Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/623 E. 2021/938 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/623 Esas
KARAR NO: 2021/938
DAVA: Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/08/2020
KARAR TARİHİ: 30/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının gıda sektöründe faaliyet göstermeye başlayarak ——- günümüz dünyasına uyarlanması ve özellikle yurtdışında tanıtılması için çeşitli yatırımlar gerçekleştirmiş olduğunu, davacı şirketin sahibi – olduğu ——– markasının tanınırlığını arttırmak amacıyla ——-başta olmak üzere birçok alanda reklam ve tanıtım faaliyeti yürüttüğünü,——- standartlarını belirlediğini ve söz konusu çabalar neticesinde markanın ününün ——- sınırlarını dahi aştığını, yapılmış olan yatırım faaliyetlerinin karşılığını alabilmek, ürün ve hizmet sürümünü arttırabilmek amacıyla ——- tüzel kişilere ———- verdiğini ve vermekte olduğunu, davalı ——– tarihinde davacı şirkete başvurarak öncelikle davacı şirketin markası, mağaza dizaynı ve——- ilgili olmak üzere görüşme talebini ilettiğini, davacıya ait mağazayı gezdiğini ve davacıya ait ürünleri denediğini ve mağaza açma talebini davacıya ilettiğini, bunun üzerine davacı şirket ile davalı taraf arasında ——— markası——- davalının tayin edeceği mağazada davalı tarafından ——- kullanılmasını ve benzeri hak ve yükümlülükleri içeren ———davalı ve davacı yan arasında akdedildiğini, davacı şirketin sözleşme gereği markasının, logosunun ve sloganlarının belirlenen adreste davalı tarafından kullanılmasına izin verdiğini ve tüm sözleşmesel yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davalı tarafın sözleşmeyi hukuken kabul edilebilecek sözleşmesel yahut yasal olarak hiçbir dayanak öne sürmeden ihtarname ile işlerinin iyi gitmediğini öne sürerek tek taraflı olarak feshettiğini bildirdiğini, işbu ihtarname ile sözleşmesel yükümlülüklerini ihlale yönelen davalının mevcut mağazasını kapatarak faaliyetlerine son verdiğini, bunun üzerine davalıya ihtarname ile özetle öne sürmüş bulunduğu aleyhe hususların davacı tarafından kabul edilmediği, işbu feshin geçersiz, şekle, usule ve sözleşme ile hukuka aykırı olduğu bildirilmiş ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren faaliyetlerini sürdürmesi yönünde——— günlük süre tanındığını, işbu ihtarnamenin keşide edilmesine müteakip davalının cevap vermemesi ve gereken faaliyetini sürdürmemesi üzerine davacı tarafından ihtarname keşide edilerek davalıya aykırılığı sonlandırması yönünde ——— günlük ek süre verildiğini, bu ek süreye rağmen davacıya herhangi bir geri dönüş yapılmadığı gibi faaliyetlerin de sürdürülmemesi üzerine, davacı tarafından arabuluculuk başvurusunda bulunularak bir uzlaşma sağlanmak istenmişse de görüşmelerden bir sonuç alınamadığını, davalının feshinin haksız olduğunu, davalı yanın yükümlülüklerini yerine getirmediğini, zira sözleşmenin—- gereği ödenmesi gereken reklam bedelleri ile —– gereği davacıya ödenmesi gereken ödemeler ile diğer hükümlere ilişkin ödeme ve yükümlülüklerin gerçekleştirilmeyerek sözleşmenin ihlal edilmiş ve basiretli bir tacir olarak işin yürütümüne ve kalitesine ilişkin sözleşmenin —- uyarınca mağazada gereken sayıda eleman da istihdam edilmediğini, sözleşme gereği davalının bağımsız ve basiretli tacir olduğunu, dolayısıyla işin başarısına ilişkin davalının kendi öngörüsü ve ticari uzmanlığına uygun hareket etmesi gerektiğini, nitekim davalının davacıya ulaşmış herhangi bir sözleşme hükümleri yahut koşullarını uyarlama talebinin de mevcut olmadığını, zaten somut olayda uyarlamaya ilişkin kanuni şartların da sübut bulmadığını, basiretli ve bağımsız tacir olan davalının işlerinin iyi gitmemesi sebebine dayanarak ticari nitelikli bir sözleşmeyi feshetmesinin olanaksız olduğunu, davacının ——–Olmadığını, mezkur sözleşmenin —– maddesinde davalının kendi el yazısı ile beyan ettiği hususların bu konunun sözleşmesel yükümlülüklerden kurtulmak amacıyla bir kaçış yolu olarak öne sürüldüğünü ispatlar nitelikte olduğunu, ———Soyut ve mesnetsiz olarak ileri sürülen işbu iddiayı kesinlikle kabul etmemekle birlikte —— —– sıfatına haiz davacının ——- uyarınca ——– verilen bölgenin gelir durumu, sosyo-ekonomik yapısı ve gelenek görenekleri gözetilerek ——– arası farklı fiyat uygulatabileceğinin önceden kararlaştırıldığını, davalıya yönelik davacının fiyat standardizasyonu sağlamak gibi bir yükümlülüğü bulunmaması karşısında aksinin de sözleşmede açıkça kararlaştırılarak belirlenmiş olması ve somut olayda davalının iddia ettiği yönde bir uygulamanın yapılmamış olması da gözetilerek davalının feshe dayanak yaptığı bu hususa itibar edilmemesi gerektiğini, davacı tarafından denetimler ve görüşmelerin gerçekleştirildiğini mağazalarda yer alan kamera sistemi ile———denetlendiğini, ——— İlişkin İddiaların İşbu hususta davacı tarafından izlenecek strateji, bir şirket ve marka politikasıdır ki bu politikayı belirleme yetkisinin münhasıran davacıya ait olduğunu, —– sözleşmesi ile davacının sürekli bir reklam faaliyeti yürütme yükümlülüğü altında olmadığı gibi buna zorlanmasının da beklenemeyeceğini, Zira taraflar arasında akdedilen sözleşme çerçevesinde davacıya yüklenen sözleşmesel bir yükümlülüğün bu hususta bulunmadığını, tam aksi yönde ise yürütülecek —- ilişkin davalı yanın mezkur———–olarak reklam faaliyetlerinin yürütülebilmesi için ödeme yükümlülüğü altında olduğunun açık olduğunu, davalının sözleşmenin imzalanmasından feshine kadar geçen bu süreçte bu yönde hiçbir ödeme yapmadığı gibi bağımsız bir tacir olarak tanıtım ve reklam faaliyeti yürütmeye yönelik hiçbir girişim ve davacıya başvurusunun da olmadığını, nitekim davalının reklam faaliyetlerine ilişkin sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirmemesi karşısında bu yönde iddialarının açıkça kötüniyetli olduğunu, davalının işbu hususta kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edebilmesinin beklenemeyeceğini, tüm bunlara karşılık olarak davacının birçok reklam ve tanıtım faaliyeti yürüttüğünü, ürün —— İddiasının Davalının ek ürün satmak istediğine yönelik davacı yana ulaşmış herhangi bir talep, öneri veya isteği bulunmadığını, meğer ki davalı bu yönde bir talepte bulunmuş olsun, sözleşmenin niteliği ve içeriği itibariyle sözleşme ve marka konusu ürüne yabancı bir ürünün mağazada satılmasına yönelik bir talebin kabul edilme zorunluluğundan söz edilemeyeceğini, bir diğer yandan ilgili mağazada yeni ürün çeşitliliği olarak ——– sunumunun sağlanmasına yönelik davacı yanın girişimlerinin davalı tarafından yerine getirilmediğini ve engellendiğini, fahiş ————- doğal akışı gereği davalının açmış bulunduğu işletmesini beklediği karları yakalayamama durumunda kapatmak noktasında özgür olduğunu, ancak basiretli bir tacir olarak taahhüt ve sözleşmelerinin, ahde vefa ilkesi gereği ifası ile mükellef olduğunu, davalının fahiş işletme giderlerine katlanılarak kapatma noktasına gelindiği yönünde ki iddiasının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacı ile davalı arasında bulunan sözleşmenin ödeme yükümlülüğünün yalnızca işletmenin iş yapması halinde ödenecek uygulamada ———- bedeli olarak adlandırılan yapılan iş üzerinden belirlenen, iş yapılmaması halinde hiç alınmayan bir tür bedel olduğunu, bunun dışında işletmenin işletim tarzı, davalı tarafından seçilen gayrimenkulün kira ve benzeri diğer vergi yükümlülükleri gibi yükümlülüklerden davacının sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, nitekim davalının mağazasının yalnızca —- aylık bir süreyle açık kaldığını, davalının —– tarihinde imzalayarak kurulumuna başladığı mağazasını —- ayında tam