Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/657 E. 2021/928 K. 26.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/657 Esas
KARAR NO: 2021/928
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/08/2020
KARAR TARİHİ: 26/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, mülkiyeti kendisine ait olan — plakalı, aracını satmak için davalı davalı şirket çalışanı olduğunu düşündüğü — vekaletname verdiğini,—, müvekkili şirket tarafından kendisine verilen vekaletnameye istinaden davalı şirket —— plakalı aracın satış işlemlerini gerçekleştirdiğini, aracın satış işlemi gerçekleştirilmiş olmasına rağmen bugüne kadar araç bedelinin müvekkili şirkete ödenmediğini. müvekkili şirket tarafından —- tutarında kesilmiş fatura bedelinin ödenmemesi üzerine davalı şirketten araç bedelinin tahsili için —-Yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini, Söz konusu ihtarnamenin davalı şirkete tebliğ edildiğini, cevaben gönderilen —- numaralı ihtarnamesi ile araç bedelinin nakit olarak ödendiğinin bildirildiğini, ancak herhangi bir ödeme belgesi ibraz edilemediğini, alacağın tahsili amacıyla davalı borçlu aleyhine —-Numaralı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, —- isimli kişinin, satış işleminin gerçekleştirildiği dönemde davalı şirketin veya davalı şirket ile iş ilişkisi olan başka bir şirketin çalışanı olma ihtimalinin yüksek olduğunu, davalı şirketin, herhangi bir bedel ödemeksizin kendi adına aracın devrini yaptırmış olduğunu, yapılan satışın gerçek bir satış olmayıp muvazaalı ve son derece kötü niyetli bir satış olduğunu, — ve davalı şirket yetkilileri aleyhine —–numaralı dosyası üzerinden şikâyet gerçekleştirildiğini, soruşturmanın halen devam ettiğini, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın, itirazın iptal davasını açması için öngörülen —- yıllık hak düşürücü süre içerisinde bu davayı açmadığını, müvekkili şirket tarafından alacaklı firmadan satın alınan —— firmaya araç satış sözleşmesinin yapıldığı tarihte noterde nakit olarak ödendiğini, —– çekicinin noterden satışının yapıldığını, noterde düzenlenen satış sözleşmesine istinaden aracın bedeli olan—–noterde nakit olarak ödendiğini, noter satış ———-bu durumun ——taraflarca imzalandığını, aracın faturasının da aracın satış tarihinden——– olarak gösterildiğini, resmi satış senedi hükmünde olan noterlik belgesinin aksini savunan bu durumun eşdeğer bir belgeyle ispatlanması gerektiğini tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —– icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—-esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine —- tarihinde genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, —- tarihinde davalı/borçlunun ödeme emrine itiraz ettiği, dosyanın —- tarihinde yenilenerek ——– sayılı numarasını aldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Davacı —-tarafından ibraz edilen ——ibraz edilmediği,—— sunulan —- ise yaptırılmamış oldukları, Davacı—- lehine delil olabilme niteliğinin bulunmadığı, ticari defter kayıtlarında ——bedelli araç satış faturasının kayıt altına alındığı ve bu kayıt nedeniyle, ———–alacaklı durumda bulunulduğu ve bu alacağın—– ticari defter kayıtlarında da mevcudiyetini koruduğu davalı şirketin ticari defter ve dayanak belgelerini bilirkişi incelemesine ibraz etmediği, Davacı ——— mükellefi olduğu—- beyanıyla, ticari defter kayıtlarına aykırılık teşkil etmeyecek şekilde —- üzerinden davalı şirkete mal satımı olarak beyan edildiği, buna mukabil olarak, —- beyanlarında, işbu faturaya ilişkin bildirimde bulunulmadığı, Davalı——- sunulmamış olması nedeniyle —- —– karşısındaki uyumluluk durumu tespit edilemediği, —– olduğu ve aralarında —–kaynaklı bir Ticari İlişki bulunduğu, bu kapsamda, davacı şirketin maliki bulunduğu, —- nitelikli aracını,—- tarafından temsil edilen davalı —-satmış