Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/653 E. 2022/70 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/653 Esas
KARAR NO: 2022/70
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/08/2020
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;——- tarihinde faaliyete başlamış olduğunu, müvekkili şirketin, davalı şirketinin —– sözleşmeyi — ticari koşulları tek taraflı esaslı değiştirmesi, müvekkili bayiden aşırı yararlanarak ——– sebep olması, nihayetinde sözleşmenin devamının çekilemez hal almasıyla, aralarındaki sözleşmeyi — hükümlerine dayanarak — tarihinde haklı gerekçelerle fesih etmiş olduğunu, sözleşmede yer alan bayi yükümlülüklerinin; bayii — ödeyeceği, bayi, aylık —- ödeyeceği,—– uygun işyerinde faaliyet göstereceği, — göndereceği—-sergileyecek ve satışını gerçekleştirecek bunun karşılığında davalıdan —– kazanacağı, bayilik veren ——– herhangi bir teminat almaksızın —- sağlanacağı, — maliyetini ortadan kaldırmak, — maliyetli araç tedariki sağlayarak ticari kazanç sağlamak, –satışları sonrası bayiye — ödemesi yapmak özetle, bayiliğe yatırım yapmanın temelinin davalının bayiye sağlayacağı — araç sistemi olduğunu, müvekkili şirketin, akdolunan sözleşme gereği yükümlülüklerine harfiyen ve eksiksiz uyarak; modern —-marka standartlarına uygun hizmet vermek için yatırım yaptığını, bayilik bedeli olarak belirlenen —– tarihleri arasında düzenlenen aylık faturaları karşılığında ödeyerek yerine getirdiğini, aidat bedellerinin —- ay sonra ödenmeye başlanmasının gerekçesinin, davalı tarafından yeni ——– aşamasında destek olmak adına — ay aidat bedeli alınmaması kararı olduğunu, her ne kadar sözleşme tarihi — olsa da tarafların sergilediği irade gereği sözleşmenin yürürlülük tarihinin — olduğunun kabul edilmekte olduğunu, — tarihinde faaliyetine başlayan müvekkili şirkete davalının ilk —–araç sevkiyatı olarak —- olduğunu, akabinde araçların satılmaya başlandığı ve müvekkili şirketin komisyon kazanmış olduğunu, devamında araçların kısa sürede —– müvekkili işyerinden çekildiğini, sözleşme gereği yeni araçlar talep edildiğinde, davalı şirketin bundan böyle bir ek teminat olmadan — araç gönderilmeyeceği, sistemin ve ticari koşulların tek taraflı olarak değiştirildiğini tüm bayilerine deklare ettiğini, bayilik yapılan —– aylık süreç içerisinde davalı şirketin müvekkili bayiye defalarca talep etmesine rağmen bir daha ——araç göndermediğini, sözleşmenin temelinin bayiye —–araç göndererek stok maliyetini azaltma üzerine kurulu olduğunu, davalının tek taraflı olarak sözleşme koşulunu değiştirmesiyle müvekkili bayinin yaptığı yatırımı —–edemediği gibi zarara uğrayarak ticaretten çekilmek zorunda kaldığını,—- yapılana kadar göz boyanarak ticari kazanç —– çizildiğini, bayiler adeta iştahlandırılarak bayilik bedeli ve aidat ödemeleri yaptırılmış, ——– kurdurulmuş olduğunu, müvekkili şirketin üstün olanın baskısını ve dayatma zihniyetini çekmek zorunda kalarak bayilik süresi boyunca aidat bedellerini de ödemek zorunda kaldığını, ekonomik anlamda sömürülen taraf olan bayi müvekkile uygulanan baskı rejiminin adının aşırı yararlanma olduğunu, yaşanan bu hukuka aykırı ve dayatmacı durum neticesinde müvekkili şirketin, davalı tarafa bu durumun kendisi için çekilemez hal aldığını, yapılan yatırımın amorti edilemeyeceğini ve kazanç sağlamayacağını gerekçe göstererek fesihten başka çaresi kalmadığını belirtmek suretiyle görüştüğünü, davalı tarafın da yol göstererek, müvekkili şirkete istedikleri kalıpta fesih yazısını yazdırmak suretiyle, bayilik sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından — tarihinde baskı altında fesih olunduğunu, müvekkili şirketin– süreceği inancı ile bayilik sözleşmesine —- aidat ödediğini, yatırım yaparak harabe bir binayı marka standartlarına uygun hale getirdiğini ve sadece —ay bayilik yaprak ticaretten çekildiğini ve yapılan yatırımın halen borçlarını ödemekte olduğunu iddia ederek, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete peşinen ödenmiş olan ——tarafından — kullanılmayan süresine isabet eden kısmının haksız fiilin fesih tarihinden itibaren — hesaplanarak, davalıdan tahsil edilmek üzere şimdilik— davalıdan tahsiline, — cinsinden ödenen aidat bedellerinin haksız fiilin fesih tarihinden itibaren —birlikte hesaplanarak, davalıdan tahsil edilmek üzere şimdilik —-cinsinden ödenen aidat bedellerinin haksız fiilin fesih tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte hesaplanarak, davalıdan tahsil edilmek üzere şimdilik —- davalıdan tahsiline, sözleşmenin haksız fiil neticesinde fesih olunması gerekçesiyle ticari işletmenin kapanması göz önüne alınarak, yaşanan ticari emek kaydı ve –emek kaybı nedeniyle ——Manevi Zararın Haklı fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, bilirkişi raporu ile ortaya çıkacak rakama ve fazlaya dair