Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/558 E. 2023/54 K. 27.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/558 Esas
KARAR NO: 2023/54
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/07/2020
KARAR TARİHİ: 27/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket tarafından 25.10.2019 tarihinde 628.180,00TL tutarında faturanın davacı şirkete gönderildiği, davacı şirket tarafından noter aracılığı ile faturaya itiraz edildiği, akabinde taraflar arasında —— tarihinde imzalanan Sulh ve İbra Protokolünde de görüleceği üzere davalı şirketin davacı şirketten herhangi bir zarar, kayıp, alacak, tazminat, faiz, kâr payı vs. talebinde bulunmayacağı hususunda anlaşılmış olduğu ve protokolün taraflarca imzalandığı, davacı şirketin her ne kadar dava konusu sehven davalı hesaplarına ödenen alacağının tahsili için çabalamış olsa da, davalı tarafın hiçbir şekilde borcunu ödemeye ilişkin bir çaba sarf etmediği, davacı şirketin—– sayılı dosya ile davacıya gönderilen birinci haciz ihbarnamesine istinaden — tutarının sehven davalı şirket hesaplarına ödendiği, davacı şirketin satın alma departmatı tarafından muhasebe birimine gönderilen ——– listede dayalı şirketin yer almamasi gerekirken yapılan yanlışlık sonucu bu listede olması sebebiyle, —- tutarındaki faturanın bir kısmı olan—– tutar davalı şirketin hesaplarına ödendiği, sehven gönderilen bu ödemelere istinaden davalı şirket ile defalarca iletişime geçildiği ancak olumlu bir dönüş alınamadığı, bunun üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalı şirketin takibe itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

SAVUNMA :Davalı yan kendisine usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Davacının ——yılına ait yasal ticari e-defterlerinin zamanında ve üsülüne Uygun şekilde——onaylarının yapıldığı, buna göre söz Kkonusu ticari e-defterlerin davacı şirket lehine delil niteliğine sahip olduğu davalı şirketin ——- yılı süresince davacı şirkete toplam —- tutarında fatura düzenlediği, davacı şirketçe davalı şirkete —– tutarında fatura düzenlendiği ve toplam —– tutarında ödeme yapıldığı, buna göre—- dönem sonunda davacı şirketin davalı şirketten —– alacaklı olduğu tespit edildiği, davacı şirketin davalı şirket adına düzenlediği ———- tutarındaki faturanın, taraflar arası yapılmış——- ilişkin damga vergisinin —-yarısının davalı şirkete yansıtma faturası olduğu tespit edildiği davalının —- kapsamında bildirmesi gereken davalı tarafça davacı adına düzenlenen fatura sayısının 8 adet olduğu ve kapsama giren faturanın matrah tutarının —- olduğu davalının—— davacı şirketin ticari defterleriyle uyumlu olduğu tespit edildiği, davacının— yılına ait yasal ticari e-defterlerinin zamanında ve usulüne uygun şekilde GİB berat onaylarının yapıldığı, buna göre söz konusu ticari e-defterlerin davacı şirket lehine delil niteliğine sahip olduğu tespit edildiği, davacının davalıdan icra takip tarihi ve —- alacaklı olduğu davalı şirketin bilirkişi incelemesine katılmaması ve yerinde inceleme talebi olmaması nedeniyle inceleme yapılamadığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişiler tarafından alınan ek rapor da özetle; Taraflar arasında belçika/ brüksel busworld fuarı işine ilişkin olarak (iş bu davanın davacısının kiraladığı akanda stant tasarım, projelendirme, üretim, montaj ve demontaj işlerinin gerçekleştirilmesi için)/1.10.2019 tarihinde fuar standı tasarım hazırlama üretim ve uygulama sözleşmesinin imzalanmiş olduğu, alınan sözleşmeye iş bu davanın davalısı tarafından bazı yönlerden aykırı hareket e ilmek suretiyle işin bedelinin başlangıçta —- olarak belirlenmiş olmasına rağmen taraflar arasında imza edilen —-tarihli protokol ile sözleşme bedelinin —– olarak kararlaştırılmış olduğu, bedelin tamamının anılan protokol çerçevesinde iş bu davanın davalısı tarafından tahsil edilmiş olduğu, mevcut durumda ve maddi hukuk yönünden işbu dayanın davasının taraflar arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklı hiçbir alacağının bulunmadığı hususunun HMK m.200 kapsamında ve iş bu protokol çerçevesinde kesin deliller ispatı edilmiş sayılacağı, yine somut olayın ve dosyada mevcut bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, dava dışı—– tarafından —– esas sayılı dosyası üzerinden iş bu davanın davalısı—– yürütülmüş olan takip kapsamında iş bu davanın davacısına 1. haciz ihbarnamesinin önderilmiş olduğu, anılan ihbarnameye cevaben iş bu davanın davacısı tarafından dosya borflusunun 32.101,00 TL alacak bakiyesinin mevcut olduğu hakkında bilgi verildiği, başka bir|ifadeyle iş bu davanın davacısı tarafından, haciz ihbarnameye verilen cevap ile işbu davamın davasının 32.101,00 TL alacağının bulunduğu, taraflar arasındaki protokol ile davalının davadıyı ibra ettiği, davacıdan hiçbir alacağının kalmadığı da kesin delil ispat edilmiş bulunduğuna ve 10.3.2021 tarihli bilirkişi raporunda “Yapılan incelemeler sonucu, davacının, davalı şirketten icra takip tarihi—— yıl sonu itibariyle 165.101,00TL alacaklı olduğu tespiti birlikte ele alındığında davalının yapmış olduğu takibe yönelik itirazın haksız sayılabileceği hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
——- Mahkemesine müzekkere yazılarak davaya konu edilen dekontlar celp edilerek incelenmiştir.
