Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/680 E. 2021/767 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/680 Esas
KARAR NO: 2021/767
DAVA: Tazminat (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2020
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkili olan şirket hissedarı ve —– dava dışı —-geçirdiği beyin kanaması sonucu bilincini yitirmesi üzerine —– sayılı ilamı ile kısıtlandığını ve eşi — vasi olarak atandığını, kısıtlama kararıyla dava dışı ———- tarihli —- seçildiğini ve aynı gün yapılan ———- olarak katıldığını, ——toplanmış ise de görev süresi sona ermiş olan—–gerçeğe ve hukuka aykırı olarak düzenlenen toplantıya katılacaklar listesi nedeniyle çıkan ihtilaf sebebiyle toplantı başkanınca düzenlenen hazır bulunanlar listesini —- imzalamaktan imtina etmesi nedeniyle genel kurul kararının tescilinin mümkün olmadığını, bu sebeple, müvekkili olan şirketin yönetim ve temsili, —– istinaden atanan kayyım ile —— ve bu kez hukuka uygun bir şekilde tek pay sahibi dava dışı kısıtlı —- temsilcisinin katılımıyla gerçekleştirilen ve vasi — başına yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği — geçici olarak tescil edildiği — tarihine dek, görev süresi dolmuş olan — tarafından yürütüldüğünü, müvekkili olan şirketin —– ödenmesi karar altına alındığını, davalının münferiden temsile yetkili —- bulunduğu müvekkili olan şirketten kanunun amir hükümlerine ve ilgili —– aykırı olarak, ücret ve ikramiye adı altında —–yıllarında münferiden temsile yetkili —– hareket eden davalının ——— ve müvekkili olan şirket’in zararına olarak ücret ve ikramiye adı altında nakden elde etmiş olduğu haksız menfaat tutarı toplamı ——-ödeme tarihlerinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte müvekkili olan şirkete geri ödemesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davacı şirket bünyesinde sadece —– görev almadığını, bu şirkette yaklaşık —– tabi olarak çalıştığını, maaşlarının ödenmemesi sebebiyle iş ilişkisini haklı nedenle feshettiği —- yılına ——- iş davasının halen derdest durumda bulunduğu hususlarını gözardı ederek, müvekkiline gözdağı vermek, onu yıldırmak ve sindirmek gayesiyle haksız menfaat olarak nitelendirilen tutarların iadesinin talep ettiği huzurdaki davayı açtığının anlaşıldığını, bu davanın huzur hakkı veya kar payı ödemesi ile alakalı olmadığını, iadesi istenen ödemelerin müvekkiline yapılmış olan ücret ödemelerine ilişkin olduğu görülmekte olduğunu, huzurdaki davanın görevsiz mahkemede açılmış olduğunu, davaya bakmakta ——İş Mahkemelerinin görevli bulunduğunu, her ne kadar dava dilekçesinde açıkça ortaya konmadığı görülmekteyse de, huzurdaki davanın müvekkiline karşı yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı dönemde kendisine ücret vasıflı ödemelerin iadesine dayalı bir sorumluluk davası olduğunun anlaşıldığını, bu tür bir davanın açılabilmesi için davacının aktif dava ehliyetine sahip olması gerektiğine tabii olduğunu ve bu durum dava şartı teşkil etmekte olduğunu, —– göre, sorumluluk davası açılması kararında oyda imtiyazın geçerli olmadığı şeklinde bir düzenleme getirilerek, esasen genel kurulda sorumluluk davası açılmasına yönelik bir karar alınması gerektiği öngörüldüğünü, açıklanan sebeple, müvekkilinin hizmet ilişkisi ile görev yapmadığı anlamına gelmemek ve görev itirazımıza halel getirmemek üzere, huzurdaki şirket genel kurulu kararına dayanmayan huzurdaki davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin gerektiğini, müvekkilinin, mali yönden amcasının karar ve talimatlarına bağlı şekilde çalıştığını, ortaklık payı, temettü veya huzur hakkı almadığını, davacı şirket ticari kayıtları incelendiğinde müvekkilinin geri ödemesi istenen tutarlar ne kar payı olduğunu, ne huzur hakkı ödemesi olduğunu, davacı şirkette ——- cüzi miktarda huzur hakkı ödemesine karar verilmişse de bu tutarlar hiçbir zaman ödenmediğini, öte yandan bilindiği üzere huzur hakkı ödemeleri ücret bordrosunda ayrı şekilde düzenlendiğini ve bankadan ödeme zorunluluğuna tabi olmadığını, halbuki müvekkilinin başından itibaren tüm ödemeleri şirketin genel ücret bordrosu dahilinde ödendiğini, müvekkiline yapılan ücret ödemelerinin, sadece —-yıllarında müvekkile ödenmediğini, şirketin kurucusu ve büyük hissedarı ———- olduğu