dava, hak ve taleplerinin saklı tutulmasına, Yargılama Giderleri ve Vekalet Ücretinin Davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile—–tarihinde imzalanmış olup, talep etmiş olduğu iddialara ilişkin zamanaşımı dolmuş olduğundan öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketin ——– markası ile kurumsal ikinci el araç alım satım faaliyetlerinde bulunmakta olup, ikinci el araç — olarak yürüterek, ekspertizleri yapılmış ve —- — satarak ikinci —-güvenilirliği sağlamak amacıyla kurulmuş bir şirket olduğunu,——satıcıları ile belirlediği standartlar kapsamında—- satım sistemi olup, bu sistemde yetkili satıcılar, ekonomik ve fiziksel büyüklüklerine göre —– değerlendirilmekte ve her sınıfa uygulanan standartların farklı olduğunu, müvekkili şirket tarafından kurulan bu sisteme giriş ve sistemde kalmak için belirli giriş ücretleri ve aidatlar bulunmakta olup, alınan bu bedellerin sistemin yürütülebilmesi için gerekli olan harcamaların karşılanmasında kullanılmakta olduklarını, davacı şirketin, —- tarihli — —— olduğunu, söz konusu —- alım satımı ve yetkili satıcılık standartları ile ilgili olup, tarafların hak ve yükümlülüklerinin bu sözleşme ile belirlenmiş olduğunu, bu sözleşmeye göre yetkili satıcının, ——ve harici kaynaklardan temin edeceği ikinci el araçları, —- standartlara uygun olarak son kullanıcılara satacağını, satılan araçların, o gün henüz yasal mevzuatta olmayan şekilde garantili olarak satılacağı, satıştan önce ekspertizi yapılacak ve oto kuaför hizmeti verileceği olup, amacın ikinci el araç alım satımında yeni bir —–geliştirmek olduğunu, davacının dava dilekçesinde belirttiği —– ilişkin bir yükümlülük sözleşmenin herhangi bir maddesinde düzenlenmemiş olduğunu, davacı taraf, olmayan bir taahhüdü var gibi göstererek mahkemeyi yanıltmaya çalışmakta olduğunu, anlaşıldığı kadarıyla davacı tarafın yetkili satıcılık —- kendisine maliyetsiz araç temin edilmesi, kendisinin de bu araçları satarak —-kazanması olarak değerlendirmekte olup, bunun gerçek olmadığı böyle bir sistemin hiç var olmadığının yapılacak yargılama sonucu tespit olacağını, —- sözleşmenin davacı tarafça incelenmiş ve değerlendirilerek imzalanmış olduğunu, davacının basiretli tacir olarak akdettiği sözleşmelerle yüklendiği edimleri yerine getirme mükellefiyeti altında olduğunu, davacının, —– sistemine girerken bu sistemin getireceği makul faydaları değerlendirdiğini ve yükümlülükleri ile kıyaslayarak kabul etmiş olduğunu gerek giriş ücreti gerekse aidatların, müvekkili şirket tarafından oluşturulan —- sisteminden davacının faydalanması için alınan ücretler olup, davacının—- imzaladığı anda bu sisteme gireceğini ve bunun için gerekli olan maliyeti kabul ettiğini beyan etmiş olduğunu, davacı tarafın bu giriş bedeli ve aidatlarını bilmesine rağmen sonrasında bunları aşırı yararlanma olarak göstermesinin hukukta bir karşılığı olmadığının açık olduğunu, davacıya reklam desteği verilmiş, araçlarını kurumsal bir marka altında satma imkânı getirilmiş olup, davacının bunlardan yaralanmamış olmasının müvekkili şirketin değil, davacının ticari kararı olduğunu, sözleşme ve eklerinde — verilmesinin tamamen — takdirinde olduğu ve imkân olduğu takdirde — uygulaması yapılabileceği belirtilmiş olduğunu, burada — araç verileceğine ve bunun—- yükümlülüğü olduğuna dair herhangi bir madde ya da hüküm bulunmadığını, Müvekkili şirketin mülkiyetinde olan araçların hangi şartlarda —–olarak verilebileceğinin belirlenmesi hakkının da müvekkili şirkete ait olduğunu, Mülkiyetindeki bir aracın ——olarak verilmesi esnasında oluşabilecek zarara karşılık teminat talep edilmesinin sözleşmenin aşırı ağırlaştırılması olarak değerlendirilmesinin hukuki bir karşılığı olmadığı gibi, taahhüt edilmeyen bir edimin—–gibi gösterilerek yönlendirilmeye çalışılmasının da yine Mahkemenin takdirinde olduğunu, Davacı tarafın ——ve sair surette araç temin etme yükümlülüğünün ihlal edildiğini iddia etmekte olup, bu iddianın tamamen asılsız olduğunu, sözleşme ile yüklenilen bir —–araç verme Mecburiyetlerinin bulunmadığını, sözleşmede bayi tiplerine bağlı olarak ——araç verilebileceğinin öngörülmüş olduğunu, müvekkili şirketin —–araç verme konusunda bir yükümlülüğü olmamasına rağmen davacıya destek olma amacıyla —– araç temin edilmiş olduğunu, daha önce —–araç temin ettikleri bir yetkili satıcının güveni kötüye kullanma suçunu işlemesi sonrası müvekkili şirketin,—-değiştirmiş ve —- araç verilebilmesi için yetkili satıcılarından banka teminat mektubu talep etmeye başlamış olduğunu ve bu durumun bir —– yetkili satıcılara bildirilmiş olduğunu, yetkili satıcıların neredeyse tamamının bu teminat mektubunu verdiğini ve —araç almaya devam ettiklerini, ancak davacı tarafın teminat mektubu vermekten imtina ettiğini, bu nedenle de davacıya —–araç verilmesi mümkün olmadığını, davacının