Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/505 E. 2021/421 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/505 Esas
KARAR NO : 2021/421
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 15/06/2020
KARAR TARİHİ : 28/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ———- tarihinden bu yana bir ——- olarak faaliyet göstermekte olduğunu, şirketin şu anki ortakları; —- oluşmakta olduğunu, şirket ortaklarının her biri, aynı zamanda —-altına müdür olarak münferiden atacağı imza ile —– hususta temsil ve ilzam etmeye yetkilendirildiğini, şirket müdürlerinden —– kendisine münferiden verilen imza yetkisini kötüye kullanarak şirketin mülkiyetindeki taşınmazların tamamını, diğer —-bilgisi ve onayı dışında ve —- dahi olmaksızın kendisi adına kurduğu —- muvazaalı olarak satmış gibi göstererek devir ettiğini, ortaklar yaptıkları harici araştırmada şirketin münferit imzaya yetkili müdürü olan — birisini ve ardından da — tarihinde ikisi olmak üzere, müvekkil —-sahibi olduğu toplamda — taşınmazın tamamının sahibi kendisinin olduğu davalı—– yetkisini kötüye kullanarak muvazaalı olarak satış gibi gösterip devrettiğini öğrendiklerini, taşınmazların devir edildiği —- ortağı aynı zamanda imza yetkisini kötüye kullanarak muvazaalı devirleri yapan —olduğunu,—– tarafından yapılan bu muvazaalı ve usulsüz satış ve devir işlemlerinin amacı, davacı/müvekkil Şirketin içini boşaltmak böylelikle diğer ortaklardan mal kaçırmak ve varlıklarını (sermayesini) usulsüz ve yetkisiz işlemlerle azaltmak; sonuçta da şirketi zarara uğratmak olduğunu tüm bu nedenlerle muvazaalı ve usulsüz olarak —- münferit imza yetkisini kötüye kullanıp kendisinin tek pay sahibi olduğu— yaptığı bu devirlere konu —— tapulu taşınmazların —- müvekkili olan şirket adına tescili ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki dava konusu —-müvekkilinin davacılardan alacağına mahsuben gerçekleştiğini, bu alacağın tahsili bakımından dava konusu taşınmazların tescili talebine karşılık takas mahsup talebinin bildirilmesi zaruretinin oluştuğunu, davacı şirketten olan alacağın tahsili maksadı ile icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından icra takibine itiraz edildiğini, itirazın iptali davasının ikame edilmesi amacıyla arabuluculuğa davacılardan —— taraf sıfatının bulunmadığını, aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlıklar sebebiyle davacı şirket yönetimine kayyum atanmasının talep etmek zaruretinin hasıl olduğunu, müvekkilinin şirketin büyük hissedarı olmasının yanı sıra taşınmazların satın alınma ve devredilebilme tarihlerinde davacı şirketi temsile ve ilzama yetkili müdürü olduğundan dava konusu taşınmazların alım ve satımına yetkisinin bulunduğunu, davacı tarafın iddia ettiği gibi davacı şirketin tüm taşınmazların alım ve satımına yetkisinin bulunduğu, davacı tarafın iddia ettiği gibi davacı şirketin tüm taşınmazları ve amaç ve konusu doğrultusunda faaliyet gösterdiği taşınmazların satılmadığını, yapılan devirlerin piyasa rayiçlerinde olduğunu tüm bu nedenlerle davacı tarafından açılan davanın reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce ————— ayrı ayrı celp edilerek incelenmiş, mahallinde keşif yapılarak taşınmazın değerine ilişkin bilirkişilerden rapor alınarak taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.
Dava, davacı şirkete ait taşınmazların ortaklar kurulu kararı alınmaksızın şirketi zarara uğratma maksadıyla muvazaalı olarak devredildiğinden bahisle tapu iptali ve tescil istemine yöneliktir.
6102 Sayılı TTK’nın 538. maddesinde “(1) Genel kurul aksini kararlaştırmamışsa, tasfiye memurları şirketin aktiflerini pazarlık yoluyla da satabilirler. (2) Önemli miktarda aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurulun kararı gereklidir. Bu karar hakkında 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nın 421. maddesinde “(3) Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınır: a) Şirketin işletme konusunun tamamen değiştirilmesi. b) İmtiyazlı pay oluşturulması. c) Nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması. (4) İkinci ve üçüncü fıkralarda öngörülen nisaplara ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde izleyen toplantılarda da aynı nisap aranır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda tarafların iddia ve savunmaları, taraf delilleri, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacıların, davacı şirket ortağı ve yetkilisi aynı zamanda davalı şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan dava dışı——– davacı şirkete ait —– adet dava konusu taşınmazları şirket ——- almaksızın, muvazaalı olarak, piyasa değerinin altında bedellerle sattığı iddiasıyla taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı şirket adına tescilini talep ettikleri, davalı tarafın ise dava konusu üç taşınmazın davalı şirkete devrinin, davalı şirketin davacılardan alacağına mahsuben gerçekleştirildiğini ve bu alacağın tahsili bakımından huzurdaki dava konusu taşınmazların tescili talebine karşılık takas mahsup talepleri olduğunu beyan ettiği, davalı tarafın alacak iddiası dolayısıyla açılan icra takip dosyaları ile takibe yapılan itirazlar dolayısıyla açılan itirazın iptali dosyalarının mahkememizce celp edilerek incelendiği, yapılan incelemede dosyalardan üç tanesinde alacaklının davalı şirket olmayıp, davalı şirket ortağı ve yetkilisi olan dava dışı——dosyasında alacaklı davacının işbu dosya davalısı şirket olduğu, davalı vekilinin takas mahsup talebi yönünden yapılan incelemede;
Türk Borçlar Kanununun 139/1 maddesi uyarınca, iki kişi karşılıklı olarak bir miktar parayı veya konuları itibari ile aynı türden malı birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise iki tarafın her biri borcunu alacağı ile takas edebilir. Sonuçta her iki borç da az olanı oranında sona erer . Takas borcu sona erdiren nedenlerden biridir.