olarak faaliyete açtığını ve ———tarihinde ise kapattığını, bu kadar kısa bir sürede işin başarısız olduğuna kanaat getirilmesinin mümkün olmadığını, zira ilgili mağazanın cirosu göz önüne alındığında bu iddianın tamamı ile mesnetsiz olduğunu, davalının tüm sonuçlarını değerlendirerek özgür iradesi ile imzalamış olduğunu da ikrar ettiği atipik nitelikte —— sözleşmesi nedeniyle Zarar ettiğini öne sürerek sözleşmeyi tek taraflı olarak davacıya hiçbir önel dahi tanımaksızın derhal feshetmiş olmasının hukuka ve sözleşmeye aykırı olduğunu, fesihin Şeklen Geçersiz olduğunu, nitekim mezkur sözleşmenin ——–/- sözleşmenin fesih şeklinin kararlaştırıldığını, maddeye göre davalının öncelikle herhangi bir yükümlülüğe aykırılık tespit ettiği takdirde davacıya haklı bir ihtar keşide etmek suretiyle mevcutsa, mevcut olan aykırılığın giderilmesi için süre vermekle yükümlü olduğunu, benzer düzenleme davalının yükümlülüklerine aykırılık halinde de hem kıyasen hemde mezkur ——— düzenlemesine göre davalı konumda bulunan ——– alanın yükümlülüklerini ihlali halinde de davacıya doğrudan sözleşmeyi fesih imkanı tanımamakta olduğunu, somut olayda davalının bir takım ihlaller gerçekleştiğinden sebep sözleşmeyi doğrudan feshederek mağazasını kapattığını bildirmesi gerçekleştirilen feshin şekle, usule, hukuka ve hakkaniyete aykırı olması sonucunu da doğurmakta olduğunu, davacının ——- Girdiğini, davacının davalı ile yapmış olduğu ——– güvenerek sektörün önde gelen ————firmaları ile çeşitli tedarik anlaşmaları imzaladığını ve davalı ile yapılan sözleşme gereği ahde vefa ilkesine güvenerek çeşitli yükümlülükler ve rizikolar üstlendiğini, davacının ——-bir diğer yandan ise davacı——davalıya tahsis edilen mağazada yine aynı ———- metre çapında alanda bir başka şube açmamayı, stand kurmamayı, bir başka üçüncü kişiyle bu yönde sözleşme akdedememeyi yüklendiğini, davalıya tahsis edilen bu bölgenin sektörel anlamda iyi bir lokasyon olması da göz önüne alınarak davacı tarafından bölgeye bir başka mağaza verilmemiş/ verilememiş ve bölgeden gelen talepleri ise reddetmek/değerlendirememek durumunda kaldığını, davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak hiçbir önel vermeden feshettiğine ilişkin beyanının hukuki güvenlik ilkesi ve Ahde Vefa İlkesi ile de bağdaşmadığını, —– tarafın haksız fesih sebebiyle sözleşmeyi sonlandırması sonucu uyuşmazlık konusu sözleşmenin ———-uyarınca davalının sözleşmeyi haksız olarak feshi halinde işin mahiyet ve miktarına uygun olarak —–cezai koşula bağlandığını, işbu —————davalının haksız feshi tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiğini, davalı yan tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak feshedilmiş olan sözleşme nedeniyle meydana gelen olumlu zararlarımızdan mahrum kalınan kara ilişkin; ——— gereği mağazada yapılacak olan satış üzerinden ———- sonuna kadar, geçmiş dönemlere ilişkin davalının hem mündeceratını kabul ederek ödeme yaptığı hemde kendi beyanı karşılığında ödediği faturaları ile beyan ettiği ciro durumu da esas alınarak bilirkişi mağrifeti ile hesaplanarak tespiti ile taraflarına ödenmesi gerektiğini, davacının işbu erken, haksız ve geçersiz fesih nedeniyle ilgili mağazada mevcut bulunan tabelası ile logosu indirilerek ve bu neviden popüler bir lokasyonda yer alan mağazası aniden kapatılarak şirketin süregelen olumlu imajına açıkça zarar verildiğini, mağazanın kapatılma kararının ve/veya bu yönde ki talebin ticari teamüller uyarınca öncelikle davacı şirkete bildirilmesi ve davacı şirketin bu yönde itibari bir zedelenmeyi önleyici önlem alması için yeterli süre tanınması gerekirken davalı yan tarafından keşide edilen ihtarname ile doğrudan mağazanın kapatılarak tabela indirilmiş olmasının davacının şirketinin ülke çapında ticari itibarını açıkça