Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/773 E. 2021/221 K. 05.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/254 Esas
KARAR NO: 2021/217
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/09/2019
KARAR TARİHİ : 03/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkili olan şirketin, kontrol otomasyon sistemleri üzerine çalışan, —– alanında ismi duyulmuş saygın bir şirket olduğunu, davalı tarafın müvekkili olan şirkete elektronik posta yolu ile siparişlerini ilettiğini, müvekkili olan şirketin sipariş formları üzerinden düzenlediği tekliflerinin davalı tarafça kabul edilmesi ile de ürünler teslim edilerek faturalar düzenlendiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki ve mal teslimine ilişkin olarak faturalar, vade farkı faturaları, sipariş formları ve irsaliyelerin mevcut olduğunu, müvekkili olan şirket ile süreklilik arz eden ticari ilişkileri bulunmasına rağmen davalı şirketin, müvekkili olan şirket tarafından teslim edilen ürünlere ilişkin ödemelerini gerçekleştirmediğini, müvekkili olan şirketin, alacaklarına karşılık olarak verilen —– teminat mektubunu bankaya ibraz ederek alacaklarının bir kısmını karşılayabildiğini, davalı şirket tarafından verilen— nolu —- bedelli çek ile —- bedelli müşteri çekinin de karşılıksız çıktığını, —- tarihli —- nolu —- bedelli müşteri çekine ilişkin olarak başlatılan icra takibine ise itiraz edilmediğini ve takibin kesinleştiğini, müvekkili şirketin bakiye alacağı olan — bakımından ise davalı şirkete ————-sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını ancak kötü niyetli olarak borca itiraz edildiğini, davalı şirketin pek çok ürün teslim almasına rağmen hiçbir suretle borcunu ödemediğini, sorunun çözümü adına düzenlenen arabuluculuk toplantısına da katılmayan davalı şirketin para ve mal kaçırmaya yönelik eylemleri bulunduğu yönünde piyasa duyumları alınmakta olduğunu tüm bu nedenlerle ——— icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile alacağın faiziyle davalıdan tahsiline, davalı şirketin %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama sürecinde müvekkili olan şirketin daha fazla zarara uğramaması ve alacağının teminatı olarak davalı şirketin üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları ile mal varlığı üzerine borca yeter miktarda ihtiyati tedbir tesis edilerek davalı şirkete borçlu olan üçüncü kişilerin ödeme yapmaması ve davalının mal varlıklarının devrinin önlenmesi adına ihtiyati tedbir tesisine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı tarafa usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olup, davaya karşı cevap dilekçesi vermemiş ve duruşmalara da katılmamışlardır.
Mahkememizce; — davacı şirketin —- yıllarına ait BA/BS formları,——- —- davalı şirketin — yıllarına ait BA/BS formları, —- davalı ve davacı şirketlerin —-davalı şirketin —- ilişkin aylık bazda BA formları getirtilmiş; ———–sayılı dosyası celp edilerek incelenmiş; mali müşavir bilirkişi marifeti ile davacı şirketin ticari defterleri incelenmiş, bilirkişi raporu alınmış ve taraflara ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen defterlerini hazır etmediğinden davalı şirketin defterleri üzerinde inceleme yapılamamıştır.
Dava, —– sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda (alacak) davasıdır. Yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı açılır. Borçlu bu davaya karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Borçlu cevap dilekçesinde itiraz ederken bildirmiş olup olmadığına da bakmaksızın bütün savunma sebeplerini bildirmelidir. Alacaklı bu davada alacağının varlığını 6100 sayılı HMK’ ya göre caiz olan her türlü delille ispat edebilir.
