Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/411 E. 2021/601 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/411 Esas
KARAR NO : 2021/601
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 05/03/2020
KARAR TARİHİ : 29/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —tarihinde sürücüsü — sevk ve idaresindeki — plaka sayılı aracı ile — seyir halinde iken aracın sağ ön tarafına sürücüsü tespit edilemeyen —- plaka sayılı aracın çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde —– plaka sayılı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunu, söz konusu kaza kapsamında oluşan zarara yönelik —– dosyasında icra takibi başlatıldığını davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerininde sonuçsuz kaldığını, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
Dosyamız arasına celp edilen—— Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takipte ödeme emrinin davalı/borçluya tebliğ edildiği davalı tarafça —– tarihinde takibe itiraz edildiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle; “Dava konusu olayın —- kapsamında Maddi hasarlı trafik kazası olduğu, meydana gelen olayda kaçınılmazlık faktörünün etkisinin olmadığı, önlenebilir bir kaza niteliğinde olduğu, söz konusu kaza ile hasar durumunun uyumlu olduğu, dosya muhteviyatında kaza tespit tutanağının bulunmadığı, dava konusu kazalı araçta — hariç, işçilik dahil —- hasar meydana gelmiş olduğu, davaya konu aracın kaza tarihi itibari ile — piyasa rayiç değerinin —– olduğu, aracın geçmiş hasar kaydının bulunmadığı, söz konusu araçta—— değer kaybının oluştuğu, dava konusu aracın onarımında kalacağı süre içinde kullanılmamış olması sebebi ile kazanç kaybı araçtan yoksun kalma oluşacağı, bu kapsamda bir iş günü günlük araç kiralama bedelinin —- kazanç kaybının kadri marufunda bulunduğu” şeklinde rapor sunulmuştur.
Ek bilirkişi raporunda da —araç sürücüsünün davaya konu kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğu, — plakalı araç sürücüsünün ise %100 kusurlu olduğu” şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
——- “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir ———-
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Somut olayda davacıya ait aracın, davalıya ait aracın sürücüsünün kusuru ile meydana gelen trafik kazasında hasarlandığı, bu durumun bilirkişi raporu ile de sabit olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, aracın aldığı hasar ve gördüğü onarımlar nedeniyle değer kaybına uğramış olduğu ve değer kaybı miktarı da usulüne uygun olarak bilirkişi raporu ile tespit edildiğine göre, davalının kusuru oranında araçta oluşan hasardan, değer kaybından, eksper ücreti ve araç mahrumiyetine ilişikin zarardan KTK 85 vd. maddelerine göre sorumlu olduğu, değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılacağından işlemiş faiz talebi de kabul edilmiştir.
Somut olayda tazmini gereken alacak miktarı bilirkişi raporuyla belirlendiğinden bu halde likit alacaktan sözetmek mümkün olmadığından inkar tazminatının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının——-dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin — asıl alacak, —- işlemiş faiz olmak üzere toplam —- üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-Şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 104,68TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 50,28 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 108,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 153,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 853,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 828,41 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1.684,71 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.166,15-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 153,85 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, verilen karar kesin olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2021