zedelediğini, İddia ederek, Yukarıda arz ve izah edilen ve mahkemenizce re’sen takdir edilecek nedenlerle; Taraflar arasında bulunan ———— davacıya ödenmesi ile davanın kabulüne, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline, karar verilmesini fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla talep etmişlerdir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının huzurdaki davasını belirsiz alacak davası olarak açmış ise de ——– kazanmış içtihatları uyarınca davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın belirsiz alacak davasının sağladığı hukuki imkanlardan faydalanabilmesi için, uyuşmazlık konusu miktarı bilmemesi ve veya bilebilecek durumda bulunmaması gerektiğini oysa dava dilekçesinin incelenmesinden davacı tarafın iddia ettiği alacak miktarını hem arabuluculuk aşamasında hemde davasını dayandırdığı sözlşemede net ifadelerle açıkladığı, dolayısıyla bu hususlarda net bir iddiasının bulunduğunun açık olduğunu, huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak açılabilmesi için davanın açıldığı tarih itibari ile uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenememesinin gerektiği, belirlenememesi halinde davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerinin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna yada objektif olarak imkansızlığa dayalı olabileceği alacağın miktarını tanıkların bildiğini veya bilirkişinin bileceğini kabul etmenin ispat kurallarına da hayatın olağan akışına da aykırı olduğu ,davacı tarafın yeterli şekilde somutlaştırmayıp kendisinin bilgisinde dahi olmadığını belirttiği bir hususun mahkemece bilinmesinin beklenilmesinin kabul edilmeyeceği, davada talep edilen alacakların miktarlarının sözleşme ile imza altına alındığı ve belirlenebilir olduğu, alacak belirli veya belirlenebilir ise belirsiz alacak davası açılamayacağını,dava dilekçesindeki tüm beyanların gerçek dışı olduğunu, taraflar arasında ——– tarihli —— sözleşmesi imzalandığını ve bu imzalanan sözleşme gereğince davacı tarafça uygun görülen mal ve malzemelerin alındığını, dekarasyonun yapıldığını, netice itibari ile—– kabül edilen tarafımıza ait ——işletmesinin —— faaliyete başladığını, davaı tarafından ——- tarihli ——-sözleşmesindeki tüm yükümlülüklerin yerine getirilmesine ve davacı tarafça tavsiye edilen ticari kurallara uyulmasına rağmen, sözleşme sonrası davacı tarafça vaat edilen cironun bir türlü sağlanamadığını, taraflarına ait ——- işletmesinin maliyetlerini dahi karşılayacak karı elde edemediğini, elde edilen ciroların beyan ve taahhüt edilenin çok altında kaldığını, bu konunun iyileştirilmesi için verilmesi gereken desteğin verilmediğini ve işletmenin açılış yaptığı günden beri her ay zarar ettiğini, davacı tarafın işletmenin açılışına bile katılmadığını gereken desteği hiçbir zaman vermediğini, yaşanan süreçte, öngörülen ticari yöntemlere uygun davranmalarına rağmen, ——- işletmeleri arasında kalite ve ——- gidilmemesinin sözleşmede öngörülen kurallara aykırı hareket eden ——- işletmelerine gerekli yaptırımların uygulanmaması, ciroları arttıracak ürün çeşitliliğinin sağlanmaması, ——- için yeni olan bu markayı il bazında tanıtıcı ve ciro arttırıcı reklam ve kampanyalar yapılmaması, bunun yanı sıra işletmenin ayakta tutulması için, ek ürünler satmak istendiğinde sözleşme hükümlerine dayanılarak taleplerinin reddi ve ceza uygulanacağı yönünde tehdit edildiklerini fahiş işletme giderlerine katlanarak —— açılan işletmenin batma noktasına geldiğini, diğer ——-sahipleri ile yaptıkları görüşmeler neticesinde ise öngörülen sıkı ticari kurallara harfiyen uyulmasına rağmen bu işletmelerin de personel giderlerini, kirayı ödeyemeyecek duruma geldiklerini, sürekli zarar ettiklerini öğrendiklerini, buradan da davacı tarafça kuralları tek taraflı olarak belirlenen