Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/691 E. 2022/264 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/691 Esas
KARAR NO : 2022/264

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/09/2020
KARAR TARİHİ : 05/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan .— toplam —–bonoya dayanarak müvekkili ve davalılardan … hakkında —- sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yaptığını, Davalılardan ..— toplam —- bedelli 2 adet bonoya dayanarak müvekkil ve davalılardan … hakkında—. sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yaptığını, Müvekkilinin her iki davalıya da borcunun bulunmadığını, her iki davalının dayandığı tüm bonoların, — düzenlediği ve davalı ..– lehtar olduğu bonolar olduğunu, Müvekkili —- — bir kısım —— işi ile ilgili olarak, “–nedeniyle düzenleyerek davalılardan .– verdiğini, söz konusu — sözleşme imzaladığını, — konusu işin yapımı için davalılardan … ve diğer bir kısım alt yüklenicilere iş verdiğini, fakat daha sonra —müvekkili ..–devretmek istediğini, bunun üzerine—davalı … ve işi yüklenmiş diğer bir kısım kişiler ile müvekkilim … ve ortağı … arasında sözleşme imzalanarak; söz konusu iş müvekkili …— ortağı —devredildiğini, İşte dava konusu bonolar, bu sözleşmeler nedeniyle müvekkilim tarafından düzenlenerek davalı —- verildiğini, Fakat daha sonra işin asıl yüklenicisi olan —– imzalanmış olan sözleşmenin fesih olduğunu, — müvekkilim …–devretmeye yetkili olmadığı ve bu nedenle sözleşmenin ifasının imkansızlaştığı anlaşılmış ve müvekkil …, — ile ayrı bir sözleşme imzaladığını, bu nedenle dava konusu bonoların bedelsiz hale geldiğini, Müvekkilinin dava konusu bonoların davalılardan ..— eline nasıl geçtiğini bilmediğini, müvekkilin esasen davalılardan … ve .—- tanımadığını, müvekkil,——- dava dışı başka bir kişiyi tanıdığını, Müvekkilin — davalı … ve diğer kişilerden devralma ve karşılığında bono verme sürecinde, –adlı kişi davalı .— yanında bulunmakta ve tüm süreci bildiğini, Davalılar …—- dava konusu olan icra takiplerini aynı—- yaptığını, davalılar .— söz konusu icra takipleriyle müvekkilden talep ettikleri alacağı bulunmadığını beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkilinin her üç davalıya borçlu olmadığının tespitine; davalı .– icra takibini haksız ve kötü niyetle yaptığından bu davalılar hakkında takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere müvekkili lehine tazminata hükmedilmesine; ayrıca dava dosyasının bağlantı nedeniyle —dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini; yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde öne sürdüğü maddi olayların doğru olduğunu, Müvekkili ..– davacı ..–, diğer davalılar .—- icra takibine konu borçları bulunduğunu, Dava konusu senetlerin düzenlenişi ve daha sonra bedelsiz kalışı davacının dava dilekçesinde anlattığı gibi olduğunu, Dava konusu bonoların diğer davalıların eline geçmesi ise; Müvekkil …, dava konusu bonoları alınca, (senetlerin henüz bedelsiz kalmadığı dönemde), — kullanmak üzere çabuk bir şekilde devredebilmek için — senetlerin zilyetliğini kimseye devretmediğini, Müvekkil esasen her iki diğer davalıyı da tanımadığını, müvekkil, — adlı dava dışı başka bir kişiyi tanıdığını, Geçmişte, —ile müvekkil arasında fiili bir ortaklık olduğunu, Müvekkilin, alt yüklenicisi olduğu — davacıya devretme ve karşılığında bonoları alma sürecinde,–adlı kişi müvekkilin yanında bulunmakta ve tüm süreci bildiğini, Hatta — bonoların düzenlenmesi ve müvekkile verilmesi sırasında da aynı ortamda bulunduğunu, Yine–davacı ile imzaladığı sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğini ve bonoların bedelsiz kaldığını da bildiğini, bununla birlikte– müvekkilin — göndermek yoluyla, müvekkile — borç verdiğini, Dava konusu bonolar, — tarafından, müvekkilin fiili ortağı olması nedeniyle, ortak hakimiyet alanından, müvekkilin rızası dışında alındığını, Müvekkil, bonoların — tarafından alındığını sonradan anladığını fakat söz konusu bonoları —istediğinde, — bonoların kendisinde kalmasını istediğini, kullanmayacağını belirtmiş ve Müvekkilin kendisine olan 10.000,00 TL borcunu ödemesi durumunda bonoları müvekkile iade edeceğini söylediğini, Müvekkilin ise hem aralarında—- bulunması, hem de — borcu olması nedeniyle bonoları geri almak konusunu üsteleyememiş ve durumunun sıkışık olması nedeniyle borcunu ödeyerek bonoları geri alamadığını, Daha sonra ise— işlerinin sona ermesi üzerine müvekkil ve —-fiili ortaklıkları bitmiş ve ilişkileri son bulduğunu, Müvekkilin, banka hesabına yatırılan 10.000,00 TL dışında, — ile hiçbir ticari veya borç ilişkisi bulunmadığını, dava konusu bonolar bu şekilde müvekkilin elinden çıkmış ve daha sonra diğer davalıların eline geçerek diğer davalılar tarafından icraya konulduğunu, Müvekkil ile her iki diğer davalı arasında da hiçbir ticari veya borç ilişkisi bulunmadığını, Dolayısıyla diğer davalıların söz konusu icra takipleriyle müvekkilden ve davacı …’— talep ettikleri alacakları bulunmadığını beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkilinin davacı ve diğer davalılara borçlu olmadığının ayrı ayrı tespitine; yargılama giderleri ve ücreti vekaletin diğer davalılara ve davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Diğer davalılar kendilerine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi gereğince icra takibine konu bononun teminat olarak verildiğinden bahisle açılan menfi tespit talebine ilişkindir. Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Davacı yanın delil listesinde gösterdiği tanıkları dinlenmiş olup, Tanık — tarihli duruşmada; Dava konusu senet iş icabı — orada verildiğini İş bozulunca — verdiğini ancak —kendindeki senetleri getirip teslim etmediğini, , sonrasında —senetleri kaybettiğini söylediğini, daha sonra davacı bana senetleri icra konulduğunu kendinden tahsil edilmeye çalıştığını söylediğini,— tanımadığını, senetlerin teminat senedi olarak verildiğini beyan etmiştir.
