Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/775 E. 2022/448 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/775 Esas
KARAR NO: 2022/448
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/10/2020
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin alacağının tahsili amacıyla taraflarınca —-dosyası üzerinden davalı şirket hakkında Cari Hesaptan kaynaklanan alacak sebebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun, borçlu olmadığını iddia ederek borca itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, itirazın sadece takibi sürüncemede bırakarak müvekkilinin haklı alacağına kavuşmasını engellemek amacıyla yapılmış haksız ve mesnetsiz bir itiraz olduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını, her iki tarafın ticari defter ve kayıtları incelendiğinde müvekkilinin alacağının haklılığının ortaya çıkacağını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının hiçbirini kabul etmemekte, taraflarınca yapılmış bulunan itirazın kesinlikle “haksız ve mesnetsiz” olmadığını, aksine son derece haklı, takibi kötü niyetle, yalnız zaman kazanmak için durdurmak üzere yapılmadığını bu nedenle haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, işbu davaya konu alacağın müvekkilince davacı tarafa ödenmiş olduğunu ve müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmamakta olduğunu, ekte sunulan—–tutarındaki tahsilat makbuzlarından görüleceği üzere, davacının dilekçesinde talep ettiği tutara denk gelen —–müvekkilince tahsilat makbuzları mukabilinde ödenmiş olup, bu sebepten dolayı borca ilişkin itirazlarının haklı olduğunu, davacı şirket, çalışanı olan —- isimli şahsa müvekkilinden aldığı ödemeleri için rücu etmesi gerektiğini, davacının bünyesinde çalışan, düzenli olarak müvekkili şirkete ürün getiren, ürün teslim eden, fatura bırakan, ödeme alan—- isimli personelinin bulunmakta olduğunu, bahsi geçen şahsın, işi gereği getirdiği ürün karşılığında alması gereken ödemeyi, müvekkilinden, Pandemi döneminde direkt olarak elden tahsil etmiş olduğunu, ancak bunu işvereni davacı şirkete bildirmemiş olabileceğini, bunun davacının kendi personeli ile yaşadığı iç problemi olup, müvekkilinin borcunu ödediğini gösterir, davacı şirkete ait anılan ödeme makbuzlarının bahsi geçen şahıs sebebiyle davacı tarafa ulaşmama durumunun ortada olduğunu beyanla; Davacının, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine, itirazın kabulüne karar verilmesi halinde davacı aleyhine, —— aşağı olmamak üzere haksız takip tazminatına—- hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,——- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ——- takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,”Davalı tarafın inceleme gün ve saatinde defter ve belgelerini ibraz etmediğinden ve yerinde inceleme talep edilmediğinden davalı tarafın defter ve belgelerinin incelemesinin yapılamadığı, Davacı yanın—- yılına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davacı yanın ticari defter ve belgelerinin delil niteliğinde bulunduğunun HMK 222 uyarınca mahkemece değerlendirilebileceği, Davacı şirketin takip dava tarihi itibari ile, davalı şirketten faturalara dayalı açık cari hesap bakiyesinden kaynaklı — asıl alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacı şirketin celp edilen —toplam tutarı —-üzerinden ticari defter kayıtları ile uyumlu bir biçimde beyan edilmiş olduğu,— davacı şirketçe davalı şirket adına—içinde düzenlenmiş— kısmının — tabi olduğu, ——- ise aylık toplam tutarının —altında kalması nedeniyle beyana tabi olmadığı, davalı şirketin celp edilen —formlarında; Davacı şirketçe davalı şirket adına — içinde düzenlenmiş— toplam tutarlı — kısmının—- beyanına tabi olduğu,—Ayında düzenlenen ve —-aylık toplam tutarının —altında kalması nedeniyle beyana tabi olmadığı, davacı şirketin —– beyanları incelendiğinde, davacı şirketin — tabi olan ve toplam tutarı—– üzerinden ticari defter kayıtlarıyla uyumlu bir biçimde beyan edilmiş oldukları, davalı şirketin —- beyanları incelendiğinde, davacı şirketçe adına düzenlenmiş ve —– adet faturanın tamamının davacı şirketin—- formu beyanlarıyla çelişmeyecek şekilde — üzerinden —– beyan edilmiş oldukları, taraflar arasında —-beyan farklılığı bulunduğu, davacı şirketin ——– beyanlarının ticari defter kayıtlarıyla örtüştükleri, tarafların —– beyanlarının ise mutabakat içinde olduğu ve aralarında beyan farklılığının bulunmadığının tespit edildiği, davacı şirketin takip tarihi itibarıyla davalı şirketten talebi gibi—– asıl