Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/673 E. 2020/576 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/673 Esas
KARAR NO: 2020/576
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 31/08/2020
KARAR TARİHİ: 18/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkilinin müvekkili olan şirket ile——- arasında müvekkili olan şirketin gizli ortak olarak yer alacağı bir ortak girişim—— kurulması hususunda anlaşıldığını ve —– tarafından bağlayıcı olmak üzere imzalanan —— tarihli——müvekkili olan şirkete gönderildiğini, bahse konu Mutabakat Anlaşmasında düzenlenen hüküm ve koşullara uygun olarak,—- tarihi itibariyle —– sicil numarası ile kayıtlı —– kurulduğunu, —- kuruluş sermayesi ———– olmakla birlikte; işbu sermaye, her biri —- itibari değerde —– hisseye ayrılmış ve hamiline yazılı hisse senetleri düzenlendiğini, müvekkili olan şirketin ——— tekabül eden toplamda —- adet hisseyi elinde bulundurduğunu, ——- yılları arasında müvekkili olan şirketin,—- kuruluşundan itibaren genel müdür, yönetim kurulu üyesi, imza yetkilisi olarak farklı sıfatlarla yönetimde yer alan davalı —– arasında—– faaliyetleri, işleyişi, finansal tabloları ve hatta kar payı dağıtımı gibi birçok hususta yazışmalar ve toplantılar gerçekleştirildiğini, —–aracılığı ile organize edilen ve —– ortaklarının hissedar ya da yöneticisi olan şirketler aracılığı ile büyük çapta uluslararası ticaret işlemleri gerçekleştirildiğini ancak bilhassa—— yılından itibaren işbu işlemler kapsamında davacı müvekkilinin ticarete konu malların asıl üretici ve ihracatçısı ve —– ortağı olarak hak ettiği karlar——görünürdeki mevcut yönetimi ve diğer hissedarları tarafından davacıya ödenmediğini, davacının işbu alacakları konusunda bir uzlaşmaya varılmaksızın ve davacının milyonlarca lirayı bulan alacakları ödenmeksizin, — yönetim ve mevcut ortakları ile davacı arasında irtibat—– kesilmiş ve Davalı — tarafından müvekkili olan şirketin — hisse ile gizli ortağı olduğu gerçeği bilinmekte iken; yasal kayıtlar kapsamında ——edildiği üzere görünürde şirketin tek pay sahibi olan Davalı—– tarafından Müvekkil Şirketin alacakları konusunda uyuşmazlık ve — tutarsızlık mevcutken—– şirketin tasfiyesine karar verildiğini ve tasfiye memuru olarak da yine Davalı —–ilanlar ——- tarihlerinde yapıldığını nihayetinde, Davalı— tarafından şirketin sicilden terkinine ilişkin—- tarihli ——– tarihinde tescil edildiği ilan olunduğunu, şirketin tasfiye işlemlerinin tamamlanarak sicilden terkin edilmesine ilişkin öncelikli olarak belirtmek isteriz ki; her ne kadar TTK’nin 543/2. maddesine göre alacaklılara yapılan üçüncü çağrı itibaren altı ay geçtikten sonra dağıtım yapılarak tasfiye işlemleri tamamlanabilecekse de; bilindiği üzere, 7226 sayılı kanunun Geçici 1. maddesi uyarınca dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler—- tarihine kadar durdurulduğunu, akabinde işbu süre ——- tarihine kadar uzatıldığını, bu kapsamda, bahse konu durma süresinin kanundan kaynaklanan işbu altı aylık süre için de geçerli olacağı izahtan vareste olduğunu, yasal ve idari tüm sürelerin durdurulduğu bu pandemi sürecinde, Davalı ——- üçüncü ilan tarihinde itibaren geçen altı aylık sürenin hesaplanmasında durma süresini dikkate almaması gerek hukuka gerekse üçüncü şahısların haklarının korunması bakımından hakkaniyete aykırılık teşkil etmekte olduğunu, bu kapsamda, davalı —— yapılan şirketin sicilden terkinine ilişkin tescil işleminin iptaline karar verilmesi gerekmekte olduğunu, —- yeniden ihyası; Davacının hissedarlık haklarını kullanabilmesi, düzenlenecek bir genel kurul kapsamında şirket yönetiminde de yer alarak şirketin defter ve kayıtlarını inceleyebilmesi, bağımsız denetimler gerçekleştirebilmesi, şirketin önceki yönetimi ve diğer ortaklarının rabıtalı ya da rabıtasız üçüncü kişi ve şirketler ile yaptığı işlemler kapsamında şirketin ve Davacının alacaklarını takip edebilmesi için elzem olduğunu, hiçbir kabul ve taahhüt anlamına gelmemekle birlikte, bir an için terkin işleminin geçerli olduğu düşünülse dahi; müvekkili olan şirketin yazılı delil ile sabit olduğu üzere %51 hissedarı olduğu Sanar’da meşru hissedarlık haklarının tanınması için yasal yollara başvurabilmesi adına terkin ve tasfiye edilen şirketin ihyası zorunlu olduğunu, zira müvekkili olan şirketin ihyası istenen şirket aleyhine açacağı davada taraf teşkilinin sağlanması için şirketin ihyası gerektiğini, bu