ticari faaliyetler ile elde edilen ciroların işletmenin ayakta kalmasına uygun olmadığının somut biçimde ortaya çıktığını, davacı tarafça önerilen hammaddelerin tek marka olmadığını, farklı markalar olduğundan, markaları altında pazarlanan aynı ürünlerin şubeden şubeye değişen bir kalitesi olduğunu, yine her ——– işletmesinin kafasına göre fiyat belirleyebilmesi ve davacı tarafında buna sessiz kaldığı için adil ve verimli bir fiyat politikasının da bulunmadığını, bu durumun ise sözleşmeye açıkça aykırılık teşkil ettiğini, bayi toplantılarının yapılmadığını davalı işletmenin çok ciddi biçimde zarar ettiğini gördüğü halde halen davalının elde ettiği cüzi ciro tutarı üzerinden dahi —– tutarında fatura kesildiğini, davalının gidişatın ticareten sürdürülemez hale geldiğini beyan ettiğinde ve öneriler dile getirdiğinde tek taraflı düzenlemeler öngören —— koşullarına aykırı, uygulamada kelepçeleme sözleşmesi olarak dile getirilen ———– hükümlerine dayalı olarak taraflarının ticari önerilerini reddedildiğini, yeni ve yüksek maliyetli makinalar ile ———gibi küçük bir ilde kimsenin tanımadığı ürünleri satma yoluna gidilmesi ve taraflarının ceza vb… uygulamakla tehdit edilmesinin taraflar arasındaki var olan sözleşmenin işlem temelini çökerttiğini, basiretli davranan hiçbir tacirin /esnafın, ticari dürüstlüğüne uygun olmayan, tek taraflı sömürgüyü öngören —— tarihli ——– sözleşme ilişkisinin sürdürülmesinin bu koşullarda hukuken ve hakkaniyet gereği mümkün olmadığının taraflarınca defaatle ifade edildiğini, ancak en sonunda—— tarihli ——- sözleşmesinin geçerliliğini kabul etmemekle birlikte sözleşmede davacı tarafın üzerine düşen edimleri yerine getirmemesi,—— işletmeleri arasında adil ve eşit bir kalite ve fiyat standardizasyonu sağlayamaması, satılmasına İzin verdiği ürün çeşitlerinin ve reklam faaliyetlerinin ticari işletmenin temel maliyetlerini dahi karşılayabilecek düzeyde ciro ve karlılığa elverişli olmaması, davalının işletmesinin sürekli zarar etmesi nedeniyle istemiş oldukları tüm yardım taleplerinin cevapsız kalması, hiçbir yardım ve destek faaliyetinde bulunulmaması, davalının zarar ettiği ve cüzi tutardaki cirolar görüldüğü halde kelepçeleme sözleşmesi hükümlerini tatbik ederek ciro üzerinden—— fatura kesilmesi, işletmenin açıldığı beri her ay sürekli zarar ediyor olduğu, personel maaşları ve kirayı dahi karşılayamaz hale gelinmesi ve bugüne kadar ki zararlarının işletme sermayesi ile birlikte ——-geçmesi nedenleriyle sözleşmenin geçerliliğinin kabulü ile devam etmesinin davalıdan beklenemez hale gelmesi sebebiyle bildirdiklerini, Savunarak, Yukarıda ayrıntıları ile belirtilmiş olan cevap ve taleplerin kabulü ile; öncelikle belirsiz. alacak davası olarak açılmış olduğundan, bu konudaki eksiklik de süre verilerek tamamlanamayacağından, davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesine; esasa girilmesi halinde ise —– tarihli ——— sözleşmesinin gerekleri davacı şirket tarafından gerçekleştirilmediği ve bu sözleşme ile her geçen gün mali ve itibar olarak sürekli kayba uğranması nedeniyle; —– tarihli geçersiz sözleşmeyi —– itibariyle haklı nedenlerle feshettiklerinin kabulü ile bu sözleşme dönemi içerisinde kaybettikleri mali ve ticari itibarları için maddi ve manevi tazminat davası açma ve talepte bulunma haklarını da ayrıca saklı tutarak hukuka ve hakkaniyete aykırı davanın esastan reddine masraf ve avukatlık ücretinin de keza davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafında verilen raporda özetle, ” Taraflar arasında —- imzalandığı, davalı tarafından bu sözleşmenin —- ihtarname ile sözleşmesinin gereklerinin davacı tarafından gerçekleştirilmediği ve bu sözleşme ile her geçen gün mali ve itibar olarak sürekli kayba uğranması nedeniyle fesih edildiği, davacının feshin haksız