Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/415 E. 2022/118 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/415 Esas
KARAR NO: 2022/118
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 06/03/2020
KARAR TARİHİ: 22/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dünyaca ünlü — markası altında faaliyet gösteren —- olduğunu, şirketin genel işleyişi içerisinde gizli bilgi, müşteri çevreleri ve bilgileri ve diğer konulara haiz olması gereken çalışanlar ile müvekkili şirket arasında, iş sözleşmesine ek olarak rekabet etmemeye ilişkin sözleşme imzalandığını, bu sözleşme uyarınca gizlilik teşkil eden ve rekabet sınırları içerisinde kalması gereken bilgilere haiz çalışanların, bu bilgileri müvekkil şirket aleyhine, kötü niyetli olarak kullanmamaları amaçlandığını, bu sırada da çalışanların iktisadi geleceklerini tehlikeye düşürmemek için süre bakımından en makul süre olarak — yıl süre şartı konulduğunu, —-olarak işe başlayan ve sonrasında——terfi eden davalı ile bu tarz bir sözleşme imzalandığını ve davalının işten ayrılmasından itibaren — yıl içerisinde, müvekkil ile rekabet halinde olan veya aynı faaliyet alanında çalışan başka bir işyerinde çalışmaması, aksine durumda müvekkili davacı şirkete —- —- katı cezai şart ödemesi kararlaştırıldığını, yapmış olduğu iş gereği davalının, müvekkili şirketin birçok gizli kalması gereken bilgisini öğrendiği gibi müşteri çevresi ile de tanışmış ve birebir ilgilendiğini, davalı işçinin müvekkil şirkete —— düzenlediği —- tarihli dilekçeyle mevcut görevinden evlilik nedeniyle istifa ettiğini, müvekkilinin davalının kıdem tazminatını ödeyerek kendisiyle yollarını ayırdığını, davalının kıdem tazminatını aldıktan hemen sonra müvekkili şirketin en büyük rakip otellerinden biri olan — olarak çalışmaya başladığını, davalının bu eyleminin, sözleşmenin açık hükmüne aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili şirketin işlettiği otelde gerçekleştirilmesi planlanan—- isimli etkinliğin şüphelinin son çalışma günü olan — tarihinde satış departmanı tarafından kullanılan program olan —- sisteminden çıkarıldığı anlaşıldığını, bu değişikliğin kimin tarafından yapıldığı konusunda yapılan araştırmalar neticesinde davalının kendi adına tanımlı olan—— bu değişikliği bizzat gerçekleştirdiği ve etkinliği müvekkili şirketin kullandığı sistemden çıkardığı tespit edildiğini, müvekkili şirketin işlettiği otelin açılış tarihinden bugüne kadar her sene — müvekkil şirkete ait —– yapılan etkinliğin —- — gerçekleştireceği bilgisi alındığını,—– olarak çalışan davalının şirketin tüm bilgilerine haiz olduğu gibi, birebir müşteri çevresinin içerisinde yer aldığını, hali hazırda başka bir —-bünyesinde çalışan davalının, iş bu bilgileri kötüye kullanma ve müşteri çevresini yeni işyeri ile çalışmaya ikna etme imkânına sahip olduğunu, bu yolla müvekkili şirketin müşteri ve gelir kaybına yol açmakta ve ileride de daha büyük kayıplara yol açma tehlikesi altında olduğunu, zaman bakımından — yıl gibi ——- bir süre belirlendiğini, sözleşme konu olarak da sadece müvekkili şirketin çalışmış olduğu sektörün ve müvekkil şirket ile rekabet halinde olan ve —- içerisinde kişi, kuruluş veya şirket şeklinde sınırlandırma yapıldığını, çok dar bir çerçevede tutulan sözleşme ile işçinin çalışma geleceğinin korunduğunu,—– yıl gibi kısa bir zaman için ve sadece müvekkili şirketin çalıştığı iş bakımından getirilen dar sınırlandırmalar karşısında ve sadece ——– faaliyette bulunan rakip işletmelerin de sayısı dikkate alındığında, işçinin çalışma geleceğini hiçbir şekilde tehlikeye düşmediğini, davalı yine otelcilik sektöründe ve —– sınırları dışında faaliyette bulunan başka bir —— rahatlıkla çalışabileceği halde, bu hususa riayet etmeyerek sözleşmede düzenlenen rekabet yasağını doğrudan ihlal ettiğini, davalının bu sözleşme uyarınca uyması gereken rekabet etmeme şartına uyamayarak, müvekkil şirket ile aynı alanda faaliyette bulunan bir —–, —- süresi içinde çalışmaya başlamış, dahası