Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/551 E. 2022/117 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/551 Esas
KARAR NO: 2022/117
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 11/09/2019
KARAR TARİHİ: 22/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından sigortalanan —- park halinde bulunan —plaka sayılı araca vurması ile aracın müvekkili tarafından — sigortalanan —- plaka sayılı araca vurduğunu, bu aracın da savrularak — plaka sayılı araca çarpması sonucunda — aracın karıştığı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkili tarafından —- poliçesi ile sigortalanan araçta —– hasar meydana geldiğini, müvekkilinin bu bedeli —- tarihinde sigortalıya ödediğini, kazanın meydana gelmesinde — plaka sayılı aracı kullanan şoförün tam kusurlu olduğunu ileri sürerek —- tarihinde itibaren yasal faizi davalıdan tahsiline karar verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;— plaka sayılı aracın müvekkili tarafından — tarihleri için müvekkili tarafından —- sigortalandığını, müvekkilinin poliçedeki sorumluluğunun —– sorumlu olduğunu, davada gerçek zarar miktarının araştırılması gerektiğini, kesinleşmemiş kusurunda bulunmadığını—– istenebilmesi için aracın tamir ettirilmesi gerektiğini, avans faizinin istenmesinin de mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası nedeni ile oluşan hasarın tazmini için açılan tazminat davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle;—- nolu aracın sürücüsü:—— seyir halinde iken; diğer araç sürücülerinin, yayalarının can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürebilecek aynı zamanda onların hareketlerini zorlaştıracak davranışlarda bulunmaması gerekirken, direksiyon hakimiyetini kaybederek park halinde bulunan araca arkadan çarparak —– ayrılmış yerlerde veya taşıt yolu dışında kurallara uygun olarak park edilmiş araçlara çarpma ihlalinde bulunduğu, bu durumun kanun maddesinde asli kusurlu sayıldığı, aynı zamanda madde —– yeralan kimliğini, adresini, sürücü ve tescil belgesi ile sigorta poliçe tarih ve numarasını bildirmeden ve göstermeden, kazayı yetkili ve görevli memurlara bildirmeden, bunlar gelinceye kadar veya bunların iznini almadan kaza yerinden ayrılmaması gerekmesine rağmen ayrılarak, bu maddeye de uygun hareket etmediği, tüm bu durumlar değerlendirildiğinde dava konusu kazada %100 kusurlu bulunduğu; — plakalı, arkasında —- plakalı araç olmak üzere nizami park halinde bulunan araç sürücülerinin dava konusu kazanın oluşumunda atfa kabil bir kusurunun olmadığı; —- başlangıç ve bitiş tarihli davacı —tarafından sigortalı: ——- aracın——–olduğu; — belirtilen—- hasarının giderilmesi için hesaplanmış olduğu, hasarlanan bölgelerin teknik olarak dava konusu kaza ile uyumlu olduğu; Dava dosyasında davacı tarafından kaza hasarının onarıldığına dair onarım faturası ibraz edilmediği; —-tarafından sigortalı — tarihli; —-tarafından sigortalı—– havale yapıldığı, bu havale dekontlarında araç plakası veya şasi no veya hasar dosya no belirtilmediği, yukarıda hesaplanan onarım gerçek bedelinin — olduğu dikkate alındığında; sigortalıya ödenen—— havale bedelinin takdirinin Mahkemenize ait olduğu; davalı cevap dilekçesinde; —-plaka sayılı aracın sigorta şirketi nezdinde —— tarihleri arasında geçerli olacak şekilde doğacak rizikolara karşı teminat altına alındığını, beyan ettiği ve kaza tarihi itibariyle davalı tarafından —- sahibi olduğu: poliçenin dava dosyasında bulunmadığı; ” şeklinde rapor sunulmuştur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, ——; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir—
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan —– sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan —– poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir ——
TTK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak —- belirtilmiştir——, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve —- dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Davalı —- tarafından— sigortalanan —- tarihleri arasını kapsamaktadır. Kaza —- tarihinde gerçekleşmiştir.
Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporunda meydana gelen kazada davalının sigortalısının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca %100 kusurlu olduğu, — plakalı aracın sürücüsünün kusursuz olduğu, davacının sigortalısına ait araçta —- hasarın meydana geldiği, davacı sigortanın sigortalısına meydana gelen zararı —– tarihlerinde ödeyerek sigortalının haklarına halef olduğu, dolasıyla aktif husumetinin bulunduğu, bilirkişi tarafından verilen raporun usul ev yasaya uygun olduğu, denetime elverişli olduğu kanaati ile bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir.
Her ne kadar davalı sigorta şirketi tarafından — dosyasında verilen karar gereği —- ödeme yapıldığı iddia edilmiş ise de söz konusu ödemenin kazaya karışan dava dışı — plaka sayılı araç için ödeme yaptığı, davacının sigortalısına ait —-plaka sayılı araca ilişkin ödeme kayıtlarına rastlanmadığından davalının bu yöndeki beyanlarına itibar edilmemiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE; —- tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Karar harcı 509,86 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 127,47-TL harcın mahsubu ile bakiye 382,39-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 127,47 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 171,87 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan 123,40 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 923,40-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar kesin olmak üzere; verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/02/2022