Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/695 E. 2021/597 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/695 Esas
KARAR NO : 2021/597
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/09/2020
KARAR TARİHİ : 29/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirketin ortak olduğu—- arasında ticari iş yapıldığını ve bunun karşılığında —– bedelli çeklerin verilmiş olduğunu, davalı borçlu çeklerin bedelini ödediğini iddia etse de çeklerin bedelinin ödenmemiş olduğunu, bunun üzerine davalı —–başlatıldığını, davalı şirketin yetkiye, takibe, borca ve tüm ferilere itiraz ederek takibi durdurduğunu, yetki itirazının kabul edilerek dosyanın——numarası üzerinden kaydedilerek takibe devam edildiğini, davalı borçlunun yine yaptığı itirazla takibi durdurduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki söz konusu olduğunu, ticari ilişkiden kaynaklı olarak davalı tarafından müvekkili şirkete ——- Bedelli Çeklerin düzenlenmiş olduğunu, düzenlenen çeklerin kıymetli evrak niteliğinde olduklarını ve davalı tarafından imzalandığını, müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki nedeniyle çeklerin ödenmesi için süre verilmiş olmasına rağmen davalının bu borcunu ödemediğini ve kambiyo senedine özgü takip yoluyla yapılabilecek takip için zamanaşımı süresinin geçtiğini, davalının yapmış olduğu bu itiraz sonrası yapılan arabuluculuk görüşmelerinin de anlaşamama ile sonuçlandığını, davalı borçlunun takibe ve borca itirazının kötü niyetli olduğunu, ticari defterler üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesiyle davalı şirketin borcu bulunduğunun sabitleneceğini beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin yetkisine itirazları olduğunu, açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkili şirketin davacı şirkete borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—–icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —– takip dosyasının incelenmesinde; takipte ödeme emrinin davalı/borçluya tebliğ edildiği davalının —– tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,”Davalı şirketin defterlerini ibraz etmemesi nedeni ile ticari defter ve belgeleri üzerinde incelme yapılamadığı, Davacı yanın —–ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davalı yan ile arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ilişki kapsamında Bu ilişki kapsamında davacı şirketin davalının ortağı bulunduğu Adi Ortaklıktan olan fatura alacaklarına ilişkin olarak; davalı — tarafından Adi Ortaklık adına keşide edilen; —-Keşide tarihli, —Tutarlı, —- Tutarlı iki adet çekin — tarafından Davacı—- Ciro edilen bu çeklerin —-fatura borçlarından mahsup edilmek suretiyle davacı şirket ticari defterlerinde kayda alınmış oldukları ve Fatura Borçlarını sıfırladıkları, çeklerin vade tarihlerinde davacı şirketçe muhatap bankaya ibrazı neticesinde karşılıksız kaldıkları ve karşılıksız çıkmaları sonucunda davacı şirket ticari defterlerinde —- borç kaydedilmeleri neticesinde, davacı şirketin davalı şirketin ortağı olduğu— karşılıksız çekin toplamı olan —– alacaklı duruma geçtiğinın tespit edildiği, ba/bs formların tetkikinde, Mahkemece tarafların Mükellefi bulundukları—celp edilmiş bulunan —- davacı şirketle davalı şirket arasında Alım/Satım ilişkisi bulunmadığı, mal alım/satımının davacı şirketle davalı şirketin ortağı olduğu —– gerçekleşmiş olmasından ve davacı ile davalı arasında—– konusu yapılamayacağından hukuki yarar sağlanamayacağı sonuç ve kanaatine varıldığı, davacı şirketin talep edebileceğinin — avans faizinin tatbik edilmek sureti ile — tutarlı çeke takip tarihi itibari ile avans faizi tahahkuk ettirilmek üzere — tahahkuk ettirilebileceği, sonuç itibari ile, davacı şirketin davalı şirketten —- asıl alacağı bulunduğu, —- işlemiş faiz tutarında bir isabetsizlik bulunmadığı ” şeklinde rapor sunulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi—-yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.—— Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan —– tutarında alacaklı olduğu,davalının davacı ticari ilişkisi olan adi ortaklığın ortalarından olduğu, adi ortaklığın bir tüzel kişiliği olmadığı için ortaklar ortaklık borçlarından şahsen sorumluğu, bu nedenle ortaklığın kendisinin borçlu olamayacağı, ortaklar, ortaklığın üçüncü kişilere karşı olan borcu nedeniyle malvarlıkları ile ve sınırsız olarak sorumlu olduğu, davalı ortaklık tarafından yapılan işin karşılığı olarak davacı tarafa verilen çeklerin karşılıksız olduğu, karşılıksız çıkan çekler sebebiyle borçtan sorumluluğunun devam ettiğinin bilirkişi raporu ile basit olduğu değerlendirildiğinde usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulmuştur.
Dosya kapsamında davalıyı temerrüde düşürücü bir ihtar bulunmamaktadır. Takip öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için davalının TBK. 117 (eski TBK. 101) maddesi uyarınca temerrüt ihtarnamesi ile temerrüde düşürülmesi ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2) şarttır.
Takibe kadar işlemiş faize yönelik davalı itirazının haklı olduğu değerlendirilerek takibe kadar işlemiş faiz tutarı bakımından davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının—– takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin — asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 1.680,38 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 438,31TL harcın mahsubu ile bakiye 1.242,07 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 438,31 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 492,71 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 76,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 876,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 593,78 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—–bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 894,74-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 425,26 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——–Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/06/2021