Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/525 E. 2023/917 K. 19.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/525 Esas
KARAR NO:2023/917
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/06/2020
KARAR TARİHİ:19/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacılar vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, ——– alacaklı olup, bu alacağının tahsili için ——-dosyası ile ve ——- Değişik İş Numaralı ihtiyati haciz dosyasına istinaden ————–sayılı dosyaları ile icra takibi yapmış ve takibin borçlunun itirazı üzerine durmuş olduğunu, takibin durması üzerine müvekkili şirket ile borçlu ——— arasında borcun ödenmesi amacıyla —— tarihli protokol imzalanmış olup, bu protokole istinaden, ——– plakalı iş makinasının ———— yevmiye numaralı ” iş makinası satış sözleşmesi ” başlıklı sözleşme ile 360.000,00 TL bedel karşılığında müvekkili şirket tarafından satın alınması yönünde sözleşme imzalanmış olduğunu, şirketin, protokole hükümlerine göre iş makinasının kendi üstüne devrinden sonra satışını yapacağını ve yine müvekkili şirketin alacağı, iş makinasının değerinden az olduğundan müvekkili şirketin alacağından fazla olan kalan para için protokole istinaden ————- tutarında teminat senedi vermiş olduğunu, protokole istinaden ilk senet verildikten sonra müvekkili şirket yetkilisi ——– tarihinde bir araya gelen ———müvekkili şirket yetkilisinden iş makinasının devri için protokol dışı ———— tutarında bir senet daha almış olduğunu, bu iki senedi vermesine rağmen müvekkili şirketin iş makinasının resmi devrini üzerine alamamış olup, bunun nedeninin iş makinasının üzerinde protokol tarihinden önce var olan hacizler olduğunu, müvekkili şirket temsilcisi ————- iki senedi verdikten sonra iş makinasının resmi devrini almak üzere ticaret sicil müdürlüğüne gitmiş fakat iş makinasının üzerinde haciz bulunduğu için resmi devri yaptıramamış olup, müvekkili şirket yetkilisi İş makinası satış sözleşmesinin imzalandığı noter huzurunda da iş makinasının üzerinde haciz olduğu konusunda bilgilendirilmemiş ve sözleşme bu şekilde imzalanmış olduğunu, ayrıca——iş makinasının devrinin yapılamayacağını bildiği halde, 12.07.2019 tarihinde iş makinasının devrinin alınmadığını gerekçe göstererek 31.10.2017 tarihli protokolün ihlali sebebiyle —–senedi işleme koyacaklarından bahisle müvekkili şirkete kötüniyetli olarak 12.07.2019 tarihinde ihtarname çekmiş olduğunu, Bu durumla ilgili —— görüşen ve hep oyalanan müvekkili şirket yetkilisi —– daha sonra —– tutarındaki senedi—— sayılı İcra dosyası ile —— tarihinde kötü niyetli olarak ilamsız icra takibine konu ettiğini öğrenmiş olduğunu,—— tutarındaki senedi ise, muvazaalı ve kötü niyetli olarak davalı—— firmaya ciro etmiş daha sonra bu senet firma tarafından —— ciro edilmiş ve ——yine muvazaalı ve kötüniyetli olarak senedi —— ciro etmiş olup, —— tarihinde kötü niyetli olarak —– sayılı İcra dosyası ile Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yoluyla takibe koymuş olduğunu, Davalılar——-daha önceden fikir birliği içerisinde bulunmakta olup, söz konusu 138.600,00TL’lik senedi işleme kötüniyetli olarak koymuş olup, ayrıca ——– avukatının 1. derece akrabası olduğunu, müvekkili şirketin herhangi bir şekilde davalıya borcu bulunmamakta olup, ticari defter, belgeler ve ——- dosyaları incelendiğinde alacaklı bulunmakta olduğunu, müvekkili şirketin davalıya borcunun bulunmadığından dolayı —– sayılı İcra dosyasına konu —– ile ilgili olumsuz tespit talebinin mevcut olduğunu, bu senede ait cirolarının kötü niyetli olduğu ve müvekkili şirketi zor durumda bırakma amacı taşıdığı 211.029,14 TLlik senedin ve davaya konu 136.800,00TL’lik senetlerin 24/10/2019 tarihinde aynı anda takibe konu edilmesinden ve senedin takibe konulması hususunda ——— fikir birliği içinde olmasından anlaşılmakta olup, ayrıca senedi en son ciro yoluyla devralan ——-avukatının 1. derece akrabası olduğundan senedin bedelsiz olduğunu ve hile ile alındığını bilebilecek durumda olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi ile ——– teminat senedi düzenlenirken müvekkili şirket yetkilisinin iradesi aracın hacizli olmasının saklanması nedeniyle hile ile fesada uğratılmış olduğunu, dolayısıyla kambiyo senedi düzenlenirken var olan hile nedeniyle temel borç ilişkisi hükümsüz olduğu gibi, takibe konu hile ile alınan 136.800,00TL tutarındaki senedinde müvekkili açısından hükümsüz olduğu iddiasıyla, Davanın kabulü ile Müvekkilinin daha fazla mağdur edilmemesi açısından öncelikle telafisi güç ve imkânsız zararların doğmaması açısından —– İcra dosyasına konu edilen takibin tedbiren durdurulması talebinin kabulüne, Müvekkili şirketin davalıya borcunun olmadığının tespiti ile İcra takibine konu edilen senedin bedelsizliğinin tespitine, haksız yapılan takipten kaynaklı müvekkilinin uğradığı zararlar bakımından tazminat hakları saklı kalmak koşulu ile müvekkili lehine %20’den aşağı olmamak koşulu ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, Yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.

