Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/464 E. 2023/252 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/464
KARAR NO:2023/252
DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/04/2020
KARAR TARİHİ:12/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilİ şirketin alacağı için davalı tarafından, ———– bölümlerin tapu kayıtlarında müvekkil lehine 3.000.000 TL bedelle ipotek tesis edildiğini, davalının borcunun ihtarname tebliğine rağmen ödememesi üzerine taraflarınca davalı şirket aleyhine ———– sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi talepli olarak icra takibi başlatıldığını, davalının vekili aracılığıyla dosyaya sunduğu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazlar ile işbu takibin durduğunu, davalı ile ————- binanın malikleri arasında, işbu binanın 6306 sayılı yasa çerçevesinde yıkılıp yeniden inşası işi için ———– yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, akabinde müvekkili şirketin ortaklarından olduğu ——— davalı şirket arasında bu binanın inşası için 24.02.2016 tarihli taşeron sözleşmesi ve davalının 18.12.2015 tarihli sözleşmeden doğan haklarının yüzde doksan dokuzunun iş ortaklığına temliki için 24.02.2016 tarihli temlik sözleşmesi yapıldığını, 24.02.2016 tarihli taşeron sözleşmesinin —– maddesi gereğince, inşaat mahallinin davalı şirket tarafından, tüm hukuki ve idari izinleri alındığını, inşaat projesi tasdik edildiğini, insandan arındırılmış ve boş olarak alt yüklenici iş ortaklığına teslim-tesellüm tutanağı ile teslimi ile işe başlanacağı, ———maddesinde ise iş ortaklığına yer teslimi sağlandıktan ve onaylı inşaat ruhsatı teslim edilerek, inşaatın yapımında hukuki ve idari bir engel kalmadığı tarihten itibaren———- ayından itibaren 18 ay içerisinde işin bitirileceği kabul edildiğini, arsa sahipleri ile davalı şirket arasında imzalanan———– yevmiye numaralı düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat yapımı ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ———— maddesinde son yer tesliminden itibaren 2 ay içinde yıkım ruhsatının alınacağı, yıkım ruhsatının alındığı tarihten itibaren 1 ay içinde yıkım işlerinin bitirileceği, —– maddesinde yıkımın bitim tarihinden itibaren en geç 3 ay içinde yapı izin belgesinin alınacağı,——maddesinde ise yapı izin belgesinin alındığı tarihten itibaren 20 ay içinde taşınmazın anahtar teslimi şeklinde teslim edileceği hüküm altına alındığını, yine aynı sözleşmenin ——– maddesinde arsa sahiplerince yapılacak tahliye işleminin süresi davalı tarafından kendilerine yapılan yazılı tahliye bildiriminin tebliğinden itibaren 60 gün olarak belirlendiğini, davalı şirkete bahse konu yer tesliminin 01.04.2016 tarihinde yapıldığını ve arsa sahipleri ile yapılan sözleşmenin ———–maddesinde işin süresi olarak belirtilen 26 aylık süre, bu tarihten itibaren işlemeye başladığını, davalı tarafından, sözleşme konusu inşaat için yapı ruhsatı ise 16.12.2016 tarihinde alınmış durumda olduğunu, davalıya yer tesliminin 01.04.2016 tarihinde yapılması ve yapı ruhsatının 16.12.2016 tarihinde alınmış olması sebebiyle, taraflar arasındaki taşeron sözleşmesinin———- maddesinin içeriğinde yer alan “Mart 2016 ayından itibaren” ifadesinin hukuki ve fiili bir anlamının kalmadığını, alt yüklenici iş ortaklığı için aynı maddede öngörülen 18 aylık süre, bahse konu maddenin “Mart 2016 ayından itibaren” şeklindeki kısmından hemen öncesinde yer aldığı gibi onaylı inşaat ruhsatının teslim edilerek hukuki ve idari bir engelin kalmadığı andan itibaren başladığını, alt yüklenici iş ortaklığı, gelişen süreçte yaşanan ve kendisinden kaynaklanmayan tüm gecikmelere ve yine aynı biçimde kendisinden kaynaklanmayan mali ve fiili zorluklara rağmen, inşaat işini sürdürdüğünü ve olabilecek en ileri aşamaya getirdiğini, buna rağmen davalı şirket tarafından iş ortaklığına gönderilen———- numaralı ihtarnamesi ile taşeron ve temlik sözleşmeleri haksız ve hukuka aykırı biçimde tek taraflı olarak feshedildiğini, Fesih işlemine gerekçe olarak ise daha önce gönderilen 08.01.2018 tarihli ihtarname ile verilen sürede eksikliklerin giderilmemesi ve sözleşmelerden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hususları gösterildiğini, davalının gönderdiği bahsi