Tanık —beyanında; Dava konusu senetler davacı tarafından teminat senedi olarak iş karşılığı …, — diye birisine verildiğini, — soyadını hatırlamadığını, anlaşılan iş fesih olunca senetler piyasaya sürüldüğünü, …—isimini duydum ama tanımadığını, .—– senedin tarafları ile bir —-olmadığını, senetleri — verildiğini duyduğunu, senetler– orada olup olmadığını bilmediğini, senetler teminat senedi olarak verilirken davacının yanında kendisinin, — bulunduğunu, bazı senetler de tehditle zorla alındığını, davacı bu konuda şikayetçi olduğunu duyduğunu sonrasını bilmediğini beyan etmiştir.
Bilindiği üzere taraf koşulu; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup kamu düzeni ile ilgisi sebebiyle yargılamanın her aşamasında resen göz önüne alınması zorunludur.(HMK 115/1).
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti; dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde kabul edilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veye kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatı bu anlamda, defi değil itiraz niteliğinde olup; taraflarca süreye ve davanın açılmasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsa bile mahkemece resen nazara alınmalıdır. (–
İİK.’nun 72/1.maddesi hükmüne göre borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığının ispatı için tespit davası açabilir. İİK’nun 72. maddesine göre açılacak menfi tespit davalarının takip alacaklısına karşı yöneltilmesi gerekir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası, takip borçlusu tarafından takip alacaklısına karşı açılır—-
Somut olayda, icra takibinden sonra İİK’nun 72. maddesine göre açılan eldeki menfi tespit davasında davacı tarafından borçlu olmadığı iddiası takip alacaklısı olmayan aksine takip borçlusu olan davalılardan ….— yöneltilemeyeceğinden ve pasif husumeti bulunmadığından … yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.—-
Kural olarak — kayıtsız şartsız soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Bu bakımdan kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluya düşer. Bu itibarla, dava konusu bononun teminat senedi olduğunu iddia eden davacının öncelikle bu iddiasını HMK’nın 201. maddesi uyarınca yazılı delille ispatlaması gerekmektedir. Yargıtayın yerleşik içtihatları gereğince açığa imza atan sonucuna katlanır. Belgenin anlaşmaya aykırı doldurulduğu hususunun davacı tarafından aynı kuvvetteki delillerle ispatlanması gerekir.
Somut olayda imzası inkar edilmeyen bonolar davalılar — tarafından takip konusu yapılmış olup, davacı taraf söz konusu senetlerin davalı ….—– senetlerin bedelsiz kaldığını, takip yapılamayacağını ileri sürmüştür.–içtihatlarında da belirtildiği üzere; bir senedin teminat senedi vasfını taşıyabilmesi için; ya senet metninde açık olarak teminatın hangi hususta verildiği belirtilmeli, ya da ayrı bir sözleşmeyle söz konusu teminat senedine atıf yapılarak senedin teminat senedi olduğunun belirlenebilir olması sağlanmalıdır. Senet üzerine— ibaresi dahi tek başına senede teminat senedi olma hüviyetini kazandırmaz. “teminat senedidir,” — sayılı ilamı), bir senedin teminat senedi olduğunu ileri süren taraf bunu yazılı bir belge ile ispatlamalıdır. Somut olayda takip konusu bonoların davacı tarafından davalı ….— yüklenmesi sebebiyle sözleşmeye istinaden teminat olarak verildiği, davacı tarafından senedin verilmesine esas olan sözleşmelerin dosyaya sunulduğu, sözleşmede teminat verileceği yazılı ise de teminatın somutlaştırılmadığı, iddialar yönünden davacı tarafça dosyaya herhangi bir yazılı belge sunulamadığı, davalıların bu yönde bir kabulünün bulunmadığı, bu durumda HMK’nın 200. Maddesine göre senede karşı senetle ispat yükümlülüğü altında bulunan davacı tarafça senedin teminat amacıyla sözleşme kapsamında verildiği hususunun kanıtlanamadığı kanaati ile diğer davalılar yönünden de davanın reddin karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından — dosyasında —-dosyası için yine menfi tespit adavası açılmış ise de ilgili dosyanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın kesinleşmediği görülmüştür.
Usul hükümlerine göre davanın açılmamış sayılma kararı temyizi kabil bir karar ise de, derdestlik yönünden kararın kesinleşmesini aramaya gerek yoktur. Derdestlik, —-kararına göre dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren üç aylık süre ile sınırlıdır. Bu süre hak düşürücü süredir. Ancak, davanın açılmamış sayılmasını gerektiren şartların doğumu ile dava kendiliğinden ortadan kalkar ve derdest olmaktan çıkar. Bu nedenle— eldeki dava için derdestlik teşkil etmemiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davalılar … ve … yönünden davanın REDDİNE,
3-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.466,29TL harcın mahsubu ile artan 2.385,59 -TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden –ücretinin davacıdan alınarak davalı …— verilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.