Takastan bahsedilmek için, her şeyden önce iki ayrı kimsenin karşılıklı olarak birbirlerinden alacaklı olmaları gerekir. Henüz doğmamış veya takas anında sone ermiş alacaklar takas edilemez.
Takas edilecek alacaklar aynı nitelikte, aynı türden olmalıdır. Borçlar doğdukları anda aynı türden olabileceği gibi, sonradan da aynı türden olabilirler. Ancak takas hakkının kullanıldığı anda, mutlaka aynı türden olmaları zorunludur.
Takası için gerekli olan bir diğer şart da alacağın muaccel olmasıdır. Alacaklı tarafından zaman itibarıyla ifası istenebilir bir borç olması gerekir. Takas edilecek alacağın muaccel olması, buna karşılık asıl alacağın (karşı taraf asıl alacağının) sadece ifa edilebilir bulunması yeterlidir.
Bu açıklamalar ışığında öncelikle davalının takas mahsup talebine konu ——sayılı dosyalarının alacaklısının dava dışı— olması ve dolayısıyla takas için gereken karşılıklılık şartının gerçekleşmediği, —– her ne kadar alacaklı işbu dosya davalısı şirket olsa da alacakların aynı nitelikte ve aynı türden olmadığı, işbu dava konusunun taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve davacı şirket adına tescili istemine ilişkin olduğu, TBK’nun 139/1 maddesindeki şartların gerçekleşmediği anlaşılmakla davalı tarafın takas mahsup defi yerinde görülmemiştir.
Davacının iddiaları yönünden yapılan incelemede ise; mahkememizce mahallinde yapılan keşfe binaen edinilen ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazlardan —-olduğu, tapudaki satış bedelinin ise — olduğu;—– tarihinde rayiç değerinin —- olduğu, tapudaki satış bedelinin ise —– olduğu, —– olduğu, tapudaki satış bedelinin ise ———- olduğu, dolayısıyla taşınmazların gerçek değerleri ve satış bedelleri arasında fahiş fark bulunduğu; dolayısıyla bu hususun davacının muvazaa iddiasını desteklediği, davalı tarafın satış bedelini davacı şirkete ödediği yönünde herhangi delil sunmadığı, bunun yanı sıra taşınmazların satışı hususunda genel kurul kararı da bulunmadığı, böylelikle TTK’nun 538. maddesine aykırı davranıldığı, taşınmazların aynı zamanda davalı şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan davacı şirket yetkilisi tarafından kendi şirketine satıldığı hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde muvazaalı olduğuna kanaat getirilen, genel kurul kararı alınmadan yapılan devir sözleşmeleri geçersiz olduğundan söz konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı şirket adına tesciline dair karar verilmesi gerekmiş; açılan dava tapu iptali ve tescil davası olduğundan ve davacı ——dava konusu taşınmazların önceki maliki ya da lehine tescili talep edilen taraf olmadığından işbu davayı açmakta aktif husumeti bulunmadığı, aktif husumet ehliyetinin 6100 sayılı HMK’ nın 114. maddesinin (d) bendi gereğince dava şartı niteliğinde olup, aynı Yasa’nın 115. maddesi uyarınca da dava şartlarının her aşamada mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerektiğinden, davacı ——– açılan davanın usulden reddine karar vermek gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-) Davacı şirketin açtığı davanın kabulü ile —— taşınmaz ve — taşınmazlara ilişkin tapu kayıtlarının ayrı ayrı iptali ile davacı —- kayıt ve tesciline,
2-)Davacı—– tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine,
3-)Hüküm özetinin İİK’nın 28. Maddesi uyarınca —- gönderilmesine,
4-)Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.038.359,27 TL harçtan peşin alınan harçların mahsubu ile bakiye 778.769,46 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-) Davacı tarafından yapılan 79.984,90 TL dava açılış masrafı, 179.667,11 TL tamamlama harcı, 419,90 TL keşif harcı ve 2.451,75 TL yargılama masrafından ibaret toplam 262.523,66 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı —– ödenmesine,
6-) Davacı —- kendi vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 240.631,92 TL TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı— verilmesine,
7-)Davacı—– tarafından açılan dava aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedildiğinden ve davalı kendi vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı—- alınarak davalıya verilmesine,
8-)Taraflarca tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —— Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/04/2021