müvekkili firmanın müvekkilleri ile de görüşmeler yaparak zarara yol açtığını, anılan —- etmeme yasağına aykırılık nedeniyle tahakkuk eden —- aylık brüt ücret tutar karşılığı olan — cezai şart alacağının tahsili istemiyle—- üzerinden icra takibi başlatıldığını, yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu, haksız ve kötüniyetli itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi, kötü niyeti çok açık ortada olması ve alacağın likit olması sebebiyle ayrıca davalı aleyhine icra ve inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin— senesinden bu yana ——dahil olmak üzere otelcilik alanında aktif olarak çalıştığını, —- boyunca kazanmış olduğu —– daha önce bünyesi altında çalışmış olduğu davacı şirkete de katkıları olduğunu, işinin gereği olarak markaya sayısız müşteri ve firma kazandırdığını, müvekkilinin davacı şirket bünyesinde —yılları arasında — çalıştığını ve — sene boyunca ciddi özveri ile çalışmış, iki kez de terfi aldığını, evlilik nedeniyle kıdem tazminatını alarak iş akdini feshettiğini, yeni işinde ise daha —– olup, birçok birimden sorumlu olmasına rağmen ziyafet satış biriminde olmadığından, —- mesai saatlerinde çalışabildiğini, müvekkilinin işe başlarken imzalamış olduğu sözleşmede oldukça ağır şartlar mevcut olduğunu, müvekkilinin de diğer çalışanlar gibi işe girebilmek için bu sözleşmeyi imzaladığını, sözleşmedeki —– maddesi incelendiği zaman; çalışanı ne kadar zor durumda bırakan, mesleğini icra etmesini engelleyen, tek taraflı, baskıcı bir tutum içerisinde olduğunu, ilgili madde gereğince, müvekkilinin, —— bir sene boyunca başka bir yerde çalışmayarak, uzun yıllar edinmiş olduğu birikimleri bir tarafa atması istendiğini, —–hususunda davacı taraf her ne kadar müvekkilini suçlayıcı ithamlarda bulunsa da; söylenenlerin gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmadığını, müvekkilinin — ayrılmadan önce takip ettiği tüm —-arayarak gerekli düzenlemeleri yaptığını ve bu — arasında—- olanlar——- olanlar olduğunu, ilgili —- müvekkilin aramalar yaptığı dönemde —- durumda olduğunu, karşı tarafın sunmuş olduğu dökümanda da — olduğu, — olmadığı açıkça görüldüğünü, yani fiyat araştırması devam etmekte ve onaylanmamış bir durumda olduğunu, müvekkilinin bu organizasyon gibi bir çok firma ve acentayı arayarak bilgi aldığını, aktif olanları ve aktif olmayanları ekibe rapor ederek devrini gerçekleştirdiğini, opsiyon tarihini aşmış, netleşmeyen veya iptal olanları elbette her zaman olduğu gibi kayıt tuttuğu sistemden çıkarttığını, bu —– akışında olan bir süreç olduğunu, müvekkil ilgili organizasyon sahibini aradığında—- sahibi, kendisinin işten ayrıldığını ve —- durumunun netlik kazanmadığını, —– tutmanın şu an için gerekli olmadığını müvekkile söylediği için; müvekkil iptal işlemini gerçekleştirdiğini, aynı gün aktif olmadığını öğrendiği bir çok organizasyonun aynı şekilde sistemden iptalini gerçekleştirdiğini, dosya ve iş devri yaparak görevinden ayrıldığını, ——- yılına dayandığını, Müvekkilin kendisi —- çalışmaya başlamadan ——– önce görev yapmakta olduğu farklı —-de birlikte çalıştıklarını, müvekkili ile iş birliği —- başarılı bir şekilde sonuçlanması sebebiyle artarak devam etmiştir. ve ilgili —- daha önce — sene boyunca —-yapılmasının sebebi de müvekkil ile —- yıllardır birlikte yapmakta olduğu başarılı —- olduğunu, müvekkilinin henüz —- değerlendirdiği oteller arasında olduğunu, hatta keşif için —– gidip — ile bizzat görüştüğünü, bu sürecin yaklaşık olarak –ay kadar sürmüş ve – ay sonra müvekkilin —- çalışmaya başlamaya karar vermesiyle birlikte, kendisi özgür iradesi ile ——– ettiğini, bu işi ve— iddia edildiği üzere müvekkilinin — getirmediğini,—–elbette mekan tercihinde etkili olduğunu, müvekkilinin iddia edildiği gibi—– belgeleri dışarıya çıkarmadığını, müvekkilinin yasanın kendine tanıdığı hakkı kullandığını, her ne kadar evlendiğini bildirerek iş akdini feshetmiş olsa da sonrasında çalışması gerekmiştir ve önüne çıkan fırsatı her çalışan