olduğu ile —— tarihlerinde davalıya ihtar çektiği, bu ihtarnamelerde ———– —–maddesi uyarınca faaliyete devam edilmesi gerektiği ve mağazanın açık bulundurulması ile yükümlü bulunulduğunun mağazadaki faaliyetlere devam edildiğine dair bildirim yapılmaması halinde sözleşmeyi haklı nedenle feshedeceklerinin, markalarının iş bu sözleşmeye aykırı fiil nedeniyle bölgede uğradığı zararlar ile sözleşmese hak ve alacakları ve cezai şartın tahsili amacı ile tüm yasal haklarının kullanılacağının ihtar edildiği, davalının ibraz edilen —- yevmiye ve defteri kabir defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı ve sahibi lehine delil oluşturma vasfına sahip olmadığı, davalının davacı ile imzaladığı sözleşme tarihinin —- olduğu sözleşme fesih tarihinin ise —- olduğu görülmüş olup ticari defter kayıtlarından davalının bu dönem içerisinde elde ettiği gelirler ve giderler tetkik edilmeye çalışılmış, ancak davalının başka şubeleri de olduğu ssk gider ayrımından görülmüş satışlarında ise şube ayrımı yapılmadığı görüldüğünden ——-şubesi ile ilgili gelir gider durumu ayrımı yapılamadığı, davacının—- zarar ettiği ancak bu zararının ne kadarının ——-şubesinden elde edildiği, gelir ve —şube ayrımı yapılmadan kayıt edildiğinden tespit edilemediği, ancak davalının — yılında tüm şubelerinden elde ettiği toplam brüt satış gelirlerinin —-olduğu, sadece davacı ile yapmış olduğu sözleşme gereği demirbaş vb giderlerinin ise —–olduğu görülmüş buna satılan malların maliyetleri ile genel yönetim giderlerinin eklenmesi ile davalının zararının arttığı, yine davalının ticari defter kayıtlarında davacı tarafın hak ettiği ciro prim bedellerinin —-olduğu bu bedellerin nakit ödenmiş olarak kayıt altında alındığı, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında ——— borçlu olduğu bu borcun demirbaş giderleri, pano gideri, personel kıyafet giderleri, temizlik giderlerine ilişkin davacı tarafça düzenlenen faturalara ilişkin olduğu, davacının talebinin —– sözleşmenin devam etmemesinden ötürü mahrum kalının — bedeli hakkı talebi olduğu davalının —- zarar ettiği tespit edilmiş olsa bile bu zararın ne kadarının dava konusu şubeye ait olduğu tarafımızca tespit edilememiş olup davalıca sözleşmenin feshinin haksız olup olmadığı ve bu nedenle cezai şartların ödenmesi gerekip gerekmediği hususunun hukuki değerlendirme gerektirdiği bu konuda takdirin mahkemede olduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle taraflar arasında akdedilen—— markasının davalı tarafından sözleşmeye aykırı olarak kullanımından kaynaklı cezai şart ile zararların tazminine ilişkin tazminat davasıdır.
Tescilli markanın lisans sözleşmesi ile kullandırılması ————maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır.—— göre, sözleşme şartlarının lisans alan tarafından ihlali halinde, tescilli bir markadan doğan haklar, lisans alana karşı dava yoluyla ileri sürülebilir. Somut uyuşmazlıkta davacı taraf, davalılarca franchising kapsamında yer alan marka lisans sözleşmesi ile kararlaştırılan yükümlülüklerin yerine getirilmediği ve ihlal edildiğinden bahisle cezai şart ve zararlarının tahsili amacıyla işbu davayı açmış olduğuna göre, davaya bakma görevi ——- ait olup, mahkememiz görevli değildir.
Nitekim ——–Sayılı kararında —— ihlalinden doğan uyuşmazlıkların çözümü için açılacak olan davaların görev yerinin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu hususu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı , davanın niteliği ve davaya konu talep dikkate alındığında uyuşmazlığın mahkememizin görevi dahilinde bulunmadığı, uyuşmazlığın görevli Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği düşüncesi ile mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli —– Nöbetçi FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/11/2021