Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/68 E. 2023/32 K. 13.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/68 Esas
KARAR NO : 2023/32

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/01/2020
KARAR TARİHİ : 13/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——Esas sayılı icra takip dosyasına konu, 20/07/2015 keşide tarihli 31/03/2016 vade tarihli 100.000 TL bedelli ve 20/07/2015 keşide tarihli 30/04/2016 vade tarihli 100.000 TL bedelli senetteki imzanın müvekkilinin el ürünü olmadığını, davalı ile davacı müvekkil arasında hiçbir alacak borç ilişkisi, ticari ilişkinin bulunmadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, davaya konu senetler bakımından dava sonunda verilecek hükme kadar hiçbir işlem ve isteğe esas tutulmaması yönünden tedbir kararı verilmesini, dava konusu senetler nedeniyle müvekkillerin borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptaline karar verilmesini, davalının kötü niyetli olması nedeni ile müvekkili lehine davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın 3. kişiler ile arasındaki hukuki ilişki iyi niyetli hamil olan müvekkil bankayı bağlamadığını, davacı tarafça her ne kadar dava dışı—— ile bir ticari ilişkisi olmadığı iddia edilmişse de tüm iddiaların dava konusu ile bir ilgisi bulunmadığını, icra takibine, söz konusu şirketin dahil edilip edilmemesinin ciro silsilesine aykırılık oluşturduğu yönündeki beyanlar da mesnetsiz olup hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bilirkişi incelemesinin yapılması gerektiğini tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasıdır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişi tarafından mahkememize sunulan kök ve ek raporlarda özetle; İnceleme konusu senetlerde —–atfen atılmış imzalar ile yeni gönderilerin karşılaştırma imzaları da incelenerek yapılan karşılaştırmada; başlangıç hareketlerinde, bitiş hareketlerinde, ara gramalarında farklılıklar görüldüğü, bunun yanı sıra imza boyut ve kısımları arasındaki oran, istif, işleklik, doğrultu, baskı derecesi ve kalem yürütme alışkanlıkları yönünden de önemli grafolojik farklılıklar bulunduğu beyaz ışık ve değişik açılarda verilen ışık ışınları, yüksek çözünürlü —— tarayıcı, bilgisayar analiz programları kullanılarak, grafolojik, grafometrik ve kaligrafik esaslar dahilinde yapılan mukayeseli incelemede; İnceleme konusu senetlerde ——- ait mevcut karşılaştırma imzaları arasında yapılan karşılaştırmada; başlangıç hareketlerinde, bitiş hareketlerinde, ara gramalarında farklılıklar görüldüğü genel kabul görmüş karakteristik tanı unsurlarından; işleklik derecesi, alışkanlıklar, tersim biçimi, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından değerlendirildiğinde; inceleme konusu senetlerdeki imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla—— ürünü olduğunu gösterir nitelikte ortak grafolojik bulgu saptanmadığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir. Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir ——- Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir ——- Ayrıca, adi senette borçlu olarak gözüken kimse, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla, senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itiraz yoluyla itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle 2004 sayılı İİK 72’de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer ——–Senet borçlusu tarafından senette yer alan imzanın kendisine ait olmadığının iddia edilmesi halinde çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, ——- sayılı kararında da benimsenmiştir.
Davacı tarafından gösterilen deliller toplanmış, davacının imza örnekleri getirtilmiş, dava konusunun uzmanlık alanına girmesi nedeni ile bilirkişiden rapor tanzim edilmesi istenilmiş, bilirkişi tarafında verilen raporda bono üzerinde yer alan imzanın davacının el ürünü olmadığı tespit edilmiştir.Bu hususta dosyamız arasına celp edilen—— Sayılı dosyası tarafından alınan 24/05/2022 tarihli ——raporu da hükme esas alınan bilirkişi raporundaki olguları desteklemektedir.İzah edilen tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalının takipte kötü niyetli olduğunu ispat yükü; davacının (borçlunun) üzerindedir. Davacı tarafından davalının kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmakla kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile——Esas sayılı icra takip dosyasına konu, 20/07/2015 keşide tarihli 31/03/2016 vade tarihli 100.000 TL bedelli ve 20/07/2015 keşide tarihli 30/04/2016 vade tarihli 100.000 TL bedelli senetten dolayı davacı tarafın davalı yana borçlu olmadığın tespitine
2-Davacıların kötüniyet tazminatı taleplerinin REDDİNE,
3-Dosyamız da adli yardım talebi kabul edildiğinden ve başlangıçta hiç harç yatırılmadığından alınması gereken 13.976,64 TL karar harcının davalı taraftan tahsili ile—— adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 123,70 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Dosyamız da adli yardım talebi kabul edildiğinden hazine tarafından karşılanan tebligat, müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.201,75 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —— esaslara göre belirlenen 31.644,85 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde——Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.