gibi değerlendirdiğini, müvekkilinin otelcilik alanında çalışması haksız rekabet teşkil etmediğini, yıllardır bu faaliyet alanında çalışan birinin başka bir alanda çalışmasının beklenemeyeceğini, açıklanan nedenlerle müvekkili hakkında açılmış olan söz konusu bu davanın reddini Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesine talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —— sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu—- takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlunun tarafından takibe itiraz edilerek takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafına verilen raporda özetle; ” Dava ile ilgili uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanmış olan ——– şartlarının belirlendiğini, kurulan sözlemenin yazılı geçerlilik artına sahip olduğunu, rekabet yasağının konusunun incelenmesinde; Somut uyuşmazlıkta “Hizmet —- düzenlenen rekabet yasağının konusu “Sözleşmede tanımlanan iş ile sınırlı olmak kaydıyla.—- olarak belirlendiğini, sözleşmede tanımlanan iş; —– olarak tanımlanabileceğini, her iki tarafın beyanından ve dava dışı — müzekkere cevabından davalı —- olarak görev yaptığının anlaşıldığını, davalı davacı şirketten — tarihinde ayrılmış ve hemen hemen – ay sonra dava dışı—- başladığını, somut uyuşmazlıkta davacı şirketin ve davalının hali hazırda çalıştığı işyerinin faaliyet alanları dikkate alındığında, tarafların iştigal konularının benzer olduğu, davalının davacı şirketten —- olarak çalışmaktayken dava dışı—— olarak çalıştığı, her iki görevinde satış ile ilgili olduğu ve davalının cevap dilekçesindeki açıklamalardan davalının davacı şirkette yapmakta olduğu işi yapmaya devam ettiğinin anlaşıldığını, bu durumda davalının hizmet —- düzenlenen rekabet yasağının konusuna giren bir eylemde bulunduğu kanaatine varıldığını, —- tarihli duruşmada davalı tarafın tanığının dinlendiğini, tanık —- yılında yapılması gereken kongrenin pandemi sebebiyle iptal edildiğini, teklifler arasında en uygunu —–olduğu için onların teklifini kabul ettiklerini söylediğini, Tanık delili takdiri delil olduğundan değerlendirmesinin Mahkemeye ait olduğunu, yaşanan olaylardan davalının kendi kullanımında olan bir sistem üzerinde gerçekleştirmiş olduğu etkinlik iptalinden sonra yeni çalışmaya başladığı işyerinde iptal ettiği etkinliğinin düzenlendiğinin anlaşıldığını, bu durumda davalı davacının haklı menfaatini oluşturan ve korunmaya değer bir iş sırrının varlığını yani müşteri bilgilerini öğrenebilecek durumda olduğu, bu bilgilerin ihlal edilmesi halinde davacı tarafın zarara uğrama ihtimali söz konusu olacağını, huzurdaki davada uyuşmazlıktaki sözleşmede rekabet yasağının bir yıl olarak belirlendiğini, bu kapsamda rekabet yasağının süre açısından geçerli kabul edilebileceğini sonuç olarak; Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin ——-yer alan rekabet yasağının; davalının çalışamayacağı iş türünün belirlenmiş olması, sözleşmenin süre, yer ve konu bakımından sınırlandırılmış olması, davacı ile davalının sonradan çalıştığı işyerinin rakip işletme olarak nitelendirilebilmesi ve aynı müşteri çevrelerine hitap ederek aynı konularda faaliyet göstermeleri, davalının yaptığı işin, davacının müşteri çevresi veya davacının yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlaması ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılmasının, davacının önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması sebebiyle geçerli olarak kabul edilebileceği, fakat bu konudaki nihai takdirin mahkemeye ait olduğu, rekabet yasağı içeren sözleşmede kararlaştırılan —– davalının tacir olmaması sebebiyle ve mahkemece aşırı nitelikte bulunması halinde indirilebileceği,” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle; ” Davalının, davacı şirkette çalışırken yaptığı iş genel olarak —– tanımlandığını, dolayısıyla davalının çalıştıkları iş kapsamında; davacının müşteri çevresine erişme ihtimali bulunduğunu, davacı şirketteki çalışmaları esnasında