kendi yol açtığı bir nedene dayanarak talepte bulunması en temel hukuki ilkelere dahi aykırı bir durum olduğunu, taraflar arasında imzalanmış olan —tarihli —- yazılım üzerinden veya ——— tüm duyuru ve sirkülerlerin bu sözleşme’nin eki ve ayrılmaz parçası olduğunu, bunlara eksiksiz ve harfiyen uyacağını ve geciktirmeksizin uygulayacağını kabul, beyan ve taahhüt eder.” müvekkili şirket tarafından gönderilen sirkülerler, — parçası olup, davacı tarafın —- tarihinde bayilik sözleşmesini imzalamakla bu şartı kabul etmiş olduğunu, müvekkili şirketin elinde bulunan ikinci el araç listesini tüm satıcılarına yayınlamakta olduğunu, dileyen yetkili satıcının, yayınlanan bu araçları kendileri için özel belirlenen — temin ederek bedelini — vadelerde ödeyebilmekte olduklarını,—– göre davacı tarafın, müvekkili şirketin temin ettiği araçları alabileceği gibi, içerisinde bulunduğu sistemin aradığı şartlara haiz araçları başka kaynaklardan temin ederek sistem üzerinden satma hakkına sahip olduğunu, ancak dava dilekçesinden anlaşıldığına göre davacının tek amacının ——araç alarak herhangi bir çaba ve masraf sarf etmeden araç satmak ve komisyon geliri elde etmek olduğunu, davacının yaptığı araç satışları incelendiğinde gerekli mali kaynakları ayırmaması nedeniyle çok az satış yapabildiği, bazı aylarda internet sitesinde araç dahi sergilemediği/sergileyemediğinin görüleceğini, Davacı tarafın satış için gerekli ekibi oluşturmamış, sadece müvekkili şirketten gelen reklam desteği ile araç satmaya çalışmış olduğunu, davacı tarafın dahil olduğu sistemin gereklerini yerine getirmemiş, imzaladığı sözleşmenin şartlarını uygulamamış olduğunu, davacı taraf satın aldığı araçların bedellerini ödemek için bankalar aracılığıyla tanımladığı—-sınırlandırmış olup, bu limitle en fazla — araç alınabileceği açık olmasına rağmen davacı tarafın —yetkili satıcılığı yürütebilmek için gereken çabayı sarf etmemiş olduğunu—-de anlaşılacağı gibi, davacının sadece ——almak ümidi içerisindedir ki, bu durumun imzaladığı yetkili satıcılık sözleşmesine aykırı olduğunun ortada olduğunu, davacı taraf, —-sistemden ayrıldığını, bunun nedeninin ise müvekkil şirketin uygulamalarından zarar görmeleri olduğunu iddia etmekte olduğunu, davacının iddiasının aksine söz konusu firmalardan iki tanesi ile olan yetkili satıcılık sözleşmesi şirket tarafından fesih edilmiş olduğunu,—- anlaşarak sözleşmenin fesih edilmiş sadece davacı ve bir başka firma ile uyuşmazlık yaşanmış olup, bu durumu bayilik sistemi içinde çok büyük bir uzlaşmazlık olarak sergilemenin ve gerçek dışı bilgiler kullanarak ticari sırların da yer aldığı konulara değinilmesinin dava açısından bir sonuç yaratmayacağı aynı zamanda müvekkilinin ticari itibarını zedelemeye yönelik hareketler olduğunun aşikar olduğunu, davacı tarafın, basiretli tacir olarak imzaladığı yetkili satıcılık sözleşmesinin hükümlerini aradan —-geçtikten sonra ağırlaştırıldığı iddiasının kabul edilemeyeceğinin açık olduğunu, müvekkili şirketin, davacı ile olan ticari ilişkisinde herhangi bir şekilde —- tarihli yetkili satıcılık sözleşmesi hükümleri dışına çıkmamış olduğunu, yetkili satıcılık ilişkisinde vade, ödeme şekli vb hükümlerin zaman içinde ekonominin şartlarına uygun olarak değişebileceği dikkate alındığında sözleşme şartlarının değiştirilmesi ya da ağırlaştırılmasının söz konusu olmadığı gibi, sözleşmenin sadece teminat talep edilmesi şeklinde güncellenmesi ile işlem temelinin çökmeyeceğinin de açık olduğunu savunarak, haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini, Yargılama Giderleri ve Vekalet Ücretinin Davacı üzerine bırakılmasını talep ve beyan etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında kurulan sözleşme kapsamında uğranılan zararın tazmini için açılan tazminat davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle;” davacı şirketin —– yıllarına ait ticari defter ve belgelerinin incelendiğini, defterlerin açılış ve kapanış kayıtlarının yasaya uygun olduğunu, davacı şirket kayıtlarından davacı şirketçe davalı şirkete yapılan ödemelerin; —- olduğunun tespit edildiğini, davalı şirketin —– yıllarına ait ticari defter ve belgelerinin incelendiğini, defterlerin açılış kapanış tasdiklerinin yasaya uygun yapıldığını, Davalı — kayıtları muvacehesinde; davacı şirketçe huzurdaki davaya konu edilen, —– aidat ücretinin davalı şirketçe düzenlenen faturalar karşılığı davacı şirketçe ödendiği ve davalı şirket ticari defterlerine kaydedildiklerinin tespit edildiğini, taraflar arasında —- akdedildiğini, sözleşmenin —sözleşmenin imza tarihinden itibaren — yıllık süre için akdedildiği, bu sürenin sonundan —- günü öncesinde taraflardan biri sözleşmeyi sona erdirdiğini yazılı olarak ihbar etmedikçe sözleşmenin — yıl daha uzayacağı, sözlesme süresinin en fazla — —-olabileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmede