Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/595 E. 2022/13 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/595 Esas
KARAR NO: 2022/13
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 22/07/2020
KARAR TARİHİ: 11/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;— tarihinde sürücü —- plakalı aracın çarpması sonucu, davacıların — —- öldüğünü, aracın davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen —- olduğunu, olayla ilgili olarak ceza davası yargılamasının —-sayı ile yapıldığını, kazada araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, çocuklarını kaybeden davacıların ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik; — Destekten Yoksun Kalma tazminatı ile cenaze ve defin giderleri için —-olmak üzere—-maddi tazminatın davalıdan, dava konusu olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, vekalet ücreti ile mahkeme masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından tüm sorumluluğun eksiksiz olarak yerine getirildiğini, davacı yanın iş bu davanın ikamesinden önce müvekkili şirkete yapmış olduğu başvuru neticesinde davacı tarafından sunulan evraklar çerçevesinde %25 kusur üzerinden—- kullanılmak suretiyle aktüer raporu hazırlandığını, başvuru sahiplerine %25 kusur üzerinden — kullanılmak suretiyle —– vefatı sebebiyle—- destekten yoksun kalma tazminat ödemesinin —— tarihinde yapıldığını, ödeme tarihindeki veriler dikkate alınarak tazminat hesaplamasının yapılması gerektiğini, bu hesaplamaya göre bulunan miktar ile yapılan ödeme mukayese edilmesini, bulunan ve ödenen iki tutar arasında bariz bir fark yok ise dava reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunu eksiksiz yerine getirmiş olması sebebiyle temerrüde düşmediğini, esasa ilişkin itirazlarının dikkate alınarak esastan reddine ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma talebine ve cenaze giderlerine ilişkin olarak açılan tazminat davasıdır.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, —– kabul edilmektedir ———– düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, ——-sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı —- işletene düşen hukuki sorumluluğu, ——–kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden, —– —- işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen —–düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
6098 sayılı Yasanın 49 ve devam maddeleri gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
Ölüm halinde uğranılan zararlar özellikle cenaze giderleri, ölüm hemen gerçekleşmemiş ise tedavi giderleri ile çalışma gücünün kaybı veya azalmasından doğan kayıplar ve ölenin desteğinden yoksun kalanların bu sebeple uğradıkları kayıplardır. Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Öte yandan ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır, Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. ——- sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır, Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve —- temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir — Diğer taraftan, —– kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu”hususu vurgulanmış; —– ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir. Önemle vurgulanmalıdır kî, destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur, Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir —– Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olsa idi doğrudan işleten üzerinde doğup ondan mirasçılarına intikal edeceğinden, bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecekti. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez.
Eş, çocuk, anne–baba her halükarda destek tarafından destekleneceği kabul edildiğinden bu kişilerin desteklendiklerini ispat etmelerine gerek bulunmamaktadır. Ancak bu kişilerinde gelirden —-bir pay değil de daha yüksek bir pay aldığını iddia ediyorlarsa bunu ispat etmeleri gerekir. Destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında davacılar vekilince gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda; ” Önceden teknik olarak belirlenmiş önemli ve emredici —- kuralları ihlal eden, dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen, etkin tedbir almayan ölen yaya —- “%75 Oranında Asli Kusurlu” olduğu; yine önceden teknik olarak belirlenmiş emredici—– kurallara karşı dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen — plakalı hususi— sürücüsü dava dışı — “%25 Oranında Tali Kusurlu” olduğu; Kaza tarihinde —— araç sürücüsü dava dışı —– kusuru oranında ve sigorta kapsamına göre sorumlu olduğu; Ödeme tarihi — verilerine göre yapılan hesaplamaya göre; davalı sigorta sirketi tarafından — tarihinde davacılar anne—– ve baba—-yapılan toplam tazminat ödemesinin yeterli olduğu, bu hususta takdirin Mahkemeye bırakılmak üzere işbu rapor tarihindeki verilere de güncel hesaplamanın yapıldığı, rapor tarihi — verilerine göre yapılan güncel hesaplamaya göre; Davacı anne — yoksun kaldığı desteğe ilişkin bakiye maddi zararının —- olduğu, Davacı baba —- yoksun kaldığı desteğe ilişkin bakiye maddi zararının bulunmadığı, ” şeklinde rapor sunulmuştur,
Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda özetle; ” Kusur tespit edilirken belirtilen hususların taktiri Mahkemeye ait olmak üzere, kök raporda sunulan tespitlerin aynen geçerli olduğu görüş ve kanaatine varıldığı, davacı vekilinin itirazlarını karşılar şekilde —- dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, her ne kadar kök raporda bakiye ömür süreleri —- alınarak belirlenmişse de;—- günlü ilamında özetle —- itibariyle tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde —-esas alınmasının güncellenen —— daha uygun olacağına karar verilmiştir.” denilmekle ve Mahkemenin —günlü celsesi ile tarafımıza verdiği görev ile işbu ek raporda yaşam sürelerinin —- iptal kararı doğrultusunda, —- yöntemlerinin uygulandığı, ödeme tarihi — verilerine göre yapılan hesaplamaya göre; davalı sigorta irketi tarafından —- tarihinde davacı —-yapılan toplam tazminat ödemesinin yetersiz olduğu ancak davacı— yapılan toplam tazminat ödemesinin yeterli olduğu. İşbu ek rapor tarihi —- verilerine göre yapılan güncel hesaplamaya göre; Davacı anne— yoksun kaldığı desteğe ilişkin bakiye maddi zararının —- olduğu, Davacı baba — yoksun kaldığı desteğe ilişkin bakiye maddi zararının —- olduğu,” şeklinde rapor sunulmuştur.
Yukarıda bahsedilen açıklamalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde ek bilirkişi raporundaki belirlemelerin ve hesap yönteminin oluşa, yerleşmiş uygulamalara uygun denetime elverir gerekçeler içerdiği; —- olan kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve—– —–uygulamaları dikkate alındığında; müteveffanın vefatı ile davacıların destekten yoksun kalma tazminatına hak kazandığı anlaşıldığından davanın maddi tazminat talebi yönünden kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davalı sigortanın davacılara —- tarihinde davacıya ödeme yaptığı anlaşıldığından davalı sigorta yönünden ödeme tarihi olan —-tarihinden itibaren maddi tazminata yasal faiz —- işletilmiştir.
Davacı vekili tarafından cenaze gideri talep edilmiş ise de; —–yazı cevabında müdürlüklerince cenaze ve defin hizmetlerinin ücretsiz olarak sunulduğu, mezar yeri bedeli, inşaat ruhsatı bedelinin alındığının bildirildiği, ancak davacı tarafından mezar yeri bedeli veya inşaat ruhsatı bedeli ödediğine ilişkin bir delil dosyaya sunulmadığı görüldüğünden cenaze ve defin işlemlerinin ise ücretsiz yapıldığı dikkate alınarak cenaze ve defin giderlerine yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
-Davacı —- yararına —, davacı — yararına —destekten yoksun kalma tazminatının —- tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek davacılara ödenmesine,
-Davacıların cenaze giderine ilişkin istemlerinin ayrı ayrı reddine;
2-Karar harcı 2.038,33 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40 TL harç ile 540,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.443,93‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin nispi harç 540,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 648,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan 83,10 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.683,10 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1.602,53 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı —– kendisini maddi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı —— kendisini maddi tazminat davasında vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.256,81-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 63,19 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——-Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/01/2022