organizasyonları düzenlerken davacının müşteri çevreleri ile iletişim halinde olduğunu, somut olayda davacı taraf davalının işten ayrılmadan önce kendi kullandığı—– iptal ettiğini, yıllardır kendileri tarafından düzenlenen —- davalının işten ayrılmasından sonra davalının işe başladığı dava dışı —–yapıldığını iddia etmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili tarafından söz konusu —- düzenlenmeyeceğinin kesinleşmesi üzerine müvekkili tarafından etkinlik takviminden çıkarıldığını, müvekkilinin davacı dışı —- çalışmaya başlamasından önce etkinlik konusunda anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin buna aracılık etmediğini ifade ettiğini, —- tarihli duruşmada davalı tarafın tanığı dinlendiğini, tanığın — yılında yapılması gereken —iptal edildiğini, teklifler arasında en uygunu —–kabul ettiklerini söylediğini, tanık delili takdiri delil olduğundan değerlendirmesinin Mahkemeye ait olduğunu, yaşanan olaylardan davalının kendi kullanımında olan bir sistem üzerinde gerçekleştirmiş olduğu etkinlik iptalinden sonra yeni çalışmaya başladığı işyerinde iptal ettiği etkinliğinin düzenlendiğinin anlaşıldığını, bu durumda davalı davacının haklı menfaatini oluşturan ve korunmaya değer bir iş sırrının varlığını yani müşteri bilgilerini öğrenebilecek durumda olduğunu, bu bilgilerin ihlal edilmesi halinde davacı tarafın zarara uğrama ihtimali söz konusu olacağını, —— koşulları sebebiyle iptal edilip edilmediğinin tarafımızca denetlenmesi mümkün olmadığından bu konudaki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunu, cezai şart meselesinin indirilmesinde; somut olayda taraflar arasındaki rekabet yasağı maddesinde maaşın altı katı tutarında olmak üzere toplam —- cezai şartın kararlaştırıldığını, davalının tacir olmadığını, davacı şirketten ayrıldıktan sonra —– olarak başka bir işyerinde çalışmaya başladığını, cezai şartın tayinin ve mahkemeye ait olup eğer cezai şartın indirilmesine karar verilecek ise, dosya üzerinde yapılacak muhasip inceleme açıklanan nedenlerle, davacının korunmaya değer haklı menfaatinin olduğu, davalının işyerinden ayrıldıktan sonra aynı alanda faaliyet gösteren işyerinde benzer görev adı altında çalışmaya başlamasının “davacı şirket açısından önemli ölçüde zarar verme ihtimaline yol açabileceği, cezai şartın indiriminde tespiti gereken hususların, — ilişkin fiilin ne zaman gerçekleştiği, İş sahibinin bu fiil sonucu zarara uğrayıp uğramadığı, Tarafların ekonomik durumu, —- tarafın kusuru, Cezai şart miktarının rekabet yasağını üstlenen kişinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürüp düşürmediği,—- üstlenen tarafın rekabet yasağına aykırı faaliyetleri sonucu elde etmiş olduğu menfaatler, —– dikkate alınması gerektiği sonuç olarak; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin —– maddesinde yer alan rekabet yasağının; davalının çalışamayacağı iş türünün belirlenmiş olması, sözleşmenin süre, yer ve konu bakımından sınırlandırılmış olması, davacı ile davalının sonradan çalıştığı işyerinin rakip işletme olarak nitelendirilebilmesi ve aynı müşteri çevrelerine hitap ederek aynı konularda faaliyet göstermeleri, davalının yaptığı işin, davacının müşteri çevresi veya davacının yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlaması ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılmasının, davacının önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması sebebiyle geçerli olarak kabul edilebileceği, fakat bu konudaki nihai takdirin mahkemeye ait olduğu, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
—- doğan rekabet yasağının ihlaline dair uyuşmazlıklara bakma görevinin—–arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine,—– sonuç itibarıyla oybirliğiyle kesin olarak karar verildi—- gerekçeleri ile rekabet yasağının ihlalinden kaynaklanan bu tür davalarda Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilmiştir. Hal böyle olunca davalı tarafın görev itirazı reddedilerek yargılamaya devam olurmuştur.