davalının, davacıya —- araç gönderme borcu altında olduğu, varsa şartları, ne zaman ve kaç adet gönderileceği vs. Hususlar, açık bir hüküm şeklinde düzenlenmediğini, davacının fesih iradesinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususunun değerlendirilmesinde, taraflar arasında —tarihinde, adi yazılı şekilde —- kurulduğu, sözleşmeye göre davacının —- olduğu, sözleşmede davalının, davacıya —–araç gönderme borcu altında olduğu, varsa şartları, ne zaman ve kaç adet gönderileceği vs. hususların, açık bir hüküm şeklinde düzenlenmediği; sözleşmenin değerlendirilmesi neticesinde uzmanlık alanı kapsamında davacının iddiasının ispatlanıp ispatlanmadığı, davacının haklı nedene dayalı olarak fesih hakkını kullanıp kullanmadığı hususunda değerlendirme yapmanın mümkün olmadığı; ancak davacının, sözleşmeyi fesih —- iradesini haklı nedene dayandırıp dayandırmadığı bakımından önem—— özerkliğinin bir sonucu olarak haklı bir sebep olmadan da tek taraflı bozucu yenilik doğuran bir irade beyanıyla kullanılabilen fesih hakkına engel olunamayacağı” kabul edildiği, bu karar uyarınca davacının fesih hakkı bakımından haklı nedenin aranıp aranmayacağı, bu husus bakımından uzman bir bilirkişinin değerlendirmesinin gerekip gerekmediği hususunun Mahkeme’nin takdirinde olduğu. Davacının davalıya —- sözleşmenin feshinden sonraki dönemine isabet eden kısmın — göre faiziyle birlikte hesaplanması, şimdilik— tahsili yönündeki talebin değerlendirilmesi:— maddesinde davacının sözleşme süresince belirlenen ve —bedelini davalıya ödeyeceği;——aidatın ödeneceği hususlarının kararlaştırıldığı, mali inceleme neticesinde davacının, davalıya giriş ücreti olarak ——ödediğinin tespit edildiği, taraflar arasındaki sözleşme, “sürekli edimli borç ilişkisi” olup bu sözleşmelerin feshi, ileriye etkili şekilde hüküm doğuracağından, yani feshin işlemiş ifa süresi için sürekli ilişkiyi sona erdirmeyeceği ve feshin geçerli olacağı ana kadar doğan borçlara etki etmeyeceği, eğer Mahkemece davacı tarafından sözleşmenin — tarihinden feshedildiği ——— sözleşmenin beş yıl ayakta kalacağına inançla ödemediği kabul edilirse süresinden önce sözleşmenin feshedilmiş olması halinde bu bedelin davalıdan istenemeyeceği kanaatine varılabileceği, ancak eğer Mahkemece aksi yönde karar verilecek olursa bu halde sözleşmenin — tarihleri arasında yürürlükte kaldığı; —maddesinde sözleşme süresinin en fazla — olabileceği kararlaştırıldığından sözleşmenin bitiş tarihinin — olduğu, giriş ücreti olarak davalıya ödendiği tespit edilen—- tarihi arasında kalan kısmı olan —- için fesih nedeniyle iadenin istenebileceği, bu kapsamda iade edilecek kısmın— olarak hesaplandığı, sözleşmenin feshi tarihi olarak — kabul edilecek olursa bu tarihte sözleşmenin sona ermesi sebebiyle davacıya iadesi gereken —- olarak davalının malvarlığında zenginleşme oluşturduğu, —- hükmünce ise davalının iade borcunda temerrüde düşmesi için temerrüt ihtarının gerektiği, temerrüt ihtarı niteliğinde olan ve davacı tarafından davalıya —- yevmiye numaralı ihtarnamede davalıdan iadenin yerine getirilmesinin talep edildiği görülmekle ihtarnamenin davalıya ne zaman tebliğ edildiğinin anlaşılamadığı, dolayısıyla faiz hesaplamasının yapılamadığı,— cinsinden ödenen aidat bedellerinin fesih tarihinden itibaren—- yönündeki talebin değerlendirilmesi: sözleşmenin ayrılmaz parçası kabul edilen —aidatın ödeneceğinin kararlaştırıldığı, eğer Mahkemece davacı tarafından sözleşmenin — tarihinden feshedildiği —edilecek olursa sözleşmenin —- yürürlükte kaldığı, bu süre için davacının aylık ödemesi gereken aidat borcunun —- olduğu, ancak mali incelemede davacı tarafından aidat ücreti olarak —- davalıya ödendiğinin tespit edildiği, davacının, sözleşmenin feshi ileriye etkili olduğundan ve fesih anından önceki borçlara feshin etki etmemesi sebebiyle davalıdan bu açıdan iade alacaklısı olmadığı, — ödenen aidat bedellerinin fesih tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte hesaplanması, şimdilik —- tahsili yönündeki talebin değerlendirilmesi: sözleşmenin ayrılmaz parçası kabul edilen —– aidatın ödeneceğinin kararlaştırıldığı, eğer —- tarihinden feshedildiği —- kabul edilecek olursa sözleşmenin —yürürlükte kaldığı, bu süre için davacının aylık ödemesi gereken aidat borcunun — olduğu, mali incelemede davacı tarafından aidat ücreti olarak —yanında ayrıca —-de davalıya ödendiğinin tespit edildiği, ancak davacının sözleşmenin kurulmasıyla sonlanması arasında davalıya zaten —– aidat ödeme borçlusu olduğu anlaşıldığından davalıya ödendiği tespit edilen —- davacının —- ödeme borcunun kapsamında kaldığı; davacının, sözleşmenin feshi ileriye etkili olduğundan ve fesih anından önceki borçlara feshin etki etmemesi sebebiyle davalıdan bu açıdan iade alacaklısı olmadığı, davacının