bulunduğu, ———- hali hazır durumu ile satarak bedelini tamamen aldığını ve aracı teslim ettiğini, alıcının bu aracı hali hazır durumu ile görüp beğenerek ve bedelini tamamen ödeyerek teslim aldığını beyan ve kabul eder.” şeklinde düzenlenmiş olduğu, davacı şirketin aktifinde kayıtlı bu aracın Şirket aktifinden düşümünü teminen davalı şirket adına —— Davalı Şirket adına —–olarak beyan etmiş bulunduğu, davacı şirketin incelenen ticari defterlerinde davalı şirket adına borç kaydedilmiş işbu faturaya ilişkin olarak davalı şirketten yapılmış bir tahsilat kaydına rastlanılmamış olup, davacı Şirketin davalı Şirketten tek bir faturadan kaynaklı olarak —– Alacaklı durumda bulunduğu ve bu Alacağın incelenen Ticari Defter kayıtları itibarıyla — sonunda da mevcudiyetini muhafaza ettiği, davacı şirketçe davalı şirkete —– ihtarnameye cevaben davalı şirketçe gönderilen —- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile araç bedelinin nakit olarak ödendiğinin bildirildiği, ancak ihtarname ekinde herhangi bir ödeme belgesinin ibraz edilemediği davacı Şirket Vekilinin dosyaya sunduğu ——- incelendiğinde, ifadeyi veren Davalı şirket yetkilisi——unvanlı şirketin yetkilisi olduğunu, —şahsının ve şirketinin bir ilgi ve alakası bulunmadığını, —- yapan işyeri yetkilisi —- isimli şahıstan devir aldığını ve aracın parasını—– isimli işyerine ödediğini, bahsi geçen şikayetçi firmanın hesabına göndereceğini, fakat hesaplarının hacizli olduğu ve bu yüzden parayı —-şahsa verdiğini, —– verdiğini, —- isimli işyerinin hali hazırda aktif olmadığını ve işyerinin kapandığını, —– isimli şahsın açık kimliğini ve adresini bilmediği” şeklinde beyanda bulunduğunun görüldüğü davacı şirketin noter araç satış sözleşmesine dayalı olarak davalı şirket adına düzenlemiş olduğu ve ticari defterlerinde borç kaydettiği araç satış fatura bedeli olan — faturaya ilişkin herhangi bir ödeme belgesini ibraz etmeyen ve sadece —- Sözleşmesine dayanan davalı şirketten talep edip, edemeyeceği hususunun mahkemenin takdirinde olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Dava konusu alacağın dayanağını teşkil eden —-yevmiye numarasıyla numaralı araç satış sözleşmesi ile satıldığı ve bedeli olan —- ödendiğinin sözleşmede yazılı olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davacı taraf resmi senet niteliğinde olan araç satış sözleşmesinde araç bedelinin tamamen ödendiği yazılı ise de araç bedelinin hiç ödenmediği iddia etmiş ise de resmi senedin aksinin ancak kesin delil ile kanıtlanması gerektiği bu bağlamda davacı tarafın resmi senedin aksine ödeme yapılmadığı hususunun kesin delil ile ispatlanamadığı mahkememizce değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında düzenlenen ve inkar edilmeyen araç satış sözleşmesine göre davacı tarafa ait —— plaka sayılı aracın davalı tarafa satıldığı , bedelinin ödendiği hususunun noter senedinde yazılı olduğu, resmi senet niteliğinde olan araç satış sözleşmesinin aksinin ancak kesin delil ile kanıtlanabileceği, davacı tarafın bu yönde dosyaya kesin delil niteliğinde herhangi bir delil sunamamış olması nedeni ile sübuta ermeyen davanın reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. davalı taraf cevap dilekçesinde kötüniyet tazminat talebinde bulunmuş olup, davacı takipte her ne kadar haksız ise de kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair karar verilmiştir.——–
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davalı lehine kötü niyet tazminat şartlarının oluşmadığından talebin REDDİNE,
3- Karar harcı 59,30 TL den başlangıçta peşin olarak yatırılan 891,49 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 832,19 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 10.395,26 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ———-Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/11/2021