Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/613 E. 2021/563 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/613 Esas
KARAR NO : 2021/563
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 29/07/2020
KARAR TARİHİ : 22/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından—nolu aracın, — tarihinde davalıların işleteni bulunduğu — nolu aracın çarpmasına maruz kalarak ağır bir şekilde hasarlandığını, trafik kazası tespit tutanağına göre —– plaka nolu araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, sigortalı araç üzerinde yapılan ekspertiz sonucu aracın pert olduğunun tespit edildiğini, kaza anındaki hasarsız değerinin sigortalıya ödendiğini, ödenen tazminat bedelinden sovtaj bedii düşülerek kalan —- davalılardan talep edildiğini, davalıların bu bedelden sorumlu olduklarını, —- plaka nolu aracın davalı sigorta şirketine trafik sigortalı olduğunu, bu nedenle sigorta şirketininde hasardan sorumlu olduğunu, bütün bu nedenlerle,—-tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti İle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —-gereği asıl alacak tutarı ödenmek istenmesine rağmen davacı tarafın —– aykırı olarak fahiş talepte bulunduğunu ve ödeme teklifini kabul etmediğini, bu nedenle sözleşme hükümlerine aykırı açılan davanın reddi gerektiğini, davacının kusur paylaşımına ilişkin iddialarının kabulünün mümkün olamadığını, kusur tespiti için dosyanın —- —- gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere, davacının gerçek zararının tespiti gerektiğini, bu nedenle dosyanın bilirkişiye gönderilmesi gerektiğini, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olarak uygulanması gerektiğini, bütün bu nedenlerle, davanın esastan ve usulden reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası nedeni ile, araçta meydana gelen hasar bedelinin —– kapsamında —- kazaya karışan araç sürücüsüne rücu edilmesine yönelik olarak açılan tazminat davasıdır.
TTK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak —- da belirtilmiştir.—- Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, —— de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, ———— bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir ——
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan —– poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir ——-
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış olup, konunun incelenmesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişiden rapor tanzimi istenilmiştir.
Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle; ” kusur yönünden yapılan incelemede, Olayın cereyan tarzına ve tespitlere göre, davalılardan———– firari sürücüsü, meskun mahaldeki çift yönlü sokakta, sokağı ve sokaktaki araç trafiğini, aracının durumunu dikkate almadan oldukça hızlı seyrettiği, kontolsüz kavşağa yaklaştığında yavaşlamadığı, kavşakta sağdan caddeden kavşağa giren sürücüsnün aracına ilk geçiş hakkını vermeden aynı hızla kavşağa girip araca çarparak, kazaya neden olduğu sabit olduğu, bu duruma göre, meskun mahalde hız kuralını, kavşaklara yaklaşma kuralını, kavşaklarda ilk geçiş hakkı kuralını ve olay yerini terk etmeme ihlal etmesi, dalgın dikkatsiz tedbirsiz davranması nedeniyle olayda birinci derecede tam kusurlu (% 100 oranında) olduğunu, Olayın cereyan tarzına ve tespitlere göre, davacı tarafa kasko sigortalı —plaka nolu —– meskun mahaldeki çift yönlü caddede, caddeyi ve caddedeki araç trafiğini dikkate alıp kurallara uygun olarak seyrettiği ve kavşağa girip doğrudan geçtiği sırada, soldan sokakatan kavşağa hatalı giren sürücünün aracı ile aracına çarpması olayında alabileceği bir tedbir olmadığından kusursuz olduğunu, Hasar yönünden yapılan değerlendirmede, ———- olduğu birlikte değerlendirilerek dava konusu otomobilin olay tarihindeki piyasa rayiç bedelinin yapılan araştırmada —- arasında olduğu, Ortalama ve pazarlık payı dikkate alındığında rayiç bedelinin — olacağı sonucuna varıldığı, taraflar arasındsa yapılan Mutabakatname ile tazminat bedelinin — olarak belirlendiği, dava konusu — araç maliki tarafından hasarlı hali ile —-tarihinde noter satış sözleşmesi ile — bedel ile satıldığı, — edilmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığı,—- sigortalıya ödendiği, Davacı tarafa— kaza nedeniyle toplam zarar ve ziyanının —- olduğu, davalı tarafa ait araç sürücünün % 100 oranında kusurlu olması nedeniyle, davalıların bu bedelin tamamından sorumlu olacağı, Davacı sigorta şirketi davalıdan ödeme tarihinden ve davalı sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceği ” şekilde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle, kök raporda belirtilen hususlarda aynı görüş ve kanaati taşıdığı yönünde rapor sunmuştur.
Somut olayda 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın kazaya karışan diğer araç olan—– şirketine ve aracın işletenine rücu talep edilmektedir. Davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına — tarihinde ödeme yapıldığı, davacı sigortanın dava dışı sigortalısının haklarına halef olduğu, davalı sigorta şirketi ve araç malikinin ise meydana gelen zarardan KTK 85. Ve 91. maddelerine göre sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, — tarihinde meydana gelen kazada davalı sigortaya sigortalı olan —- plakalı aracın sürücüsünün tam kusurlu olup davacının sigortalısına ait aracın sürücüsünün ise kazada bir kusurunun bulunmadığı, bilirkişi raporunda aracın ağır şekilde hasarlanması nedeniyle tamirinin ekonomik olmayacağı belirlenerek pert total kabul edildiği, davacıya ait aracın hasarsız halinin piyasa değeri —- olarak belirlendiği ve bilirkişi tarafından hesaplanan değerin piyasa şartlarına uygun olduğu, zararı sigortalısına ödeyen davacı sigorta şirketinin sigortalısının haklarına halef olarak davayı açmaya hakkı bulunduğu anlaşılmakla usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. —– dava hakkı tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Ödeme tarihi aynı zamanda 3. şahsa rücu edebilme tarihidir. Bu nedenle işleten ve sürücünün faizden sorumluluğunun başlangıcının halefiyet başlangıcı olan ödeme tarihi olarak kabulü gerekir. Bu nedenle, kabul edilen tazminata faiz başlangıç tarihi ödeme tarihi olan — olarak kabul edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE;— tazminatın ödeme tarihi olan —– tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar harcı 1.707,75-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 426,94-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.280,81-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 426,94 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 481,34 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan 166,20 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 966,20-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.360-TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2021