Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/710 E. 2021/975 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/710 Esas
KARAR NO: 2021/975
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/09/2020
KARAR TARİHİ : 14/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı yanın mobilya işiyle uğraştığını, davalı yanın ise duvar kırma işi yaptığını, taraflar arasında bu şekilde bir hizmet ilişkisinin kurulduğunu, davacı yan tarafından davalıya ödemenin yapıldığını, davalı yanın ise inşaatlardaki duvar kırma işini gerçekleştiğini, tarafların bu şekilde birçok kez çalıştığını ve herhangi bir sorun ile karşılaşılmadığını, tarafların yeni iş işçin anlaşmaya vardığını ve davacı yan tarafından davalı yana duvar kırma işi için muhatabı — tarihli keşidecisi—- tutarlı bir adet çekin verildiğini, davalı yan tarafından edimin yerine getirilmediğini ve çekin de davacı yana iade edilmediğini, davalı yanın çekin arkasını cirolayarak —-verdiğini, çek ödemesinin çeki elinde bulunduran—-isimli kişiye yapıldığını, davacı yanın karşılığı alamadan, kambiyo taahhüdü nedeniyle bir ödeme yükümlülüğü altına girdiğini ve çek bedelini ödediğini, davalı yan tarafından çek borcunun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı ile takibin durdurulduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinin de sonuçsuz kaldığını beyanla; davanın kabulüne, borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, davalının; alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yan tarafından —- işleminin icra dosyasıyla, icra dosyasının taraflarıyla ve özellikle davalı yan ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, çekin keşidecisinin borçtan mutlak olarak sorumlu olduğunu, dava konusu iddiaların tamamının gerçek dışı olduğunu, davalı yanın davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını beyanla, davanın reddine, davacının; alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —–sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini —- sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış —- yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davalı yanın inceleme günü hazır olmadığı ve defterlerini ibraz etmediğinden defterleri incelenemediği, Davacı şirketin —- yılına ait ticari defter ve belgelerinin inceleme tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, takip dayanağı —-tutarlı çekin, dava dışı — ile teslim edildiği, —- aynı zamanda davacı firma yetkilisi olduğu, dava dışı —tarafından dava dışı — ciro ile teslim edildiği, —- tarihli yazısı ile çekin elden ödendiği bilgisinin dosyada mevcut olduğu, davacı şirket yetkili tarafından — bankadan, kalan kısmının ise çek verilerek takibe konu çekin ödendiğinin iddia edildiği —-tarihli çeke istinaden” açıklamasının mevcut olduğu, bu açıklamanın huzurdaki davaya konu çek tarihi —— tarihli yazıda çekin elden ödendiğinin belirtildiği, —– bu noktada davacı yan tarafından davalı lehine keşide edilen çek ödemesinin yapıldığının anlaşıldığı, davalı yan tarafından çeke konu hizmetin verildiğine ilişkin bir belge-bilgi dosyaya sunulmadığından davacı yanın ödenen çek bedelinin iadesini talep edebileceği, sonuç olarak; Davacı yanın davalı yandan takip tarihi olan — alacaklı olduğu, davacı yanın — alacağı için — istinaden icra takip tarihi olan; –tarihinden itibaren —- şeklinde rapor sunulmuştur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un ispat yükü başlıklı 6.maddesinin düzenlemesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” ifadelerini içerir .
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un ispat hakkı başlıklı 189/1.maddesinin düzenlemesi “Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir.” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un ispat yükü başlıklı 190.maddesinin düzenlemesi “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklindedir.
Her ne kadar mahkememizce alınan bilirkişi raporunda davacının ticari defterlerine göre alacaklı olduğu tespit edilmiş ise de davalının ticari defterlerinin incelenemediği, uyuşmazlık konusu icra takibinin —– bedelli çeke dayanan ilamsız takip olduğu, takibin dayanağının kıymetli evrak olduğu, davacının taraflar arasında duvar kırma işine ilişkin bir anlaşma olduğunu ve söz konusu çekin bu kapsamda davalıya verildiğini ve davalının yükümlülüğünü yerine getirmeyerek sebepsiz zenginleştiğini ispat yükü davacı alacaklı üzerindedir. Davacı davalının verile çeke karşılık davalının duvar kırma işini yapmadığı gibi söz konusu çeki ciroladığını, kendisinin çeki elinde bulunduran ava dışı kişiye ödediğini iddia etmektedir. Uyuşmazlık konusu çekin davalı lehtara verilip tedavüle çıkarıldıktan sonra keşideci olan davacıya döndüğü, çekin keşideciye dönmesinden sonra çek üzerinde ciranta olarak görünenlerin sorumluluğunun kalmadığı, davalının da ciranta olarak çek ciro silsilesinde yer aldığı görülmektedir. Davacı taraflar arazındaki temel ilişkinin ispatı için yazılı bir delil sunamamıştır. Davacının delil listesinde yemin delili yer aldığı görüldüğünden davacıya yemin delili hatırlatılmış, davacı tarafından yemin metni sunulmuş ve davalı asil yemin metninde yer alan hususlarda yemin etmiştir. Hal böyle olunca davacı davalının sebepsiz olarak zenginleştiğini ispat edememiştir. Mahkememizce alınan bilirkişi raporu hükme esas alınmaksızın ispatlanamayan davanın reddi yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Nedenleri gerekçeli kararda açıklanmak üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 691,31 TL harcın mahsubu ile artan 632,01-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 8.241,06-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——- Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2021