Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/625 E. 2021/466 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/625 Esas
KARAR NO : 2021/466
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/08/2020
KARAR TARİHİ : 01/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın fatura alacağının tahsili amacı ile —– dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, takibin davalı borçlu tarafından itiraz edilerek durdurulduğunu, müvekkil şirketin faturalara konu ticari emtiaları sattığını, sattığı mal için fatura tahakkuk ettiğini, borcun dayanağı faturalar incelendiğinde mevcut bakiye borcun açıkça görüleceğini, davalı borçlunun alacak karşılığı malı müvekkilinden satın ve teslim aldığını, devamında malı teslim aldığına dair lehine tanzim edilen faturaları da ticari defterlerine işlediğini,— doğan ve bu güne kadar ödenmeyen borca yapılan itirazın müvekkilin alacağı davalı borçlunun geciktirmekten başka maksadının bulunmadığını, yapılan arabulculuk görüşmelerinin de sonuçsuz kaldığını beyanla davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davacıya parça siparişi verilmesen rağmen davacı tarafından herhangi bir mal teslimatı yapılmadığını, davacı ve müvekkil şirket arasında bir borç alacak ilişkisinin kurulmamış olduğunu, Davacının dayandığı faturadaki malı teslim ettiğini ispat etmek zorunda olduğunu, davacının fatura deliline dayanabilmesi için fatura da yazılı malı müvekkili şirkete teslim ettiğini, bu teslim borç doğurucu sözleşmesel hukuki bir ilişki sonucu olduğunu, faturanın da bu ilişki sonucu düzenlenmiş olduğunun kanıtlanması gerektiğini, müvekkil şirkete teslim yapıldığına dair hiç bir delil bulunmadığını, takip dayanağı faturadaki malın müvekkili şirkete teslim edilmediğinden takibe itiraz ettiklerini beyanla davanın reddine, icra takibine konu edilen meblağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesine talep ve beyan etmiştir. .
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
Dosyamız arasına celp edilen —-Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takipte ödeme emrinin davalı/borçluya tebliğ edildiği, davalının — tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davacı yanın—– yılına ait ticari defter ve belgelerinin incelendiği, defterlerin usul ve yasaya uygun olarak açılış kapanışlarının yapıldığı yapılan hesap incelemesinde davacı yanca davalı yana cari hesap kaynaklı —- asıl alacak kaydını bulunduğunu, davalı yanın inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerini incelemeye hazır etmediğini, — yılında —-adet belge kaydının bulunduğunu, bu tutarın davalı şirketçi mükellefi olduğu vergi dairesi firmadan mal hizmet alımı olarak aynı adet ve tutar üzerinden herhangi bir mutabakatsızlığa sebebiyet vermeyecek şekilde — ile beyan edilmiş olduğunu, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan — asıl alacaklı olduğu, davacının davaya konu ettiği —- asıl alacak talebinde bir isabetsizlik bulunmadığı ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davacı yanın ticari defter ve kayıtlarına ve davalı yanın— tetkikinde davalıdan — alacaklı olduğu, tarafların —formlarının uyumlu olduğu, her iki tarafından — faturayı — bildirdikleri, davacı tarafından davalıya kesilen —- fatura bulunsa da davalı tarafından iade faturası düzenlendiği, iade faturasının davacı tarafından da defterlerine işlendiği dolayısıyla mutabakatsızlığın giderildiği, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi ———-yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.—– Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü de dikka alınarak ve usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE,
1-Davalının—-dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile, takibin —- asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan —- asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 490,39 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 85,25-TL harcın mahsubu ile bakiye 405,14-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 85,25 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 139,65 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 67,50 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 867,50 -TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——–Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/06/2021