manevi tazminat talebinin değerlendirilmesi: sözleşmenin, davalının haksız fiili neticesinde fesholunmasıyla ticari işletmenin kapanması dolayısıyla ticari emek kaydı ve—-manevi zararın fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilinin talep edildiği; somut olayın özelliği gereğince —- şartlarının oluşup oluşmadığı, —— gereğince manevi zararın-kusurun-illiyet bağının bulunup bulunmadığı, üzüntü kişilik hakkının ihlali sonucu oluşması gerektiğinden davacının —-nedeniyle kişilik hakkının zedelenip zedelenmediği, bunun ispatlanıp ispatlanmadığı hususunu takdirin, münhasıran Mahkeme’ye ait olduğu; Davalının zamanaşımı def’i bakımından değerlendirme: Davalı, sözleşmenin —- tarihinde imzalandığını, tazminat davasında zamanaşımının dolduğunu ifade ederek zamanaşımı def’ini ileri sürmüş olup haksız fiil nedeniyle manevi tazminat talebi bakımından: Davacı, davalının fiilleri neticesinde sözleşmeyi — tarihinde feshettiğini belirtmiş ve huzurdaki davayı da —- tarihinde açtığından —- zamanaşımının dolmadığı, sözleşme gereğince ödenen bedelin iadesi talepleri bakımından: ödenen bedelin iadesi bakımından sebepsiz zenginleşme kapsamında—– zamanaşımının dolmadığı,” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda özetle; ” Kök Raporun hazırlanması aşamasında incelenen davalı şirket ticari defter kayıtları ile davacı şirket kayıtları karşılaştırıldığında, tarafların birbirlerine düzenlediği faturaların her iki tarafında ticari defterlerinde kayıtlı bulundukları, ancak tahsilat/tediye kayıtları yönünden davacı şirket kayıtlarının davalı şirket kayıtlarıyla örtüşmediği, davalı şirketin dayanaklarıyla uyum içinde tahsilat/tediye kayıtlarını yaptığı, davacının ise kasadan toplu ödemelerle hesap bakiyelerini kapattığı, dolayısıyla tahsilat/tediye kayıtları yönünden davacı şirket ticari defter kayıtlarına itibar edilemeyeceği, dayanaklarıyla uyum içinde olan davalı şirket kayıtlarına itibar edileceği, Davacı şirket tarafından ibraz edilen—– ticari defterlerinin noter açılış ve yasa gereği yapılması zorunlu yevmiye defter noter kapanış onamalarının usul ve yasaya uygun olarak yasal sürelerinde yaptırılmış oldukları, kayıt nizamı bakımından —- muhasebe sistemi uygulama genel tebliğlerine uygun ve dayanak belgeleriyle uyum içinde oldukları ve de birbirlerini teyit ettiklerinin görüldüğünü, davacı şirkete ait —- ticari defterlerinin, —–lehine delil niteliğinin bulunup bulunmadığının mahkemece değerlendirilebileceği, davacı şirketçe davalı şirkete yapılan ödemelerin —– ücret iadesine ilişkin faiz hesabı bakımından davacı tarafından davalı —-yevmiye nolu ihtarnamenin tebliğ şerhinden——arihine kadar işlemiş faizin mali bölümde hesaplandığı üzere —- olabileceği, davacının fesih iradesinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususunun değerlendirilmesi: taraflar arasında —- kurulduğu, sözleşmeye göre davacının—– olduğu, sözleşmede davalının, davacıya ——araç gönderme borcu altında olduğu, varsa şartları, ne zaman ve kaç adet gönderileceği vs. hususların, açık bir hüküm şeklinde düzenlenmediği; sözleşmenin değerlendirilmesi neticesinde uzmanlık alanı kapsamında davacının iddiasının ispatlanıp ispatlanmadığı, davacının haklı nedene dayalı olarak fesih hakkını kullanıp kullanmadığı hususunda değerlendirme yapmanın mümkün olmadığı; ancak davacının, sözleşmeyi fesih—-iradesini haklı nedene dayandırıp dayandırmadığı bakımından önem taşıyan —-“irade özerkliğinin bir sonucu olarak haklı bir sebep olmadan da tek taraflı bozucu yenilik doğuran bir irade beyanıyla kullanılabilen fesih hakkına engel olunamayacağı” kabul edildiği, bu karar uyarınca davacının fesih hakkı bakımından haklı nedenin aranıp aranmayacağı, bu husus bakımından uzman bir bilirkişinin değerlendirmesinin gerekip gerekmediği hususunun mahkeme’nin takdirinde olduğu, davacının davalıya — sözleşme için peşin olarak ödediği— feshinden sonraki dönemine isabet eden kısmın — faiziyle birlikte hesaplanması, şimdilik —tahsili yönündeki talebin değerlendirilmesi, mali inceleme neticesinde davacının, davalıya giriş ücreti olarak — ödediği tespit edilmekle ve —- maddesinde marka giriş bedelinin fesih halinde iade edilmeyeceğinin taraflarca kararlaştırıldığı görülmekle birlikte bu sözleşme hükmü gereğince bu bedelin iade edilip edilmeyeceği yönündeki yorumun,—- ait olduğu, ancak eğer Mahkemece giriş ücreti bakımından iadenin talep edilebileceği kabul edilir ise bu takdirde —maddesinde davacının sözleşme süresince belirlenen ve — hesaplanacak —aidat bedelini davalıya ödeyeceği; —- giriş ücretinin, aylık —- aidatın ödeneceği hususlarının kararlaştırıldığı, mali inceleme neticesinde davacının, davalıya giriş ücreti olarak —- tespit edildiği, taraflar arasındaki sözleşme, “sürekli edimli borç ilişkisi” olduğundan bu sözleşmelerin feshinin, ileriye etkili