SAVUNMA:Davalılar —— vekili Cevap ve cevaba cevap Dilekçesinde Özetle; Davacı ——, yetkilisi olduğu Davalı Şirkete ait —- ilinde bulunan —— demir bağlama ve tel çit işlerinde—– olarak çalışmış olduğunu, aradaki iş ilişkisinden dolayı kendisine olan borçlarından dolayı aleyhlerine açılan —– Tarihinde davacı ile —- dahil olmak üzere —- üzerinden anlaşmaya varmış olduklarını, imzalanan protokol uyarınca —- tarihinde protokolde özellikleri belirtilen iş makinesinin satımının noter aracılığıyla yapılmış, —–Nolu faturanın davacıya teslim edilmiş olduğunu, ayrıca iş makinesine ilave olarak davacı tarafa aksesuar ve kova satışı yapılmış, bu satış karşılığında da davaya konu senedin adlarına düzenlenmiş olduğunu, bu satış ile ilgili olarak da —– faturanın davacıya teslim edilmiş olduğunu, yani huzurdaki davaya konu senedin —— tarihli protokole konu ve —— tarihinde satışı yapılan makine için olmayıp, iş makinesine ilave olarak satışı yapılan aksesuar ve kova satışı ile ilgili olduğunu, davacıya satılan makinenin protokol tarihi olan —– Tarihinde piyasa değerinin davacıya olan borçlarından çok yüksek olup, o günkü piyasa değeri — olan piyasa değerinden —- borç düşülerek kalan —- için de teminat senedi düzenlenmiş olduğunu, huzurdaki davanın ise, yukarıda belirtildiği üzere iş makinesine ilaveten davacıya satışı yapılan ilave aksesuarlara ilişkin olarak alınmış 15.08.2018 vade tarihli, 136.800.-TL bedelli senede ilişkin olduğunu, taraflarınca yapılan makine satışı —– aracılığıyla yapılmış olmasına rağmen davacı tarafından herhangi bir ödeme yapılmamış olduğunu, davacı tarafından makine satın alınmadan önce makine üzerindeki bütün icra detaylarının bilinmekte olduğunu, davacı tarafından düzenlenen biri 211.029,14 TL diğeri 136.800,00 TL olan senetler kendilerine ödenmediği gibi makine aksesuarlarının da kendilerine iade edilmediği ve akıbetleri hakkında hiçbir bilgilerinin bulunmadığını, davaya konu senedin tarafınca diğer davalı ——–kötü niyetli olarak devir edildiğine ilişkin iddialarının gerçek dışı olduğunu, söz konusu senedin devrinin kendisine olan şahsi borcuna ilişkin olduğunu, kendisine 350.000.-TL borcu bulunmakta ve 12.01.2018 tarihinde imzalanan protokol gereği 2 senedin ——– devir edildiğini bakiye kalan 9.200.-TL’ nin de protokol tarihinde elden ödendiğini, borcundan dolayı ciro edilen senetlerden birinin ——ödeme vade tarihli 204.000.-TL senet olup, diğer senedin ise davaya konu 15.01.2018 ödeme tarihli 136.000.-TL tutarlı senet olduğunu savunarak, Davanın reddine, Davacı aleyhine en az %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet üzerinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.Davalı ———- cevap ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu bedelsizliği talep edilen söz konusu 15.08.2018 vade tarihli, 136.800,00-TL bedelli senet incelendiğinde görüleceği üzere, lehtarı —– düzenleyeni davacı —– ve davacı şirketin yetkilisi olan —– kefil olup, İşbu senet diğer davalı ———- tarafından, müvekkiline olan şahsi borcu nedeniyle ciro yoluyla devredilmiş olduğunu, TTK uyarınca kambiyo senetlerinde müteselsil borçluluk esas olmakla birlikte, senette imzası bulunan herkes, kendisinden sonrakilere karşı müteselsilen sorumlu olup, ilk ciro lehtar diğer davalı———- yapılmış olup, senette bütün cirantaların imzası mevcut olduğunu, ciro silsilesinde de kopukluk bulunmadığından, müvekkil—— senedin yetkili hamili olup, borcun ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından ——–Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile tüm cirantalar aleyhine takip başlatıldığını, davacının, müvekkilinin diğer davalı ——— iş birliği içerisinde bulunup söz konusu senedi kötü niyetli olarak devraldığı iddialarının dinlenilebilirliğinin bulunmamakta olduğunu, dava dilekçesinde yer alan, diğer davalı ——alacaklı olduğu müvekkille alakası bulunmayan ——— senedin ve huzurdaki davaya konu müvekkilin alacaklı olduğu 136.800,00-TL’lik senedin aynı tarihte takibe konulması, müvekkilin kötü niyetle hareket ettiğini kanıtlar nitelikte olmadığını, müvekkilinin