Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/603 E. 2021/319 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/603 Esas
KARAR NO : 2021/319
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2020
KARAR TARİHİ : 30/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı —– tarihinde —— araç tarafından çarpmak sureti ile, maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu—–plakalı araçta meydana gelen hasar onarım bedeli alacağının, araç sahibi 3. Kişi—- tarafından müvekkili —– edildiğini, mevcut kaza sebebiyle müvekkilinin aracında maddi hasar meydana geldiğini söz konu hasarın tespitinin ——- tarafından yapıldığını, buna göre toplam hasar tutarını —— olduğunu, hasar alacağı için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik — ödenmesi gerektiğini, eksperlik hizmeti için —- ödendiğini, iş bu dava ile de temlik alan sıfatı ile hasar bedelinin davalı —– tahsilinin talep edildiğini, kazaya sebebiyet veren taraf veya somut olayda olduğu gibi sigorta şirketi kaza sebebi ile oluşan her türlü zararı karşılamakla mükellef olduğunu, oluşan hasar ve değer kaybının da tazmin edilmesi gerektiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik ——— ticari işlerde uygulanan en yüksek temerrüt faiz oranı üzerinden ve kaza tarihinden, kabul görmez ise ihtar tarihinden itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tazmini, dava konusu hasar onarım bedelinin tespiti için yapılan ekspertiz ücreti masrafı olarak ——- yargılama gideri olarak davalı tarafından müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan —- plakalı araç, müvekkili şirket nezdinde —- tarihleri arasında geçerli olmak üzere —– tarihinde sigortalı aracın karışmış olduğu kaza neticesinde ——– aracın hasara uğradığında bahisle maddi tazminat talebi ile huzurdaki davanın ikame edildiğini, haksız davanı reddinin gerektiğini, davacının ödeme yapılmadığı yönündeki iddialarının mesnetsiz olduğunu, dava öncesi müvekkili şirkete yapılan başvuru üzerine hasara ilişkin davacı vekiline ödeme yapıldığını ve müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluğunu kalmadığını, davacının uzman eksper tarafından yapılan değerlendirme sonucu hasar tutarı —-belirlendiğini, hasar tutarının — tarihinde davacı vekili ———– ödendiğini, müvekkili şirketin poliçeden kaynaklı herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, davanın açılmasına da sebebiyet vermediğini bu sebeple müvekkil şirket aleyhine, yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, hükmolunması halinde müvekkili şirketin sorumlu olduğu azami poliçe limitli ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı dikkate alınarak yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası nedeni ile araçta meydana gelen hasar onarım bedelinin ve değer kaybının tazminine ilişkin olarak açılan tazminat davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda, “kusur yönünden yapılan incelemede, mevcut verilere göre, davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü dava dışı ——– plaka sayılı aracın yerleşim yerinde gündüz vakti seyir halinde iken gereken dikkatini yola vermediği, mahal şartlarına göre kontrolsüz seyir halinde olduğu, trafik lambalarına da dikkate alarak şeridinde kalacak ve tedbir alabilecek şekilde seyrine özen göstermediği, KTK madde 47/d, KTK madde 52/b KTK madde 56/1a maddelerini 1. Derece ihmal ve ihlal etmiş olduğu anlaşılmakla dikkatsiz ve özensiz davranışlarından dolayı %100 kusur oranı ile asli kusurlu olduğu, dava dışı—– yönetimindeki ——- plaka sayılı aracın seyir halinde iken olay mahaline geldiğinde trafik lambalarında durakladığı sırada geriden gelen ve aracın sol yan arka kısımlarıa çarpan araç nedeni ile hasar aldığı olayda kusursuz olduğu, Hasar yönünden yapılan değerlendirmede,—— Plaka sayılı aracın hasarlı parçalarının listedeki fiyatları toplamının ——— yedek parça tutarını kaza tarihi itibari ile serbest piyasa koşullarında kabul edilebilir makul fiyat aralığında olabilecği ekspertiz bilirkişi ücreti fatura fotokopisinin dosya içinde mevcut olduğu, ve araçta meydana gelen toplam hasar tutarının kaza tarihi itibari ile piyasa koşullarında ———– olabileceği” şeklinde bildirildiği görülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, ——— bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedi———-
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan ——- poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir———–
Türk Ticaret Kanunu’nun 1409. maddesine göre de oluşan rizikolardan sigortacı sorumlu olduğundan kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin ——- sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, ————uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmediği veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içinde kalmış gibi ihbar ettiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Davalı ——- plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısıdır. —- tarihleri arasını kapsamaktadır. Kaza —- tarihinde gerçekleşmiş olup davacı tarafından davalı —— tarihinde ihtar gönderildiği, ihtarın ——- tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiği ve ihtarda davalı tarafa ödeme için 15 gün süre verildiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183/1. maddesine göre; Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Aynı Kanun’un 184/1.maddesi ile alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlanmıştır.
