Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/571 E. 2020/383 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/571 Esas
KARAR NO: 2020/383
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/09/2018
KARAR TARİHİ: 14/07/2020
—– Tüketici Mahkemesinin– Esas ve —— Karar sayılı Görevsizlik kararı ile Dosyanın
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki hasar bedeline ilişkin uyuşmazlık sebebi ile talep edilecek miktarın bilirkişi marifati ile tespit edilmesinden sonra alacak miktarı belirlenecek miktar kadar artıralacağını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle şimdilik ——- hasar bedelinin ve——– ekspertiz ücretinin poliçe limitleri dahilinde muhatap şirketin temmerrüt tarihi olan ———–tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; KTK md 97 kapsamında davacı tarafından müvekkili olan şirkete geçerli bir başvuruda bulunulmadığı, davanın reddine aksi halde davacının gerek poliçe tanziminden önce gerekse riziko sonrası TTK kaynaklanan beyan yükümlülüklerini yerine getirmemesi bağımsız eksperin aracı görerek hasar tespiti yapmasının engellenmesi sebebiyle davanın reddini aksi halde TTK 1447 kapsamında tazminatın belirli oranda indirim yapılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan inceleme sonucunda; 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK.’nun 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, re’sen incelenir.
6502 sayılı Yasa’nın 73/1. maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” denilmek suretiyle Tüketici Mahkemelerinin görevi belirlenmiştir. Davanın konusunu, Meydana gelen trafik kazası nedeni ile oluşan hasar bedeli ve ekspertiz ücretini kasko poliçesi kapsamında talebini oluşturduğu, davacının tacir olması karşısında temlik edenin gerçek kişi olması, aracın ticari vasıfta olmaması ve davalının temlik edenin kendi sigortacısı olması birlikte değerlendirildiğinde 6502 sayılı Yasanın 1, 2, 3/1-k,l bentleri, 70/3, 73/1. Maddeleri gereğince taraflar arasındaki ihtilafın çözümünde Tüketici Mahkemeleri görevlidir ————
Hal böyle olunca görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olması sebebiyle,————— sayılı ilamı doğrultusunda dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddesine göre mahkememizin karşı görevsizliğine ve davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KARŞI GÖREVSİZLİK NEDENİYLE DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin ——— Tüketici Mahkemesi olduğuna,
3-Mahkememiz ile ——– Tüketici Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından mahkememizce verilen karar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği taktirde HMK’nın 22/2 maddesi gereğince görevli mahkemenin belirlenmesi için DOSYANIN —- ADLİYE MAHKEMESİ ———–GÖNDERİLMESİNE,
3.6100 sayılı HMK md. 331/2 uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde —————- Adliye mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 14/07/2020