şekilde hüküm doğuracağı, yani feshin işlemiş ifa süresi için sürekli ilişkiyi sona erdirmeyeceği ve feshin geçerli olacağı ana kadar doğan borçlara etki etmeyeceği hususunun kabul edilebileceği; elbette takdirin —–hakime ait olduğu; bununla birlikte eğer Mahkemece davacı tarafından sözleşmenin —- kabul edilecek olursa —-eğer Mahkemece davacının —– sözleşmenin beş yıl ayakta kalacağına inançla ödemediği kabul edilirse süresinden önce sözleşmenin feshedilmiş olması halinde bu bedelin davalıdan istenemeyeceği kanaatine varılabileceği, eğer Mahkemece aksi yönde —- karar verilecek olursa bu halde —- tarihleri arasında yürürlükte kaldığı; —- sözleşme süresinin en fazla—- olabileceği kararlaştırıldığından sözleşmenin bitiş tarihinin —-olduğu, giriş ücreti olarak davalıya ödendiği tespit edilen —- için fesih nedeniyle iadenin istenebileceği, bu kapsamda iade edilecek kısmın—- hesaplandığı, sözleşmenin feshi tarihi olarak — edilecek olursa bu tarihte sözleşmenin sona ermesi sebebiyle davacıya iadesi gereken —- hükmü uyarınca “sona eren sebebe dayalı” olarak davalının malvarlığında zenginleşme oluşturduğu,—- ise davalının iade borcunda temerrüde düşmesi için temerrüt ihtarının gerektiği, temerrüt ihtarı niteliğinde olan ve davacı tarafından davalıya —–yevmiye numaralı ihtarnamede davalıdan iadenin yerine getirilmesinin talep edildiği görülmekle mali değerlendirmede tespit edildiği üzere faizin — olabileceği, eğer Mahkemece — sözleşmenin—-süreyle kurulduğu kabul edilecek olursa bu halde de – Sözleşmenin kurulduğu — tarihi dikkate alındığında sözleşmenin bitiş tarihinin — olarak kabul edilebileceği, giriş ücreti olarak davalıya ödendiği tespit edilen —fesih tarihi olan —- için fesih nedeniyle iadenin istenebileceği, bu kapsamda iade edilecek kısmın — olarak hesaplanabileceği, – sözleşmenin feshi tarihi olarak — kabul edilecek olursa bu tarihte sözleşmenin sona ermesi sebebiyle davacıya iadesi gereken —-olarak davalının malvarlığında zenginleşme oluşturduğu, —- davalının iade borcunda temerrüde düşmesi için temerrüt ihtarının gerektiği, temerrüt ihtarı niteliğinde olan ve davacı tarafından davalıya —- yevmiye numaralı ihtarnamede davalıdan iadenin yerine getirilmesinin talep edildiği görülmekle mali değerlendirmede tespit edildiği üzere faizin —-cinsinden ödenen aidat bedellerinin fesih tarihinden itibaren —- tahsili yönündeki talebin değerlendirilmesi: sözleşmenin ayrılmaz parçası kabul edilen —- davacı tarafından aylık — ödeneceğinin kararlaştırıldığı, eğer mahkemece davacı tarafından —– tarihinden feshedildiği —kabul edilecek olursa sözleşmenin —yürürlükte kaldığı, bu süre için davacının aylık ödemesi gereken aidat borcunun—- olduğu, ancak mali incelemede davacı tarafından aidat ücreti olarak —– davalıya ödendiğinin tespit edildiği, davacının, sözleşmenin feshi ileriye etkili olduğundan ve fesih anından önceki borçlara feshin etki etmemesi sebebiyle davalıdan bu açıdan iade alacaklısı olmadığı,—- cinsinden ödenen aidat bedellerinin fesih tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte hesaplanması, şimdilik —tahsili yönündeki talebin değerlendirilmesi: sözleşmenin ayrılmaz parçası kabul edilen —davacı tarafından aylık — ödeneceğinin kararlaştırıldığı, eğer Mahkemece davacı tarafından sözleşmenin — tarihinden feshedildiği — kabul edilecek olursa sözleşmenin — yürürlükte kaldığı, bu süre için davacının aylık ödemesi gereken aidat borcunun —olduğu, mali incelemede davacı tarafından aidat ücreti olarak —- davalıya ödendiğinin tespit edildiği, ancak davacının sözleşmenin kurulmasıyla sonlanması arasında davalıya zaten — aidat ödeme borçlusu olduğu anlaşıldığından davalıya ödendiği tespit edilen —, davacının—- aidat ödeme borcunun kapsamında kaldığı; davacının, sözleşmenin feshi ileriye etkili olduğundan ve fesih anından önceki borçlara feshin etki etmemesi sebebiyle davalıdan bu açıdan iade alacaklısı olmadığı, davacının manevi tazminat talebinin değerlendirilmesi: sözleşmenin, davalının haksız fiili neticesinde fesholunmasıyla ticari işletmenin kapanması dolayısıyla ticari emek kaydı ve — emek kaybı nedeniyle — manevi zararın fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilinin talep edildiği; somut olayın özelliği gereğince — manevi tazminatın şartlarının oluşup oluşmadığı, —-gereğince manevi zararın-kusurun-illiyet bağının bulunup bulunmadığı, üzüntü kişilik hakkının ihlali sonucu oluşması gerektiğinden davacının “emek kaybı” nedeniyle kişilik hakkının zedelenip zedelenmediği, bunun ispatlanıp ispatlanmadığı hususunu takdirin, münhasıran Mahkeme’ye ait olduğu; ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Davalı taraf zamanaşımı defini ileri sürmüş ise de sözleşmenin feshine ilişkin ihtarname tarihi ile dava tarihi dikkate alındığından zamanaşımı defi yerinde görülmemeiştir.
