Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/626 E. 2021/497 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/626 Esas
KARAR NO : 2021/497
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/08/2020
KARAR TARİHİ : 09/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacı ile davalı şirket arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, müvekkilinin ticari mallarını davalı şirkete satıp teslim ettiğini, satışla birlikte ——- adet fatura tanzim edildiğini, müvekkili tarafından edimi ifa edilmiş olmasına rağmen, davalı şirketçe fatura bedellerinin müvekkiline ödenmediğini, müvekkilince yapılan tüm iyi niyetli uyarılara rağmen fatura ödemelerinin yapılmadığını, müvekkilinin mağdur edildiğini tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile taraflar arasında yapılan ticari alım-satım sebebiyle müvekkili tarafından düzenlenen —– bedelli faturaların ödenmeyen kısımlarına ilişin olan toplam —– alacağın, dava tarihinden itibaren işleyecek ——-uygulanan azami yıllık faizi ile birlikte tahsili ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı borçlu üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça açılmış olan davada HMK 114.madde gereği dava şartı eksiklikleri bulunmakta olduğunu, öncelikle bu eksikliklerin giderilmesi için gereken süreler verilmelisini, aksi halinde davanın usulden reddine karar verilmesinin gerekeceğini, davacı tarafın ——bir şirket olduğunu, öncelikle yabancılık unsuru nedeniyle MÖHUK ve HMK gereği —– yetkisi, uygulanacak hukuk gibi ön sorunlarının çözülmesi zorunlu olduğunu, dava dilekçesi ve eklerinden açıkça anlaşıldığı üzere davacı tarafının —- bulunan ve—- faaliyet gösteren — şirket olduğunu, davalı müvekkili şirketin ise —- faaliyet gösteren — olduğunu, bu durumda bu davada uygulanacak usul kuralları —– kanun gereği belirlenmesi gerekli olacağını, davacı tarafın —–bir şirket olması nedeniyle davanın görülmesi için davacının teminat yatırması gerekmekte olduğunu, dava dilekçesinde davacının adresine yer verilmediğini dava dilekçesindeki bu eksikliğin giderilmesi gerekli olduğunu, davacı tarafın müvekkili olan şirketten alacaklı olduğunu ve alacak miktarını ispatla yükümlü olduğunu, dosyada toplanacak deliller ışığında yapılacak yargılamada davanın haksız olduğu ortaya çıkacağını tüm bu nedenlerle, öncelikle dava dilekçesindeki eksikliğin giderilmesinin temini ile aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine, görülmekte olan davada yabancılık unsuru nedeniyle öncelikle —- iş bu davaya bakmakla mezun ve yetkili olup olmadıklarının tespitine, —- işbu davaya bakmaya —–olduğunun tespiti halinde, ——–davacının, yargılama ve takip giderleriyle müvekkilin zarar ve ziyanını karşılamak üzere, mahkemece uygun ve yeterli teminat tutarının tespitiyle bu teminatın yatırılması için gerekli sürenin davacıya verilmesine, Aksi halde davanın usulden reddine karar verilmesini, haksız davanın esastan reddi ile masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce;— davalı——-celp edilerek incelenmiş ve mahkememizce uyuşmazlığın çözümüne ilişkin mali müşavir bilirkişiden hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınmıştır.
Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında kurulan ticari ilişki kapsamında oluşan alacağın tahsili amacı ile açılan alacak davasıdır.
Davacı yanın aralarındaki ticari ilişkiye istinaden davalıya mal teslimi yapıp, toplam bedeli —– olan faturaları tanzim ettiğini, davalının mal teslimine karşılık sadece — tarihli faturadan kısmi ödeme yaptığını, bakiye —- ödemediği iddiasıyla ödenmeyen kısmın davalıdan tahsilini talep ettiği; davalının ise davanın esasına ilişkin cevap vermediği anlaşılmıştır.
Mahkememizin —- tarihli celsesinde, davacı şirketin —– —- olması nazara alınarak, davalı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere inceleme günü verilmiş, davalı tarafa defter inceleme günü usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ise de davalının ticari defterlerini sunmadığı görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen tüm deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda; “Davacının davalıya tanzim edilen mal satış faturalarına ilişkin —- suretlerini dosyaya ibraz ettiği, davacı tarafından davalı adına — yılında tanzim edilen—— mal alım faturasının bağlı bulunduğu—– bildirimin yapılmış olduğu, dolayısıyla davacının faturaları tebliğinin kanıtlandığı, davalının faturalara ilişkin ödeme belgelerini dosyaya ibraz etmediği, davacınını davalıdan—alacaklı olduğu, davacının ise davalıdan——- tahsilini talep ettiği” yönünde rapor sunulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —-yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —— Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının faturaya konu malları davalıya teslim ettiğinin, bizzat davalı tarafından vergi dairesine sunulan— olduğu, davalının satın aldığı mallara ilişkin olarak davacı tarafından düzenlenen faturaları kayıtlarına işleyerek ilgili —- bildirdiği, malın fatura ile teslim edildiğinin kural olarak kabul edilmesi gerektiği, bilirkişi raporuna göre davaya konu ve dava dışı olan — adet faturaya ilişkin toplam —- ödeme yaptığı, teslim edilmeyen mallar için bu miktarda ödeme yapılmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, başka ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturaların — bildirdiğini kanıtlayamadığı, faturalar ve davalı tarafından vergi dairesine yapılan bildirim dikkate alındığında faturaya konu malların davalıya teslim edildiği kabul edilmiştir . ——– Kararları da aynı doğrultudadır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirilerek, taleple bağlılık ilkesi de nazara alınarak davanın kabulü yönünde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-) Davanın kabulü ile — alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek —- mevduatına uyguladığı en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-)Alınması gereken 47.257,98 TL nisbi harçtan başlangıçta alınan peşin harcın mahsubu ile bakiye 35.663,39 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-)Davacı tarafından yapılan 11.746,39 TL dava açılış masrafı ile 1.132 TL yargılama masrafından ibaret toplam 12.878,39 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 57.951,63 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-)Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-)Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/06/2021