Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/57 E. 2021/135 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/57 Esas
KARAR NO: 2021/135
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/01/2020
KARAR TARİHİ : 10/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacı şirketin —– yılından bu yana hem kendi merkezinde hem de hizmet verdiği hastanelerde yüksek teknolojiye sahip cihazlarıyla tüm görüntüleme hizmetlerini güvenilir bir şekilde ve doktor kontrolünde gerçekleştirmekte ve raporlamakta olduğunu, müvekkili şirketin hizmet vereceği hastaneler için kendi medikal cihazlarıyla Görüntüleme Birimi kurmakta ve teknik yeterliliğe sahip personeli bu hastanelerde istihdam etmekte, ihtiyaç duyulan bu hizmetleri hastanelere fatura karşılığında bedeli alınarak sunulmakta olduğunu, bu kapsamda Tarafların —– başlığı taşıyan —-Süreli akit hususunda mutabık kalarak akdin kaşe ve imza altına alınmış olduğunu, sözleşmenin 3.1.maddesi kapsamında mezkur maddede belirlenmiş şartlar dahilinde mütevellit sözleşmenin önce 1 yıl olarak — tarihine, daha sonra da — yıl uzayarak ———- tarihine kadar uzadığını ve davalı şirketin müvekkili şirketin hizmetlerinden faydalanmaya devam ettiğini, müvekkili şirketin sözleşme süresi boyunca yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak ifa etmiş olduğunu, aynı karşılığı davalı şirketten görememiş olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 7.3.maddesinde ödeme zamanının düzenlenmiş olduğunu, davalı tarafından müvekkiline yapılacak ödemeler için fatura tarihinden itibaren —- kurum hastaları içinse kurumdan yapılan tahsilattan itibaren —- içerisinde ödeme şartı getirilmiş olduğunu, ancak bu sürelere davalı şirket tarafından riayet edilmeyerek ödemelerin sürekli olarak geciktirildiği ve takibe konu faturalar için hiçbir ödeme yapılmamış olduğunu, müvekkili şirketin muaccel olmuş faturaların tahsili için —— yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ederek, huzurdaki davanın konusu olmayan ve bir önceki dönem fatura alacakları için davalı aleyhine ikame edilmiş——- sayılı dosyasından kaynaklanan alacaklar hariç olmak üzere — tarihi itibarıyla—– borçlu olduğunun ihtar edildiğini, davalı yanca herhangi bir cevap verilmediği gibi, ödemede yapılmamış olduğunu, davalı borçlu şirket tarafından riayet edilmeyen sözleşme hükümleri karşısında sözleşmeyi devam ettirmesi kendisinden beklenemez hale gelen müvekkili olan şirketin, —- yevmiye İhtarnameyle———-Tarihi itibarıyla cihazların çalışmasının durdurularak, sözleşme konusu hizmetin verilmesinin sonlandırılacağına ilişkin olarak davalı şirkete bildirimde bulunulduğunu, müvekkili şirketin sözleşme süresi boyunca yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak ifa etmesine ve bu hizmetler karşılığı faturaları düzenleyerek davalıya göndermesine rağmen, faturalara itirazda bulunmayan davalının icra takibine konu —-adet faturayı ödemediğini, müvekkili olan şirketin tüm çabalarına rağmen alacağının ödenmemesi üzerine davalı şirketin borcunu ödemekte ısrarlı olması karşısında davalı şirket aleyhine ———– dosyasıyla ilamsız takip başlatıldığını, davalı şirketin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, dava şartı olan Arabuluculuk görüşmelerine de davalı yanın mazeretsiz olarak katılmaması neticesinde görüşmelerin sonlandığını ve uzlaşma sağlanamadığını, takibe yapılan itirazın kötü niyetli ve alacaklarının likit olduğunu tüm bu nedenlerle davalı şirketçe takibe yapılan vaki itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı şirket aleyhine en az %20 İcra İnkâr Tazminatı Mahkûmiyetine hükmedilmesi ile yargılama Giderleri ve Vekâlet Ücretlerinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yönetimine, CMK 133. Maddesi uyarınca—- kapsamında, ——– sayılı dosyasından verilen karar ile kayyım atanmasına karar verildiğini, ———- uyarınca kayyumların yetkisi sonlandırılarak, tüm yetkilerin —– karar verilmiş olduğunu, ———- yazısı ile Müvekkili firma yönetim yetkisi —- devredildiğini ve işbu hususun ——— yayımlanmış olduğunu, bu durumda müvekkili firmanın ilgili —– kamulaştırılmış ve kamu malı haline gelmiş olduğunu, müvekkili olan şirketin davacı tarafa icra takibine konu miktarda borcu bulunmamakta olduğunu bu hususun yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde açıklığa kavuşacağını tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce —-sayılı dosyası ile —- esas sayılı dosyası fiziken celp edilerek incelenmiş, —- ihtarnamesi ile tebliğ şerhi ve — ihtarnamesi ile tebliğ şerhi,—–Davalı —— arası BA/BS formları,——–arası BA/BS formları ayrı ayrı celp edilerek dosya kapsamına dahil edilmiş, —– devredilip devredilmediği ve tüzel kişiliğinin devam edip etmediği hususları sorulmuştur.