Taraflar arasında — tarihinde araç satışına ilişkin olarak yetkili satıcı sözleşmesi imzalandığı, davacının sözleşme kapsamında bayilik bedeli ve aidat bedelleri ödendiği, davacının davalının davalının tek taraflı olarak sözleşme şartlarını değiştirmesi sebebiyle haklı olarak sözleşmeyi feshettikleri iddiası ile ödenen aidat ve giriş bedelinin iadesi ile manevi tazminat talebinde bulunduğu; davalının ise davanın reddine karar verilmesini istediği görülmüştür.
Sözleşmenin belirli süreli olarak kurulduğu durumlarda, sözleşmenin devam ettiği belirli süre boyunca olağan fesih hakkının kullanılması söz konusu değildir. Bu nedenle, belirli süreli sözleşmelerde
yer alan bu tür kayıtlar geçersiz kabul edilmelidir. Aksi takdirde, sözleşmenin belirli süreli olarak yapılmasının bir anlamı olmayacaktır. Ancak sürenin sona ermesine rağmen taraflar sözleşme ilişkisine devam ederlerse, sözleşme belirsiz süreli sözleşme olarak kabul edileceğinden, artık tarafların kararlaştırdıkları olağan feshe ilişkin kayıtlar geçerli olacaktır. Ancak bu noktada da esas olan, olağan fesih hakkının her iki tarafa da tanınması gerekliliğidir. Taraflardan yalnız birine olağan fesih hakkı tanınması ise geçerli değildir. Sözleşmelerde yer alan tek taraflı hükümler özellikle genel işlem koşulları teorisi açısından da incelenebilir. Genel işlem koşulları, sözleşme taraflarından güçlü olan tarafın zayıf olan karşısında, onun irade serbestîsini tamamen ortadan kaldıracak şekilde kullanılıyorsa, taraflardan biri diğerinin keyfine tabi kılınıyorsa, menfaat dengesi taraflardan biri lehine bozuluyorsa, bu takdirde genel işlem koşulları geçersiz olmalıdır. ——
Somut olayda taraflara arasında kurulan sözleşmenin belirli süreli olarak imzalandığı, belirli süreli sözleşme olması sebebiyle de tarafların olağan fesih hakkının bulunmadığı, tarafların ancak olağan üstü fesih yolu ile sözleşmeyi feshedebilecekleri görülmüştür.
Olağanüstü fesih, belirli veya belirsiz süreli sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmeleri ileriye etkili olarak sona erdirme imkânı verir. Sürekli borç ilişkilerinde, taraflar arasında sıkı bir güven ilişkisi söz konusudur ve bu güven ilişkisinin çökmesi durumunda taraflar bu ilişkiyi sona erdirebilmelidirler. Bayilik sözleşmesi de, belirli süreli veya belirsiz süreli olması fark etmeksizin, haklı sebeplerin ortaya çıkması halinde ileriye etkili olarak sona erdirilebilir. Bir sebebin haklı sebep olup olmadığı her somut olayda ayrıca değerlendirilecektir.
Taraflar sözleşme ister belirli ister belirsiz süreli olsun, haklı sebebin varlığı halinde olağanüstü fesih yoluyla sözleşmeyi ortadan kaldırabilirler. Sürekli borç doğuran bir sözleşmenin olağanüstü sebeple feshedilebilmesi için, fesih hakkını kullanacak taraf bakımından, hukuki ilişkinin devamını çekilmez hale getiren haklı bir sebebin mevcut olması gerekir. Kanunda düzenlenen sözleşmeler bakımından çekilmezlik unsuru açıkça kabul edilmiştir. Bizzat tarafları ilgilendiren olguların veya tarafların dışındaki etkenlerin değişmesi, taraflardan biri için ilişkiyi çekilmez hale getiriyorsa, sözleşme olağanüstü fesih yolu ile ortadan kaldırılabilecektir. Sözleşme ilişkisi devam ederken, hangi olguların veya etkenlerin sözleşme ilişkisini çekilmez hale getirdiğini o somut olay bakımından tespit etmek gerekir. Olguları ve etkenleri bir liste halinde önceden belirlemek mümkün değildir. Bu noktada önemli husus, taraflar arasındaki güven unsurudur. Hukuki ilişkide, taraflar arasındaki güven ilişkisinin sarsılmasına neden olan olgular, ilişkiye devamı çekilmez hale getireceklerdir.
