Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/429 E. 2022/48 K. 21.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/429 Esas
KARAR NO: 2022/48
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/03/2020
KARAR TARİHİ: 21/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin davacıdan mal satın aldığını, müvekkilinin davalıdan —- alacağı bulunduğunu, —-sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, yetkisizlik ve borca itiraz sebebiyle —- itirazın iptali davası açıldığını, ilgili Mahkemenin —- tarihli kararı ile yetkisiz icra dairesinde takip başlatılması nedeniyle davanın usulden reddedildiğini takip dosyasının— — gönderildiğini, —– sayılı dosyasından ödeme emri gönderildiğini davalının takibe itiraz ettiğini tüm bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——-sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —- esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —- davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu, davalı vekilinin —tarihli dilekçesi ile takibe, borca ve ferilerine, yetkiye itiraz ettiği, alacaklı vekilinin —- davanın yetkili icra dairesinde takip yapılmaması nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiğini belirterek dosyanın yetkili — gönderilmesini talep ettiği, talep üzerine dosyanın —- esasına kaydedildiği, iş bu dosya üzerinden davalıya ödeme emri gönderildiği ödeme emrinin davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı vekilinin takibe itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın —- tarihinde yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Davacı tarafın — yıllarına ait ticari defterlerin incelendiği, davacı tarafın ticari defterlere ilişkin mükellefiyetlerin tam eksiksiz yerine getirildiği, davalı tarafın inceleme gününde defterlerini sunmadığı, yerinde inceleme talebinde de bulunulmadığı, tarafların— yılında her iki tarafın —–hariç tutarındaki —adet faturayı beyan ettiği, tarafların ticari defterlerinde kayıtlı diğer — fatura —- beyan edilmesi gereken sınırın altında kaldığından ilgili formlarda görülemediği, —– adet fatura ve — adet —–kaydının davacı şirket tarafından düzenlendiği ve ticari defterlerine kaydedildiği, —- her iki tarafça da beyan edilmiş olması karşısında bu faturalar karşılığın da mel veya hizmet verildiğini ispat yükünün yerine getirilmiş olduğu, — tutarındaki faturaya ilişkin olarak sevk irsaliyeleri düzenlendiği görülmüş olmakla birlikte — adet sevk irsaliyesinde teslim alan olarak — isimlerinin ve imzalarının bulunduğu,—adet irsaliyesi ise isim bulunmazken imza bulunduğu, —- tarihli virman kaydına ilişkin de herhangi bir belge incelemeye sunulmadığından davacı lehine olan bu kaydın da hesaplamada dikkate alınmasının mümkün görülmediği, davacı tarafın usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğu, karşılığında mal veya hizmet teslim edildiğini ilişkin ispat yükünün yerine getirilmiş olduğu değerlendirilen toplam —- tutarındaki davalı ödemeleri dikkate alındığında — takip tarihi itibariyle davacını davalıdan — karşılığında mal veya hizmet verildiğini ispat yükünün yerine getirilmemiş olduğu ve —– —- kaydına ilişkin de herhangi bir belgenin incelemeye sunulmadığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini talimat mahkemesine sunmadığı, ticari defterlerin bulunduğu adresi de bildirmediği, davacı tarafın inceleme gün ve saatinde hazır bulunduğu, ticari defterlerini incelemeye sunduğu ve bilirkişi raporu ile de davacı tarafından davalından toplam — tutarındaki faturaya ilişkin olarak sevk irsaliyeleri düzenlendiği görülmüş olmakla birlikte — adet sevk irsaliyesinde teslim alan olarak—- imzalarının bulunduğu; —- isim bulunmazken imza bulunduğu tespit edilmiştir. Sevk irsaliyelerinde teslim alan olarak ismi bulunan —-davalı şirketi temsilen hareket ettiklerinin kabulü durumunda, toplam —fatura karşılığında da mal veya hizmet verildiğini ispat yükünün yerine getirilmiş olduğu değerlendirilmektedir. Ancak teslim alan ismi bulunmayan toplam —- adet fatura karşılığında mal veya hizmet verildiğini ispat yükünün yerine getirilmemiş olduğu değerlendirildiği bildirilmek ile davacı yanın davalıdan —- alacaklı olduğu şeklinde rapon sunulmuş ise de HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi—yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —-Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı birlikte değerlendirildiğinde usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu kısmen hükme esas alınarak davanın toplam —— fatura alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne fazlaya yönelik talebin virman kaydına ilişkin de herhangi bir belgenin incelemeye sunulmadığı dikkate alınarak reddine karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
2-Davalının —- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin—– asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı 866,29 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 255,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 611,08 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 255,21 TL peşin harç olmak üzere toplam 309,61 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.077,20 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 914,14 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.120,18 TL’nin davalıdan, 199,82 TL’nin ise davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne, karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——— Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/01/2022