Davacı tarafça davaya konu sehven yapıldığı iddia edilen fazla ödemeye ilişkin işlemler incelendiğinde ilk olarak—— Esas dosyasına konu yapılan ödemenin dayanağının 18/10/2019 tarihli davalı fatura alacağını oluşturduğu ayrıca söz konusu haciz ihbarnamesine verilen cevapta davalı fatura alacağı olarak 32.101,00 TL ‘nin açıkca davacı tarafça kabul edildiği görülmekle birlikte yine davacı tarafça satın alma departamanı tarafından iletilen listede yer almaması gerektiği yer alan ve herhalde sehven fazla ödendiği belirtilen 133.000,00 TL kısma yönelik yapılan ödeme dayanağının 18/10/2019 tarihli faturanın oluşturduğu her iki fatura da incelendiğinde faturaların davacı ile davalı tarafça düzenlenen sulh ve ibra protokolünden önce düzenlendikleri görülmekle birlikte haciz ihbarnamesine konu edilen ve ödenen alacağın davacı tarafça ibra prokotolünden önce davalı alacağı olarak kabul edildiği ve icra dairesine bildirildiği hususu bir bütün halinde değerlendirildiğinde davacı yanın iş bu alacak kalemine yönelik olarak davalının sebepsiz olarak zenginleştiği hususunu ispat edememiş olmakla birlikte yine ödemeye konu dayanak faturaların ibra tarihten önce düzenlenmiş davalı fatura alacağı olduğu davacı tarafça dava dilekçesinde açıkça ikrar edilmekle yapılan ödemeler her ne kadar ibra tarihinden sonra yapılmış ise davacının basiretli tacir olduğu hususu gözetildiğinde davacı şirket tarafından gönderilen global listede dayalı şirketin yer almaması gerekirken yapılan yanlışlık sonucu bu listede olması sebebiyle yapılan ödemeye ilişkin beyanlarına itibar edilmemiştir. Ayrıca havale bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerekir. 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 102. maddesinde de “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel bir borç için yapılmış sayılır “ hükmü düzenlenmiştir. Dava konusu icra takibine dayanak banka dekontunda hiç bir açıklama ve şerh bulunmaması halinde banka havalesi ile gönderilen havalenin 6098 s.TBK.nun 102.m.si hükmü uyarınca bir borcun ödemesi olarak gönderildiği kanuni karinedir. Sonuç itibariyle davacı taraf yapılan ödemelerin sehven fazla gönderiliğine yönelik olarak iddiasını yukarıda izah edilen edenlerle ispatlayamadığı, ispat külfeti kendisinde olan davacının, dava dilekçesinin deliller bölümünde açıkça yemin deliline dayanmış olduğu gözetilerek tarafın akidine yönelteceği son çare olarak yemin delili davacıya usulüne uygun olarak hatırlatılmasına rağmen yemin metni sunulmadığı görülmekle davacı üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediği kanaatine varılmakla açılan davanın reddine karar verilmiştir. Bilirkişi raporunun uyuşmazlık noktaları kapsamında dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu tanzim edildiği, HMK’nın 282. maddesi uyarınca hâkim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre bilirkişi raporu takdiri delil olup hukuki değerlendirme mahkememize ait olmakla birlikte, mahkememizce yukarıda izah edilen gerekçelerle hüküm kurulmakla dosyaya sunulan bilirkişi tespitleri hükme esas alınmamıştır.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 179,90 TL den başlangıçta peşin olarak yatırılan 1.994,01 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 1.814,11‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/01/2023