dönemde ve bizzat onun kararıyla ödenmeye başlandığını ve onlarca yıldır aynı esasa tabi olarak ödenegeldiğini, üstelik sadece müvekkiline değil, müvekkili ile benzer konumda çalışan ve halen davacı şirkette —— ücretleri de benzer şekilde ödenegeldiğini, müvekkile, asgari geçim indirimi uygulandığını, davacı tarafın, müvekkilinin davacı şirkette hizmet akdine tabi olmaksızın çalıştığını iddia ederken, huzur hakkı ödemesi olmadığına göre, ortada bir hizmet ilişkisi yoksa müvekkil için neden huzur hakkı üzerinden değil, aylık ücret ödemeleri üzerinden —— yapıldığını açıklamakla yükümlü olduğunu, huzurdaki davaya konu edilen parasal talebin hukuki mesnedi bulunmamakta olduğunu tüm bu nedenlerle davacı tarafça açılan davanın reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce; —- celp edilerek tetkik edilmiş,——- çalışan olarak görünüp görünmediği varsa davalıya yapılan tüm ödemelere ilişkin belgeleri ayrı ayrı celp edilerek incelenmiş, davanın niteliği gereği davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması gerektiği dikkate alınarak dosya bir mali müşavir ve bir nitelikli hesap uzmanından oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek bilirkişi heyetinden heyetinden hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, —– davacı şirkette yönetim kurulu başkanı olan davalıya ücret ve ikramiye adı altında yapılan ödemelerin haksız olup olmadığı, fazla ödeme var ise davacı şirkete iadesinin gerekip gerekmediği hususlarına ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı şirketin —– tarihinde kurulduğu, davalının bir dönem davacı şirkette —— olarak görev yaptığı, davacı tarafça davalıya —— ücret ve ikramiye adı altında haksız ödeme yapıldığı iddiasıyla ödenen tutarın sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesini talep ettiği, davalı taraf görev itirazında bulunarak dosyanın iş mahkemesine gönderilmesini talep etmiş ise de, gelen kayıtlara göre davalının davacı şirkette bir dönem iş akdi ile çalıştığı, daha sonra temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığı bu kapsamda davalının çalışmalarının iki ayrı devrede değerlendirilmesi gerektiği, önceki çalışmalarının hizmet akdi olarak kabulü ile —– tabi olduğu bu döneme ilişkin işçilik haklarından doğan alacak talepleri konusunda İş mahkemesi görevli olsa da temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu üyesi olduğu dönemden itibaren çalışmalarının ise vekalet akdi olarak değerlendirilmesi gerektiği ve bu döneme ilişkin hakları bakımından görevli mahkemenin —- olduğu kanaatiyle görev itirazı yerinde görülmemiştir.
Genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında “yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları” da girmektedir ——-Herhangi bir—— olmadan alınan ücretler, huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi bedeller haksız alınan bedeller olmaktadır. Bu halde şirket, yönetim kurulu üyelerinden haksız olarak ödenen mali hakların iadesini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edilebilir.
Davacı şirketin—– yıllık ücret verilmesine, —–ise —-karar verildiği görülmektedir. Bu karar dikkate alındığında davalının sadece —- ücret tahakkuk ettirildiği, bu tutarlardan da —yasal kesintiler düşüldükten sonra davalıya —tutarı eklenerek toplamda—- yasal kesintiler düşüldükten sonra davalıya ——haksız ödeme yapılmış olduğu, dolayısıyla davalının sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca bu bedeli iade etmesi gerektiği, alınan bilirkişi heyet raporunun —–doğrultuda olduğu sonuç ve kanaatiyle HMK’nun 26. Maddesi uyarınca taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek davanın kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-)Davanın KABULÜ ile—–dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken — harçtan peşin yatırılan harcın mahsubu ile bakiye — harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-) Davacı tarafından yapılan —- yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
4-)Davacı kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davacı vekili için tayin olunan 54.858,73 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı ile vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———-Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/10/2021