geçen ————-yevmiye numaralı ihtarnamesinde ise sözleşme konusu inşaatın olması gereken seviyenin çok gerisinde olduğu ve öngörülen tarihte bitirilme olanağının giderek zayıfladığını, arsa sahiplerinin bu sebeple kendilerine tazyik yaptığını iddia edilerek, tebliğden itibaren 3 gün içinde sözleşmeye aykırı davranışların giderilmesi, aksi halde taşeron ve temlik sözleşmelerinin feshedileceğini bildirildiğini, davalının yapmış olduğu işbu fesih işlemi haksız ve hukuka aykırı olduğundan, iş ortaklığı tarafından kendilerine gönderilen———-numaralı ihtarnamesi ile işbu fesih işleminin haksız olduğunu ve haksız fesih sebebiyle doğan hakediş alacaklarının ve cezai şart bedelinin ödenmesi ihtar olunduğunu, zira, 24.02.2016 tarihli taşeron sözleşmesi ile sadece alt yüklenici iş ortaklığınca kasten veya ağır kusur ile edimlerin ifa edilmemesi halinde davalı yükleniciye fesih hakkı tanınmış olduğunu, alt yüklenicinin kasten veya ağır kusur ile ifa etmediği herhangi bir edimi söz konusu olmadığını, iş ortaklığı bütün zorluklara ve kendisinden kaynaklanmayan durumlara rağmen sözleşme konusu işin bitirilmesi için gerekli tüm çabayı gösterdiğini, bir an için iş ortaklığının sözleşmeye aykırılığının bulunduğu varsayılsa dahi-ki bu husus taraflarınca kabul edilmemekte olduğunu, davalı tarafından 08.01.2018 tarihli ihtarname ile yapılan ve 3 günlük süreyi ihtiva eden fesih ihtarı sözleşmeye ve hukuka açıkça aykırı ve geçersiz olduğunu, zira 24.02.2016 tarihli taşeron sözleşmesinin ———- gereğince alt yükleniciye tanınması gereken süre en az 1 aylık makul bir süre olması gerektiğini, oysa davalı fesih işlemine gerekçe olarak ortaya koyduğu 08.01.2018 tarihli fesih ihtarında sadece 3 günlük bir süre tanıdığını dolayısıyla yapılan ihtar sözleşmeye uygun olmadığını, hukuken geçersiz olan bu tür bir ihtara dayalı olarak yapılmış fesih işlemi de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalının yaptığı bu haksız fesih işlemi sonrasında alt yüklenici iş ortaklığı için 24.02.2016 tarihli taşeron sözleşmesinin—————– maddesindeki cezai şart ve tüm alacak ve hak edişlerini talep etme hakkı doğduğunu, alt yüklenici iş ortaklığınca davalıya gönderilen 26.02.2018 tarihli ihtarname ile bu hususun belirtildiğini ve hakediş alacakları ile cezai şart bedelinin ödenmesi talep edildiğini, ancak davalının hiçbir ödeme yapmadığını, davalının fesih gerekçesi yaptığı gecikmenin sorumluluğu bizatihi kendisine ve bu projeden daireler almak amacıyla müvekkili şirket yetkilisi ve iş ortaklığının diğer ortağının yetkilisi olan ——— imzalamış olduğu finansman protokolü gereğince yapması gereken ödemeleri süresinde ve eksiksiz biçimde yapmamış olan dava dışı ——–isimli kişiye ait olduğunu, zira davalı şirketin, binanın boşaltılmasının kısa sürede sağlanamaması, dava dışı ———–yaşadıkları sorunların aşılmasının uzun zaman alması, inşaat ruhsatını öngörülenden çok sonra alması ve alt yüklenici iş ortaklığına geç teslim etmesi gibi haksız ve kusurlu eylemleri ile işin gecikmesine sebep olduğunu, yine dava dışı bahse konu kişinin ödemelerini geciktirmesi ve anlaşmaya aykırı biçimde kısmi ödemeler şeklinde yapması da gecikmenin bir diğer gerekçesi olduğunu, davalı şirket, kendi kusuru ile yarattığı gecikmeler ve fiili problemler yetmezmiş gibi, bir de dava dışı ———– isimli kişi ile birlikte hareket ettiğini, önce taşeron ve temlik sözleşmelerini feshettiğini ve ardından yine bu kişi ile birlikte hareket etmek suretiyle sözleşme konusu inşaata fiilen el koyduğunu ve inşaat işini kendi kontrollerinde olan başka bir firmaya yaptırmaya başladığını, bunun sonucunda da alt yüklenici iş ortaklığının edimlerini ifa etmesinin hukuken ve fiilen imkânsız hale gelmesine neden olduğunu, ———- gereğince davacının kendi kusuru ile oluşmuş duruma dayalı olarak hak talep etmesi hukuken mümkün olmadığını, kendi kusuru ile oluşan duruma dayalı olarak sözleşmeleri feshetmesi de hukuka uygun olmadığını, yaşanan bu sürece bakılarak tüm gelişmeler birlikte yorumlandığında, sözleşmesel ilişkinin ilk başladığı andan itibaren davalı ile dava dışı ————– arasında danışıklı ve kötüniyetli bir ilişkinin bulunduğu anlaşılmakta olduğunu, zira, bu kişi ile müvekkili şirket yetkilisi ve alt yüklenici