bir şekilde sözleşmeyi akdetmediklerini, tarafların şekle aykırılığı ileri sürmediğini, Mahkemece sözleşmenin kesin hükümsüz olduğuna kanaat getirilir ise davacı kısmi olarak ifa etmiş olduğu satış bedelini talep edebileceğini, sözleşmenin şekle uygun bir şekilde akdedilmediği tespiti bir tarafa bırakılırsa, ———– tarihinde akdedilmiş olup, taşınmazın —— belirlenmiş ve yüklenici davalıya 6 ay da uzatma hakkı tanındığını, bu durumda teslim tarihinin —– olması gerektiğini, davacı yanın davalıya ——tarihli ihtarnameyi göndererek halen taşınmazın teslim edilmediğini gerekçe göstererek sözleşmeyi feshettiği ve 3 gün içinde ödenen miktarın iadesini talep ettiğinin görüldüğünü, —– Mahkemesinin oluşturduğu bilirkişi heyetinin raporları incelendiğinde keşif günü taşınmazın—– alanında bir çalışma yapılmadığının tespit edildiğini, Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ile yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucunda, hukuki değerlendirme ve nihai takdir mahkemeye ait olmak üzere; davacının —- olduğu bedelin iadesini talep edebileceği,” şeklinde rapor sunulmuştur.
Sözleşmeye konu ihtilafın yaşandığı taşınmaz —- bulunduğundan—— Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Talimat Mahkemesince alınan bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle; “davaya esas taşınmaz ———- bulunduğunu,—— düzenlendiğini, dava konusu ——- dava tarihine göre ——– bölüm ——– bağımsız bölüm ———-payda, —- niteliği —–, —– birim bedeli —— bedelinin —– —-” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi heyetinden alanın ek raporda özetle; yerinde yapılan incelemede, davaya ——— yapılmadığının tespit edildiği” şeklinde rapor sunulmuştur.
Sözleşmenin temelini oluşturan hukuki ilişki taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayanmaktadır. Kural olarak Türk Borçlar Kanunu sözleşmelerde şekil serbestisi benimsenmiştir. Ancak taşınmaz mülkiyete devir borcu doğuran sözleşmeler konusunda Medeni Kanun ile BK 232.maddesinde taşınmaz satımının geçerli olması için getirilen ——-bağlanma şartı —— sözleşmeleri için de öngörülmüştür. 2644 sayılı Yasa 26. madde ile 1512 sayılı Yasa 60/3 ve 89. maddeleri taşınmaz —— sözleşmelerinin ——– düzenleme şeklinde yapılacağı kuralını koymuştur. Buradaki şekil bir geçerlilik şartı olarak düzenlendiğinden hakim tarafından taraflarca ileri sürülmese dahi her aşamada resen dikkate alınması gereken bir şarttır. Dolayısı ile satış vaadi sözleşmeleri geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen kişisel hak doğuran sözleşmelerdir.
Satım vaadi sözleşmesi gibi temlik borcu doğuran sözleşmelerde satış konusu olan malın sözleşme yapıldığı anda mevcut olmasına ya da satıcının mal varlığında bulunmasına gerek yoktur. Bu itibarla ilerde yapılacak üretilecek hasıl olacak şeyler de satışa konu olabilir. Bununla birlikte satım vaadi sözleşmesinde şekil şartı aranacaktır. Geçersiz sözleşmelerde ise taraflardan her biri diğer tarafın ifa ettiği edimi iade etmekle yükümlüdür.
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan ifadan bahsetmek için ilk önce sözleşmenin ifa olanağı bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkansızlık sebebi ile borçtan kurtulan borçlu karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Borçlu ifanın imkansızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf ———- zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
Türk Borçlar Kanunu’nun konuya ilişkin 77. vd. maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
TBK 473/1. Maddesinde “Yüklenicinin işe zamanında başlamaması veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak işi geciktirmesi ya da işsahibine yüklenemeyecek bir sebeple ortaya çıkan gecikme yüzünden bütün tahminlere göre yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceği açıkça anlaşılırsa, işsahibi teslim için belirlenen günü beklemek zorunda olmaksızın sözleşmeden dönebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda taraflar arasında 08/03/2018 tarihli —– şekilde ——– imzalanmıştır. Dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşme resmi şekil şartına uygun olarak yapılmamıştır. Davacı taraf sözleşme kapsamında ödediği bedellerin iadesini sözleşmenin haklı nedenle feshi sebebine dayanarak talep etmiş olup sözleşmenin geçerlilik şartına aykırılığı sebebine dayanmamıştır. Davaca tarafından davalıya sözleşme kapsamında —–hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı taraf sözleşmeye konu bağımsız bölümün teslim tarihinde teslim edilmemesine dayanarak sözleşmenin haklı feshi nedeniyle ödediği bedellerin iadesini talep etmekte, davalı taraf ise taşınmazı teslim süresinin henüz dolmaması sebebiyle feshin haksız olduğunu iddia etmektedir. Uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafından feshinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Feshin haklı olması halinde davacının davalıya yaptığı ödemelerin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davacıya iadesi gerekmektedir. Taraflar arasındaki sözleşme 08/03/2018 tarihinde imzalanmış olup, sözleşmede teslim tarihi olarak 31/12/2019 belirlenmiş ve davalıya teslim tarihini 6 ay uzatma hakkı tanınmıştır. 6 aylık uzatma süresinin teslim—- eklenmesi halinde dahi en geç 31/06/2020 tarihinde teslim olgusunun gerçekleşmesi gerekmektedir. Davalı yan cevap dilekçesinde——–yapılamadığını, mücbir sebebin varlığını iddia etmiş ise de ———- uygulanmaya başlanmış olup dosya kapsamındaki ————havale tarihli bilirkişi raporunda taşınmaz üzerinde hiçbir çalışmaya başlanmadığının tespit edilmesi karşısında davalının savunmaları yerinde görülmemiş, aradan geçen zaman, sözleşme teslim tarihinin üzerinden geçen uzun bir zamana rağmen işe hiç başlanmamış olması karşısında davacının feshinin haklı olduğu ve ödediği bedelin iadesini talep edeceğine kanaat edilmiştir. Kaldı ki taraflar arasındaki sözleşme geçerlilik şartına aykırı olarak yapıldığından geçersiz sözleşme kapsamında ödeme yapan davacı ödediklerini geri isteyebilecektir. Tüm bu açıklamalar ışığında davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı taraf ödemeleri farklı tarihlerde parça parça ödemiş ve ödediği her bedele ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiş ise de TBK 117/2 maddesine göre iyiniyetli zenginleşenin temerrüdü için bildirim şartı aranmakta olup TMK 3. Maddesine göre iyiniyetin asıl olması ve davacı tarafından davalının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden iyiniyetli davalı yönünden dava açılmakla temerrüdün gerçekleştiği kabul edilerek dava tarihinden itibaren kabulüne karar verilen alacağa avans faiz işletilmiştir. Davacı tarafından —- haklı olarak feshedildiğinden davalının cezai şartın mahsup edilmesine yönelik talebi ve işin teslim edilmesi gereken tarihi ile dava tarihi dikkate alındığında davalının zamanaşımı itirazları yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın KABULÜ İLE; — dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-Karar harcı 22.200,75 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 5.550,19 -TL harcın mahsubu ile bakiye 16.650,56-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 5.550,19 TL peşin nispi harç ve 419,90 TL keşif harcı olmak üzere toplam 6.024,49 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan 2.247 -TL tebligat, müzekkere, keşif gideri, 2.050,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.297,00-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde —-belirlenen 31.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —–arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.