İşlem temelinin çökmesi fesih için haklı sebep olarak kabul edilir.—- bir temel hatasından bahsedilebilmesi için, hata, hataya düşen taraf bakımından “onsuz olmaz şart”—— olarak gördüğü bir duruma ilişkin olmalı; hataya düşenin böyle gördüğü duruma ilişkin —- karşı tarafça bilinmeli veya bilinebilir olmalı ve — konusu olay iş hayatının görüşlerine ve dürüstlük kuralına göre sözleşmenin yapılmasında esaslı bir olgu sayılabilmelidir. Sözleşmenin kurulduğu sırada mevcut olan şartların değişmesi geniş anlamda, işlem temelinin çökmesidir. İşlem temelinin çöktüğünün kabul edilebilmesi için, önceden öngörülmemiş bir değişikliğin olması gerekir. Bu değişiklik sebebiyle mağdur olan taraftan sözleşmenin ifasının beklenmesi dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmelidir. Her durum değişikliği işlem temelinin çökmesi sonucunu doğurmaz. Öncelikle değişiklik, esaslı bir değişiklik olmalıdır. Edimler arası dengenin sarsılması, aşırı ifa güçlüğü ve işlem ile izlenen amacın boşa çıkması halleri işlem temelinin çökmesi sonucunu doğuracak esaslı değişiklikler olarak kabul edilmektedir İşlem temelinin çökmesine bağlanan sonuçlardan ilki uyarlamadır. Uyarlamanın yapılamayacağı durumda ise sözleşme sona erdirilecektir.
Taraflar, önceden öngörülemeyen değişikliklerin ortaya çıkması sebebiyle sözleşmenin uyarlanmasını veya sona erdirilmesini isteyebilirler. Sözleşmenin sona ermesi, bayilik sözleşmesi gibi sürekli borç doğuran sözleşmelerde fesih şeklinde ortaya çıkacak ve ileriye etkili sonuç doğuracaktır. Sürekli borç doğuran sözleşmelerde işlem temelinin çökmesi haklı sebeple fesih nedeni olabilecektir ——–
Davacı taraf davalının ——– araç göndermek için davacıdan teminat mektubu istenmesi ile sözleşme şartlarını tek taraflı olarak davacının mahvına sebep olacak şekilde değiştirmesi sebebiyle işlem temelinin çökmesinden dolayı sözleşmeyi haklı olarak feshettiklerini iddia etmiştir. —– kapsamında ödenen giriş bedelinin davacıya iadesine ancak sözleşmenin mutlak surette davalının kusuru nedeni ile feshedildiğinin davacı tarafından ispatı halinde karar verilebilir. —– Davacı taraf davalının herhangi bir teminat aranmaksızın ——araç göndereceğini ancak sonradan teminat istediği hususunu beyan etmiş ise de sözleşme kapsamında teminat aranmaksızın —–araç gönderileceğine ilişkin yazılı bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca davalının göndereceği ——-araçlar için bayilerinden teminat istemesinin davacının mahvına sebep olabilecek nitelikte ve işlem temelinin çökmesi sayılabilecek bir sebep olduğuna ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalarda da belirteldiği üzere belirsiz süreli sözleşmelerden kişisel özgürlüğün bir sonucu olarak tarafların fesih sürelerine uyarak haklı sebep aranmaksızın sözleşmeyi feshetme hakkı tanınmış ise de eldeki davadaki sözleşme belirli süreli olup ancak haklı sebep ile fesih halinde giriş bedelinin iadesi istenebilecektir. Bu halde dahi ancak sözleşmenin feshi nedeniyle kalan süre dikkate alınarak uygun bir kısmının ve davacının yapmış olduğu isim hakkı ve sisteme giriş bedellerinin aynı sürelerle orantılı bir bölümü talep edilebilir. Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde sisteme giriş bedeli olarak ödenen bayilik ücretinin iadesini ve sözleşmenin feshini gerektirir haklı sebep, davalının kusuru davacı tarafından ispatlanamadığından davacının söz konusu bedele ilişkin talebi kabul görmemiştir. Belirli süreli bayilik sözleşmesinde olağanüstü fesih hakkının kullanılması belirli şartlarda mümkün ise de , sürekli borç ilişkisi doğuran bayilik sözleşmesinde fesih ileriye etkili olacağından dolayı sözleşmenin yürürlükte olduğu dönem için ödenen aidat bedellerinin de iadesi mümkün olmadığından davacı tarafın aidata ilişkin talepleri de reddedilmiştir.
Manevi zarar, bir kişinin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmeyi ifade eder. Hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, özgürlük, isim, resim, şeref, haysiyet, ticari itibar gibi değerler, kişilik değerlerini oluşturur. Bu değerlere saldırı, objektif eksilmeyi ifade eder. Manevi zararın tazmin edilebilmesi için objektif unsur yanında bir de sübjektif unsurun gerçekleşmesi gerekir. Sübjektif unsur ise, zarar görenin söz konusu ihlal sonucu kişiliğinde, manevi varlığında objektif olarak meydana gelen bu eksilmeyi yaşaması, duyması, onu hissetmesi, bunun sonunda da acı, elem, ızdırap duymasıdır. Sübjektif unsur yoksa manevi zarar da yoktur.
Dava konusu olayda yukarıda yapılan açıklamalar ışığında manevi tazminat şartlarının oluşmadığı kanaati ile manevi tazminata ilişkin talebinin de reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 416,42 TL harcın ve 5.553,00 TL ıslah harcının mahsubu ile artan 5.888,72-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 32.479,41 -TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —— Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2022