TBK. 444 maddesi uyarınca, işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başkaca bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
—— sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklanan süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterli sayılmalıdır.——-
—-kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.
Davalı taraf davacı şirkette satış müdürü olarak çalışmakta iken istifa ederek grevinden ayrıldığı, ayrıldıktan kısa bir süre sonra davalının dava dışı —— çalışmaya başladığı dava dışı şirketin faaliyet ve iş konularının davacı şirket ile aynı olması davalı işçinin davacı şirkette çalışırken sahip olduğu iş sırlarına, müşteri çevresine bilgileri kullanabilme ihtimali mevcut olup bu durum davacı aleyhine zarara yolabilecektir. Davacının bu şekilde çalışması taraflar arasında düzenlenen rekabet yasağı ve gizlilik taahhüdüne aykırıdır. Taraflar arasında imzalanan rekabet etmeme yasağını içeren sözleşme uyarınca davalı —–davacı ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren işlerle çalışmamayı taahhüt etmiş, bu taahhüde aykırı davranılması halinde — aylık brüt maaşı kadar cezai şart ödemeyi kabul etmiştir. —-hükmü süre, yer ve konu yönünden makul ve geçerlidir.
Davacının cezai şart talep etme hakkı bulunmakla birlikte TBK’nın 182/son maddesi uyarınca, hâkim, fahiş bulduğu cezai şartı resen terkin edebilir. Davaya konu olayda, davalının—– ihlal etmesi halinde —– aylık net maaşı cezai şart olarak kararlaştırılmıştır. Bu cezai şart karşılığında davacı işveren herhangi bir yükümlülük üstlenmemiş olup — aylık ücret tutarının fahiş olduğu kanaatine varılmıştır. TBK’nın 445/2. maddesi gereğince taktiri indirim hakkı %50 oranında kullanılmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davaya konu talep tazminat hukukunu ilgilendirdiğinden ve cezai şart koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ,yargılamayı gerektirdiğinden,tazminat alacağının önceden belirlenebilirlik ,hesap edilebilirlik vasfı dolayısıyla likit alacak niteliği taşımadığı kuşkusuzdur.——– Buna göre davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Hakimin takdir hakkını kullanarak TBK’nın 182/son maddesini uygulamak suretiyle yapmış olduğu indirim miktarı vekalet ücretinin hesabında dikkate alınamayacağından, reddolunan kısım üzerinden davalı lehine karşı vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmeyerek hüküm kurulması gerektiğinden reddolunan kısım yönünden davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Reddolunan miktar yönünden davacı aleyhine yargılama giderlerine de hükmedilmemiş olup yargılama giderlerinin tamamı davalı üzerinde bırakılmıştır. —-
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının — dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin —- asıl alacak üzerinden devamına,
2-Davacının şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 1.942,73 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 517,64 -TL harcın mahsubu ile bakiye 1.425,09 -TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 517,64 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 572,04 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 124,10 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 924,10 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin, davalı asilin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/02/2022