şahsi alacağına yönelik olarak, tamamen alacağına kavuşma amacıyla senedi iyi niyetli olarak devralmış olduğundan, davacı tarafından temel borç ilişkisine dayanan şahsi def ‘ilerin müvekkile karşı ileri sürülemeyeceğini, davacının senedi düzenleyen olarak sorumluluk ve yükümlülüklerinden kaçınmaya çalışmakta olup, davacının kötü niyetli hareketleri müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmakta olduğunu, davacı taraf diğer davalı ———- arasındaki borç ilişkisinin hile ile yapıldığını, senedin borçlu davacı bakımından süz olduğu gibi iddiaları ileri sürerek müvekkiline ödeme yapmaktan kaçınmakta olduğunu, Emre yazılı senedin cirosunda, temel ilişkiden kaynaklanan savunmaların herkese karşı ileri sürülemeyeceğini, çünkü cironun devredenin tüm haklarını değil yalnızca senetten doğan haklarının devrini sağladığını, bu açıdan ciro yoluyla senedi devralanın iyi niyeti korunup, kişisel defilerin TTK madde 687 ve 825/2 uyarınca üçüncü kişiye karşı ileri sürülemeyeceğini, davacı tarafın borç ilişkisine yönelik bu iddialarının müvekkilinin alacak hakkıyla bir ilgisi bulunmamakta olup, ——— da sabit olduğu üzere, şahsi def’iler iyi niyetli hamil olan müvekkile karşı ileri sürülemeyeceğinden, davacı haksız olarak işbu davayı açmış olup, senedi iyi niyetle devralan müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmakta olduğunu, emre yazılı senetler üçüncü kişinin iyi niyetinin korunduğu senetlerden olup, hakkın mevcut ve senedin geçerli olduğuna ilişkin olarak duyulan güven hukuken korunup, Kamu güveninin korunduğu bu tip senetlerde amaç senedin tedavül kabiliyetini korumak olduğunu, müvekkilinin davaya konu senedi şahsi alacağına ilişkin olarak iyi niyetli olarak ciro yoluyla devraldığını, davacının iyi niyetli hamil olan müvekkiline karşı, lehtar ——– aralarındaki ilişkiye dayanan defileri ileri sürerek ödeme yapmaktan kaçınmasının hukuka aykırı olduğunu savunarak, Haksız Davanın reddine, en az %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet üzerinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.Diğer davalı ——- kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı tarafın dava dilekçesine cevap vermemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında kurulan ticari ilişki kapsamında oluşan alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takibi nedeni ile borçlu olunmadığının tespitine yönelik olarak açılan menfi tespit davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Mahkememizce alınan 05.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ” Davacı şirketçe 17.11.2017 tarihli protokol ve bu protokol kapsamında düzenlenen satış faturalarından davacı şirketten olan alacağı mahsup edildikten sonra protokolle varılan mutabakat sonucu bakiye kalan 136.800,00 TL bedelli bonodan dolayı davacı şirketin davalı şirkete borçlu durumda bulunduğubedelli bonodan dolayı davacı şirketin davalı şirkete borçlu durumda bulunduğu,——–ve fatura düzenlemek suretiyle kendisine teslim edilen protokole konu İş makinesi ve aksesuarlarının, üzerlerindeki mevcut hacizler nedeniyle şirketleri adına tescil edilememiş olmasının ve davaya konu senedin davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmamasının, iş bu iş makinesi satışına ilişkin olarak protokol kapsamında keşide edilmiş davaya konu senedin davacı tarafından ödenmesi yü ortadan kaldırıp, kaldırmayacağı, senedin keşidecisi davacının işbu senede ilişkin menfi tespit talepleri ile davacı şirketin——- bulunduğu beyan edilen ticari defterlerinin yerinde incelenmesi taleplerinin takdirinin Mahkemeye ait olacağı ” şeklinde rapor sunulmuştur. Davacıların faaliyet adresi —- de bulunduğundan—– davacıların ticari defter ve belgelerinin incelenerek rapor hazırlanması hususunda —–talimat yazılmıştır. —– alınan raporda özetle; ” Mahkemece bilirkişiye verilen görev uyarınca —- de inceleme kapsamına alınması gerektiği iş bu —– defterlerinin sunulmadığı, aynı zamanda taraflar arasındaki hesap hareketlerinin — da kapsaması nedeni ile, takdir mahkemenin olmak üzere ticari kayıtlarının denetime elverişli olmadığı ve yasal olarak lehine delil teşkil etmeyeceği ” şeklinde rapor sunulmuştur.Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir ———Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir ———-Ayrıca, adi senette borçlu olarak gözüken kimse, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla, senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itiraz yoluyla itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle 2004 sayılı İİK 72’de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır ——–Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer —–