alacaklı durumda bulunduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle; davalı şirketin davacı şirketten—- asıl alacaklı durumda bulunduğunun tespit edildiği, mutabakatsızlık tespiti ve değerlendirmede, —-Tarihli Kök Raporda tespit edildiği üzere, davacı şirketin ticari defter kayıtları itibarıyla davalı şirketten —-asıl alacağı bulunduğu, davalı şirketin incelenen ve yukarıda listelenen ticari defter kayıtları itibarıyla ise, davalı şirketin davacı şirketten — asıl alacaklı durumda bulunduğu, dolayısıyla taraflar arasında, —- mutabakatsızlık bulunduğu, toplam tutarı—– olan — davacı şirkete antetli tahsilat makbuz örneğinin davalı şirketçe dosyaya sunulduğu, davacı şirketin ticari kayıtlarında yer almayan ve şirketi temsil yetkisine haiz bulunmadığı iddia olunan —– şahsa yapıldığı gerekçesiyle kabul edilmeyen bu ödemelere ilişkin takdirin mahkemeye ait olacağı, Mahkemenin dosyada örneği mübrez bu makbuzların, davalı şirketçe davacı şirkete ödeme yapıldığını ispata yeterli olduğu yönünde hüküm kurulması halinde, davacı şirketçe takip/dava konusu yapılan ve ticari defter kayıtlarında mevcut — asıl alacak bakiyesinin ————- bakiyesiyle ödenmiş olduğundan, mutabakatsızlık tespitinde yer alan davacı faturalarından kaynaklanan mutabakatsızlığa rağmen davanın dayandığı takip ve huzurdaki davanın konusuz kalacağı, Mahkemenin, —- adet tahsilat makbuzu mucibi ödemenin davacı şirkete yapılmadığı yönünde hüküm kurması halinde ise, davacı şirketin, davalı şirket kayıtlarında yer almadığı tespit olunan ve mutabakatsızlık kalemleri olarak listelenen—– toplam tutarlı — adet satış faturası ile davalı şirket kayıtlarında yer aldığı halde kendi kayıtlarında yer almadığı tespit edilen —– fatura örnekleri ile fatura ve içeriği malların teslim tebliğini tespite elverişli hukuki nitelikli belgeleri dosyaya sunması gerekeceği ve sunulan belgeler üzerinden davacı şirketin alacak iddialarının değerlendirilebileceği ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —–yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —— Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir. Davacı tarafın kendi ticari defterlerine göre davalıdan 3 adet fatura sebebiyle —– alacaklı olduğunun usul ve yasaya uygun denetime elverişli bilirkişi raporu ile sabit hale gelmiştir.
HMK’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190. maddesinde de;“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Somut olayda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı taraftadır. Davacı taraf ticari defter kayıtlarına göre alacaklı olduğunu ispat etmiştir. Davalı taraf ise ödeme iddiasında bulunarak ispat yükünü üstüne almıştır.
Eldeki davada uyuşmazlık davalı tarafından dava konusu faturalar sebebiyle davacı tarafa ödeme yapıp yapmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı taraf fatura bedellerini davacı çalışanı — ödediğini iddia etmektedir. Davacı tarafın —çalışanlarının listesi getirtilmiş olup ilgili kayıtlarda davacı tarafın —— isimli bir çalışanının olmadığı görülmüştür. Davalı taraf fatura bedellerini ödediği iddiasını yasal deliller ile ispat edememiştir. Her ne kadar davalı taraf cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmış ise de ödemeyi davacı şirket yetkilisi veya —– bir çalışana yaptığı iddiasında bulunmadığından davacı şirket çalışanı olarak görünmeyen bir şahsa ödeme yapıldığı iddiasının yemin ile ispat edilmesi mümkün bir husus olmadığından davalı tarafa yemin delili hatırlatılmamıştır.
Yapılan tüm açıklamalar ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının davalıdan alacaklı olduğu, bilirkişi raporunda davacı tarafın defterinde kayıtlı olup davalı taraf defterinde kayıtlı olmadığı tespit edilen faturaların uyuşmazlık konusu olmaması sebebiyle dikkate alınamayacağı, davalı tarafın ödeme iddiasına ispat edemediği kanaati ile davanın kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —– takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin —asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 726,94 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 126,50 -TL harcın mahsubu ile bakiye 600,44-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 126,50 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 180,90 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 72,50 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 872,50-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——— Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/06/2022