kapsamda, müvekkili olan şirketin huzurda görülmekte olan şirketin ihyası davasını açmakta hukuki yararı bulunduğu açıkça ortada olduğunu, kaldı ki; —– uyarınca da, gizli ortaklık durumunun tespiti amacıyla aleyhine dava açılan şirketin sicilden terkin edilmiş olması durumda, öncelikle şirketin ihyasının gerektiği açıkça belirtildiğini tüm bu nedenlerle —— sicil numarası ile kayıtlı ——– ihya edilerek tescili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı—- vekili cevap dilekçesinde özetle; ihyası istenen——- tasfiye ve terkin işlemlerinin usule ve yasaya uygun şekilde gerçekleştirilerek tamamlandığı, dolayısıyla davacının huzurdaki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı ve dava şartı yokluğundan huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —— usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olup davaya karşı cevap dilekçesi vermemiş ve duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkememizce——– ilgili olarak,
a) Şirketin hangi nedenle, hangi usulle, hangi yasal düzenleme gereği, hangi tarihte terkin edildiğinin,
TTK’nun 547.maddesi uyarınca tasfiye sonucu terkin edilmiş ise;
b) Şirketin terkin edilmeden önceki ortak ve yetkilileri ile varsa tasfiye memuru ya da memurlarını ve merkez ve şube adreslerini gösterir şekilde tescil tarihinden terkin edilmesine kadar tüm sicil kayıt örneğinin,
c) TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca terkin edilmişse,
Terkin edilmeden önce terkin edilen şirkete, şirket yetkililerine ya da ortaklarına şirketin terkin edileceği ihtarını bildirir tebligat yapılıp yapılmadığının bildirilmesi ile birlikte
d) Terkinle ilgili tüm belge örneklerinin
e) Sanar ——- ait terkinden önce merkez ve şube adresleri ile ortak ve yetkililerini gösterir ticaret sicil kayıt örnekleri ve——- ticari kayıtları celp edilerek istenilmiştir.
Dava, ticaret sicilinden terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalktığı iddia edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Bu duruma göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a)Öncelikli olarak davacının işbu davayı açmakta güncel hukuki yararı bulunup bulunmadığı,
B)Dava konusu şirketin davalı tasfiye memuru tarafından usule aykırı olarak terkin edilip edilmediği,
c)Şirketin ihyasının gerekip gerekmediği noktasında toplandığı tespit olunmuştur.
TTK’nin”Ek tasfiye” başlıklı 547.maddesi “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.
(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir. ” hükmünü haizdir.
İhya davasını açmakta hukuki yarar bulunmalı, bunun için tam olmasa da kanaat uyandırıcı bazı delillerin varlığı aranmalıdır. Hiçbir neden ve açıklama gösterilmeden, bir kanıt sunulmadan, soyut nedenlere dayalı ihya isteminde bulunulması halinde hukuki yararın bulunmadığının kabulü de gerekir. Masraf ve zaman gerektiren ihya, gerçek amacına uygun, inandırıcı nedenlere dayanmalıdır.
Davaya hukuki dayanak olan TTK. 547 md.sinde; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin sonuçlandırılmasına münhasır olarak yeniden tescilin talep edilebileceği düzenlenmiştir. Mevcut yasal düzenlemeye göre tasfiyeden sonra somut bir şekilde yapılması gereken işlemlerin varlığı tespit edilmeli ve bu işlemlerin yapılması için de yeniden tescil zorunlu olmalıdır.
Davacının ileride açacağını belirttiği davaların görüleceği mahkemeden ihya davası için yetki ve süre istediği takdirde mahkemenin tensip kararı ile dahi bu talebi karara bağlaması da mümkündür.
Soyut, belirsiz, ileride açılacak davalar için ihya kararı verilmesi mümkün olmayıp, muhtemel davalar için yapılan yeniden tescil talebinde; TTK.’ nun 547. maddesi hükmü ve yerleşik —– kararındaki kıstaslar dikkate alındığında davacının dava tarihinde hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla, hukuki yarar dava koşulu olup, mahkeme dava şartlarını re’sen incelemekle görevli olduğundan, hatta, hukuki yararın sadece dava tarihi itibariyle değil, dava devam ettiği sürece ve hükmün kesinleşmesine kadar devamı da gerekeceğinden, HMK’nın 114/1-h ve 115/1-2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM (Yukarıda açıklanan nedenlerle):
1-)Hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 54,40 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı —– kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne, davalı —- yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2020