Mahkememizce —– sayılı dosyası celp edilerek, dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler incelenmiştir. Söz konusu icra dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine —- tarihinde icra takibine girişildiği, davacı-alacaklı tarafından toplam — asıl alacak ile — işlemiş faiz toplamı —- cari hesap bakiyesi alacağının davalı-borçludan tahsilinin talep edildiği, ödeme emrinin davalı-borçluya—-tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlunun da yasal itiraz süresi içerisinde ——- tarihinde borca itiraz dilekçesi verdiği, buna bağlı olarak icra müdürlüğünce icra takibinin durdurulduğu, takibin durdurulması kararının davacı/alacaklıya tebliğ edilmediği, davacının yasal süre içerisinde işbu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, davacı taraf iddiaları, toplanan deliller ve hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarındaki tespitler uyarınca taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, , davacı şirketin davalıya verdiği hizmet karşılığında faturaya dayalı cari hesap bakiye alacağının ödenmemesi üzerine davacı şirketin ödenmeyen toplam —— asıl alacak ile—– işlemiş faiz toplamı —cari hesap alacağının tahsili amacıyla ——–sayılı dosyası ile icra takibine giriştiği, davalı borçlunun yasal süre içerisinde takibe itiraz ettiği ve davacı vekilinin de yine yasal süresi içerisinde mahkememizde itirazın iptali talepli işbu davayı açtığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip konusu cari hesap nedeniyle ötürü davalının davacıya borçlu bulunup bulunmadığına ilişkin olup, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için mahkememizce defter incelemesine karar verildiği, davacı tarafın ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunulmak üzere ibraz ettiği ancak davalı tarafın meşruhatlı tebliğe rağmen inceleme gününde defterlerini hazır etmediği, —- bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre, davacı tarafın envanter defterinin usulüne uygun tutulduğu ancak yevmiye defteri ve defteri kebirin usulüne uygun olarak tutulmadığı, usülune uygun tutulmayan davacı ticari defterleri nezdinde davaya konu faturaların kayıtlı olup, davacının davalıdan alacaklı göründüğü, icra takibine konu — adet faturadan toplamı —- bedelli,— adetinin davalı tarafça ilgili aylarda bağlı olduğu —- BA formu ile bildirildiği, toplamı —- adet faturanın bildirim sınırı altında kalmasından dolayı davalı tarafça ilgili aylarda bağlı olduğu vergi dairesine BA formu ile bildirilmediği, toplamı —- adet faturanın ise bildirim sınırı üstünde olmasına rağmen davalı tarafça ilgili aylarda bağlı olduğu —— BA formu ile bildirilmediği, bildirim yapılmayan bu söz konusu —- adet fatura ile düzenlenmiş ise sev irsaliyelerinin de davacı tarafça ibraz edilmediği anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, dayanağı kanıtlanamayan faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmasının tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağı gibi salt davacının defterlerinin usülune uygun tutulmaması da alacağın ispat edilemediği sonucunu doğurmayacağından hareketle, davalının davacıdan aldığı beyan sınırını aşan —– adet faturayı ilgili dönemde vergi dairesine bildirdiği sabit olduğuna göre dava konusu —- adet faturanın davalıya tebliğ edildiği, ispat yükünün BA formuyla bildirimde bulunan davalıya geçtiği, BA formuyla ——- bildirilen faturaları alan davalının faturaları ve içeriğini oluşturan hizmeti almadığını veya iade ettiğini kanıtlaması gerektiği, davalının faturalara itiraz etmediği gibi, faturaları ve içeriğini oluşturan emtiayı iade ettiğini TTK’nın 21/2.maddesine uygun şekilde kanıtlayamadığı, bundan başka davalı tarafın ödeme veya başka bir savunmada da bulunmadığı, ayrıca —— tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı kanunla HMK 222/3 Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı birlikte değerlendirildiğinde davacı lehine delil teşkil eden eden defterler doğrultusunda davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının toplamı —– adet fatura yönünden haksız olduğu; bildirimi yapılmayan — adet fatura yönünden ise davacının davalıya hizmet verdiğini ispatayamadığı kanaatine varılmakla, davalı borçlunun yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin —- asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren uygulanacak ticari faiz ile birlikte devamın dair karar verilmiş, her ne kadar davacı vekili takipte işlemiş faiz talebinde de bulunmuş ise da, icra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117. maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin olarak dosya kapsamında bir delil olmadığı anlaşılmakla fazlaya ilişkin talebin ve işlemiş faiz talebinin reddine dair karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacağın likit olduğu anlaşılmakla kabulüne karar verilen asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-)Davanın kısmen kabulü ile —-sayılı icra takip dosyasında davalı borçlunun yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin —– asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren uygulanacak ticari faiz ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin ve işlemiş faiz talebinin reddine,
2-)Alacak likit olduğundan kabulüne karar verilen asıl alacak miktarının %20’si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 35.073,06 TL harçtan peşin yatırılan 6.244,02 TL harcın mahsubu ile bakiye 28.829,04 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafından yapılan 6.294,82 TL dava açılış masrafı ile 1.304,70 TL yargılama masrafı toplamı 7.599,52 TL yargılama giderinden kabul ve redde göre hesap olunan 7.525,55 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Davacı kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davacı vekili için tayin olunan 42.721,98 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinden kabul ve red oranına göre hesap olunan 1.307,15 TL’sinin davalıdan, 12,85 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-)Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
8-)Karar kesinleştiğinde —- sayılı takip dosya aslının iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/03/2021