Mahkememiz dosyası resen seçilen SMMM bilirkişisine tevdi edilerek, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilip, ticari defterleri incelenmek suretiyle davacının icra takibine dayanak cari hesap alacağı nedeni ile davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda rapor tanzimi istenilmiş olup, bilirkişi —- mahkememize ibraz ettiği —- tarihli raporunda özetle; davalı tarafından ticari defterlerin sunulmadığı, davacı şirketin davalı şirketten takip dayanağı yaptığı ve ticari defterlerinde davalı şirket adına borç kaydı yapmış bulunduğu—-adet fatura bedeli olan —- fatura alacağını talep etmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı elirtilmiştir.
Dava; —– sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda (alacak) davasıdır. Yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı açılır. Borçlu bu davaya karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Borçlu cevap dilekçesinde itiraz ederken bildirmiş olup olmadığına da bakmaksızın bütün savunma sebeplerini bildirmelidir. Alacaklı bu davada alacağının varlığını 6100 sayılı HMK’ ya göre caiz olan her türlü delille ispat edebilir.
Mahkememizce —– dosyası celp edilerek, dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler incelenmiştir. Söz konusu icra dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine —- tarihinde icra takibine girişildiği, davacı-alacaklı tarafından toplam —- davalı-borçludan tahsilinin talep edildiği ödeme emrinin davalı-borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlunun da yasal itiraz süresi içerisinde—– tarihinde borca itiraz dilekçesi verdiği, buna bağlı olarak icra müdürlüğünce icra takibinin durdurulduğu, takibin durdurulması kararının davacı/alacaklıya tebliğ edilmediği, davacının yasal süre içersinde bu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve hükme esas alınan bilirkişi raporlarındaki tespitler uyarınca;
Taraflar arasında davacı şirketin yüklenici sıfatıyla, davalı şirketin ise hastane sıfatıyla taraf oldukları—— tarihli sözleşmeye dayalı ticari ilişki bulunduğu, bu ilişkiye istinaden davacı şirketin davalı tarafa muhtelif tarih ve tutarlarda hizmet faturaları düzenlediği, davalı tarafın icra takibine konu ——adet fatura bedelini ödemediği, buna istinaden yapılan icra takibine de itiraz ettiği, davacı tarafça tutulan defterlerin usul ve yasaya uygun olup davacı alacağını doğruladığı, davalı tarafından davacıya muhtelif tarih ve tutarlarda ödeme yapıldığı ancak dava ve takip konusu fatura bedellerinin ödenmediğinin davacı tarafın defterlerinden anlaşıldığı, davalı tarafın bilirkişi incelemesine herhangi bir defter sunmadığı, bundan başka davalı tarafın ödeme veya başka bir savunmada da bulunmadığı, ayrıca—— tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanunla değişik HMK’nun 222/3. maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı, ayrıca takibe konu tüm faturaların, vade farkı içerikli olanlar da dahil olmak üzere davalı tarafça yasal nitelikli bir itiraza konu edilmeksizin ilgili dönem BA formu beyanlarıyla davacı şirketten mal/hizmet alımı olarak beyan edilmiş olduğu, dolayısıyla davacı tarafından davalı şirkete düzenlenen takip ve dava konusu—–adet faturanın münderecatları itibariyle kesinleştikleri hususları ve tespitleri hep birlikte değerlendirildiğinde davacı lehine delil teşkil eden defterler doğrultusunda davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğu kanaatine varılarak, sebeple davalı borçlunun ——-sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına dair karar verilmiş, takip konusu alacağın likit ve hesap edilebilir nitelikte olması nedeniyle davalı-borçlunun İİK’nın 67/2. maddesine göre hükmolunan alacağın %20 oranı üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatından da sorumlu olması gerektiği hususu da göz önünde bulundurularak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/1-ç ve 326. maddeleri gözetilerek dava öncesi ödenen arabuluculuk ücreti zorunlu giderlerinin yargılama gideri olarak kabul edilmesi ve davada haksız çıkan taraftan alınarak Hazineye gelir yazılmasına karar verilmesi gerektiğinden, Hazine tarafından karşılanan —— arabuluculuk zorunlu yargılama giderinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına ilişkin hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM (Yukarıda açıklanan nedenlerle) :
1-Davanın KABULÜ ile, davalı borçlunun ——sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Asıl alacak miktarının %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 38.264,64 TL nisbi harçtan başlangıçta alınan peşin harcın mahsubu ile bakiye 31.499,28 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 6.827,56 TL dava açılış masrafı ile 1.090,00 TL yargılama masrafından ibaret toplam 7.917,56 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 45.058,08 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
8-Karar kesinleştiğinde —– sayılı takip dosyasının iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/02/2021