Alacağın temliki, bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir. Bu suretle borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulmakta, eski alacaklının (temlik edenin) yerini yeni alacaklı (temellük eden) almaktadır. Aynı zamanda, temlik edilen alacak eski alacaklının malvarlığından çıkarak yeni alacaklının mamelekine dâhil olmakta, alacağı talep etmek hakkı da yeni alacaklıya intikâl etmektedir. Alacağın temliki ile asıl haktan ayrı yalnız başına başkasına devredilemeyen dava hakkı da devredilmiş olur. Bu anlamda davada taraf sıfatı da temlik alanda olmaktadır———
Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi, kural olarak o hakkın sahibine aittir. HMK’nın 114/1-d bendi ile “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları” dava şartları arasında gösterilmiştir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin gerçekten o dava ile ilgili kimseler olması, bir başka ifade ile dava konusu sübjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı, usul hukukunda “sıfat” olarak tanımlanmaktadır. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Bir davada, taraflardan birinin, aktif ya da pasif husumet ehliyetini taşımadığı belirlenirse, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; Dava dışı araç sahibi ile davacı arasında yazılı olarak yapılan temlik sözleşmesi ile TBK’nın 183. vd. maddeleri hükümleri uyarınca dava dışı araç sahibinin aracının hasara uğraması nedeni ile davalıdan talep edebileceği değer kaybı alacağı davacıya —– tarihinde temlik edilmiştir. Davaya konu temliğin ——–tarihinde ek madde 6 ile eklenen değişiklik tarihinden önce devredildiği anlaşıldığından davalının temlikin geçersizliğine ilişkin iddiaları nazara alınmamıştır. Bu nedenle dava dışı araç malikinin hak ve alacaklarını hukuken geçerli temlik sözleşmesi alan davacı, taraf sıfatını da kazandığından bu davayı açmak için aktif dava ehliyetine sahiptir.
Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporunda meydana gelen kazada davalının sigortalısının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun %100 kusurlu olduğu,—- plakalı aracın sürücüsünün kusursuz olduğu, davacıya ait araçta —— hasarın meydana geldiği, davalı — davacı vekiline — ödeme yapıldığı bu kapsamda ———– bakiye hasar bedelinin belirtildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde davanın kısmen kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte, sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Sigortacının tazminat giderim yükümlülüğünü düzenleyen KTK’nın 99/I. maddesi hükmü uyarınca, sigortacı maddede belirtilen belgelerin iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüde düşer. Davadan önce böyle bir başvurunun bulunmaması halinde ise zararın tamamı için dava tarihinde temerrüde düşmüş sayılır. Zarar gören, talebine ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren faiz isteme hakkına sahiptir. —— Bu sebeple davacı tarafın faiz talebinin — günlük sürede ödeme yapılması talebi ve aracın hususi olduğu dikkate alınarak temerrüt tarihi olan—- itibaren yasal faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE;—- hasar bedelinin temerrüt tarihi olan —– tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar harcı 649,61 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40-TL harcın ve 111,20 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 484,01 -TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin nispi harç ve 111,20 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 220,00 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan 88,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 -TL bilirkişi ücreti ve 354,00 TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 1.242,00 -TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/03/2021