Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/414 E. 2021/896 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/414 Esas
KARAR NO: 2021/896
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/03/2020
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin— israliye faturaya istinaden davalıya teslim edilmek üzere—- tıbbi ürünler satın alındığını, adlığı bu ürünlerin bedeli karşılığında muavin defter dökümünde görüleceği üzere, fatura tarihi olan — tarihinde davalı şirkete teslim ettiği toplamı —- adet çek ile teslim ettiğini, davalı şirket tarafından alınan bu ürünlerin hatalı ve eksik ürün olduğu bildirildiğinden, irsaliye iade faturası kesildiğini ve davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirkete gönderilen eksik ve hatalı ürünlerin iadesi için; —- dışında, eksikliklerin giderilebileceği adres olarak, o tarihte hem davalı ——– adresine teslim edildiğini, iade protestosu başlatıldığında müvekkil davacı şirketten teslim edilen — adet çekin iadesinin istendiğini, fakat davacı şirket alınan çekleri takasa verdiğinden, iade alınamadığını, müvekkilinin alacağını tahsil edemeyeceği anlaşıldığından, —- icra takibi başlatıldığını fakat davalı tarafın yetkiye , borca ve tüm fer’ilerine itirazı ile takibin durduğunu ve dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderildiğini, —-takibe itiraz dosyası dururken davalı şirketin sadece asıl alacak miktarı kadar —- numaralı ihtarname gönderildiği fakat bu ihtarnameyi müvekkili tarafından kabul edilmediği, aynı yolla — numara ile iade edildiğini, davalı tarafça gönderilen borcun tüm fer’ilerini içermeyen alacağım temliki belgesinin ve davalı tarafın borçlu olduğunun —– icra dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığını, borçluların itirazı üzerine takibin durduğunu bildirdiğinden bahisle itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Temlik teklifinin reddedilmesiyle Müvekkil Şirketin bu sefer ayıba ilişkin raporu ve ürünlerin kendisine teslimini beklediğini, ancak her ikisinin de gerçekleşmediğini. Üstelik bu durumda asıl alacağın varlığından dahi bahsedilemeyecekken, —— ay sonra tek taraflı olarak iade isteminde bulunulduğunu, davacı Şirketin faizle birlikte nakit olarak alacağını talep etmeye haksız bir biçimde devam ettiğini. Müvekkil Şirketin de alıcı olan davacı tarafın iade hakkının doğmadığını, üzerine iade de gerçekleşmemişken kendisine teslim edilmeyen ürünlerin bedelini geri ödememesinin bir icra takibine veya alacak davasına konu edilemeyeceğini. Açıklanan tüm bu hususlar dolayısıyla devamı istenen takibe konu gösterilen alacak var olmadığını, davanın reddinin gerektiğini, Üstelik, tüm bu hususlarla Davacının kötü niyeti de ispatlanmış bulunduğunu, işbu sebeple açıklanan sebepler ile kötü niyetle hareket eden davacı firmanın eldeki davasının reddini talep etmiştir.
Dava; Davacı tarafça alacaklı sıfatı ile alacağa yönelik başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasından ibaret olup uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari satıma konu ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, ürünlerin davalıya teslim edilip edilmediği ve davacı tarafından davalıya ödenen bedelin iadesinin mümkün olup olmadığı davasına ilişkin olduğu görüldü.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda (alacak) davasıdır. Yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı açılır. Borçlu bu davaya karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Borçlu cevap dilekçesinde itiraz ederken bildirmiş olup olmadığına da bakmaksızın bütün savunma sebeplerini bildirmelidir. Alacaklı bu davada alacağının varlığını 6100 sayılı HMK’ ya göre caiz olan her türlü delille ispat edebilir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davacı taraf dava dilekçesine ekli olarak sunduğu—bedelli faturaya konu tıbbi ürünleri davalıdan satın almıştır. Davacı ürünlerin eksik ve ayıplı çıktığını iddia ederek ürünlerin davalıya iade edilerek —- tarihli iade faturası düzenlenmiştir.
Davalı taraf ayıbın süresinde yapılmadığını ileri sürmektedir.
Mahkememizce her iki tarafın defterleri— aracılığıyla incelenmiştir. Davacı tarafın defterleri talimat yoluyla incelenmiş olup talimat mahkemesince aldırılan bilirkişi raporuna göre davalı tarafından düzenlenen — tarihli ve davacı tarafından düzenlenen — tarihli iade faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafından davalıya—- üç adet çekin teslim edildiği, bunlardan iki adet çekin ödendiği, ödenen miktarın—–olduğu belirtilmiştir.
Davalı tarafın defterleri mahkememizce seçilen —-iade faturasının davalı defterlerinde kayıtlı olduğu ve yine davalı defterlerine göre davalının davacıya —- borçlu gözüktüğü belirtilmiştir.
Taraflar arasında ticari ilişki olduğu sabittir. Davacı ürünlerin ayıplı olduğunu, davalı da ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını savunmaktadır.
Satış sözleşmesi nedeniyle ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulanabilmesi için TTK’nın 23/1-c maddesi ile TBK’nın 223. maddesinde düzenlenen ayıp ihbar sürelerine uyulması lazımdır. Davacı ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin iadesi için —- tarihli iade faturası düzenlemiştir, davalının bu iade faturasını kendi ticari defterlerine kaydettiğine göre artık iade faturalarına konu mallar yönünden ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulü gerekir. Zira bu faturalara konu ürünlerin alıcının bildirimde bulunmayı ihmal etmesi nedeniyle, satılanı kabul etmiş sayılması mümkün değildir.—–
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, davacı tarafça düzenlenen iade faturasının davalı defterlerinde kayıtlı olmasından dolayı ayıp ihbarının süresinde yapılmış olduğunun kabulü ile her iki taraf defterlerine göre davacının davalıdan —- alacaklı olduğu anlaşılmakla birbiri ile uyumlu olan taraf defterlerine göre davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan alacağın her iki tarafın defterlerinde aynen kayıtlı olduğu ve likit bir alacağın söz konusu olması sebebiyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-DAVANIN KABULÜ ile,
2——- yönünden davalı tarafça yapılan İTİRAZIN İPTALİ ile takibin kaldığı yerden devamına,
3- Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile takibe konu asıl alacak miktarı olan 157.000,00 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Alınması gereken 10.724,67 TL nisbi harçtan başlangıçta alınan peşin harcın mahsubu ile bakiye 8.043,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 2.743,37 TL dava açılış masrafı ile 1.162,00 TL yargılama masrafından ibaret toplam 3.905,37 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 18.865,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair;davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/11/2021