iş ortaklığının diğer ortağı olan şirketin yetkilisi arasında yapılan protokolde, arsa sahipleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesinin şirket yetkilileri olan bu şahıslar ile yapılacağı kararlaştırıldığını, ancak o dönemdeki kısa sürede, davalı şirket hiçbir mecburiyeti olmaksızın ve aceleyle arsa sahipleri ile kendi koşullarında sözleşme akdederek, bugünkü tabloyu öngördüğünü ve hazırladığını, böylece, alt yüklenici iş ortaklığının ve de yetkililerinin istendiği zaman tasfiye edilmesi planlandığını, davalı ile dava dışı şahsın birbirini izleyen ve tamamlayan eylemleri ve fesih işlemleri de bu planı açıkça ortaya çıkarmakta olduğunu, zira davalının fesih işlemini müteakiben, dava dışı bu şahıs da imzalanan protokolü haksız biçimde de olsa yine tek taraflı olarak feshettiğini, tüm bu sebeplerle, müvekkili şirketin de ortaklarından biri olduğu alt yüklenici iş ortaklığının kusurundan kaynaklanmayan, davalı şirket ve dava dışı ———-isimli yatırımcının kusurları ve kötü niyetleri ile oluşan gecikme ve de ifa imkânsızlığı sebebiyle yapılan fesih işlemleri haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalının işbu haksız feshi sonucu alt yüklenici iş ortaklığının oluşan hakediş alacağının 3.000.000 TL tutarındaki kısmı, müvekkili şirket ile iş ortaklığı arasındaki cari ilişki sonucu oluşan borcun karşılığı olarak, 05.07.2018 tarihinde imzalanan ekteki temlik sözleşmesi ile müvekkili şirkete temlik olunduğunu, 8.500.000 TL hakediş alacağı ile 24.02.2016 tarihli taşeron sözleşmesinin —— maddesinde haksız fesih hali için düzenlenmiş olan 1.000.000 USD tutarındaki cezai şart bedeli borcunu ödemesi için davalıya gönderilen ——– numaralı ihtarnamesinin tebliğine rağmen, ihtarname ile verilen sürede ödeme yapılmaması üzerine, taraflarınca dava konusu ——– sayılı dosyasında, davalıya ait ———— numaralı bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarında müvekkili lehine 3.000.000 TL bedelle tesis edilmiş ipoteklerin paraya çevrilmesi için icra takibi başlatıldığını, davalı şirket vekili aracılığıyla dosyaya sunduğu dilekçe ile borcunun bulunmadığını ileri sürerek, takibe ve borca itiraz etmiş ve böylece işbu takibin durduğunu tüm bu nedenlerle davalının ———– dosyasındaki takibe ve borca yönelik haksız ve hukuki dayanaktan açıkça yoksun itirazlarının, bakiye takip asıl alacağı olan 2.000.000 TL için tüm talep ve yasal hakları ile fazlaya dair tüm yasal hakları saklı kalması kaydıyla şimdilik 1.000.000 TL asıl alacak ve tüm ferileri bakımından iptali ile takibin bu alacaklar yönünden devamına, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle bu miktar asıl alacağın yüzde yirmisi oranında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı tarafa usulüne uygun olarak tebligat yapılmasına rağmen, davalı taraf davaya karşı cevap dilekçesi vermemiş ve duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkememizce ——– sayılı dosyası fiziken celp edilmiş, davacı tarafın tanığı talimat yolu ile dinlenilmiş, ——– davacı ve davalı şirketlerin —– kayıtları, —— numaralı bağımsız bölümlerin tapu kayıtları,—- dosyası,—— bağımsız bölümlerin resmi ipotek senetlerinin onaylı sureti, ———- numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesinin onaylı sureti celp edilerek incelenmiş ve dosya bir mali müşavir, bir inşaat mühendisi ve bir nitelikli hesap uzmanından oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek, davacı şirket ve dava dışı iş ortaklığı ile dava dışı ——- ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle bilirkişi heyetinden kök ve ek raporlar alınarak taraflara tebliğ edilmiştir.Dava,——— dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkindir.İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda (alacak) davasıdır. Yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı açılır. Borçlu bu davaya karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Borçlu cevap dilekçesinde itiraz ederken bildirmiş olup olmadığına da bakmaksızın bütün savunma sebeplerini bildirmelidir. Alacaklı bu davada alacağının varlığını 6100 sayılı HMK’ ya göre caiz olan her türlü delille ispat edebilir.Celp ve tetkik edilen ——-sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından 16/08/2018 tarihli takip talebi ile 3.000.000,00 TL asıl alacağın tahsili talepli, davalı takip borçlusu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna 27/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı takip borçlusu vekilinin 28/08/2018 tarihinde borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan ve değerlendirilen deliller, alınan bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı şirket ile —- binanın malikleri arasında———— yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, akabinde davacı şirketin ortaklarından olduğu————– davalı şirket arasında binanın inşası için 24/02/2016 tarihli taşeron sözleşmesi ve davalının 18/12/2015 tarihli sözleşmeden doğan haklarının yüzde doksan dokuzunun iş ortaklığına temliki için 24/02/2016 tarihli temlik sözleşmesi yapıldığı, davalı şirket tarafından daha önce gönderilen 08/01/2018 tarihli ihtarname ile verilen sürede eksikliklerin giderilmemesi ve sözleşmelerden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hususları gerekçe gösterilerek, iş ortaklığına gönderilen ————-yevmiye numaralı ihtarname ile taşeron ve temlik sözleşmelerinin feshedildiği, davalının yapmış olduğu işbu fesih işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğu iddiasıyla, iş ortaklığı tarafından ———— numaralı ihtarname ile işbu fesih işleminin haksız olduğu belirtilerek, haksız fesih sebebiyle doğan hakediş alacaklarının ve cezai şart bedelinin ödenmesinin talep edildiği, davalının haksız feshi sonucu alt yüklenici iş ortaklığının oluşan hakediş alacağının 3.000.000 TL tutarındaki kısmının, davacı şirket ile iş ortaklığı arasındaki cari ilişki sonucu oluşan borcun karşılığı olarak, 05/07/2018 tarihinde imzalanan temlik sözleşmesi ile davacı şirkete temlik edildiği, 8.500.000 TL hakediş alacağı ile 24.02.2016 tarihli taşeron sözleşmesinin ——-maddesinde haksız fesih hali için düzenlenmiş olan 1.000.000 USD tutarındaki cezai şart bedeli borcunu ödemesi için davalıya gönderilen —— yevmiye numaralı ihtarnamenin tebliğine rağmen, ihtarname ile verilen sürede ödeme yapılmaması üzerine, davacı tarafça dava konusu —– dosyasında, davalıya ait ———– bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarında davacı lehine 3.000.000,00 TL bedelle tesis edilmiş ipoteklerin paraya çevrilmesi için icra takibi başlatıldığı, davalı şirketin takibe ve borca itiraz etmesi ve takibin durması üzerine davacı tarafça mahkememizde işbu davanın açıldığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için mahkememizce tarafların ticari defterlerinin incelemesine karar verildiği, davalı tarafın ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunulmak üzere ibraz etmediği, davacı taraf ve dava dışı SMMM bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre ——– ticari defterlerinin incelendiği, incelenen her iki taraf ticari defter kayıtlarında davalı ile aralarında ticari ilişki olduğuna dair kayda rastlanmadığı, davacı tarafın 07/02/2022 tarihli ıslah talebi üzerine bu kez dava dışı ——-ticari defterleri üzerinde inceleme yapıldığı, buna istinaden hazırlanan bilirkişi raporuna göre dava dışı ——- dava dışı iş ortaklığı adına 1 adet fatura düzenlediği ve bu faturaya dayalı olarak iş ortaklığından 1.765.913,86 TL alacaklı olduğu, anacak bu hususun davacı veya dava dışı iş ortaklığının davalıdan alacaklı olduğunu ispata yeterli olmadığı gibi, davacı tarafça delil olarak dayanılan hakediş raporlarının celbi için mahkememizce ——- yazılan müzekkereye cevaben söz konusu inşaatın kontrol ve denetiminin kendileri tarafından yapılmadığı yönünde cevap verildiği, her ne kadar teknik bilirkişi raporu ile davalının yapmış olduğu feshin süresinden önce yapılmış haksız fesih mahiyetinde olduğu yönünde görüş bildirilmiş ise de davacı tarafın dava konusu ettiği hakediş alacağının varlığını ve miktarını ispatlayamadığı sonuç ve kanaatine varılmakla sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL harcın, peşin yatırılan harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.897,6‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-)Karar kesinleştiğinde ———— dosyasının iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde—— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
12/04/2023