Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/609 E. 2021/334 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/609 Esas
KARAR NO : 2021/334
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/07/2020
KARAR TARİHİ : 02/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ve davalı şirket arasında senelerdir ticari ilişkinin bulunduğunu, davacı şirket tarafından davalı borçlu şirkete sağlık ürünleri ve hizmetlerinin sağlandığını, verilen hizmet ve ürünlere karşılık fatura düzenlendiğini, davacı tarafça sağlanan hizmetlere ve ürünlere karşılık davalı adına düzenlenen faturalara ilişkin ödemelerin aksatılmaya başlandığını ancak davacı şirket tarafından ürün ve hizmet teminine devam edildiğini, gelinen son noktada — adet faturanın bakiye borcu olan —- tüm uyarılara rağmen davalı borçlu şirket tarafından ödenmediğini, davalı borcunu ödememesi üzerine arabuluculuğa başvurulduğunu arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamadığından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı icra dosyasının bakiye borç miktarının —- olduğunu, davalının yapmış olduğu haksız itiraz sebebiyle takibin durduğunu, davalının kabulünde olan faturalar ve cari hesap ekstresi kapsamında davacı şirketin davalı şirketten —– bakiye fatura alacağının bulunduğunun açık olduğunu tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, takibin devamına davalının itirazının haksız olması sebebiyle davalı aleyhine asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, beyan ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;—-fatura düzenlemesinin taraflar arasında akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını, faturanın başlı başına borç kaynağı olmamasından dolayı ispatlanamayan davanın reddinin gerektiğini, geçersiz bir sözleşmeye — gün içerisinde itiraz etmemenin muteber olmayan sözleşmeye geçerlilik sağlanamayacağını, buna dayalı bir faturaya itiraz edilip edilmemesini de bir anlamının olmadığını, davacının taraflar arasındaki akdi ilişkiyi usulüne uygun delillerle ispat edemediğini tüm bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—— takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —- dosyası takip dosyasının incelenmesinde; —– tarihinde başlatılan takibin ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekili tarafından verilen — tarihli itiraz dilekçesinde borca ve tüm ferilerine itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, — yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı, huzurdaki davanın—- tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda, ” tarafların bildirimde bulundukları —-formlarının birbirleriyle ve her iki şirketin ticari defterleriyle uyumlu olduğu, davacı ve davalı şirketin —— yılına ait yasal ticari defterlerinin zamanında ve usulüne uygun şekilde açılış ve kapanış noter tasdiklerinin yapıldığı, buna göre söz konusu ticari defterlerin tarafların kendi lehlerine delile niteliğine sahip olduğu, davacının icra takip tarihi — itibariyle davalı şirketten alacağının —- olduğunu” bildirildiği görülmüştür.
Somut olayda davalı tarafın da ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu, tarafların kendi lehlerine delil niteliğine sahip olduğu, her iki şirketin —- birbirleriyle ve her iki şirketin ticari defterleriyle uyumlu olduğu davacı şirketin davalı şirketten alacağının—- alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —-yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz—–şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği davaya konu fatura ve davalı tarafından vergi dairesine yapılan bildirim dikkate alındığında faturaya konu malların davalıya teslim edildiği kabul edilmiştir . —— Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı/takip borçlusunun, —— sayılı dosyasına vaki itirazının İPTALİNE,
3-Kabulüne karar verilen asıl alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı —— davacı tarafça peşin olarak yatırılan 176,68 TL harcın mahsubu ile bakiye 341,9‬0 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 176,68 TL peşin harç olmak üzere toplam 231,08 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 887,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen ücreti 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9- Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/04/2021