Somut olayda davacı taraf davalı tarafından icraya konu edilen 136.800 TL bedelli bono sebebiyle borçlu olmadığının tespiti istemektedir. Davacı yan davalı —— aralarında iş makinesi satışı gerçekleştiğini ancak iş makinesi üzerinde hacizler olması sebebiyle iş makinesinin devrini üzerine alamadığını, iş makinesini devrini ve satışını sağlamak için dava konusu senedi imzaladığını iddia etmektedir. Bu durumda ispat yükü davacı taraf üzerindedir. Davacı taraf dava konusu senedin aksesuar ve kova satışına ilişkin olmadığı, iş makinesinin tesliminin sağlanması için davalı ———- verildiğini ispat yükü altındadır. Davalı taraf ise dava konusu senedin iş makinesinin devri için düzenlenmediğini, iş makinesine ilave olarak satışı yapılan aksesuar ve kova satışlarına karşılık olarak düzenlendiğini beyan etmektedir. Dosya kapsamında bulunan—– incelendiğinde dava konusu senedin iş makinesi için düzenlenmediği, aksesuar ve kova satışı karşılığında düzenlendiğinin protokolde yer aldığı, protokolde davacı ve davalı—— imzalarının bulunduğu, protokol veya senedin sahteliğine ilişkin davacının bir iddiasının bulunmadığı görülmüştür.
Davacının 2016 yılı ticari defterlerinin incelemeye sunulduğu, 2017 yılı ticari defterlerini incelemeye sunmadığı, 2016 yılı ticari defterlerinde iş makinesi satışlarına ilişkin kayıtlar yer almakta ise de dava konusu senede ilişkin kayıtların olmadığı görülmüştür. Davalı ——- ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede dava konusu senedin yer almadığı hususu bilirkişi raporunda tespit edilmiş ise de yine aynı bilirkişi raporunda her iki tarafın aksesuar ve kova satışına ilişkin düzenlenen faturanın vergi dairesine —– bildirildiği tespit edilmiştir. Davacı tarafından dava konusu senede dayanak olan aksesuar ve kova satışına ilişkin faturanın vergi dairesine bildirildiği dikkate alındığında davacının iddia ettiği şekilde iş makinesi devri için dava konusu senedin verildiğinin kabulünün mümkün olmadığı, senedin aksesuar ve kova satışına dayanak olarak verildiği ve bu durumun davacının da kabulünde olması sebebiyle vergi dairesine bildirdiğine kanaat getirilmiştir. Bu durumda vergi dairesine bildirdiği aksesuar ve kovalar için düzenlenen fatura bedelini davacı ödemekle yükümlüdür. Dava konusu senet de aksesuar ve kova satışına ilişkin olarak verildiğine göre davacının senet sebebiyle borçlu olduğu anlaşıldığından davacının borçlu olmadığının tespiti talebi yerinde görülmeyerek davanın reddine karar verilmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 72/4. maddesinde, ”Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmünün yer aldığı, buna göre, somut olayda davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için Mahkememizce verilmiş bir tedbir kararı var ise de teminat yatırılmadığı ve tedbirin infaz edilmediği dolayısıyla tazminat koşulların oluşmadığı anlaşılmakla davalılar ———- kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı———kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine,
3-Karar harcı 269,85-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.336,21-TL harcın mahsubu ile artan 2.066,36‬-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı ———- kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 21.888,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile bir kısım davalılar vekilinin yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———-Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/12/2023